Filistin Halkıyla Dayanışma Mitinginde AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Konuşması
Bugün sesimizi mücadeleci Filistin halkının sesiyle birleştirerek haykırıyoruz: Filistin’e Özgürlük! Orta Doğu’ya Barış ve Adalet!
Bugün sesimizi yükselterek İsrail’in Filistinlilere karşı kullandığı ölümcül şiddete son verilmesini talep ediyoruz. Bugün sesimizi yükselterek İsrail’in Filistin topraklarında devam eden işgali ve kolonileştirme politikalarına son verilmesini talep ediyoruz. İnsanlık dışı şiddet ve hapis cezalarına son verilmesini talep ediyoruz. Yaklaşık 2 milyon insanı 365 kilometre karelik alanda tutup Gazze’yi bir açık hava hapishanesi dönüştüren insanlık dışı ablukaya son verilmesini talep ediyoruz.
Bugün, 70 yıldan beridir “Nakba” – “Büyük Felaket Günü”nden bu yana Filistin halkının hala köklerinden söküldüğünü, mülteci ediliğ yer değiştirdiğini ve İsrail’in acımasız savaş makinesinde her gün işkenceden geçip ıstırap çektiğini hatırlıyoruz.
Gazze’deki bu kanlı ortamı ateşleyen fitil, ABD hükümetinin, İsrail’in başkenti olarak tanıma amacıyla, büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararından başka bir şey değildir. Bu, İsrail’in Kudüs’ün statüsünü ve karakterini değiştirmeyi amaçlayan tüm eylemleri ve tedbirleri hükümsüz ve geçersiz ilan eden ilgili BM kararlarının ağır bir ihlalidir.
Bu, bölgemizi tamamen ateşler içinde bırakacak bir tehdittir. Geçtiğimiz Aralık ayında AKEL’in inisiyatifiyle Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi’nin Donal Trump’ın bu kararını kınadığını ve iptal edilmesi gerektiğine ilişkin çağrıda bulunduğunu hatırlatırız.
Bu adım, her şeyden önce, Filistin halkına karşı kışkırtıcı bir provokasyonu temsil ediyor. ABD bu adımla, BM kararlarında belirtildiği şekilde 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olacak bağımsız Filistin devletini fiilen imkansız hale getirmeyi amaçlıyor. İşgal altındaki Filistin topraklarının kolonileşmesiyle, Filistin devleti için hiçbir toprak kalmayacak, Kudüs’ün “hırsızlığı” girişimiyle Doğu kısmı başkent olamayacak.
ABD’nin Orta Doğu’da uzun süredir devam eden saldırganlığını Donald Trump’ın yeni bir aşamaya taşıdığı aşikârdır. Elbette gerçek şudur ki, Trump, adımlarını daha önceki ABD hükümetlerinin izlediği politikaya dayandırmaktadır. Bunun yanı sıra, İsrail’in sivilleri ve çocukları öldüren ölümcül savaş makinesini ABD’nin milyarlarca dolarlık yardımıyla inşa etmiş olması da bir başka gerçektir. Sadece ABD’nin değil aynı zamanda AB’nin de diplomatik ve siyasi desteğiyle, İsrail’in utanmadan ve kontrolsüz bir şekilde defalarca işlediği ve işlemeye devam ettiği uluslararası hukuk ihlalleri cezasız kalıyor. İsrail, batının bahşettiği dokunulmazlıkla on yıllardır Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’nı ihlal ederek nükleer cephaneliğe sahip olabiliyor. Ancak ne yazık ki kimse İsrail’I, sorumluluğunu üstlenmeye zorlamıyor. İşte bu yüzden Birleşmiş Milletler’in Filistin halkına uluslararası koruma sağlaması şarttır.
Aynı zamanda Avrupa Birliği de Trump’ın maceracı adımları ile şu anda yan yana durmasa da ciddi sorumluluklar taşımaktadır. Bu kanlı katliam ve çocukların katledilmesi sürerken, Avrupa Birliği’nin eşit mesafeli bir politika izlemesi ve “tüm tarafları itidal göstermeye” çağırmaya ısrar etmesi en hafif deyimiyle kabul edilemez bir şeydir. AB-İsrail Ortaklık Anlaşması, İsrail’in insan hakları sözleşmesinin 2. Maddesini ihlal etmesi sebebiyle, Avrupa Sol Partisi’nin yıllardır talep ettiği gibi, çoktan dondurulmalıydı. AKEL olarak, Filistinlilerin mücadelesine karşı dayanışma sesimizi Avrupa Parlamentosu’ndan yükseltmeye devam edeceğimizin güvencesini veriyoruz. AKEL olarak ayrıca, Temsilciler Meclisi’nde tek başımıza kalsak bile, Kıbrıs ve İsrail arasında askeri işbirliğine yönelik her türlü anlaşmaya karşı duracağız.
ABD ve İsrail hükümetleri dün ABD’nin Kudüs’teki büyükelçiliğinin açılışını resmen kutlamış olabilirler. Bugün, Filistin halkının düşmanları yenilmez görünebilir. Tarihe hükmedebileceklerini düşünebilirler. Yine yanılıyorlar. Hem ABD, hem de İsrail devleti yanılıyor.
Çünkü uluslararası dayanışma hareketi – ve onunla birlikte, bizler Kıbrıs’ın Solu – Filistin halkının ve haklı mücadelesinin yanında yılmadan durmaya devam edecektir. Kıbrıs halkı, işgalin, sömürgeciliğin ve emperyalist saldırganlığın ne demek olduğunu çok iyi biliyor ve bu yüzden mücadele eden halklarla uluslararası dayanışma göstermenin önemini unutmamalıdır ve unutmayacak!
AKEL, yaşananlar karşısındaki somut bir tepkimiz olarak, Lefkoşa’daki İsrail ve ABD elçilikleriyle ilişkilerini dondurmaya karar verdi.
İsrail’de de, şovenizme ve militarizme karşı gerçekten kahramanca bir mücadele yürüten, İsrail Komünist Partisi gibi, Filistinlilerin haklı mücadelesini savunan barışsever ve ilerici güçler var.
Çünkü – her şeyden önce – Filistin halkı onlarca yıl boyunca teslim olmadıklarını ve teslim olmayacaklarını kanıtladı. Haysiyet için, adalet için, barış için özgürlük mücadelesi devam edecek.
Yaşasın Kahraman Filistinliler!
Yaşasın Kıbrıs ve Filistin Halklarının Dayanışması!
16 Mayıs 2018, Lefkoşa