Home  |  Konuşmalar   |  İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Gerçekleştirilen Ön Mitingde AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Konuşması

İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Gerçekleştirilen Ön Mitingde AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Konuşması

 

Ülkemiz sınıf sendikacılığı hareketi 1886’da Şikago’da başlayan mücadelenin bayrağını dalgalandırarak, işçiler, köylüler, Kıbrıs’ın yoksul emekçileri omuz omuza vererek 8 saatlik iş günü için mücadele ettikleri dönemde antikomünizm “kızıl 8 saat yerine, mavi 12 saat daha iyidir” diye haykırıyordu.

Kıbrıs işçi sınıfının mücadeleleri Kıbrıs Halk Hareketi’nin mücadeleleriyle kopmaz bağlara sahiptir. İşçi hareketi boyun eğmeyen müttefik KKP-AKEL’le 1940’ların başında çalışma yaşamına ilişkin hukuki çerçevenin kurumsallaşması ve sosyal sigorta hakkı için Lefke ve Mavrovuni madenlerinde, Mağusa’nın iplikhanelerinde, Limasol’un fabrikalarında    Ha mücadele bayrağını yükseltti. 1958’de meydanları doldurdu. Binlerce Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk emekçinin elele vererek dalgalandırdıkları ve emekçilerin kanlarıyla boyadıkları mücadele bayrağını yükseltti. Kıbrıs’ta işçi mücadelelerinin öncüsü hareketimizin başardıklarından her 1 Mayıs’ta gurur duyuyoruz. Her 1 Mayıs’ta emekçi halkımızın haklarının tutarlı ve kararlı savunucuları olmaya devam edeceğimize dair andımızı yeniliyoruz.

Günümüzde 1 Mayıs’ların farklı olduğunu kabul etmeliyiz. O kızıl 8 saat bazı yerlerde tehdit altında, bazı yerlerde tamamen ortadan kaldırılmış durumdadır. Geçen on yıllarda başardıklarımız özel sektörde çalışanlar için, özellikle de genç emekçiler için artık söz konusu değildir. Düzensizleştirilmiş çalışma saatleri, Pazar günleri çalışma, ödenmeyen fazla mesailer, kişisel sözleşmeler, işten çıkarma şantajları, yarım maaşlar, yarım yaşamlar. Bunun için ısrar ediyoruz: Mücadeleler bitmedi, mücadeleler devam ediyor.

Anastasiadis-DİSİ hükümetinin politikaları emekçilerin kanlarıyla elde ettikleri kazanımları yerle bir etti. Hedefimiz örgütlü mücadeleyle adım adım bunları tekrar kazanmaktır. Amacımız şanlı tarihimize şükretmek değil, kendi yeni tarihimizi yazmaktır. Şimdi yılgınlığa ve kaderciliğe teslim olma vakti değil, hak ettiklerimizi kazanmak için toparlanıp örgütlü mücadele etme vaktidir. Şimdi ayaklarımızın üzerinde durup, başımızı dik tutma vaktidir. Şimdi geleceği kazanmak için, genç emekçilere daha iyi bir yaşam umudunu tekrar vermek için elimizden gelenden de fazlasını yapma vaktidir.

Sadece 2018’in ilk yarısı çerçevesinde hazırlanan rapordaki Avrupa Komisyonu Ekonomik ve Mali İşler Genel Müdürlüğü’nün belgesinde yer alanları hatırlamamız yeterlidir.

Kıbrıs sosyal eşitsizlikte birincidir. Yoksullar daha yoksul, zenginler daha zengin olmaktadır.

Gençler ve uzun süredir işsiz olanlar arasında işsizlik oranı Avrupa Birliği ortalamasından çok yüksektir.

Çalışmayan ya da eğitim görmeyen genç insanlar oranında Avrupa Birliği’nde ilk sıralardayız.

Sermayenin kazançları önemli derecede artarken, çalışanların ücretleri 2002 düzeyindedir.

Kısmi istihdam ya da sözleşmeli istihdam oranlarının en yüksek olduğu ülkeler arasındayız.

Aynı zamanda engelli bireylerde yoksulluk ve sosyal dışlanmanın çok yüksek oranda olduğu görülüyor.

Kadınların ve erkeklerin emekli maaşları arasındaki uçurum %49’a ulaşıyor. Engelli ya da yaşlı bireylerin bakımına yönelik devlet kurumları ve programları birbiri ardına kapatılıyor. Hatta Kilise’nin özel çocuk kreşleri oluşturması için hükümetin Kilise’ye devlet binalarını sunduğuna dahi tanık oluyoruz.

Tüm bunlar Anastasiadis-DİSİ hükümetinin ve Avrupa Birliği’ndeki ortaklarının politikalarının ve ideolojik saplantılarının sonucudur.

Hristofyas hükümetinin Paskalya ödeneği verdiği dönemden itibaren onların hedefi kendi ideolojik tezlerini, çalışma yaşamında düzensizleştirmeyi ve kemer sıkma politikalarını dayatmanın zeminini yaratmaktı.

AKEL olarak, Halk Hareketi olarak bugün tekrar güçlü bir biçimde haykırıyoruz: Buradayız!

Kamu servetinin peşkeş çekilmesine karşı, sosyal devletin ortadan kaldırılmasına karşı, sosyal güvenliğin geriletilmesi ve özelleştirilmesine karşı emekçilerin hakları için mücadele ediyoruz. Buradayız ve insan onuruna yakışan iş ve insanca çalışma koşulları için mücadeleye devam ediyoruz.

İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızla birlikte onurlandırmak için buradan Ledra Palace’a yürüyeceğiz. Bu yıl da seslerimizi ve yumruklarımızı birleştiriyoruz. Israrla haykırıyoruz: İşgale, yabancı ordulara, yerleşiklere, halkımızın temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılmasına yeter artık! Neofaşizme ve onu okşayanlara yeter artık! Hainleri kahraman ilan edenlere yeter artık! Kahramanların unutulmuş ve onların fedekarca mücadelelerinin hak ettiği sonuca ulaşamamış olmasına yeter artık! Yurtsever görünüp sessizce işgalle uzlaşanlara yeter artık! Milliyetçilikleriyle halkımızı zehirleyen ancak gün be gün yurdumuzu emperyalizmin planlarına, Türkiye’nin yayılmacılığına, Taksim’e teslim edenlere yeter artık!

Kararlıyız: Yurdumuzun bir karış toprağını dahi haksızlığa bağışlamamız söz konusu olamaz. İşgali ve yasadışı nüfus taşınmasını sonlandıracak bir çözüm talep ediyoruz. Birleşmiş Milletler kararlarını, Üst Düzey Antlaşmaları’nı, uluslararası hukuku ve Avrupa hukukunu temel alacak, Kıbrıs’ı askersizleştirecek, yabancı güçlerin müdehalelerine ve garantilerine izin vermeyecek bir çözüm talep ediyoruz. Ülkeyi, halkı, kurumları ve ekonomiyi yeniden birleştirecek bir çözüm talep ediyoruz. BM metinlerinde belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümünü talep ediyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı olacak ve tek egemenlikli, tek uluslararası kimlikli, tek vatandaşlıklı birleşik bir devlete götürecek bir çözüm talep ediyoruz.

Sn. Anastasiadis geç de olsa artık sahip olduğu sorumluluğun öneminin bilincine varmalıdır. Tarihe Taksim’in Cumhurbaşkanı olarak geçmemesi için yapması gerekenleri geç de olsa artık yapmalıdır. Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulamaması hakkında Türkiye’nin yıllardır varolan sorumluluğunu elbette ki görmezden gelmiyoruz. Kıbrıstürk tarafının kabul edilemez tezleriyle elbetteki hemfikir değiliz. Ancak biz çözüm ve yeniden birleşmeyi isteyen taraf olduğumuzu ilan ediyoruz. Bunu sadece söylememiz yetmez. Bunu pratikte de kanıtlamalıyız. Ne yazık ki uluslararası toplumun bir kesiminde, sadece Türkiye’ye arka çıkmayı isteyenlerde değil, aynı zamanda dostlarımızda da çözüme hazırlığımız hakkında pek çok soru işareti var.

Sn. Anastasiadis tutarlılığı ve hazırlığı hakkında ikna etmiş değildir. Yalpalamaları ve çelişkileriyle bizzat kendi yarattığı bu durumu değiştirmek için eğer bir şeyler yapmazsa, bunun bedelini er ya da geç çok pahalıya ödeyeceğiz.

Bugün emekçilere, işsizlere, geçim mücadelesi verenlere, göçmenlere, mültecilere, her gün yaşam kavgası veren herkese dayanışma mesajımızı gönderiyoruz. Buradayız, ayaktayız, hakettiğimiz daha iyi bir gelecek için onlarla birlikte tüm gücümüzle mücadele ediyoruz!

PREV

Kavazoğlu ve Mişaulis’in Anısına Dali’de Gerçekleştirilen Etkinlikte AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu Tarafından Yapılan Konuşma

NEXT

Filistin Halkıyla Dayanışma Mitinginde AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Konuşması