Home  |  Konuşmalar   |  “Demografik yapının değiştirilmesi ve Karpaz yarımadasındaki çevresel yıkım” ve Avrupa boyutu konulu etkinlikte AKEL – Sol Yeni Güçler Milletvekili ve Meclis Çevre Komisyonu Başkanı Dr. Αdamos Adamu tarafından yapılan konuşma

“Demografik yapının değiştirilmesi ve Karpaz yarımadasındaki çevresel yıkım” ve Avrupa boyutu konulu etkinlikte AKEL – Sol Yeni Güçler Milletvekili ve Meclis Çevre Komisyonu Başkanı Dr. Αdamos Adamu tarafından yapılan konuşma

 

Bayanlar, baylar,
Avrupa Parlamentosu’nun değerli temsilcileri,
Kıbrıslıtürk örgütlerin değerli temsilcileri,
Çevre koruma örgütlerinden dostlar,
Değerli davetliler,

Avrupa Parlamentosu’ndaki ABS/KYS Konfederal Grubu ve bu Grup’ta yer alan AKEL Temsilciliği tarafından düzenlenen ve Karpaz yarımadasına adanan bugünkü toplantıya hoş geldiniz. Bu toplantıda size hitap etmekten onur duyuyorum. Bugün ele alacağımız konu bilinen ve çok tartışılmış olan bir konudur. Çevrenin korunması dünya çapında bütün devletler için önemli önceliklerden biridir. Ortak ilgi alanına giren konuları tartışmak Kıbrıslılar açısından büyük önem taşımaktadır. Ülkemizin yaşadığı bu zor koşullarda üzerinde anlaşmaya varılan ortak çözümlerin bulunması için istek, irade ve kararlılığın olması gerekmektedir.

Çevre Komisyonu Başkanı olarak, ülkemiz açısından Karpaz yarımadasının büyük önemine değinmek istiyorum ve değinmeliyim. Bu bölgenin korunması için gerekli önemlerin derhal alınması gerekmektedir.

Karpaz yarımadasının dünya çapında önem taşıtan Akdeniz’in yegâne ekosistemini teşkil etmesi kayda değerdir. 12.500 endemik bitkinin, milyonlarca göçmen kuşun, ender rastlanan kaplumbağaların ve fokların bulunduğu bu bölge çok değerli bir kültürel mirastır. Karpaz’ın önemi 1930’da yapılan bir bilimsel araştırmayla belgelenmiştir ve buna ilaveten NATURA 2000 çerçevesinde AB ülkelerinden uzmanlar bölgenin önemini ortaya koyan araştırmalar gerçekleştirmişlerdir. Karpaz’ın yüksek oranda göçmen kuşların geldiği, biyolojik ve ekolojik olarak zengin bir bölge olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu bölge karakteristik Akdeniz tipi kum tepelerine ve kayalık sahil hattına sahiptir. Kaplumbağaların çoğaldıkları sahilleriyle ve kum tepeleriyle Karpaz çok değerli ve hassas bir ekosisteme sahiptir.

Ancak ne yazık ki, son yıllarda bölgede tüm ekosistemi tehdit eden yatırımlar ve gelişim yönünde yoğun bir tutumun ortaya konulduğuna tanık olduk. Bu şekilde, Karpaz yarımadasının tüm tarihi ve kültürel yapısı tehlikeye girmektedir. Karpaz gibi bölgelerin AB’nin NATURA 2000 programına da büyük olasılıkla dâhil olmaları söz konusudur.
Bayanlar, baylar,
Karpaz topraklarında böylesi bir yıkımın Kıbrıs sorununa adil, işler ve yaşayabilir bir çözüm bulunması çabasını da güçleştirdiği açıkça görülmektedir. Somut olarak, işgal altındaki bölgede sosyal ortamın yeniden yapılandırılması niyetiyle sözde “üç yıllık protokoller” temelinde Türkiye kaynaklı olası yatırımlar ve yabancı sermaye çevrede yıkıma yol açmaktadır.

Bu noktada, bu “protokoller”de yer alan ve bu konuyla ilgili bazı önemli verileri sizinle paylaşmak istiyorum. 2003-2004 yıllarında 3.500 yataklı otellerin faaliyeti için 144 milyon dolarlık yatırım yapıldı. 2008 yılında, yatak sayısı 15.000’e çıkarılarak, Vokolida ve Trikomo’daki yatırımların tamamlanması için yeni bir “protokol” imzalandı. Ayrıca Karpaz yöresinde konukevlerinin yapılması için yeni bir proje daha oluşturuldu. Bunlara ilaveten, Kıbrıstürk basınında yayınlandığı üzere, Türkiye Yatırım Bankası’nın bu bölgeye yatırımları önümüzdeki yıllarda 300 milyon dolara ulaşacak.

Çevre Komisyonu Başkanı ve çevre konularına özel duyarlılığı olan bir insan olarak, bu yapılanları yasa dışı, mantık dışı ve kabul edilemez olarak niteliyorum. Karpaz toplumunda sürdürülebilir kalkınma projelerini öne çıkarma yerine, Özel Korum Bölgesi olan bu yörede toprak Türkiye üniversitelerinin bölümlerinin ve Türkiye futbol kulüplerinin faaliyetleri için satılamaz, yeni oteller ve karayolları inşa edilemez.

Sevgili dostlar,
Ekolojik ve çevresel yıkıma karşı koyma yaşam kalitesi ve gezegenimizin yaşamı ile sıkı sıkıya bağlantılıdır. Bunun için de bütün devletlerin ve hükümetlerin öncelikli hedefi çevrenin korunması olmalıdır. Bu konuda çok kararlı olmalıyız. Bizzat Avrupa Komisyonu olası inşatların yapılmasının yarımadada bulunan ve çözüm ile adamızın yeniden birleşmesinin ardından AB’nin NATURA 2000 programına girebilecek olan Özel Koruma Bölgeleri’ni olumsuz yönde etkileyeceğini belirtmiştir.

Demografik yapının değiştirilmesi meselesi Karpaz’daki çevresel yıkımla doğrudan bağlantılıdır. Sosyal ortamın ve altyapıların değiştirilmesi flora ve faunada yıkıma yol açmakta ve buna paralel olarak bölgede mülkiyet modeli ve demografik yapı değiştirilmektedir. Toprak satın almak için yabancı sermayenin gelişi ve yasa dışı gelişimlerle yaşanan oldubittiler yıllardır çözümü için mücadele ettiğimiz Kıbrıs sorunun çözüm çabalarını da zorlaştırmaktadır. Karpaz bölgesinin Kıbrıslırumlara iade edilmesi olasılığını ortadan kaldırmak için yegâne yolun Karpaz bölgesinde yapılacak yatırımlardan geçtiği yönünde “İçişleri Bakanlığı Müsteşarı” Hasan İslamoğlu’nun ifade ettiği soğuk ve üzüntü veren sözlerini hatırlayalım. Kıbrıslıtürk “Cyprus Today” gazetesinde yayınlanan açıklamasında İslamoğlu’nun bizzat kendisi karakteristik olarak, “Karpaz’ın Kıbrıslırumlara iade edilmemesi için inisiyatifler üstleniyoruz. Tüm Karpaz’da ağaç olmayan her yerde gelişme olacak” demektedir. Hatta Karpaz’ı “ulusal park” ve gelişim yapılmayacak bölge olarak niteleyen “yasalar” ve kararlar ihlal edilerek, Girne “Üniversitesi”ne toprak verilmesinin “Bakanlar Kurulu” tarafından onaylandığını belirtmektedir.

Sevgili dostlar,
Tüm bunların sonucu biyoçeşitliliğin (belki de yok olma tehdidiyle karşı karşıya olan pek çok türün) kaybolması, çevrede kirlilik ve bir süre sonra Karpaz bölgesinin tipik bir turistik bölgeye dönüşmesiyle yegâne özelliğini yitirmesi olacaktır. Bunun telafi edilemez sonuçları olacaktır. Hepimizin görevi dünyanın bu güzel yöresini korumaktır. Karpaz Özel Bölgesi için sürdürülebilir bir idare planının derhal uygulamaya sokulmasını talep ediyoruz.

Karpaz yarımadasında bölgenin tüm tarihi ve kültürel özelliklerini tehlikeye sokan her tür yasa dışı gelişimin bölgede ve tüm ekosistemde yıkıma yol açtığını vurgulamalıyız. Ayrıca demografik değişim ve Türkiye’den ya da başka ülkelerden yabancı yatırımlar Kıbrıs sorununa kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm bulunmasını zorlaştırmaktadırlar.

Sözlerimi tamamlarken, hepimizin hedefinin Karpaz’da yıkıma yol açacak planların önüne geçilmesi, bölgenin tehdit altındaki ekosisteminin korunmasının tüm dünya açısından önemi konusunda duyarlılığın arttırılması ve bölgede sürdürülebilir kalkınmanın öne çıkarılması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Teşekkür ederim.

1.6.2013

PREV

POGO Kadın Hareketi ve BKP Kadın Meclisi tarafından gerçekleştirilen “Ekonomik krizin Kıbrıslı kadınlara etkileri” konulu etkinlikte Sotirulla Haralambus tarafından yapılan konuşma

NEXT

“Demografik yapının değiştirilmesi ve Karpaz yarımadasındaki çevresel yıkım” ve Avrupa boyutu konulu etkinlikte ΑΚΕL M.K. Polit Büro Üyesi Neoklis Silikyotis tarafından yapılan açılış konuşması