Home  |  Parti   |  Sosyalizmin İdeolojik Kaynakları

Sosyalizmin İdeolojik Kaynakları

a)   Marksizm ve evrensel kültür

Marksizm’in ortaya çıkışı ve gelişmesi tesadüfi bir tarihi olay değil, aksine somut olarak yaşamın kaçınılmaz bir sonucuydu. Marksizm, kapitalist toplumsal sistemin gelişmesinin, toplumsal sınıfların biçimlenmesi ve işçi sınıfının tarih sahnesinde görünmesinin, 18. yüzyılın sonlarında ve 19. yüzyılın başında pozitif bilimler alanında yapılan büyük buluşların ve sosyal ve hümaniter bilimlerin gelişmesinin sonucu olarak ortaya çıktı.

Marksizm, felsefe, ekonomi politikası ve ütopik sosyalizmin en büyük düşünürlerinin öğretisinin direkt devamı olarak ortaya çıktı. Marksizm, sadece var olan teorilerin sentezi değil, dogmatik olmayan insan düşüncesinin nitel olarak yeni bir aşaması, yaratıcı bir şekilde gelişen teoridir. Marksizm’in en önemli gelişme aşaması Leninizm olmuştur.

Marksizm dünya teorisi olarak, toplumsal değişikliklerin analizi ve kavranmasında yardımcı olmasının yanı sıra, metodoloji olarak, her günkü ekonomik ve siyasi mücadelelerinde, sömürü sistemine karşı değişim ve yeni toplumun kurulması  mücadelesinde emekçilerin ellerindeki silahtır.

b)    Sosyal Demokrasi

Sosyal demokrasi işçi hareketindeki bir akım olarak, sosyalist vizyonun tutarlı destekçilerinden kapitalist ekonomiyi idare etmek isteyenlere kadar, farklı eğilimleri bir araya getirir.

Biz, sosyalizm düşüncelerinin yayılması ve değerlerinin geliştirilmesinde  sosyal demokrasinin katkısını takdir ediyoruz. Bazı kapitalist ülkelerde, çalışanların refahlarının ve sosyal güvenliklerinin artmasına yardımcı olan sosyal reformların gerçekleşmesine katkısını takdir ediyoruz.

Bu anlayışla,  sosyal demokrasinin biriktirdiği zengin ve çok yönlü ancak çelişkili deneyimi inceliyoruz ve hem günlük pratikte, hem de sosyalist toplum anlayışımızın ortaya konulmasında olumlu her şeyi değerlendirmeye çalışıyoruz.

Çalışanların sömürüden kurtuluşuna yol açmadığı için, sosyal demokrasinin iktidarı toplumun gelişmesini nitel olarak yeni aşamalara götürmemiş olmasına rağmen, barış ve silahsızlanma, çevrenin korunması, toplumsal ilerleme ve sosyalizme geçiş mücadelesinde müttefikleri sosyal demokrasinin çehresinde görüyoruz.

c)    Leninist anlayış

Sosyal demokrasi olduğu kadar, genel olarak işçi hareketinin ve daha geniş olarak dünya ilerici hareketinin bilgi ve pratiğinin tümü  bizim için üzerinde düşünülecek, tecrübeler edinilecek kaynağı teşkil etmektedir. Ancak hiç şüphesiz bu alanda egemen noktayı, Marksizm’in nitel olarak gelişmiş ve zenginleştirilmiş aşaması olan Leninizm teşkil eder. Sosyalizm için Leninist anlayışın eleştirel bir şekilde sınanması sorgulanması, ama aynı zamanda bu anlayıştan uzaklaşmaların ve sapmaların belirlenmesi de, bu önerinin yanıt vermeye çağrıldığı soruların da olduğu gibi, teorik ve tarihsel yaklaşımın gerekli hayati kısmını teşkil eder.

Sosyalizm için Leninist anlayış çağdaş diyalektik öğretinin en önemli kaynağını oluşturur. Bu anlayışın ana unsurları şunlardır:

1. Toplumsal değişimin strateji ve taktiği.

2. Emekçilerin iktidarı.

3. Emekçi halkın lehine verilen günlük mücadeleler temelinde kazanılan siyasal önderliğin aracı olan emekçilerin partisinin liderlik rolü.

4. Planlı kalkınma yasalarının, sosyalizmin çerçevesinde değer ve pazar yasasının tamamen değerlendirilmesinin çerçevesinde ulusal ekonominin planlanması.

5. Rasyonalist olarak hesaplanmış iş arzı temelinde paylaşım için sosyalizmin temel ilkesinin uygulanması.

6. Toplumsal yani sosyalist mülkiyetin çok biçimliliği.

7. Sosyalist üretim biçimi olarak kooperatiflerin tanınması.

8. Yurttaşların yönetimde, emekçilerin ekonominin idaresinde aktif olarak yer alması.

9. Ayrı bir güç haline dönüşmeksizin devlet mekanizmasının var olması ve işlemesi.

10. Ulusal sorunun doğru çözümü.

11. Toplumun tamamen demokratikleştirilmesiyle demokrasinin istikrarlı bir şekilde genişlemesi.

12. Barış ve halkların haklarından yana bir dış politikası olan sosyalist hukuk devleti.

13. Gerçekten layık olanların hakkıyla yerlerine gelmeleri temelinde insan gücünün değerlendirilmesi.

Zamanın ilerlemesiyle, özellikle Stalin döneminde bu noktalardan bazılarının yerini bu anlayışı çarpıtan tezler aldı. Sosyalizm hakkında Leninist ve genel olarak bilimsel anlayışta yapılan ana çarpıtmalar, bunlardan kaçınılma amacıyla incelenebilir ve incelenmelidir. Bu çarpıtmalardan en önemlileri şunlar olmuştur:

1. Üretim araçlarının toplumsallaştırılmasının devletleştirilmesi ile özdeşleştirilmesi ve aynı zamanda diğer biçimlerin reddedilmesi yada önemsizleştirilmesi.

2. Demokrasinin genişlemesi yerine otoriterliğin ve lider – liderliğin yanılmazlığının konulması.

3. Değer yasasının ve genel olarak ekonomiyi yönetim yöntemlerinin kullanılmasının yanı sıra planlı ekonominin değerlendirilmesinin yerine, otoriterliğin, dengesiz kalkınmaya ve krize neden olan durumlara yol açan idari-bürokratik yöntemlerin konulması.

4. Siyasi, sosyal ve ekonomik yaşamda kendi kendini denetlemenin ve demokratik düzenlemelerin eksikliğinin, aşamalı bir şekilde halkın siyasi erkten, üretim araçlarından maddi ve kültürel değerlerin paylaşımı ve idaresinden yabancılaşmasını getirmesi.

5. Varolan somut zorlukların ve düşmanca çevrenin ekonomik tecritle büyük güçlükler yaratması ve var olan somut güçlükler sosyalist devletin kendi içerisine kapanmasının zeminini ve yanı sıra bu hareketin gerekçesini de teşkil ettiler. Bu eğilimin ardında meselelere teorik ve pratik yaklaşımdaki sübjektif eksiklikler ve zaaflar vardı.

6. Partinin devletle özdeşleştirilmesi ve yönetim modeli olarak tek partililiğin egemen olması.

7. Hayatın çeşitli alanlarında dogmatizm.

8. Liderliğin parti tabanından, işçi sınıfından ve halktan kopması.

9. Bürokratik mekanizmanın çıkarlarının genel olarak partinin, sınıfın ve halkın çıkarlarıyla özdeşleştirilmesi.

10. Demokratik merkeziyetçilik ilkesinin, bürokrasi haline dönüşecek noktaya kadar  çarptırılması.

11. Enternasyonalizmin yanlış yorumu ve uygulanması

a) Model ve anlayışın mekanik şablonculuğuna,

b) Komünist partiler arasında yeterli iletişimin olmamasına,

c) Dünya sosyalist sisteminin, dünya komünist ve devrimci hareketinin parçalanmasına,

d) Emperyalizmin saldırıları karşısında komünistlerin birleşik faaliyeti imkanının zayıflamasına

yol açmıştır.

12. Marksist düşüncenin yaratıcı gelişiminin gecikmesi ve meselelere karşı koyuşta yerle bir edici akımlar.

Bu tür hususlar şu ya da bu derecede, komünist partileri etkilediler ve uluslar arası komünist harekette bugünkü kriz olgularına yol açtılar.

 

PREV

Bizim Sosyalizm Anlayışımız

NEXT

Günümüzün Dünyası ve Çelişkileri