Home  |  Konuşmalar   |  Yurdumuzun Kurtuluşu ve Yeniden Birleşmesi İçin Mücadeleye Devam

Yurdumuzun Kurtuluşu ve Yeniden Birleşmesi İçin Mücadeleye Devam

AKEL dün Orfea barikatında gerçekleştirilen etkinlikte yasa dışı devletin ilanını kınadı ve 1974’ün kara yazında yaşanan hain darbe ve Türkiye’nin istilasıyla Kıbrıs aleyhine işlenen çifte suçun yol açtığı bölünmeyi asla kabul etmeyeceğini vurguladı.

 

Etkinlikte konuşan AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu “bu etkinlik Kıbrıs sorununda süregiden çıkmazın, Anastasiadis-Averof-Hristodulidis hükümetinin hiçbir şey yapmamasının ve çeşitli çevrelerin söylemlerinin beslediği karamsarlığa ve kaderciliğe karşı mücadelede kararlılığımızın bir ifadesini teşkil etmektedir” dedi.

 

Bu etkinliğin her şeyden önce, “Kıbrıslırumları ve Kıbrıslıtürkleri, halkımızı ve yurdumuzu yeniden birleştirecek ve özgürleştirecek çözüme ulaşmak için mücadeleye devam etme kararlığımızı vurgulamaktadır” diyen Stefanu konuşmasının devamında “Kıbrıs sorununun çözüm yoluna girmesi için iki toplumun liderlerinin, Hristofyas ve Talat’ın ortaya koydukları yorucu ve samimi çabanın sonucunda birçok önemli yakınlaşma üzerinde anlaşmaya varıldı. O dönemde bu yakınlaşmalar kimilerince şeytanlaştırıldıysa da bugün bunların değerini sorgulayanlar sadece kimler? En adil ve en dürüst uzlaşı bile kendilerine göre kabul edilemez taviz olarak görenler, yani müzakereyi kendi maksimalist tezlerinin tamamen hâkim olması olarak algılayanlar. Gerçekleştirilmesi mümkün olan ile gerçekleşemeyecek ama ideal olarak görülüp arzulanan arasındaki farkı bilmeyenler. Memleketimizin tarihinden ders almayanlar ve özellikle de gerçekleşemeyecek arzularda ısrarın sorunlara ve amaçlananın tam tersi sonuçlara yol açtığını öğrenememiş olanlar. Hristofyas-Talat yakınlaşmaları 2014’ten 2017’de ne yazık ki başarısızlıkla sonuçlanan Crans Montana’ya kadar Anastasiadis-Akıncı müzakerelerinin özünde temel taşını oluşturmuştur” dedi.

 

“Eylül 2017’de BM Genel Sekreteri’nin raporunda kaydedildiği gibi, Kıbrıs konferansının beklenmedik bir şekilde sonuçlanmasıyla Türkiye’nin aklanması Crans Montana başarısızlığın bize bıraktığı belki de en kötü mirastır. Crans Montana’daki başarısızlık arzulanan hedefe sadece bir kez daha ulaşamama değildi. Türkiye’nin Kıbrıs MEB’inde ve Mağusa’da hukuk dışı tahriklerini sürdürürken sistematik bir biçimde kullandığı mazerete dönüştürmesine izin veren bir başarısızlıktı. İşgalci güç adamızda gerçekleştirdiği taksimci oldubittiler karşısında uluslararası toplumun tolerans göstermesini hedeflerken bu başarısızlığı zemin olarak kullanmaktadır” diyerek konuşmasına devam eden AKEL Genel Sekreteri “Kıbrıs sorununun uzun tarihinin de gösterdiği gibi, toprak üzerinde en kötü oldubittiler müzakere sürecinin olmadığı dönemlerde yaşanmaktadır, hele hele Türkiye’nin aklanmış olması söz konusu olduğunda… Kıbrıs sorununun tarihi, böylesi dönemlerde yol açılan oldubitti örnekleriyle doludur. Yasa dışı devlet 1983’te Cuellar göstergelerinin reddedilmesinden sonra ilan edildi. Türkiye’nin ve Kıbrıstürk liderliğinin 1997’de resmi olarak federasyondan konfederasyona dönüşü 1997’de Montrö’deki çıkmazdan sonra gerçekleşti. Elbette o zamanki hükümet de seçim öncesinde S300’ler demagojisiyle buna katkıda bulundu. 2004 referandumlarından sonra da ciddi olumsuz yan etkiler gündeme geldi. Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere, hükümettekiler üzerinde anlaşmaya varılan çerçevede kapsamlı çözüme bizi bu kadar yakınlaştıracak üstelik de Kıbrıslıların mülkiyetindeki bir süreçte yeni bir başarısızlığın çığ halini alacak olumsuz gelişmelere yol açacağını bilmeliydiler. Kıbrıs sorununun tarihinden ilgili dersleri çıkarmaları gerekiyordu. Ancak bunun yerine, artık sonuçlarının da kanıtladığı üzere, sadece Crans Montana’yı yıkıcı bir şekilde yönetmekle kalmadılar, aynı zamanda değerlendirmelerindeki yetersizlikleri ve yönelimlerinin verdikleri zararları her gün doğrulayan yanlış değerlendirmelerle ve oyalayıcı ısrarlarla sonuç vermeyen, çıkmaz politikalara bağlı kalmaya devam ettiler” diye ekledi.

 

AKEL Genel Sekreteri Stefanu konuşmasının devamında “Anastasiadis-Hristodulidis’in sergiledikleri yanlış tutumlarla ve Averof Neofitu’nun arka çıkarak gizlemesiyle, tsunamiler Mağusa kumsallarını tehdit eder noktaya vardı. Anastasiadis-DİSİ hükümetinin yanlış politikası yüzünden Kıbrısrum tarafının uluslararası alanda güvenilirliğini yitirdiği koşullarda Türkiye Kıbrıs sorunundaki durağanlığı kullanarak, toprak üzerinde statükoyu, sistematik bir şekilde değiştirmeye çalışıyor. MEB’de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğine ve egemenlik haklarına karşı sürekli bir biçimde yeni tahrik edici hareketlerde bulmaya devam ediyor. Deniz Hukuku’na aykırı yeni olumsuz oldubittiler yaratmaya devam ediyor. İşgal altındaki bölgeyi tehlikeli bir şekilde militarize ediyor ve sömürgeleştirmenin yeni aşamalarına doğru ilerliyor. Ayrıca kapalı Maraş’ın şimdiden bir bölümünü açmış ve Mağusa’yı Türk dünyasının kültür başkenti haline getirmeye çalışarak ülkemizin tarihini tahrif etmekle tehdit ediyor. Rauf Denktaş’tan sonra ilk kez, işgalci lider Ersin Tatar’la egemen eşitlik ve iki devletli çözümü tezlerini öne çıkaran tutumlar ve defakto faaliyetlerle karşı karşıya bulunuyoruz” dedi.

 

“Bütün bunlar içerinde öngörülemez olan ne var? Ve taksimci yeni oldubittilerin kalıcılaştırılmasını önleyebilecek ve çözüm umudunu canlı tutacak -ama hiçbiri yapılmayan- ne gibi girişimler ve hareketler ortaya koyulabilirdi?” diye soran Stefanu “Kimileri hiç duymak istemeseler de AKEL defalarca uyarılarda bulunmuştu. Kıbrısrum tarafının kaybedilen güvenilirliğinin üzerinde anlaşmaya varılmış olan çözüm temeline bağlılık hakkında retorik beyanlarla geri kazanılmayacağı konusunda uyarmıştık. Anastasiadis’in sözde yeni fikirlerinin özünde yanlış olduğuna dair uyarılarda bulunmuştuk. Anastasiadis-Averof-Hristodulidis üçlüsünün güya korumayı istediklerini söylediği temel yakınlaşmaları bu sözde yeni fikirlerin geçersiz hale getireceği konusunda uyarmıştık. Cumhurbaşkanı’nın iki devletli çözümle flörtlerinin Ankara’ya yasadışı planlarını yaşama geçirme yönünde ilerlemek için aradığı mükemmel mazereti sağlayacağı konusunda da uyarmıştık dedikten sonra “Anastasiadis-Hristodulidis-Averof üçlüsünün politikasının olumsuz sonuçları hakkında uyarılarımızın haklı çıkmasından memnuniyet duymuyoruz. Bizim için bu olumsuz sonuçlarla dolu tsunamiler söz gelişi söylenen ifadeler değil, karşımızda bulunan ve üstesinden gelmek için çabalamaya devam edeceğimiz yıkıcı gerçekliklerdir. Bizim Türkiye’yi aklamamız asla söz konusu olamaz. Yabancı bir istilacı, işgalci bir güç, vatanımızın yarısında yasa dışı bir oluşumu yaratmanın faili olarak Türkiye’nin ağır sorumluluklarını asla görmezden gelmeyeceğiz. Kıbrıslırumların, Kıbrıslıtürklerin, Maronitlerin, Ermenilerin ve Latinlerin insan haklarının ihlalinin sorumlu olarak ona işaret etmekten asla vazgeçmeyeceğiz” diyerek konuşmasına devam etti.

 

Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak, 2023 Şubatı’nda yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçmenlerin önünde iki seçenek olduğuna işaret eden Stefanu, Bizi bugünün boğucu çıkmazlarına götüren politikalarla mı devam edeceğiz yoksa rotamızı değiştirip çözüme giden yolu gösteren politikaları mı izleyeceğiz? Bir yanda DİSİ’ci iki aday, Averof Neofitu ve Nikos Hristodoulidis var. İkisi de sonuçta Anastasiadis’in politikalarını değiştirmek istemediklerini söylüyorlar. Diğer yanda bağımsız aday Andreas Mavroyannis var. Mavroyannis iki toplum arasında varılan yakınlaşmaları, BM Genel Sekreteri Gutterres’in Çerçevesini benimsediğini net bir şekilde belirtiyor. Bunlara inanıyor ve lafta değil, pratikte görüşmelerde kalınan yerden devam etmeye hazır” diye konuştu.

 

Stefanu “bugün gerçekleştirdiğimiz etkinlikte yurdumuzun kurtuluş ve yeniden birleşme mücadelesine devam edeceğimize dair taahhüdümüzü tekrarlıyoruz. Biz yurdumuzu kimseye teslim etmeyeceğiz. Biz halkımıza asla ihanet etmeyeceğiz. Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızla birlikte barış ve güvenlik içerisinde ortak mutlu geleceğimiz için birlikte karar verebileceğimiz ve birlikte çalışabileceğimiz özgür, ortak bir vatanda yine özgür bir şekilde yürümek, yeniden hayallerimizi kurabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız” diyerek konuşmasını tamamladı.

 

PREV

Gelecek İçin Tek Yol: İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyon

NEXT

4. İki Toplumlu Fotoğraf Yarışması’nın Sergisi’nin Açılışında AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu tarafından yapılan konuşma