AKEL Basın Sözcüsü Stefanos Stefanu’nun Açıklaması
Türkiye’nin Deniz Hukuku’nu bariz bir şekilde ihlal eden tahrik edici hareketleriyle Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde gerilime yol açtığı konusunda hiçbir şüphe yoktur.
Ayrıca ülkemizin MEB’inde var olan doğal zenginliğin araştırılması ve değerlendirilmesi çabalarına devam etmesinin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik hakkı olduğuna dair de hiçbir şüphe yoktur.
Türkiye’nin tahrik edici hareketlerinin yol açtığı kızgınlık ve öfkeye rağmen bu duruma şaşaalı tezler ve hareketlerle karşı koyulamayacağı inancındayız. Böylesi hareketler sadece istenilen sonuçları, yani gerilimin ortadan kalkmasını getirmemekle kalmayıp, durumu daha da ağırlaştıracak ve karmaşık hale getirecektir. Bu duruma karşı koyma çabalarımız siyasi ve diplomatik düzeyde kalmalıdır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin araştırma programı devam etmelidir, ancak Kıbrıs sorunu çözümsüz kalmaya devam ettiği -ve üstelik Türkiye’nin uzlaşmaz tutumu kaydedilmediği- sürece Türkiye tarafından engeller ve tahriklerin artırılmasıyla sürekli olarak karşı karşıya kalınılacağı da bilinmelidir.
Yaşananların Kıbrıs sorunundaki durgunlukla da ilişkili olduğu açıktır. Dolayısıyla elbette öncelikle kriz aşılıp, müzakerelerin yeniden başlaması çabalarına odaklanılması gerekmektedir.
Müzakerelerin, BM Genel Sekreteri’ne göre, sıfırdan başlamayacağını, müzakerelerin materyalinin korunmasıyla kesintiye uğradıkları yerden başlayacağını hatırlatırız. Bu materyal garantilerin ve müdahale haklarının lağvedilmesini içermektedir ve garantör güçlere sadece tavsiyede bulunma rolü vermektedir. Müzakerelerin materyali hidrokarbon rezervleri konusuyla ilgili Hristofyas-Talat görüş birliklerini de içermektedir ve bu görüş birlikleri Türk tarafının art niyetli bütün iddialarına ikna edici bir biçimde yanıt vermektedir.
Kıbrıslıtürk yurttaşlarımıza ara düzenlemeler diye adlandırılanlara ilişkin tezleri terk etmeleri ve birlikte Kıbrıs sorununun çözümü çabasına odaklanmamız çağrısında bulunuyoruz. Hidrokarbonların değerlendirilmesinden ortaya çıkabilecek kazanımdan birlikte yararlanmamız için en etkin yol Kıbrıs sorununun çözümüdür.
22 Şubat 2018
AKEL Basın Bürosu
