“Kıbrıs’ın Kayıplarını Ararken” Etkinliğinde AKEL Meclis Grubu Sözcüsü Yorgos Lukaidis’in Konuşması
Sevgili Sevgül Uludağ,
Sevgili Eda, Aydan ve Nilgün,
Sevgili Yorgos Liasis ve Hüseyin Akansoy,
Palekitro’nun dostları,
Öncelikle bu akşamki etkinliğinize katılmam için davetinizden dolayı size teşekkür etmek istiyorum ve özellikle APOP Palekitro ile İki Toplumlu Kayıp Yakınları Ve Savaş Mağdurlarının Ortak Örgütü “BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ” ve AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu’nu bu anlamlı ve önemli mesajlar veren inisiyatiflerinden dolayı tebrik etmek istiyorum.
AKEL Merkez Komitesi adına bu akşamki etkinliğinize en içten selamlarımızı getiriyorum. Bu etkinlik Kıbrıs dramının en karanlık yanlarından biri olan kayıplar meselesine ve özellikle Palekitro’nun kayıplarına ve kurbanlarına adanan bir etkinliktir.
Kıbrıs’ın, Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk kayıp yakınlarının on yıllardır içerisinde ilerledikleri karanlık tünele bu akşamki gibi etkinlikler hiç şüphesiz ışık tutmakta yardımcı oluyor. Konuştukları dilden ve toplumsal kökeninden bağımsız olarak bu acının ortak olduğunu gözler önüne seriyorlar. Ayrıca kötülüğün kökünün adamızın bir ya da öbür toplumuyla da ilgili olmadığını da gösteriyorlar. Bu kötülüğün adı var ve bu Helen ve Türk milliyetçiliğidir. Şovenizmidir. Bu Türkiye’nin yayılmacılığı ve Kıbrıs’ın içişlerine yabancı müdahalelerdir. Bunun adı emperyalizmdir.
Kayıplar dramını yabancı güçlerin körüklediği 1950’li yıllardan başlayan ve Türkiye’nin 1974 istilasına varan toplumlararası şiddetin kısır döngüsü getirdi. Bu kısır döngünün bedelini işlenen cinayetlerle hiçbir ilişkileri olmayan ve çoğu kez intikam kurbanı olan masum insanlar ödedi. Haksız yere dökülen kanlarla yazılmış ve dayanılmaz insani acılarla dolu dramatik olaylar. Tohni’den Palekitro’ya, Muratağa’dan Aşşa’ya kadar yaşananlar işlenen acımasız cinayetleri bize sürekli olarak hatırlatıyor.
Kıbrıs’ın yaşadığı trajedinin en dramatik yanının bütün boyutlarını anlayabilmemiz için bütün bu yaşanan olayları yurdumuzun aleyhine işlenen cinayetlerle aynı çerçeveye koymalıyız. Sadece bu şekilde, tarihi bütünlüklü ve doğru bir şekilde bilerek, her kim tarafından işlenmiş olursa olsun işlenen cinayetleri kabul ederek ve sadece karşılıklı olarak birbirimizi anlayarak geçmişin yaralarını sarmayı başarabiliriz.
Elbette bugün her şeyden önce acil olan, Kayıp Şahısları Araştırma Komitesi aracılığıyla kayıpların kimliklerinin belirlenmesidir. Kayıp Şahısları Araştırma Komitesi’nin acilen yeni teknolojilerle, daha fazla araştırmacıyla ve olası gömü yerleri hakkında bilgi toplama kampanyası geliştirilerek güçlendirilmesini AKEL olarak destekliyoruz. Bu yönde komitenin ekonomik olarak daha fazla desteklenmesi için Avrupa Parlamentosu düzeyinde de çabalarımızı yıllardır sürdürüyoruz. Ayrıca yakın zamanda açıkladığımız gibi, Avrupa Parlamentosu tarafından Kıbrıs’taki kayıplar konusuyla ilgili gelişmeleri takip etme sorumluluğu olacak bir raportörün yeniden tayin edilmesi için AKEL olarak inisiyatif üstleniyoruz.
Bu noktada özellikle bilgi toplanması konusuna değinmek istiyorum. Bunun kolektif ve aynı zamanda bireysel olarak insani bir sorumluluğu teşkil ettiğini vurgulamak istiyorum. Bir son bilgi dahi kayıplarla ilgili pek çok meselenin çözümüne katkıda bulunabilir. Bugün vardığımız noktada olayları yaşamış olan nesillerin bu dünyadan göç etmekte ve sahip oldukları bilgilerin de kendileriyle birlikte kaybolup gittiğini görmekteyiz. Dolayısıyla, bilgisi olanların konuşmaları bir yurtseverlik görevidir ve bunu anonim olarak da yapabilirler ama şimdi konuşmaları gerekiyor. Bu aynı zamanda onların 865 Kıbrıslırum ve 265 Kıbrıslıtürk kaybın aileleri için yapabileceklerinin en azıdır. Sevdikleri insanlara ne olduğunu öğrenmeleri ve en azından onların hak ettiği onurla, geleneklerimiz temelinde son vedayı edebilmeleri bu insanların en doğal hakkıdır. Tekrar ediyorum: En küçük bilgi dahi araştırmaların tamamlanabilmesi için çok önemli olabilir.
Bunları derken elbette ki bilgilerin sunulmasında özellikle Türkiye’nin önemli rolünü vurgulamam gerekiyor. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararına uyarak her kaybın hakkında elinde bulunan bilgileri derhal Kayıp Şahıslar Komitesi’ne vermeli ve kendisinin “askeri bölge” olarak gördüğü bölgelerde araştırmaların yapılmasına izin vermelidir.
Araştırmalardan söz ederken kayıplar konusunda gerek araştırmaları aracılığıyla, gerekse halkın duyarlılığını arttırmak için gönüllü olarak çalışan herkese teşekkür ve şükranlarımızı dile getirme ihtiyacını hissediyorum. Bu akşamki etkinliği birlikte gerçekleştirdiğimiz ve bütün bu yıllar boyunca pek çok sayıda kaybın gömülü olduğu yerlerin bulunmasında kolektif ve gönüllü çalışmalarıyla yardımcı olan Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk aktivistlerin içerisinde yer aldığı İki Toplumlu Kayıp Yakınları Ve Savaş Mağdurlarının Ortak Örgütü “BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ” çok parlak bir örnektir. Özellikle hepimizin tanıdığı ve dostu Sevgül Uludağ’a ve bu çok değerli, hassasiyet dolu ve insancıl çalışmalara katkıda bulunan bilmediğimiz diğer kahramanlara tebriklerimizi sunmak istiyorum.
Ayrıca Yorgos Liasis, Petros Supuris ve Hüseyin Akansoy gibi acılarının kine dönüşmesine sadece izin vermemekle kalmayıp, acılarını çok zor olmasına rağmen iki toplumun arasında karşılıklı anlayış, dostluk ve yeniden yakınlaşma ilişkilerinin asil idealler ve değerlerle dolu inşa yoluna kanalize edenlere de yürekten tebriklerimi sunmak istiyorum.
Ayrıca bu akşam burada bizimle birlikte olan üç ressam, Nilgün, Eda ve Aydan gibi kültür insanlarını da tebrik etmeliyiz. Onlar bilinçli bir şekilde sanatlarını yurdumuzun ve halkımızın bu kadar ihtiyacını duyduğu barış ve umut için çok değerli bir araca dönüştürdüler.
Bu akşam burada biz Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler olarak yurdumuzda açılan bu yaralara nihai bir şekilde son verme hedefiyle seslerimizi ve güçlerimizi bir kez daha birleştiriyoruz. Halkımızı ve yurdumuzu bölenleri tamamen geride bırakmak için seslerimizi ve güçlerimizi bir kez daha birleştiriyoruz. Yurdumuzun tarihini bir daha başkalarının, milliyetçiliğin ve şovenizmin yazmasına asla izin vermemek için ortak mücadelemizi yoğunlaştırmakta kararlıyız. Başka Kıbrıs için mücadele edenlerin, dostluğun-dayanışmanın ve empatinin Kıbrıs’ına inananların, bütün evlatlarının ortak vatanı, birleşik barış ve refah içerisindeki bir Kıbrıs vizyonuyla mücadele edenlerin yurdumuzun tarihini yazmaları için seslerimizi ve güçlerimizi bir kez daha birleştiriyoruz. Bu gidenlere ve esas olarak gelecek olanlara da borcumuzdur.
29 Kasım 2019