Home  |  Konuşmalar   |  Dimitris Hristofyas için gerçekleştirilen anma töreninde AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun konuşması

Dimitris Hristofyas için gerçekleştirilen anma töreninde AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun konuşması

 

Bugün Dimitris Hristofyas’ı saygıyla anıyoruz. Uluslararası çapta bir şahsiyetin, mevcudiyetiyle ülkemizin yakın tarihine damgasını vurmuş bir liderin, ne kadar yükselirse yükselsin, sonuna kadar insancıl, mütevazi ve dürüst kalan bir insanı saygıyla anıyoruz.

 

Amacım Dimitris Hristofyas’ın AKEL’deki ve ülke siyasi hayatındaki güçlü mevcudiyeti hakkında siyasi bir değerlendirme yapmak değil; ne de Dimitris Hristofyas hakkında kimilerinin haksız yere ortaya attığı çeşitli konuları yanıtlamayı amaçlıyorum. Bulunduğumuz ortamın böyle bir şeye müsait olmadığına inanıyorum. Esas olarak, böylesi bir yaklaşımın, özellikle de burada, Dimitris Hristofyas’ın büyüklüğünü ve menzillerini ifade etmekte yetersiz kalacağını düşünüyorum.

 

Daha çok O’nun insani ve liderlik boyutuna odaklanmak istiyorum. O’nun AKEL’de, Halk Hareketi’nde, ülkenin siyasal yaşamında güçlü izlerini bıraktığını -O’nunla ister hemfikir olsun ister olmasın- hiç kimse inkâr edemez.

 

O’nun kişilik özellikleri özgürlük, demokrasi ve adalet ve her şeyden önce sosyal adalete gibi değerlere ve ilkelere olan sarsılmaz bağıyla bütünleşiyordu. O’nu ayırt eden özelliği her şeyden önce insanlığıydı. Siyaset, çetin bir siyasi yaşam ve siyasi yaşamında maruz kaldığı sayısız saldırılar O’nu değiştireceği yerde, O tam zıddını başardı. Siyaseti bizzat kendisinin temel özelliğiyle, insancıllığıyla aşıladı. İçten ve sonsuz mizah anlayışıyla, insancıl, sade, iyi yürekli ve dürüst. Bu özellikleri O’nu halka sevdirdi ve bugün “politik profil” denilen hususta çıtayı yükseltti.

 

Yaşama gözlerini kapatmasının üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen, hatırası hala yaşıyor. Siyasal ve partisel yaşamındaki mevcudiyeti çok güçlü ve yoğun olduğu için yokluğu da çok hissediliyor. Zor ve çelişkili durumlarda dahi siyasi cesaretiyle, sağlam görüşleriyle öne çıkan güçlü bir kişilik. Siyaset arenasındaki engebeli ve çetin yollarda pek çok kez zor durumlarla karşı karşıya geldi. AKEL liderliği görevini üstlendiği ilk andan itibaren büyük zorluklar ve imtihanlarla karşı karşıya kaldı. AKEL’in birliğini, siyaset arenasındaki başrolünü koruması ve aynı zamanda da ileriye bakarak, uzağı görerek, yeni koşullar içerisinde, farklı bir çerçevede izlenecek politikayı oluşturması gerekiyordu.

 

Hristofyas sadece AKEL’in başında olma görevini üstlenmedi. Lider olduğunu da kanıtladı. İkna edebilmeyi, ilham verebilmeyi, kollektif çalışabilmeyi ve aynı zamanda diyalektik, azimli ve kararlı öncü olabilmeyi de başardı. Alışılmışın dışında düşünme, radikal ve çığır açıcı davranma, yeni bir soluk verme, bilinen yollardan çıkma yönünde cesaretle ilerlemeye hazırdı. O günün koşullarında Hareket’in ve ülkenin tam da ihtiyaç duyduğu şeyi yaptı. Ülkenin, halkın, emekçilerin, toplumun iyiliği için tarih yazarak, ilerlemenin ihtiyaçlarını tespit etti ve bunları Sol’un politikası haline getirdi. Bu O’nu lider yaptı. AKEL’in tarihi lideri ve uluslararası komünist ve işçi hareketinin önemli bir figürü oldu.

 

Siyasi bir değerlendirme yapmayacağımı söyledim ve yapmayacağım. Ancak O’nun hatırasını onurlandırırken, Dimitris Hristofyas’ın bıraktığı mirası ve siyasi vasiyeti hayatın inatla tekrar önümüze getirdiğini göz ardı edemeyiz. Bu, çok önemli, çünkü şimdi, O’nun Cumhurbaşkanlığı’ndan on yıl sonra ve yaşama gözlerini kapamasından dört yıl sonra bile Kıbrıs sorununun çözümü için O’nun bıraktığı miras, çok çaba ve büyük emeklerle elde etmeyi başardığı yakınlaşmalar bugün de çok önemli olmaya devam ediyor. Hristofyas, Kıbrıs sorununun çözümünün kendisi açısından bir yaşam hedefi olduğunu söylüyor ve gerçekten bunu kastediyordu. O, yurdumuz için tasavvur ettiğini, vizyon edindiğini izlediği siyasetiyle ete kemiğe büründürdü ve sonunda Kıbrıs sorununun çözümü hedefi O’nu Cumhurbaşkanlığı için de aday olmaya ikna etti. Yeniden birleşmiş ve barış içinde bir Kıbrıs, ortak vatanında birleşmiş bir halk. O’nun büyük vizyonu buydu ve aynı zamanda Kıbrıs sorunu çözülmediği için giderken hissettiği en büyük acısı da buydu.

 

Aynı şekilde bugün Kıbrıs’ın enerji alanındaki geleceği hakkında tartıştığımızda, yapılması gereken planlamalar hakkında konuştuğumuzda geriye, Dimitris Hristofyas dönemine dönüyoruz. Bu da O’nun politikasının haklılığını gösteriyor. Dimitris Hristofyas’ın Cumhurbaşkanlığı dönemindeki Kıbrıs’ın Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı hakkında yurtdışında en güzel sözlerle konuşan insanlarla bugün hala karşılaşıyoruz. Kıbrıs’ın adının uluslararası arenada lekelendiği ve küçük düşürüldüğü günümüzde, bunun iki kat değerinin olduğu da bir gerçektir.

 

Dimitris Hristofyas’ın siyasi hayatı ideallerine ve değerlerine, inandıklarına, kendisine rehberlik eden ideolojiye ve halkımıza adanmış bir hayattı. Ve O’na en büyük övgü bulunduğu makamlar, aldığı ödüller ve nişanlar değildi. Binlerce sıradan, halktan insanın O’nu uğurlarken gözlerinden akan gerçek, samimi gözyaşıydı. Çünkü onları asla satmayan, onları asla aldatmayan, kameraların önünde başka türlü kapalı kapılar ardında başka türlü konuşmayan bir insanın gittiğini hissediyorlardı. Çünkü O’nun halkı için yaşayan, mücadele eden ve fedakârlık yapan kendilerinden biri olduğunu hissediyorlardı. İnsanları destekleyen sosyal ve adil bir devlet için; gençlere gelecek sunan, ihtiyacı olana sahip çıkan ve destek olan bir devlet için; yurda ilerleme ve kalkınma, insanlara gelişim ve refah getirmek için çalışan, çabalayan bir insanın gittiğini hissediyorlardı.

 

Dimitris Hristofyas erdemliydi. Hem insan olarak, hem de siyasetçi olarak. Anlaşmazlıklara rağmen, siyasi muhalifleri hakkında daima iyi konuşurdu. Uzun yıllar boyunca O’na çok yakın olan bir insan olarak, O’nun yoğun siyasi zıtlaşmalar yaşadığı insanlar hakkında konuşurken, yoldaşlarımız kadar siyasi muhaliflerimize de saygı göstermemizin önemini her zaman vurguladığını asla unutmayacağım. Örneğin Glafkos Kleridis aramızdan ayrıldığında yaptığı gibi… Aralarındaki siyasi anlaşmazlıklardan bağımsız, hem bir insan hem de politikacı olarak Kleridis hakkında iyi sözlerle konuşmuştu. Ancak ne yazık ki O’nun bu erdemli davranışı karşılığını bulmadı. Dimitris Hristofyas görev süresi boyunca ve hatta vefatından sonra da büyük saygısızlıkların hedefi oldu.

 

Sayın Cumhurbaşkanı, burada bulunmanız vesilesiyle de belirtmeden geçemeyeceğim: Eski Cumhurbaşkanlarının veya diğer siyasi şahsiyetlerin adını taşıyan caddelerin, bulvarların, kamu binalarının, salonların, spor salonlarının, havaalanlarının ve benzeri yerlerin olduğunu sık sık duyuyoruz. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, bütün dünya biliyor ki, AKEL’in bu tür konuları her zaman alicenaplıkla ve cömertlikle karşılamaktadır, çünkü demokratik bir sistemde doğal olan anlaşmazlıklardan bağımsız olarak, kamusal hayata katkıda bulunan herkese bu takdiri ve cömertliği göstermemiz gerektiğine inanıyoruz.

 

Aramızdan ayrılmasının üzerinden dört yıl geçmiş olmasına ve önceki Cumhurbaşkanı nezdinde yapılan girişimlere rağmen, devletin bu cesareti Dimitris Hristofyas’a hala daha göstermemiş olduğunu belirtmeliyiz. Sayın Cumhurbaşkanı burada bulunmanızı çok takdir ediyoruz ve bu vesileyle bu konuyu da dikkatinize sunmayı istedim. O’nunla ne kadar farklı fikirde olurlarsa olsun, hiç kimsenin silemeyeceği, inkâr edemeyeceği gerçek şudur ki, O yurdu ve insanlar için samimi bir şekilde kaygıları olan, dürüst, temiz, geldiği gibi ayrılan bir insandı. Bu insana devletin de gereken saygıyı ve takdiri göstermesi gerektiği düşüncesindeyim.

 

Bir insan gittiğinde geride bir şey kalıyorsa, bu onun hatırasıdır. O’nu tanıyan ve O’nu yaşamış olan bizler için Hristofyas sanki hiç gitmemiş gibi. Çünkü O’nun yaptığı, yaşadığı, inşa ettiği her şeyde bıraktığı izler çok güçlü ve bugün de yaşıyorlar. O’nun siyasi mirası AKEL ve Halk Hareketi için hem çok değerli bir miras hem de önemli bir sorumluluktur. Emekçilerin, halkın en geniş kesimlerinin beklentilerini haklı çıkarmak için öne çıkmalı ve ilerlemeliyiz. Tasavvur ettiğimiz, vizyon edindiğimiz Kıbrıs için, talep ettiğimiz gelecek için, özgürlük için, adalet için, insan için, tasavvur ettiğimiz dünya için mücadeleye devam etmeliyiz ve devam edeceğiz.

PREV

"Kıbrıs Kadın Hareketi: Yazılmamış Tarih" başlıklı etkinlikte AKEL M.K. Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun konuşması

NEXT

Ay Yannili Dört Kahramanın Anısına Larnaka’da Yapılan Etkinlikte AKEL Milletvekili ve Politbüro Üyesi Aristos Damaniu’nun konuşması