Home  |  Konuşmalar   |  Çözüm ve Yeniden Birleşme Yürüyüşü’nde AKEL M.K. Genel Sekreteri Stefanos Stefanu tarafından yapılan konuşma

Çözüm ve Yeniden Birleşme Yürüyüşü’nde AKEL M.K. Genel Sekreteri Stefanos Stefanu tarafından yapılan konuşma

 

 

Dostlar,

Sevgili Mağusa’ya bu kadar yakın ve bu kadar uzak olan bu simgesel mekânda bulunduğumda, Nazım Hikmet’in bir dizesini hatırlatan ve 1974’ün o korkunç yazını yaşayan bizleri anlatan şu sözler aklımdan geçiyor:

“Yarısı buradaysa kalbimin, doktor, diğer yarısı Maraş’tadır”

Bir süre önce Türkiye’nin ilgili BM kararlarını ihlal edip, binaların cesetlerini, yıkılmış tabelaları, yağmalanmış evleri göstererek Mağusa’nın kapalı bölgesinin bir kısmını açmasından sonra insan kendisini daha da şoka uğramış hissediyor. Bu terk edilmişlik manzarası, yurdumuzda neredeyse yarım asırlık yaşamın tüm acılarını ve kayıplarını içinde barındırıyor.

İşgal edilen kentin kalbiyle zamanın durduğunu söyleriz genelde. Ancak zaman acımasızdır ve geçen yıllar çözüm umutlarını yutup tüketmektedir.

Ama bugün buraya yıkıntılar üzerinde ağlamaya gelmedik.

Sönmeye bırakmamamız gereken çözüm umudunu beslemek için buraya geldik.

Çözüm ve yeniden birleşme mücadelesini sürdürme irademizi bir kez daha güçlü bir şekilde ifade etmek için buraya geldik.

Bizi birleştiren şeyleri yeniden tanımlamak için bugün burada toplandık.

Bizi inatçı, dirençli yapan şeyleri.

Bize ilham veren şeyleri.

Yurdumuzu bölen dikenli teller olmadan, yeniden birleşmiş olarak görme umudu bizi birleştiriyor, bizi daha inatçı, daha dirençli yapıyor, bize ilham veriyor.

Dostlar,

Memleketimiz nihai taksime doğru sürüklenirken, insanların evlerinin kanepelerinde rahat bir şekilde oturmaya devam etmesi trajiktir. Ayrıca belleklerinin solmaya, unutmaya teslim edilmesine izin vermeleri de trajiktir.

Maraş hepimiz için alarm zilini çalıyor, ama sadece Maraş değil, mesajlar her yerden geliyor. İşgal altındaki topraklarımızın ve özgür Kıbrıs’ın her köşesinden şu mesaj geliyor: Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler olarak sesimizi birleştirelim; çözüm, yeniden birleşme ve barış talep edelim.

Bu barış yürüyüşünün, BM kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu bir federasyon çerçevesinde ortak bir vatanı tasavvur etmekte ısrar edenlere izlenecek yolu tekrar göstermesini istiyoruz.

Çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini güvence altına almanın tek yolunun, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin birlikte yönetecekleri özgür, ortak bir vatanda yine barış içerisinde birlikte yaşamaları olduğunu bilenlere izlenecek yolu tekrar göstermesini istiyoruz.

 

Dostlar,

Kıbrıs sorunu bugün en kötü aşamasında bulunuyor ve inanın bu, söz gelişi söylenen bir şey değil, kâbus gibi ve katı bir gerçekliktir.

Bu, süregiden çıkmazın ve müzakere boşluğunun yol açtığı bir gerçekliktir.

Bu, Türkiye’nin ve Kıbrıstürk liderliğinin iki devletli çözüm yönünde ısrarının yol açtığı bir durumdur.

Bu, Mağusa’nın kapalı bölgesinin bir kısmının hukuk dışı bir şekilde açılmasının ve yeni oldubittilerin yol açtığı bir durumdur.

New York’ta yapılan üçlü buluşmanın ardından bir açıklama yapılması ve BM Özel Temsilcisi atanması gibi konularda bile yaşanan zorluk Kıbrıs sorununun bugün içinde bulunduğu çıkmazın büyüklüğünü göstermektedir.

Türkiye ve Ersin Tatar’ın daha öncesinde benzeri görülmemiş uzlaşmazlık göstermekte oldukları ve genelde taksimci tavırları hakkında saatlerce konuşabilirim ve bunlar tamamen gerçektir. AKEL bu gerçekleri her vesile ve fırsatta dile getirmektedir. Zaten bugünkü yürüyüş de bu nitelik ve içeriğe sahiptir.

Ancak çıkmazları aşıp çözüme ulaşabilmek için Türkiye’yi ve hukuk dışı işgalini kınamak yeterli değildir. Kıbrısrum tarafının durumu nasıl ele alması ve elinden geleni yapıp çıkmazın aşılması için hangi somut inisiyatifleri alması, hangi girişimlerde bulunması gerektiğini belirtmemiz şarttır.

Müzakerelerin 2017’de kesintiye uğradığı yerden ve o zamana kadar varılmış olan tüm yakınlaşmalar korunarak, Guterres Çerçevesi temelinde yeniden başlamasını hedeflemeye devam etmemiz gerektiğine dair görüşümüzün doğruluğunu son gelişmeler de teyit etmektedir. Bugün aranan ortak zemin budur ve iki taraf arasında var olan büyük mesafe dikkate alındığında, arandığı söylenen zeminin bulunup bulunmayacağı da oldukça şüphelidir.

Sunduğu “yeni fikirler” ve Kıbrıs sorununu yönetme şekli nedeniyle N. Anastasiadis’e AKEL’in katılmadığı ve sert eleştirilerde bulunduğu bilinmektedir. Cumhurbaşkanı’nın izlediği politika, Türkiye’nin yeni oldubittilere yol açmak için zamanın verimsiz geçmesini kullanarak taksimi öne çıkarmasına olanak sunmaktadır.

  1. Anastasiadis’e yönelik eleştirimiz muhalefet etme niyetiyle yapılan bir eleştiri değildir.

Yurdumuz ve halkımız karşısında sorumlu bir tavır ortaya koymaktır.

Mevcut durum ve yaşananlarla oluşan karamsar tablo karşısında bir ıstırap çığlığıdır.

Evet, tedirginiz. Yurdumuzun adım adım taksime sürüklenmesi başkalarının işine gelebilir. Bizim taksimle uzlaşmamız asla söz konusu olamaz.

Çünkü taksimin sürekli bir tehlike kaynağı olacağını biliyoruz. Gelecek nesillere böyle bir miras bırakmayı istemiyoruz ve buna hakkımız da yok.

Dostlar,

Çözüm ve yeniden birleşme mücadelesinde ortak mücadele arkadaşlarımız,

Kalbimizin yarısı burada, diğer yarısı barikatların arkasında birlikte yürüdük; adil ve sürdürülebilir bir çözüm için umut yolunda birlikte yürüdük. Hep birlikte aynı yolda yürümeye devam edeceğiz.

Bu memleket bizim ve onu yarım değil, bütün olarak tasavvur etmeye ve bütün olmasını, yeniden birleşmesini istemeye hakkımız var!

 

Yaşasın Kıbrıs’ımız!

Yaşasın halkımız!

 

PREV

1974’ün Kara Günlerinin Yıldönümü Vesilesiyle Temsilciler Meclisi’nde Gerçekleştirilen Oturumda AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun Konuşması

NEXT

Çözüm ve Yeniden Birleşme Yürüyüşü’nde Avrupa Parlamentosu Sol Grubu-GUE/NGL Eş Başkanı Martin Schirdewan tarafından yapılan konuşma