Home  |  Açıklamalar   |  Faşizme Karşı Zafer Halkların Gücünün Karşısında Hiç Kimsenin Yenilmez Olmadığını Hatırlatıyor

Faşizme Karşı Zafer Halkların Gücünün Karşısında Hiç Kimsenin Yenilmez Olmadığını Hatırlatıyor

 

AKEL, 2. Dünya Savaşı’na son veren halkların faşizme karşı zaferinin yıldönümünü selamlıyor. Bu zaferin tüm dünya açısından önemi var çünkü faşizmin egemen olması durumunda, insanlık barbarlık dönemine geri dönecek, dünya soykırımlara, toplama kamplarına, sonu gelmeyen bir vahşete sürüklenecekti. Bu zafere ulaşma mücadelesinde canlarını veren milyonlarca insanın fedakârlıklarını saygıyla anıyoruz. Muharebe alanlarında tarih yazan Kıbrıslı ve tüm dünyadan veteran savaşçıları selamlıyoruz. AKEL Merkez Komitesi’nin 16 Haziran 1943’te aldığı ve yüzlerce üyesinin gönüllü olarak orduya katılıp faşizme karşı savaşma kararı AKEL için bir onurdur.

Faşizme karşı zafer Hitler’e karşı ittifakı oluşturan bütün güçlerin zaferidir. Bununla birlikte zaferin ana yükünü on milyonlarca ölü ve yaralıyla sırtlayan güç Sovyetler Birliği’ydi. Sovyetler Birliği sadece faşist saldırıyı savuşturmakla kalmadı aynı zamanda Hitler’in hedeflerine ulaşmasını da önledi. Stalingrad Muharebesi savaşın gidişatını değiştirdi ve Kızıl bayrağın Reichstag’ta dalgalandırılmasıyla Hitler faşizmi yerle bir edildi. Bugün antikomünizmin paralı kalemleri ne kadar mürekkep dökerlerse döksünler bu tarihi gerçeği silemezler.

Alman Nazizm’inin ve -her tonda- faşist ideolojinin arkasında düzenin ve elitlerin en saldırgan ve en gaddar çevrelerinin saklı olduğu, yani işçilerin ve ilerici hareketlerin mücadelelerini bastırmak için şiddet ve yayılmacılıkları için ideolojik maske kullananların saklı olduğu da tarihi bir gerçektir. Ekonomik krizin ve sosyal hoşnutsuzluğun yoğun olduğu günümüzde de sistemin yedek güç olarak aşırı sağı kullanmasının sebebi budur. Kendilerini “1945’te yenilenler” arasına koyan, ELAM’ın şubesi olduğu Hrisi Avgi (Altın Şafak) gibi, neofaşistlerin Avrupa’da güçlenmesi yurdumuz ve dünya tarihi açısından utanç vericidir ve Avrupa toplumlarının kalbindeki zehri teşkil etmektedir. AKEL faşizme ve her türlü biçimine karşı elle tutulur direniş gereksinimini tespit etmektedir. Özellikle, faşizmin kurbanı olan Kıbrıs’ta buna tolerans gösterilmesi ülkemiz ve halkımız açısından iki kat tehlikelidir.

AKEL barış ve halkların kardeşliği için mücadelenin her zamanınkinden daha güncel olduğunun altını çizmektedir. Dünya çapında enerji kaynaklarına yönelik ve jeopolitik zıtlaşmaların keskinleşmesi, ABD-NATO’nun emperyalist saldırganlığının artması, nükleer silahların yaygınlaşması ve AB’nin sürekli olarak militarizasyonu yeni bir genel savaşın başlaması tehlikesini gösteren işaretlerdir. Bir savaşı, faşizm tehlikesini halkların mücadeleleri önleyebilir, savaşları ve faşizmi doğuran nedenleri ortadan kaldırabilir. Faşizme karşı zafer halkların gücünün karşısında hiç kimsenin yenilmez olmadığını daima hatırlatacaktır.

AKEL Basın Bürosu, 9 Mayıs 2017

PREV

AKEL Genel Sekteri Andros Kiprianu'dan Kıbrıs Halkına Çağrı

NEXT

Stefanos: Türkiye’yi Müzakere Masasında Sınıyor muyuz?