EDON’un Troodos gezisinde AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma
EDON’un Troodos’a gerçekleştirdiği yıllık geziye katılan gençleri AKEL Merkez Komitesi adına selamlıyorum. EDON mücadele bayrağını yukarılara yükselttiğinde ve çağrısıyla yüzlerce genç ayağa kalkınca içimiz sevinçle doluyor ve daha iyi bir geleceği umut edebiliyoruz. Barışın, ilerlemenin, sosyal adaletin ve herkes için refahın olabileceği bir geleceği, daha iyi bir geleceği umut edebiliyoruz.
Bu etkinlikte varlıklarıyla, EDON gençliğiyle birlikte, işgalden kurtuluş ve ülkemizin yeniden birleşmesi mücadelesinin ortak olduğu mesajını veren Kıbrıslıtürk gençlere özel olarak hoş geldiniz demek istiyorum. Siz, Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler olarak, çok sevdiğimiz ve nice acıları çeken vatanımız için parlak bir geleceğin yolunu birlikte açabileceğimizin mesajını veriyorsunuz.
Sizin buradaki kitlesel mevcudiyetiniz, yeniden birleşmiş bir vatan çerçevesinde Kıbrıs halkının barış içinde bir arada yaşama, dostluk ve işbirliği arzusunu dile getirmektedir. Bu küçük vatanda işgal askerlerine, yabancı üslere, bölünmeye yer olmadığı mesajını göndermektedir. AKEL ve tüm halk hareketi olarak, halkımızın nihai kurtuluşuna kadar yeniden yakınlaşma bayrağının, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için mücadele bayrağının asla indirilmeyeceği mesajını yeniden veriyoruz. Vatanımızın ve halkımızın aleyhine emperyalizmin komplolarına, takibatlara ve baskılara karşı canları pahasına direnen Fazıl’ın, Ahmet’in, Derviş’in, Savvas’ın, Mihalis’in, İlias’ın, Kostas’ın ve daha nice yoldaşımızın uğrunda mücadele ettikleri günlere varana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.
Halkımız omuzlarında ağır bir yükü taşıyor. İhanetin, yabancı müdahalenin ağır yükünü taşıyor. İşgalin ağır zincirlerini taşıyor. Çok az sayıda insanın inandığı ve pek çoklarının ona karşı savaştığı dışardan getirilen sınırlı bir bağımsızlıkla yola çıktık. Milliyetçilik onu içten içe kemiriyordu. “Ana vatanlar”ın garantörlükleri ve eski sömürgeci gücün askeri varlığı onu yaralıyordu. AKEL olarak, o dönem o koşullar altında bile vatanımızın bağımsızlığının Kıbrıs halkının büyük bir kazanımı olduğunu ve bu kazanımın göz bebeğimiz gibi korunması gerektiği değerlendirilmesini yapmıştık. Ne yazık ki herkes bu görüşte değildi. Milliyetçilik, şovenizm ve fanatizm iki toplumun, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin birlikte ortak geleceklerini kurmalarına izin vermedi. EOKA-B ve TMT, biri Enosis diğeri Taksim sloganıyla, halkı zehirlemekten vazgeçmediler. Halkımızın düşmanları tarafından planlanan ve uygulanan cinayetin doruk noktası Darbe ve Türkiye’nin istilası oldu. Önce Cumhuriyet’in ve meşruluğun altını oydular, sonra da siyasal ve silahlı olarak onlara karşı saldırıya geçtiler. Türkiye’nin Kıbrıs’ı istilası için kapıyı açtılar ve Kıbrıslırum, Kıbrıslıtürk, Kıbrıs halkının yaşadığı trajedi başlamış oldu.
O zamandan beri, ülkemizin işgalinin ve halkımızın bölünmesinin getirdiği sonuçlardan kurtulmak için mücadele ediyoruz. Yoldaşımız Dimitris Hristofyas’ın Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesi ve Mehmet Ali Talat’ın Kıbrıstürk toplumu liderliğinde olması Kıbrıs sorunun çözüm çabaları için uygun bir ortamı oluşturdu. Kıbrıs sorununun çözüm zemininin iki taraftan da kabulü ve varılan anlaşma 2008 Eylül’ünde doğrudan müzakerelerin başlamasını olanaklı kıldı. Bu güne kadar tüm başlıklar tartışıldı ve bazı somut başlıklar yoğunlaştırılmış müzakereler sürecinde detaylı olarak tartışıldı.
Yeterli ve önemli konularda görüşler arasında mesafe olduğu bir gerçektir. Kıbrıs sorununun çözümüne ulaşıncaya kadar daha çok yolumuzun olduğu bir gerçektir. Otuz beş yıllık işgalden ve halkımızın bölünmesinden kaynaklanan dikenli konuları çözmek için büyük çaba gerekmektedir.
İki lider varılan anlaşmalara bağlı ve samimi bir biçimde çabaya devam etmeleridirler. Üzerinde anlaşmaya varılan çerçeve içerisinde tezlerin ve önerilerin sunulmasıyla çözüm çabası başarıya ulaşacaktır. Kıbrıs devletini bağımsız, egemen, federal ve askerlerden arındırılmış kılacak bir çözüme; uluslar arası hukuku ve Avrupa hukukunu, Birleşmiş Milletler kararlarını, 1977-1979 Doruk Anlaşmaları’nı dayanak alacak çözüme iki lider sadece bu şekilde ulaşabileceklerdir.
Cumhurbaşkanı sürecin başından itibaren tek hedefinin Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin, Kıbrıs halkının tümünün çıkarlarını güvence altına alacak çözüm olduğunu vurguladı. Bu sürecin Kıbrıslılara ait olduğunun ve Kıbrıslıları ilgilendirdiğinin altını çizdi. Geçmişte var olan ayrımları ortadan kaldırmayı hedefleyen, işlerliği olan uygun öneriler sundu. Her iki lider de bu çerçevede ve bu anlayışla çalışmalıdır.
Hedefimiz ortak ve net. Bu hedefe ulaşmak bütün fedakârlıklara değer. Ortak hedef: işgali sona erdirecek, ülkemizi ve halkımızı yeniden birleştirecek adil bir çözümdür. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve birliğini yeniden sağlayacak iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümüdür. Yabancı güçlere ülkemize askeri müdahale hakkını vermeyecek bir çözümdür.
AKEL olarak Kıbrıs halkının önünde üstlendiğimiz taahhüt budur. Ortak vatanımızın yeniden birleşmesi için mücadelede tüm gücümüzü kullanacağız. Kıbrıs’ın bir ucundan bir ucuna kırlangıçların özgür bir şekilde uçabilmesi için gereken tüm fedakârlıklarda bulunacağız. Babalarımızın yüzünün tekrar gülmesi için, Kıbrıs’ın gençlerinin umutla ilerlemesi için, bunca acıları çeken vatanımızda barış içinde geleceği birlikte inşa etmek için mücadele edeceğiz. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin kardeş olduklarını ve geleceği birlikte kuracaklarını özgürce haykırabilmek için mücadeleye devam edeceğiz.