Home  |  Konuşmalar   |  21 Mart: Irkçılığa ve Faşizme Karşı Uluslararası Eylem Günü vesilesiyle gerçekleştirilen etkinlikte AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun konuşması

21 Mart: Irkçılığa ve Faşizme Karşı Uluslararası Eylem Günü vesilesiyle gerçekleştirilen etkinlikte AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun konuşması

 

 

Yurdumuzda yerinden göç etmek zorunda kalanları hatırlamadan, en azından biz, ırkçılık karşıtı ve mültecilerle dayanışma etkinliklerine katılamayız. Yalınayak, üzerlerindeki kıyafetlerle, kucaklarında bebekleriyle, panik içinde, hayatta kalabilmek için koşan ebeveynleri, dedeleri, amcaları, komşuları hatırlamadan bu tür etkinliklere katılamayız.

 

Mültecilik konusunu, en azından biz, yurdumuzda da yaşadığımız çok travmatik yaşanmışlıklar aklımıza gelmeden tartışamayız.

 

Çünkü biz, Türkiye’nin istilası sırasında saklanmak için Troodos dağlarına kaçmayan tarihin tarafıyız. Günler öncesinden, bir yolunu bulup başka bir yere gitme lüksü olmayan tarafıyız. Biz tarihin, tarlalarda, boş okullarda, yıkıntılarda, çadırlarda yatmak zorunda kalan tarafıyız. Biz tarihin, askeri battaniye, corned beef, çadır bezinden derme çatma bir şiltenin insanı yardım olarak verildiği tarafıyız. Biz tarihin, iki metreye üç metre bir odada onlarca insanla birlikte kalan tarafıyız. Biz tarihin, anne babasına, amcalarına ve kardeşlerine onları bir daha görüp görmeyeceğini bilmeden, neyle ve kimlerle karşılaşacağını bilmeden veda eden tarafıyız.

 

Mültecilerin kaldıkları yerlere girdiğinde, ölümden kaçmak için koşan, sınırda sıra bekleyen, bir treni, bir otobüsü bekleyen, ellerinde fotoğraflarla bekleyen, artık hiçbir umudu kalmadığı için ağlayan kadınları ve çocukları gördüğünde, hafızaları 1974 yazına giden tarafıyız biz tarihin…

 

İşte o zaman bilincimiz, vicdanımız karşımızda durur. Biz de mülteci olduk. Biz de göçmen olduk. Bu nedenle zulme uğrayan her insanla, savaşların ve çatışmaların, siyasi ve sınıfsal baskıların kurbanı olan her insanla, insan tacirlerinin, yoksulluk ve sefaletin kurbanı olan her insanla dayanışma içerisindeyiz.

 

Bu nedenle Mülteci Kamplarında yerde yatan çocuklar, kış ortasında yalın ayak insanlar, çöpler içerisinde yaşayan erkek, kadın ve çocuklar görmeye vicdanımız, yüreğimiz dayanamıyor.

 

“Altın pasaportlar”ın, lüks gökdelenlerin, özel jetlerle egzotik tatil yerlerine yolculukların DİSİ’sinin Hükümeti göçmen sorununun yönetiminde başarısız olmakla kalmadı, durumu daha da kötüleştirdi. Rakamlar da bunu apaçık bir şekilde gösteriyor. 2013’te göreve başladığında yaklaşık 1000 civarında insanın beklemede olan sığınma başvurusu vardı ve görevden ayrılırken 33 binin üzerinde insanın beklemede olan başvurusunu ardında bıraktı. Kapsamlı bir göçmenlik politikası planlama yerine, fobik sendromları körükleyerek, aşırı sağa göz kırparak ve ateşkes hattına dikenli teller çekerek uygulandığı başka yerlerde zaten başarısızlığı görülmüş olan yabancı düşmanı politikaları kopyaladı. Dikenli teller sorunu çözmediği gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler ile olan ilişkilerinde de sorunlara yol açtı ve adadaki bölünmeyi pekiştirilme mesajını verdi.

Hristodulidis Hükümeti, bu insanlara insani koşullarda kalma olanağı sağlayarak ve gerek Avrupa hukukunu gerekse uluslararası hukuku ihlal eden uygulamalardan kaçınarak, göçmenlik politikasını yeniden tasarlamalıdır. Korunmaya muhtaç olanları derhal koruyacak şeffaf, adil ve etkin bir mülteci ve göçmen politikasını uygulamak için Kıbrıs Cumhuriyeti’ne sunulan milyonlarca avroluk kaynakları değerlendirmeli, kaçakçılara ve göçmenleri sömüren şebekelere kararlı bir şekilde karşı koyulmalı, iltica başvurularının değerlendirilmesi süreçlerini hızlandırarak iltica sisteminin istismar edilmesine karşı koymalı ve yabancı emekçilerin sömürülmesine karşı etkin bir şekilde mücadele etmelidir.

 

Sorumlu bir siyasal güç olarak AKEL,

  • Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararası ve Avrupa yükümlülüklerinde de yer alan ihlal edilemez sığınma hakkına ve insan haklarına saygı gösterilerek, İltica Dairesi’nin hizmetlerinin güçlendirilmesi ve prosedürlerin rasyonalizasyonu da dahil olmak üzere mülteci akımlarının etkin yönetimi,
  • Göç, iltica ve entegrasyon konularında Kıbrıs Cumhuriyeti’ne verilen Avrupa fonlarının kontrolü, şeffaflığı ve doğru değerlendirilmesi,
  • Özellikle refakatsiz çocukların, kadınların ve diğer savunmasız grupların korunması ve desteklenmesi için, göçmenlerin ve mültecilerin topluma entegrasyonuna yönelik bir ulusal planın kabul edilmesi ve uygulanması hususlarında somut önerilerle katkıda bulunmaya hazırdır:

 

“Yeni Yabancı İşgücü İstihdam Stratejisi” geri çekilmelidir. Bu, yabancı işçilerin daha fazla sömürülmesine ve aynı zamanda Kıbrıslı işçilerin hakları üzerinde daha fazla baskıya yol açacak sorunlu noktalar ve hükümlerle dolu bir Stratejidir. Yeni Çalışma Bakanı bunu geri çekmeli ve bu konuda yeniden istişareye başlanmalıdır.

 

21 Mart, ırkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı eylem günü olarak ilan edilmiştir. Bizim için, her gün ırkçılığa, yabancı düşmanlığına ve faşizme karşı mücadele günüdür. Toplumun içinde bulunduğu krizi, yoksulluğu ve çaresizliği istismar eden insanlık düşmanı ideolojilerin yeniden hortlatıldığı bir dönemde, ilerleme ve demokrasi güçleri başka bir yolu gösteriyor. İnsan hayatını anlamlandıran ideallerin, demokrasinin eşitliğin, dayanışmanın bayrağını dalgalandırıyorlar.

 

AKEL her insanın yaşam hakkı ve onuru için, insan haklarını koruyan, saygı duyan ve savunan, açık, kucaklayıcı bir toplum için verilen bu mücadelenin en ön saflarında yer aldı ve yer almaya devam ediyor.

Bu mücadeleye ve bu yolda ilerlemeye devam edeceğiz.

 

PREV

4. İki Toplumlu Fotoğraf Yarışması’nın Sergisi’nin Açılışında AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu tarafından yapılan konuşma

NEXT

Kavazoğlu ve Mişaulis’in Anısına Dali’de Gerçekleştirilen Etkinlikte AKEL M.K. Genel Sekreteri Stefanos Stefanu Tarafından Yapılan Konuşma