Nükleer silahların kesin ve tamamen ortadan kaldırılması Hiroşima ve Nagasaki kurbanlarının anısına bir borç, gelecek nesiller ve tüm insanlık karşısında bir görevdir
Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombalarının atılmasının üzerinden 80 yıl geçmesine rağmen, insanlık hâlâ bir nükleer savaş kabusuyla yaşamaya devam ediyor. Uluslararası ilişkilerin militarizasyonu, çatışmaların şiddetlenmesi ve bazı küresel aktörlerin nükleer silah kullanma tehdidi günümüz dünyası açısından bir dehşet senaryosu yaratıyor.
6 ve 9 Ağustos 1945’te atom bombalarıyla binlerce insanın hayatını kaybettiği ve milyonlarca insanın etkilendiği kâbus, Amerikan emperyalizminin işlediği ağır bir suç daha olarak tarihe geçti. Bu suça bugüne dek ne bir ceza verildi ne de bir özür dilendi. Ne yazık ki, bu kara sayfa, somut sonuçları olacak kararlı adımlar açısından da bir dönüm noktası olamadı. Aksine, nükleer silahlara yapılan harcamalar günümüzde daha da artmaktadır. Şu anda dünya genelinde 12.100 nükleer savaş başlığı bulunmaktadır. Bu silahlara sahip ülkeler nükleer cephaneliklerini modernize etmek için milyonlar harcamakta ve bu silahları operasyonel olarak hazır tutmaktadır. Bugün dünya nüfusunun yarısı ya nükleer silaha sahip ülkelerde ya da bu ülkelerle nükleer iş birlikleri içinde yaşayan insanlardan oluşmaktadır.
Temmuz 2017’de Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilip, Ocak 2021’de yürürlüğe giren Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması’nın uygulanması ve nükleer silahların tamamen ortadan kaldırılması için verilen mücadele daha da kararlı bir şekilde sürdürülmelidir. Bu antlaşmaya, dünya üzerindeki tüm nükleer güçlerin de dahil olması yönünde uluslararası toplumun baskısı artarak devam etmelidir.
AKEL, evrensel nükleer silahsızlanma için mücadele eden güçlerle birlikte hareket etmektedir. Özellikle Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’daki son gelişmeler, nükleer silahlardan arındırılmış bölgelerin gerekliliğini daha da acil hale getirmiştir. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na İsrail’in katılmayı reddetmesi ve onlarca yıldır –Batı’nın da hoşgörüsüyle– nükleer silah bulundurması, tüm bölge için bir tehdit oluşturmaktadır. İran’ın nükleer programına dair anlaşmadan ABD’nin tek taraflı çekilmesi de bölgede istikrar ve güvenliği daha da zayıflatmıştır. BM, Avrupa Parlamentosu ve bölgedeki barış yanlısı hareketler tarafından da desteklenen, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’nun nükleer ve kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölge ilan edilmesi talebini AKEL desteklemektedir.
Nükleer silahların kesin ve tamamen ortadan kaldırılması mücadelesi Hiroşima ve Nagasaki nükleer felaketinin kurbanlarının anısına bir borç olduğu kadar, gelecek nesiller ve tüm insanlık karşısında bir görevdir.