Home  |  Konuşmalar   |  Kavazoğlu ve Mişaulis’in anısına Dali’de gerçekleştirilen etkinlikte AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

Kavazoğlu ve Mişaulis’in anısına Dali’de gerçekleştirilen etkinlikte AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

 

“Denktaş ve benzerleri kendi siyasi kaprislerini tatmin etmek amacıyla, Kıbrıslıtürkleri sözde katliamdan kurtarmak için Türkiye’de halkın duygularını istismar ediyorlar”.

Yoldaşı Kostas Mişaulis ile birlikte hunharca katledilmelerinden birkaç gün önce Derviş Ali Kavazoğlu’nun söylediği sözler bunlardı. 11 Nisan 1965’te ikisi de TMT’nin katil kurşunlarının hedefi oldular. Denktaş’çı faşist sağın, Kıbrısrum sağı gibi, kendi planlarını meşru kılmak için halkın duygularını istismar ettiğini söylerken, Derviş Ali Kavazoğlu tamamen haklıydı. Bugün saygıyla andığımız iki değerli yoldaşımızı, Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’i katletmeyi planlayanlar iki toplum içerisinde de kin ve düşmanlık tohumları ekiyorlardı. TMT’ci katiller planlarını yapmışlardı. Rum-Türk dostluğunun kahramanlarına eski Lefkoşa-Larnaka yolunda pusu kurdular. Luricina’ya yakın bir yerde onları otomobillerinin içinde hunharca katlettiler. Bir yumruk gibi sıkılı, omuz omuza son nefeslerini verdiler.

Katiller iki mücadele insanını öldürerek düşüncelerini de öldürebileceklerini zannettiler. Ancak bugünkü siyasi devamcılarının da göz ardı ettiği gibi, faşizm ve şiddetin insanı öldürebileceğini ancak düşünceleri asla öldüremeyeceğini göz ardı ettiler. Kavazoğlu ile Mişaulis’i öldürerek Kıbrıs halkını ve AKEL’i iki yiğit mücadeleciden, iki değerli sendikacıdan mahrum bıraktılar. Ancak korkunç cinayetleriyle Kıbrıs halkının mücadeleye inancını daha da arttırdılar. Onlar ölümleriyle, ülkemizin yeniden birleşmesi ve Kıbrıslrumlar ile Kıbrıslıtürklerin barış içinde birlikte yaşamaları mücadelesinin bayrağı oldular. Hasta milliyetçiliğin ve emperyalizmin organları AKEL’e, Kıbrıslı emekçilerin partisine darbe vuracaklarını zannettiler. Kıbrıs halkını o çalkantılı yıllarda kucaklayan ve eylemini yönlendiren partiye darbe vuracaklarını zannettiler. AKEL’in düşünceleri, iki kahramanın düşünceleri bugün de canlı olmaya ve halkımızın yolunu aydınlatmaya devam ediyor. Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis Kıbrıs’ın ve Halk Hareketi’nin kahraman şehitleri arasında yer aldılar.

TMT, onları katlederek halkımızın barış için ortak mücadelesini boğacağını ve taksim değirmenine su taşıyacağını zannetti. Yanlış hesap yaptılar. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak mücadelesi sınıf mücadelelerinin ocağında çelikleşti. Toplumlararası çatışmaların fırtınalı döneminde sınandı ve güçlendi. Kıbrıs’ın ve halkımızın özgürlüğü ve onuru için canlarını veren Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk halk mücadelecilerinin fedakârlıklarıyla güçlendi. Bu mücadeleleri bugün özgürlük ve ülkemizin yeniden birleşmesi mücadelemizin bayrağı olarak yükseltiyoruz. Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler olarak birkaç hafta önce bir araya geldiğimiz Brüksel’de de şu mesaj verildi: Biz her şeyden önce Kıbrıslıyız. Aynı vatanın evlatlarıyız. Türkiye’nin işgaline karşı, Kıbrısrum ve Kıbrıstürk toplumunu tehdit ederek Türkiye’nin uyguladığı adaya yasadışı bir şekilde nüfus taşınması politikasına karşı birlikte mücadele ediyoruz. Geçen Çarşamba günü gerçekleştirdiğimiz büyük etkinlikle Lefkoşa’da da aynı mesaj verildi.

Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızın işgal altındaki bölgede geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdikleri eylemler Kıbrıs’ın kurtuluşu meselesinin her iki toplumdan da ilerici güçlerin birinci ve temel meselesi olduğunu kanıtlamıştır. Bunlar Türkiye’nin gerçek yüzünü bir kez daha ortaya çıkarmasına vesile oldu. Daha önce iddia edildiği gibi Türkiye’nin Kıbrıslıtürkleri korumak için değil, kendi jeostratejik çıkarlarına hizmet etmek için Kıbrıs’ı işgal ettiğini ve elinde tuttuğunu Sayın Erdoğan açık bir biçimde açıklamıştır. Bu hem Kıbrıstürk toplumu hem de Kıbrısrum toplumu için bir hakaret ve tahriki teşkil etmektedir. Türkiye’nin jeostratejik çıkarları adına binlerce Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk öldürüldü, tutuklandı ve yerlerinden edildi. Bu çıkarlar adına, 40 binden fazla Türk askeri Kıbrıs’ta bulunuyor. Dikenli teller ve ayrılıkçı hatlar neredeyse kırk yıldır Kıbrıslırumlar ile Kıbrıslıtürklerin geleceğe yönelik yollarını tıkıyor.

Cumhurbaşkanı ve AKEL, ortak geleceğimizin ortak vatanımızın yolunun açılması için yılmadan yorulmadan çalışmaktadır. Cumhurbaşkanlığı görevini üstlendiği ilk günden bugüne kadar Dimitris Hristofyas Kıbrıs sorunun çözümü için samimi arzusunu pratikte ortaya koymadığı bir tek gün bile yoktur. Birleşmiş Milletler kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitlikli iki bölgeli iki toplumlu federal çözüme mümkün olan en kısa sürede ulaşmamız için sürekli ve kararlı bir biçimde mücadele etmektedir. Kıbrıs’ı işgalden kurtaracak, adaya yasadışı nüfus taşınmasını ve her tür yabancı bağımlılığı sonlandıracak bir çözüm için mücadele etmektedir. Vatanı, halkı, kurumları ve ekonomiyi yeniden birleştirecek bir çözüm için mücadele etmektedir. Kıbrıslıların insan haklarını ve temel özgürlüklerini sağlayacak bir çözüm için mücadele etmektedir. Bu uğraşılarında AKEL onu tüm gücüyle desteklemektedir. 1974’de halkımıza karşı işlenen suçun tamamlanmasına izin vermememiz gerektiği inancındayız. Çocuklarımızın ve torunlarımızın sürekli olarak yabancı orduların varlığının tehdidi ve daimi tehlikelerin gölgesi altında olacak yarı işgal altında bir vatanda büyümelerine müsaade etmemeliyiz. Bunu ancak bugünkü koşullarda olabildiğince adil, işler ve yaşayabilir bir çözüme ulaşırsak başaracağız. Sadece çözümle kalıcı ve istikrarlı bir barışa sahip olacağız. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin kalkınmasına, ilerlemesine ve refahına müsaade edecek güvenlik ve istikrara sahip olacağız.

Kıbrıs tüm evlatlarına, tüm halkına aitti ve aittir. Sadece ortak mücadelemizle onu özgürleştireceğiz ve birlikte sevineceğiz. Bunun için de AKEL yeniden yakılaşma hareketinin temel sözcüsüdür. Yeniden yakınlaşma politikası 1974’ün yıkıntıları üzerinde Kıbrıslırumlar ile Kıbrıslıtürklerin barış içinde birlikte yaşamını inşa etmeyi hedeflemektedir. AKEL olarak her zaman Kıbrıstürk toplumuyla yan yana değil, birlikte yürüdük. Bu halkın ayrı ayrı yaşayamayacağını ve yaşamaması gerektiğini birlikte haykırdık. Kıbrıs sorununun varlığının ve devamının birinci müsebbibinin emperyalizm olduğunu ilerici Kıbrıslıtürk siyasi güçlerle birlikte gösterdik. İki toplumun barış içinde bir arada yaşaması gereksiniminin Kıbrıs halkının bilinci olmasını mücadelelerimizle, fedakârlıklarımızla ve kanımızla başardık. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin asırlarca barış içinde birlikte yaşaması, ortak sınıf mücadeleleri ve Halk Hareketi’nin saflarında birlikte başardığımız ortak büyük kazanımlar bunun reddedilemez kanıtını teşkil etmektedir. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin işbirliğinin yarattığı olanakların bilincinde olarak, yeniden yakınlaşma politikası için mücadele ettik. Yeniden yakınlaşmanın siyasi, yurtsever ve işgal karşıtı karakterde bir hareket ve Kıbrısrum tarafının politikasının temel oluşturucu öğesi kılmayı başardık.

Yeniden yakınlaşma hareketinin öncüsü AKEL, milliyetçiliğe ve şovenizme karşı cesaret ve yüreklilikle karşı durdu. Bugün de sözde boyun eğmez yurtseverlere aynı cesaretle ve kararlılıkla karşı duruyor. Kıbrıs’ı nasıl kurtaracağımız, ülkemizi nasıl yeniden birleştireceğimiz sorusuna yanıt vermeleri gereken kritik anda tıpkı Kıbrıs’ı 1974 yıkımına götürenlerin yaptıkları gibi içi boş sloganlar öneren ucuz söylemlerle kabadayılık yapanlara karşı duruyor. Cunta ve EOKA-B Enosis masalını tekrarlayarak halkı kandırıyorlardı. Ancak kapalı kapılar ardında emperyalizmin çağrılarına ve Türkiye’nin taleplerine teslim oluyorlardı. Sözde vatanı kurtarmak için demokrasiye karşı tanklarla ilerlerken büyük yurtseverler olarak böbürleniyorlardı. Onlar Türk işgalci Kıbrıs’a ayak bastığında, ihanetlerinin ardından kaybedildiği daha baştan belli olan savaşa halkımızın çocuklarını gönderirken, kendileri sindiler ve saklanmaya koştular.

Bugün bazıları aynı yıkıcı sloganları tekrar gündeme getiriyorlar ve halkı bir kez daha kandırmaya çalışıyorlar. En aşırı örgütler gururla kendilerini milliyetçi olarak niteliyorlar ve Kıbrıs’ın kurtuluşu için gerçekten mücadele edenleri “hain” ilan ediyorlar. Bunu kafalarına yerleştirsinler: Kıbrıs’ı kurbanlık kuzu gibi Türkiye’ye sunan ihanet tekti. Bu ihaneti ne Dimitris Hristofyas ne de AKEL yaptı. Bunu NATO, Yunan Cuntası, EOKA-B ile bugün sağın ve aşırı sağın kahraman olarak taçlandırmaya devam ettiği Grivas planladı ve yaşama geçirdi.

Yurtseverliğin kriterinin laflar değil, pratikte yapılanlar olduğunu anlasınlar. Yurtseverlik vatanın bağımsızlığı, özgürlüğü ve toprak bütünlüğü tehlikedeyken ne yaptığınla değerlendirilir. Bu nedenle Dimitris Hristofyas’ın ve AKEL’in, milliyetçi olmayı bir onur unvanı sananlardan yurtseverlik unvanı isteme ihtiyacı yoktur. Biz bu unvanları mücadelelerimiz ve fedakârlıklarımızla aldık. Halkımızın mücadelelerinde her zaman en ön safta olan yüzlerce kadro ve üyemizin kanıyla aldık. 1931 Ekim direnişinde, terhis için verdiğimiz mücadelelerde, sömürgeciliğe karşı halkımızın kitlesel mücadelelerinde biz bu unvanları aldık. EOKA’nın ekstremistler bizi öldürürken, biz serinkanlı davranarak ülkede bir kıyımın yaşanmasının önüne geçtik.

İki toplumda da milliyetçiler istilaya zemin hazırlarken, biz mücadelemizin bayrağı olarak Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin dostluğunu öne çıkardık. Elimizdeki çok sınırlı imkânlarla önce demokrasiyi sonra da Türk istilacı karşısında vatanı savunduk. 1974’ün yıkıntıları içerisinde yaralanmış vatanımızın restorasyonu için kolları sıvadık. O zaman bir kez daha Kıbrıs halkına perspektif sunarak ve umudu yeniden canlandırarak halkımızın mücadelesinin başına geçtik.

AKEL yüzünden bir tek Kıbrıslı dahi zarar görmedi. Ülkemiz tek bir gün bile tehlike altına girmedi. Bunca acılar acı çeken ülkemizde barış gününün doğması için bugün andığımız Derviş Ali Kavazoğlu, Kostas Mişaulis gibi yaşamalarını feda eden kahramanlar bizim saflarımızda yetiştiler. Bu ve daha pek çok nedenden dolayı, AKEL şanlı tarihinden onur duyma ve halkın gözlerinin içine bakma hakkına sahiptir.

Bugün partimiz bir kez daha gelecek açısından kritik ve belirleyici bir mücadeleyle, milletvekilliği seçimleri mücadelesiyle karşı karşıyadır. Kimileri Kıbrıs sorununda karşı karşıya olduğumuz ve küresel ekonomik krizin sonuçlarından kaynaklanan güçlüklerin, AKEL’in gücünün azalması için yegâne fırsat olduğu görüşündeler. Her şeyi yerle bir eden eleştirilerle Kıbrıs halkının bilincinden AKEL’i silmeyi hedefliyorlar.

Onlara yanıtımız kararlı ve net olmalıdır. Hergün yoğun ve sıkı çalışmamızla, partimizin etrafında toplanmamızla onlara yanıt verelim. Kıbrıs halkının bilincinde AKEL’in köklerinin çok derinlerde olduğunu ve bu kökleri hiç kimsenin sökemeyeceğini onlara hatırlatalım. Kurulduğu günden itibaren halkımızı ileriye, daha ileriye götüren AKEL’in halkımızın kopmaz bir parçası olduğunu onlara hatırlatalım. Yeni kazanımlar için de halkımızın AKEL’le birlikte mücadele ettiğini onlara hatırlatalım.

Kıbrıs halkı güçlü bir AKEL’in halk için güç olduğunu biliyor. Bize katacağı gücün defalarca katlanarak kendisine döneceğini biliyor. Hep birlikte mücadeleye atılalım. Mesajlarımızı Kıbrıs’ın her yanına ulaştıralım. Bunu yaparsak, 23 Mayıs’ta Kıbrıs barıştan, ilerlemeden ve sosyal adaletten yana güçlerinin zaferinin sevincini yaşayacaktır. Böylece Kıbrıs sorununun çözümü için, toplumun çağdaşlaşması için, Kıbrıs halkının daha iyi bir yaşama sahip olması için mücadelenin devam edeceğini kesin kılacağız. Bu, değerli yoldaşlarımızı en iyi şekilde anmak olacaktır. Partimizi taş üstüne taş koyarak inşa edenlerin fedakârlıklarını en iyi şekilde onurlandırmak olacaktır. Bu, gelecek mücadelelerin ve zaferlerin en iyi garantisi olacaktır.

Böylesi bir günde, düşüncelerimiz geçen yıllara, halkımızın kanı ve gözyaşı ile sulanan yıllara gidiyor. Ancak aynı zamanda geleceğe de gidiyor. Kıbrıs’ın bir uçtan diğer uca özgür olacağı; barış içindeki federal, yeniden birleşmiş, bağımsız, egemen ve askersizleştirilmiş Kıbrıs’ın aydınlık yarınlara ilerleyeceği geleceğe gidiyor. Kıbrıs’a böyle bir gelecek yaraşır. Maceraların ve çatışmaların kanlı süreci içerisinde onlarca yıldır acı çeken Kıbrıs halkına böyle bir gelecek yaraşır. Barışın, ilerlemenin ve refahın güneşinin Kıbrıs’ın geleceğini ve geleceğin Kıbrıs’ını aydınlatmasını güvence altına alacak bir geleceğe doğru ilerleme sürecinin devamını Kıbrıs halkı gelecek milletvekili seçimlerinde sandıkta da belirleyecektir.

Böylesi bir günde, Derviş Ali Kavazoğlu’nun sözleri daha da güçlü duyuluyor. O, 1964’te yurttaşlara şöyle sesleniyordu:

“Bu yıkıma son ver. Tarihi görevin seni bekliyor!..Harekete geç… Ama bugün. Çünkü yarın belki de çok geç olacak. Bu yıkım artık durmalı! Sağ olun, var olun! Yaşasın Barış! Yaşasın Dostluk!”

 

10.4.2011

PREV

“Aynı Gökyüzü Altında” isimli karikatür sergisinin açılışında AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

NEXT

Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’in anısına Dali’de gerçekleştirilen etkinlikte Cumhurbaşkanı Sayın Dimitris Hristofyas tarafından yapılan konuşma