Türkiye Kıbrıs sorununun çözümü için elle tutulur katkıda bulunmalı ve Kıbrıs kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmeli
AKEL M.K. Basın Sözcüsü Yorgos Lukaidis tarafından yapılan açıklama
Bölgemizde yaşananların gölgesinde ve mülteci krizinin ağırlığı altında dün AB-Türkiye Zirvesi gerçekleştirildi. Avrupalı liderlerin ve Türkiye’nin vardığı ortak açıklamada bazı önkoşullar ve tarafların yükümlülükleriyle, geniş bir işbirliği çerçevesinin ilkeleri ortaya koyuldu. Üzerinde anlaşmaya varılanların merkezinde, Türkiye’ye 3 milyar avroluk finansman desteği verilmesi ve somut bir zaman süresinde üyelik sürecinin yeniden canlandırılması bulunmaktadır.
Ortak açıklamayı incelememizin ardından, Türkiye’nin AB karşısında hukuki taahhütlerini teşkil eden Kıbrıs kaynaklı bazı yükümlülüklerini hatırlatma gereksinimini hissediyoruz. Bu yükümlülükler müzakere başlıklarının açılmasıyla sıkı sıkıya bağlantılıdır ve kimse bunları göz ardı ederek başlıkların açılması yönünde ilerleyemez. Bu nedenle, “üye devletlerin pozisyonlarına halel getirmemek kaydıyla” atfını selamlayarak, bazı fasılların açılmasına yönelik gerekli hazırlıkların 2016 yılının ilk çeyreğinde tamamlanması konusunda Avrupa Komisyonu’nun taahhüdünün Türkiye’ye bir süre verdiğini ve süre içerisinde Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik elle tutulur katkıda bulunması ve Kıbrıs kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini kaydediyoruz. Bu önkoşulla bizim çekincelerimiz de kaldırılabilecektir.
Mülteci meselesiyle ilgili olarak, ortak açıklama üçüncü ülkelere verilecek finansman yardımının kullanılacağı istikamet hakkında pek çok soruyu gündeme getirmektedir. AB, insanların ölüm tehlikesini dahi göz önüne alarak, göç etmek zorunda kalmalarına yol açan temel nedenleri ne yazık ki bir kez daha görmezden gelmektedir. Bu insanların hiçbir suçunun olmadığı savaşlara son verilmesine odaklanma yerine, AB öncelikle üye devletlerinin sınırlarının korunması ve mültecilerin engellenmesi konularına aşırı ilgi göstermekte ve gücünü ortaya çıkan sonuçların idaresine sarf etmektedir. Biz bu duruma ilişkin anlaşmazlığımızı, duyduğumuz endişe ve kaygıları dile getiriyoruz ve AB’nin politikalarını yeniden gözden geçirerek bunları değiştirmesi ve sorunların gerçek nedenlerini ele almasını tekrar talep ediyoruz.
30.11.2015