Hristofyas’tan Anastasiadis’e Açık Mektup
Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis’e açık mektubunda eski Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas Mont Pelerin ve Crans Montana çöküşünün ardından Kıbrıs sorununda derin kriz dönemine girildiğini belirtti.
Uygun ön hazırlık yapılmaksızın ve hem Türk tarafınca hem de görüldüğü kadarıyla Kıbrısrum tarafınca akrobatik hareketlerle Kıbrıs sorununun çözümü için -güya- bir çaba girişiminde bulunulduğuna işaret eden Hristofyas, Türk tarafının uzlaşmazlığının görüldüğü koşullarda bir kez daha sorumluluk yükleme doktriniyle hareket edildiğini ve Kıbrıs sorununun çözümü için samimi çabanın ortaya koyulmadığını ifade etti.
Seçimler yaklaşırken bazılarının yakalandığı “mikrobun” 1992’de görülen “mikropla” aynı “mikrop” olduğunu dile getirerek o dönemde de sonucun Gali Fikirler Dizisi’nin gömülmesi ve Denktaş’ın sıkıştığı zor durumdan kurtulması olduğunu hatırlatan Hristofyas, ardından verimsiz bir dönemin yaşandığını, Kıbrıs sorununu ve çözüm ilkelerini kurban eden maksatların hep aynı siyasal partinin ajandasında bulunduğuna dikkat çekti.
Anastasiadis’e açık mektubunda Hristofyas, Türkiye’nin kendi hedeflerini öne çıkarmaya ve uzlaşmaz tutumuna devam ederken Kıbrısrum tarafından daha iyi manevra yaparak sorumluluklar yükleme oyununda arkasını sağlama alıp bir kaç adım önde göründüğünü ve bunun sonucunda BM’nin hoşnutsuzluğunun sadece Türk tarafını ya da Türk tarafını da hedef almaktan ziyade Kıbrısrum tarafına yönelik olduğunun görüldüğünü ifade etti. Son dönemlerde BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’yi hedef alan komplo söylemlerinin Kıbrısrum tarafının hatalarını, eksikliklerini ve yalpalamalarını kapatmadığını da ekledi.
“Türk tarafının iddia ettiği gibi, gerçekten ‘sıfır ordu, sıfır garanti’ talebinde bulunduk mu?” diye soran Hristofyas, sıfır garantinin anlaşılır olduğunu, ancak İttifak Anlaşması’nda öngörülen alayların da üzerinde anlaşmaya varılacak bir zaman içerisinde adadan ayrılmasına ilişkin bir madde olmaksızın daha ilk andan sıfır ordu talebinin aşırı olacağına işaret etti. Eğer durum buysa, sanki ordularımız İstanbul’u, Ankara’yı almak için atılmaya hazırmış gibi davranıldıysa, böylece Çavuşoğlu’ya böyle bir şeyi BM Genel Sekreteri’ne demediğini söyleyerek bir kaç adım önde olduğunu iddia etme olanağının verildiği görüşünde olduğunu aktardı.
Hristofyas, AB Yüksek Komiseri Federica Mogherini ve BM’nin üst düzey yetkililerinin Kıbrısrum tarafına kızgın olduğu bilgisini edindiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in dönüşümlü başkanlığı önce Kıbrıslırumların gözlerinde ve bilinçlerinde şeytanlaştırdıktan sonra ortak listeyle önerdiğini belirten Hristofyas dönüşümlü başkanlık olmadan, Kıbrıs sorununun çözümünün söz konusu olmayacağını, Ulusal Konsey’in üyelerinin anlamaları gerektiğini vurguladı. Hristofyas, “Kesin taksimin veya işgal altındaki bölgenin Türkiye’ye ilhakından bir adım öncesinde bulunduğumuzun farkında mıyız?” diye sordu.
Hristofyas, Türkiye’nin önce Maronitleri Kıbrıstürk yönetimi altında köylerine dönmeye çağırarak ve ardından Mağusa’yla ilgili olarak uygulamayı hedeflediği yeni oldubittilere Kıbrısrum tarafının nasıl tepki göstereceğini sordu. Yeni oldubittilere karşı koyma planının şimdiden hazır olması gerektiğini belirterek, Cumhurbaşkanı’na ve hükümetin Kıbrıs sorunuyla ilgili üyelerine müzakerelerin iyi niyetle yeniden başlamasına hazır oldukları mesajını net bir biçimde vermeleri gerektiği çağrısında bulundu.
“Kıbrıs için çok kötü bir felaket senaryosunun tekrarından çok korkuyorum” diyen Hristofyas bu senaryonun 1992’de Gali Fikirler Dizisi’nin gömülmesine götüren senaryoya benzediğini ifade etti.
Dimitris Hristofyas, Kıbrıs sorununun çözümünü herkesten önce Kıbrıslırumların iyi niyetle arzuladığına ikna edecek inisiyatiflerin üstlenilmesi gerektiğini vurguladı.