Home  |  Konuşmalar   |  AKEL Mağusa İlçe Örgütü’nün “Vizyon Yolunda” sloganı altında gerçekleştirdiği kültürel etkinlikte AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

AKEL Mağusa İlçe Örgütü’nün “Vizyon Yolunda” sloganı altında gerçekleştirdiği kültürel etkinlikte AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

 

AKEL Mağusa İlçe Örgütü’nün gerçekleştirdiği bugünkü etkinliğinize AKEL Merkez Komitesi’nin en içten selamlarını getirdim.

Bakışlarımızı geçmişe, partimizin zengin tarihine çevirme olanağını bize veren böylesi etkinlikler bizi gururlandırıyor ve aynı zamanda parlak tarihimizi dayanak alarak geleceğe doğru emin adımlarla ilerlememiz için bizi umutlarla dolduruyor. Bu güzel ve önemli girişimi nedeniyle AKEL Mağusa İlçe Örgütü’nü kutluyorum.

1926’da, bir avuç insan, öncü komünistler Kıbrıs’ın ve AKEL’in tarihinin ilk altın sayfasını yazdılar. Kıbrıs Komünist Partisi’nin kurulması Kıbrıs işçi sınıfının tarihinde yeni bir başlangıç oldu. İlk hücreler adamızın yoksul mahallelerinde ilerici hareketin ilk nüvelerini oluşturdular. Öncü komünistler tüm zorluklara ve engellere göğüs gerdiler. Onlar, görev ve onur yolunu seçtiler. Halkımız için yeni günün doğması, özgürlük ve demokrasi için tarihi mücadele görevini üstlendiler.

Düzen ve sömürgeciler daha ilk andan itibaren Kıbrıs Komünist Partisi’ni boğmaya çalıştılar. Onu, kendilerinin sınıfsal egemenliğine karşı çıkan güç olarak gördüler. 1931’de partimizi yasadışı ilan ettiler. Ancak partimiz boyun eğmedi. İşçi sınıfının gücüne ve adalete inançla mücadelelerini yoğunlaştırdı. Örgütlenmesini ve eylemlerini tüm Kıbrıs çapında yaygınlaştırdı. 1941’de Skarinu toplantısında Emekçi Halkın İlerici Partisi doğdu. Şanlı ve onurlu AKEL doğdu. AKEL, daha ilk andan itibaren, Hitler faşizmine karşı savaşan güçlerle aynı saflarda yer aldı. Partinin antifaşist eyleminin doruk noktası, kadro ve üyelerini gönüllü olarak müttefikler ordusuna katılmaya çağıran 1943 Haziranındaki kararı oldu.

1940’lı ve 1950’li yıllarda partimiz, elindeki son derece kısıtlı olanaklarla ama büyük inanç ve fedakârlıklarla Kıbrıs işçi sınıfıyla birlikte çok çetin mücadeleler verdi. 1948’de AKEL, Kıbrıs işçi sınıfı hareketinin en çetin mücadelesini yönlendirdi. Bu mücadele önemli kazanımlar getirdi. Sekiz saatlik çalışma hakkı, sosyal sigorta hakkı, hayat pahalılığı ödeneği ve çalışanların diğer önemli hakları burada kazanıldı. Grevciler karşılaştıkları sert tepkilere rağmen, mücadelelerini durdurmadılar. Tam tersine, günlük mücadelelerle ve Kıbrıslı çalışanların taleplerine bağlılıkla halkımızın tüm başarılarına mührünü vuran hareketin kararlılığını daha da güçlendirdi.

Aynı zamanda, partimiz, kendi kaderini tayin hakkı ve siyasal özgürlüklerin elde edilmesi talebiyle yoğun bir şekilde sömürgeciliğe karşı mücadele verdi. Bu faaliyetleri aracılığıyla yığınsallaştı ve güçlü bir sosyal ve siyasal güce dönüştü. Hedeflerine ulaşmayı başarabilmek için, halkı siyasal grevlerle ve gösterilerle sürekli olarak harekete geçirdi. Ulusal kurtuluş mücadelesinin Kıbrıs halkının tümünün mücadelesi olduğu tezini ısrarla ve cesaretle savundu.

Daha sonraki çalkantılı yıllarda, AKEL mücadelenin öncüsü olmaya devam etti. 1955’te İngilizler tarafından yasadışı ilan edildiğinde dahi partimiz Kıbrıs halkının antiemperyalist mücadelesini yönlendiren güç olmaya devam etti. Aşırı sağ ve İngiliz sömürgeciler, illegalite koşullarında da siyasal faaliyetlerini sürdüren AKEL’in yiğit militanlarını sert bir biçimde cezalandırmaya teşebbüs ettiler. O dönemde, Grivas terörizminin maskeli elemanları tarafından yoldaşlarımızın terörize edilmeleri, aşağılanmaları ve katledilmeleri AKEL’ci olmanın ne demek olduğunun kanıtıdır. Daha iyi bir gelecek için mücadelede yaşamını dahi feda etmenin ne demek olduğunun kanıtıdır.

Daha sonra ülkemiz EOKA-B’nin cani faaliyetleri ve 1974 ihaneti ile karşı karşıya kaldığında, AKEL yine mücadelenin en ön saflarında yer aldı. Binlerce AKEL’ci darbeciler tarafından tutuklandı, hapislere atıldı, işkence gördü ve adları öldürülecek olanlar listesinde yer aldı. Darbeyi, kısa bir süre sonra Türk istilası izledi. Cunta ve EOKA-B’nin darbesi Atilla’ya kapıları açan bahane oldu. 1974 istilası Kıbrıs’ı ve halkımızı acılara, yaralara boğdu. Kıbrıs halkı bugün dahi bu yaraları sarmak için mücadele ediyor. 20 Temmuz 1974’ün sabahına nasıl vardığımızı düşündüğümüzde, halkımızın ve vatanımızın uğradığı ihanete öfke duymamak mümkün değildir. Emperyalizmin emrettiği ve ülkemizdeki maşalarının işlediği cinayete ve onun sonuçlarına karşı mücadeleden başka yol yoktur.

Vatanımızı taksim etmek isteyen çıkarlara vatanımızın yarısını “bağışlamamız”, AKEL olarak, asla söz konusu olamaz. Vatanımızı nice acılar çeken bütün halkımızı her iki eliyle de kucaklayabilecek durumda, yeniden birleşmiş olarak görmek istiyoruz. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin doğdukları toprakların gerçek efendileri olarak yaşamalarını istiyoruz. Bunun için de işler, yaşayabilir ve mevcut koşullarda olabildiğince adil bir çözüme ulaşabilmek için tüm zorluklara karşı büyük bir mücadele veren Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs sorununda ortaya koyduğu tutumları kararlılıkla desteklemeye devam edeceğiz.

Birleşmiş Milletler’in kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitlikli, iki bölgeli iki toplumlu federasyon temelinde çözüme ulaşabilmek için verdiği mücadelede Cumhurbaşkanı’nı kararlılıkla desteklemeye devam edeceğiz. Tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası kimliği olacak birleşik bir devlete götürecek; halkı, ülkeyi, kurumları ve ekonomiyi yeniden birleştirecek; Kıbrıs halkının tümünün insan haklarını ve siyasal özgürlüklerini sağlayacak ve güvence altına alacak bir çözüm için verdiği mücadelede Cumhurbaşkanı’nı kararlılıkla desteklemeye devam edeceğiz.

Kıbrıs sorunu kritik ve belirleyici bir evreden geçmektedir. Önümüzdeki zorluklar ve engeller çok büyüktür. Günümüzün dünyasında, ne yazık ki, güçlü olanın adaleti geçerli sayılmaktadır. Türkiye bölgesel bir süper güç haline gelmektedir. Uluslararası topluluğun önemli ve güçlü bir kısmı, Avrupa Birliği ve Kıbrıs Cumhuriyeti karşısındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesinde Türkiye’ye destek veriyor demeyeyim ama en azından tolerans göstermektedir. Hatta uluslararası hukukun ve Avrupa hukukunun temel ilkelerini görmezden gelen Doğrudan Ticaret Tüzüğü’nü ileri götürmeye yönelik oyunlar oynanmaktadır. Bu zorluklar karşısında Kıbrısrum tarafı birlik içinde hareket edip, Kıbrıs’ta ve yurtdışında verdiği mücadelede Cumhurbaşkanı’nı desteklemelidir. Ne yazık ki, ya Cumhurbaşkanı’nın altını oyma ya da stratejik hedefimizin ne olması ve bunu nasıl başaracağımız konusunda bazılarının halkı yanlış yönlendirme yönünde uğraştıkları görülmektedir.

AKEL olarak, çabalarımızda, Kıbrıstürk toplumu ve uluslararası toplumla üzerinde anlaşmaya vardığımız çerçevede kayıtlı olan Kıbrıs sorununun temel çözüm ilkelerini temel almamız gerektiğinde ısrar ediyoruz. Yıllar boyu Ulusal Konsey’de kararlaştırdıklarımızda ısrar ediyoruz. Tutarlı bir biçimde iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü kararında devam etmemiz şarttır. Bu stratejik hedefin terk edilmesi dünyamızın güçlülerine yeni bir çözüm çerçevesini biçimlendirme iznini vermemiz anlamına gelecektir. Başkalarına, Kıbrıs halkının çıkarlarını değil, kendi çıkarlarını ölçüt alarak, bizsiz, bizim hakkımızda karar verme hakkını vermemiz anlamına gelecektir. Zamanında Kıbrıs’ın yıkımı hakkında emir vermekte tereddüt etmeyenler bugün de o yıkım emrinin tamamıyla yerine getirilmesinde tereddüt etmeyeceklerdir. Bundan dolayı, kimileri gerçekleşmesi mümkün olmayan talepler peşinde koşmayı ve parlak laflarla sergiledikleri sahte vatanperverlikleri terk etmelidirler. Benzer tavırlarla 1974 yıkımına vardığımız unutulmamalıdır. Aynı hataların tekrarına izin vermeyelim.

Partimizin ilkeli tezlerle, tutarlı bir biçimde, Kıbrıs ve Kıbrıs halkı için mücadele etmeye devam edeceğine söz veriyoruz. Ülkemiz için verdiğimiz mücadelelerden ve 84 yıllık tarihimizden gurur duyuyoruz. Bugün ülkemizin ve halkımızın yeniden birleşmesini tehdit eden milliyetçiliğe ve şovenizme karşı daima direnen güç olduk. Kıbrıs’ı savaş arabalarının yedeğine eklemek isteyen yabancı merkezlerin planlı oyunlarına karşı direndik ve halkımızla birlikte mücadele ettik.

Partimizin Kıbrıs halkının bilincinde birinci parti olarak değer görmesi tesadüf değildir. Tüm bu yıllar boyunca partimiz yükselen bir çizgi izlemiştir. Partimizin tarihi gelişimi Kıbrıs halkının önemli kazanımları ve AKEL’in önemli seçim zaferleriyle gerçekleşmiştir.

Ülke siyasal yaşamının doruğuna ulaşmanın mutluluğunu yaşadık. Bizi oraya çıkaran işçi sınıfı ve Kıbrıs halkıdır. Toplumun önderi olmak bağışlanan bir şey değildir. Anayasa ya da yasalarla kazanılan bir ayrıcalık değildir. Bir kez kazanılıp her zaman sahip olunan bir nitelik de değildir. Her gün gerçekleştirilen mücadele ve eylemlerle kazanılan bir vasıftır. Zirvede kalmak için çetin mücadeleleri kazanmak gerekir. Öncü yoldaşlarımızın açtıkları yolda ilerlemeye devam edeceğimize söz veriyoruz. AKEL’den çok şeyler bekleyen Kıbrıs halkının beklentilerini haklı çıkarmak için tüm gücümüzle mücadeleye devam edeceğimize söz veriyoruz. Yakın zamanda gerçekleşecek olan partimizin 21. Kongresi şanlı tarihimizi, partimizin hedeflerin ve eserlerin partisi olduğunu coşkulu bir biçimde teyit etmelidir. Kıbrıs’ı ve halkını yarınlara hazırlayarak, bir yumruk gibi birlik içinde mücadele eden parti olduğumuzu coşkulu bir biçimde teyit etmelidir.

Bugün, yeni yoldaşlarımızı halk hareketine kabul ediyoruz. Halk hareketinin saflarına katılma yönündeki bilinçli tercih, bu hareketin tarihine layık sorumlulukları üstlenmeyi de beraberinde getirir. Çok zor, ama o derecede de güzel bir davaya kendini adamayı getirir. Hiçbir karşılık beklemeksizin, belki de hiçbir zaman göremeyeceğin bir günün şafağının doğması için mücadeleye kendini adamayı getirir. Ülkemizin ve halkımızın ileriye doğru her adımında, doğruyu söyledikleri için ilerledikçe çoğalan bir avuç öncü militanın çarkları ileriye doğru çevirdiğini partimizin 84 yıllık tarihi göstermektedir.

AKEL’ciler her şeyden önce ideallerine, vizyonlarına ve hedeflerine bağlı bir şekilde mücadele ettikleri için Kıbrıs halkının takdirini kazandılar. İdeolojilerine inançları ve hedeflerine bağlılıkları olduğundan asla tereddüt etmediler, asla boyun eğmediler. Partinin şerefini kendi kişisel şerefleri olarak görüp koruyan komünist ahlaklarıyla mücadele ettikleri için asla satılmadılar. Öncü yoldaşlarımızın verdikleri mücadeleleri haklı sonucuna ulaştırma görevi bugün bizim omuzlarımızdadır. Bu, AKEL üyesi olma onuruna sahip olan herkesin görevidir.  Bireyciliğin, kişisel yükselmenin, para ve şöhret için ihtirasların egemen olduğu bir dünyada; ideolojilerin sonunun geldiğinin ilan edildiği ve “amaca ulaşmak için her yolun mübah” görüldüğü bir dünyada, biz, doğru yolu göstermek zorundayız. Şahsi çıkarların ve emellerin ötesinde hareket ederek, büyük vizyonların, değerlerin ve düşüncelerin açık arttırmaya çıkarılamayacağını göstermeliyiz. Dünyada baskı ve sömürü var oldukça, bunlara karşı çıkan ve bunların ortadan kalkması için mücadele eden güçlerin de var olacağını göstermeliyiz. Biz AKEL’ciler, öncü yoldaşlarımızın kanlarıyla kızıllaşan bayraklarımızı daha da yükseklere kaldıracağız. Partimizin şanlı tarihinden gurur duyarak, Kıbrıs’ımızın yarınını, dünyanın yarınını hazırlamak için mücadeleye devam edeceğiz.

Yeni yoldaşlarımıza partimize hoş geldiniz diyoruz. Adalet güneşini daha yükseklere birlikte kaldıracağız. Kıbrıs ve halkımız için yeni başarılara birlikte ulaşacağız.

PREV

POGO Lefkoşa-Girne İlçe Örgütü’nün Halk Gecesi’nde AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

NEXT

Cumhuriyetçi Türk Partisi Kadın Kolları’nın Kongresi’nde POGO Kadın Hareketi Genel Sekreteri ve AKEL milletvekili Skevi Kukuma tarafından yapılan selamlama konuşması