4. İki Toplumlu Fotoğraf Yarışması’nın Sergisi’nin Açılışında AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu tarafından yapılan konuşma
Sevgili dostlar,
Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk yurttaşlar,
AKEL ve Avrupa Parlamentosu’ndaki Sol Grup tarafından bu yıl da gerçekleştirilen İki Toplumlu Fotoğraf Yarışması’nın Sergisi’nin açılışına hoş geldiniz.
Bu yılki yarışmanın konusu Kıbrıs doğası. Yarışmamıza gönderilen yüzlerce fotoğrafla bunu ön plana çıkarıyoruz. Dört mevsimin Kıbrıs’ını, dağları ve denizi, ülkemizin eşsiz florasını ve faunasını yansıtan fotoğraflar. Akama’dan Karpaz’a ve Troodos’tan Beşparmaklar’a akan doğal güzelliği yansıtan fotoğraflar.
Koruma altındaki alanlarda bile kontrolsüz gelişme ve yapılaşma tehdidinin altında olan ülkemizin eşsiz ekosistemini yansıtıyorlar. Hem iklim değişikliği hem de kapsamlı bir ormancılık politikasının olmaması nedeniyle sayıları giderek artan yangınların tehdidi altındaki muhteşem ormanlar. Korunmaları ve gelişmeleri için gerekli altyapıların eksikliği nedeniyle tehdit altındaki hayvanlar. Ekosistemle birlikte yaşam ilişkisi tehdit altında olan biyoçeşitlilik. Sürekli kirlilik nedeniyle kalitesi kötüleşen hava.
Ancak çevremiz başka bir temel faktör tarafından da tehdit ediliyor. Taksimci statükodan ve bunun yurdumuzu bölen dikenli tellerin dışında Kıbrıs’ın tek bir ekosistem olarak görülebilmesinde yol açtığı pratikteki zaaf ve imkansızlıklardan da tehdit ediliyor. Bazen mevcut durumun pratik zorluklarından, bazen de kimilerinin zihinlerinde çoktandır örülmüş olan ayrım duvarlarından kaynaklanan zaaflar.
Ancak kimileri toprak üzerine ve insanların zihinlerine ne kadar dikenli teller çekerse çeksin, Kıbrıs ekosistemi için hayat devam ediyor. Kelebekler Yeşil Hat üzerinden bir taraftan diğer tarafa uçmaya devam edecek. Yeşil kaplumbağalar bir yaz Akama’da, diğer yaz ise Omorfo körfezinde konuşlanacak. Ara bölgedeki terk edilmiş evlerde eşek dikenleri ve gelincikler açacak.
Hem çevrenin geleceği hem de genel olarak Kıbrıs için bizim ilerici bir vizyonumuz var. Öncelikle insanı ekosistemin efendisi olarak değil, bir parçası olarak görüyoruz. İnsanların koydukları barikatlardan bağımsız olarak, ekosistemi birleşik bir coğrafi alan olarak görüyoruz. Somut tezleri ve önerileri öne çıkararak çevrenin korunması çabasında öncülük ediyoruz.
İnsanlar arasında etnik kökene, dile ve dine göre ayrım yapmıyoruz. Onlara bir bütün olarak ve ortak vatanlarının evlatları olarak yaklaşıyoruz. Kıbrıs’ı bir vatan, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak kazanımı olarak görüyoruz. Bu vizyon için mücadele ediyoruz.
Yurdumuzu bölen hatların, engellerin, askeri tabelaların ve dikenli tellerin olmayacağı, Kıbrıslılar olarak hepimizin kendimizi ülkemizde özgür hissedeceğimiz ve özgür olacağımız bir gelecek için mücadele ediyoruz. Bunu başarmanın tek bir yolu var: Kıbrıs sorununu çözmemiz. Bunun için mücadeleye devam edelim. Ve tüm zorluklara rağmen bu mücadeleye devam edeceğiz. Bölünmeye asla razı olmayacağız, hiçbir zaman taksimle uzlaşmayacağız. Hiçbir zaman!
Sevgili dostlar,
Bu yılki yarışmaya katılan herkesi tebrik etmek istiyorum. İki toplumlu fotoğraf yarışmasını giderek daha fazla insanın kucaklıyor olması bizim için önemlidir. Ve bu, fotoğraf sanatını sevenlerin çok olması nedeniyle değil -sonuçta Kıbrıs’ta birçok fotoğraf yarışması var- özellikle Kıbrıs’ın iki toplumunu bir araya getiren her adımı, her girişimi pek çok insan kucakladığı için olmaktadır. Herkesin özgür olacağı bir vatanda, toplumların birbirine saygı göstereceği ve ülkemizi ileriye götürmek için birbirine yardım edeceği, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin siyasi eşitlik çerçevesinde birlikte yönetecekleri ortak bir devlette yaşama yönünde Kıbrıslıların arzusunu ifade eden her inisiyatifi pek çok insan kucakladığından dolayı bu olmaktadır.
Yarışmada dereceye girenleri tebrik ediyorum. Bu yarışmanın gerçekleşmesini sağlayan Jüri’yi ve organizasyon Komitesi’ni tebrik ediyorum. Bu yarışmayı düzenleme girişiminden dolayı partimizin Yeniden Yakınlaşma Bürosu’nu ve Avrupa Parlamentosu’ndaki Temsilciliği’ni tebrik ediyorum.
Konuşmamı tamamlarken, önemli katkıları ve sürdürdükleri gerçekten dikkate ve övgüye değer çalışmaları için Avrupa Parlamentosu’ndaki milletvekillerimiz Yorgos Yeorgiu ve Niyazi Kızılyürek’e teşekkürlerimi sunmak istiyorum.