Home  |  Parti   |  6. TOPLUMSAL ÜST YAPI

6. TOPLUMSAL ÜST YAPI

a) Sosyalist Demokrasi ve Çok partililik

AKEL için yegane iktidar kaynağı halkın egemen iradesidir. Hedeflediğimiz sosyalist hukuk devleti her hangi bir sınıfın diktatörlüğü ile uzlaşmazdır.  Sosyalizmde dahi halkın farklı kesimlerinin çıkarları çeşitlilik arz edecektir ve bu da farklı hareketlerin, birliklerin ya da partilerin faaliyetinin serbestliğini dayatmaktadır. Dünyada yaşanan siyasal ve ideolojik farlılaşma süreçleri de partilerin var olmasının gerekliliğini göstermektedir. Bunun ötesinde, erkin ayrılması devletin yönetiminde gerekli dengeyi, denetimin varlığının ve iktidarın gaspından kaçınmanın güvencesini sunmaktadır. Ama erklerin ayrılması partilerin serbest işleyişi olmadan başarılamaz. Partiler de sıralarıyla, bireyin siyasal süreçlere ve işlemlere karışmasının temel biçimini teşkil etmektedirler. Partiler olmaksızın, sosyalist devlet ve toplumun davalarına yurttaşların katılımı güçlüklerle karşılaşacak ve sonuçta yabancılaşma ve gerileme olacaktır. AKEL iktidar tekelini talep etmemektedir, demokratik dürüst işlemler aracılığıyla ifade edilecek olan, halkın egemen iradesinin ürünü olacak olan, demokratik bir şekilde iktidarın el değiştirmesini, anayasada ya da devlet biçiminde değişiklikleri  kabul etmektedir.

b) Şeffaflık

Hem sosyalizme gidiş sürecinde, hem de hedeflediğimiz demokratik sosyalist devlette, bütün alanlarda şeffaflığın uygulanması temel siyasi hedeflerden biridir. Partilerin, hükümetin kamu organizasyonlarının ve kitle iletişim araçlarının faaliyetlerinde şeffaflık koşullarının egemen olması, eleştiri ve özeleştirinin yaygınlaşması, tüm bunlar birlikte sosyalizm ve ülkenin ilerlemesi için ilham alarak halkın mücadele etmesinde güçlü unsurları teşkil etmektedir. Şeffaflığın gelişmesi sadece sosyalist sistemin demokratik ve insani özünün ifadesinin gerekli bir koşulu değildir. Halk içinde uygulanması, yurttaşların kamu meseleleriyle ilgilenmesi aynı zamanda sosyalizmin saptırılması teşebbüslerine karşı da sonuç alıcı bir güvencedir.  Şeffaflık devletin, hükümetin ve bütün sosyalist kurumların tüm halk tarafından denetimini olanaklı kılar. Basın ve kitlesel iletişim araçlarının özgürlüklerinin güvence altına alınması sağlanmadan bu denetimin sonuç vericiliği düşünülemez. Görüşlerin pluralizmini ve çıkarların çeşitliliğini yansıtan ve bir araya getiren bir araç olarak, şeffaflık halkın sosyalist öz yönetiminin, yurttaşların anayasal haklarını, özgürlüklerini kullanmalarının ve görevlerini yerine getirmelerinin gerekli koşulunu teşkil etmektedir.

Yurttaşların bilgilendirilmesi hakkının anayasal olarak güvence altına alınmasını hedefliyoruz. Ayrıca devletin, yetkililerin ve yurttaşların hak ve görevlerinin belirleyen özel yasaların onaylanmasıyla, şeffaflık ilkeleri sonuç verici olacaktır. Partimiz için demokrasi ve şeffaflık, her zaman bir arada olan ve bir olmadan diğerinin olamayacağı iki kavramdır. Demokratik ve insancıl sosyalizmin yaşaması ve ilerlemesi için doğal atmosferi şeffaflık teşkil eder.

c) Sosyalist hukuk devleti

Hukuki sistem. Bireysel özgürlükler. Hukuk devleti düşüncesi tamamen insani karaktere sahiptir, çünkü hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlüklerinin korunması, özgürlük ve demokrasi tamamen insani düşüncelerdir. Aynı zamanda, sınıfsal çıkarlara, ulusal geleneklere, kültür düzeyine göre, hukuk devleti düşüncesinin farklı yorumu ve uygulanması bir gerçekliktir. Sosyalizm, gerçek halk egemenliğinin uygulanmasıyla, bütün alanlarda demokratikleşmeyle ayrılmaz bir biçimde bağlı olacak hukuk devletinin yaratıldığı ekonomik, sosyal ve siyasal koşulları yaratacak yetenektedir. Sosyalist hukuk devletini sadece toplumsal yaşamın bütün alanlarında yasaların üstün olması olarak algılamıyoruz. Yasanın içeriğinin de büyük önemi vardır. Sosyalist hukuk devletinin niteliğini büyük oranda belirleyen sosyalist toplumsal adalet anlayışıdır ve bunun temelini “herkesten yetenekleri oranında ve herkese emeği oranında” tezi teşkil eder. Sosyalist hukuk devleti, raydan çıktığı takdirde yıkıcı sonuçlar yaratan bir kurumdur. Sosyalist hukuk devleti çerçevesinde hedefimiz, bireysel özgürlükleri ve halkın demokratik haklarını, yasalar ve devlet önünde eşitliği, erdemli yönetimi  güvence altına alan hukuk sisteminin inşası olacaktır.  Bu hukuk sistemi, toplumsal yaşamın bütün alanlarında yasal düzeni güçlenmesini sağlayan bir kurumlar, yasala ve kurallar ağından müteşekkil olacaktır. Yasaların uygulanmasının ve adaletin tecellisinin sağlanması ve denetlenmesi için, bağımsız yargılama erkinin rolü yerine başka bir şey konulamaz ve bağımsız yargılama erki anayasa ve yasalar dışında başka hiç bir erke hesap vermez. Devletin bütün yurttaşları aralarında hiç bir ayrım olmadan devletin makamlarının ve organlarının ihtimamını hissedecek, yurttaşların tam güvenliği güvence altına alınacak ve yasaların ihlal edenin eğer yasa tarafından öngörülüyorsa gerekli yaptırıma uğrayacağından yurttaşlar emin olacaktır. Bütün Kıbrıs sakinlerinin düşünce özgürlüğü, dinsel inançlara saygı anayasal olarak güvence altına alınmış olacaktır. Dini makamlarla diyalog ve işbirliğini arzulamaktayız. Sadece siyasilerin, sosyo ekonomik unsurların değil, bütün yurttaşların temel özgürlükleri ve haklarının güvence altına alınmasına özen gösterilmesi, sosyalizm çerçevesinde önerilecek olan hukuki sistemde özel bir yere sahip olacaktır. Bu hak ve özgürlükler anayasa, uluslararası anlaşmaları onaylayan yasalar ve devletin bu amaca yönelik yasaları içerisinde yer alacaktır ve güvence altına alınacaktır. Sosyalist toplum, eğitim-öğretimde herkes için fırsat eşitliğini  somut bir şekilde güvence altına alacaktır. Eğitim-öğretimin hedefi hür şahsiyetler, insani değerlere, demokrasi, barış, özgürlük ve toplumsal adalete saygılı, sorumlu yurttaşlar yaratmak olacaktır. Genç nesiller eğitim-öğretim aracılığıyla dünya medeniyetinin başarılarına uyum sağlayacaklardır. Akademik özgürlüklere saygı gösterilecektir ve akademik özgürlükler korunacaktır. Bütün düzeylerde eğitim-öğretim sisteminin yapısı ve programları ilgililerin doğrudan katılımı ile hazırlanacaktır. Sosyalist toplum kültürel konulara özel ihtimam gösterecektir. Görüşlerde pluralizm ve dolayısıyla ifadede çok seslilik, olmadıkları takdirde kültürel ilerlemenin gerçekleşemeyeceği, önemli gereklilikleri teşkil ederler.

d) Sosyalizmde toplumsal adalet

Sosyalist toplumsal politikanın temel ilkesi toplumun bütün fertlerinin hep birlikte özgür bir şekilde refah ve kalkınmasının sağlanmasıdır. Sosyalist sistemin insan doğası ve sosyalizm ile kapitalizm arasındaki nitel fark  özellikle toplumsal adaletin sağlanması alanında kendini göstermektedir.  Sosyalist toplumsal adalet şu temel niteliklere sahiptir:

1.       Toplumsal ve ulusal kökenden bağımsız olarak, toplumun bütün fertlerinin eşitliği

2.       Toplumsal maddi-manevi üretimde herkesin katılımı ve üretimin herkese emek katkısına göre dağılımı

3.       yurttaşların ülkenin toplumsal ve ekonomik yaşamına aktif katılım olanağı

4.       Yüksek düzeyde toplumsal hizmetler ve güvencelerle bağlantılı olarak bireysel hak ve özgürlüklerin korunması ve savunulması.

Sosyalist toplumsal adalet, kendisini teşkil eden önemli bir unsur olarak, doğru bölgesel kalkınmayı, kent ile köy ilişkilerinde adaletin sağlanmasını da içermektedir. Kıbrıs’ta kalkınma bölgesel olarak dengesiz oldu ve dengesiz olmaya devam etmektedir. Yeni toplumun hedefi ve görevi,  çok yönlü toplumsal, siyasal, kültürel yaşamın bütün önkoşullarını kentlerde olduğu kadar, köylerde de  yaratacak olan ve bütünlük arz eden bir bölgesel kalkınma politikasını oluşturmaktır. Sosyalist toplumsal adalet sisteminde yurttaşların tümüne sunulan  toplumsal hizmetler ve sosyal güvenceler önemli yere sahiptir. AKEL, bugüne kadar ki halkın kazanımlarını temel alarak, genel toplumsal ekonomik kalkınmaya paralel olarak, toplumsal hak-hizmet ve güvencelerin daha da iyileştirilmesi ve genişletilmesi için durmaksızın mücadele edecektir. Sosyalizmde işçilerin ve halkın kazanımları sadece korunmakla kalmayacak, daha da güçlendirilecektir. Kadınlar, çocuklar, emekliler ve her hangi bir bedensel yada zihinsel engeli olanlar sosyalist toplumda özel dikkat görecek, toplumsal haklara ve güvencelere sahip olacaklardır. Her hangi bir ekonomik temelin ve bunun üzerindeki üst yapının işlerliğinin olması için gerekli önkoşul insan ile onu çevreleyen dünya arasında doğru ilişkinin olmasıdır. Canlı doğal bir çevre olmaksızın insanın ve toplumun yaşaması, faal olması mümkün değildir. Bu nedenle de, ekolojik sorunlara karşı koyma bizim sosyalizm anlayışımızın hayati derecede önemli bir unsurunu teşkil etmektedir.

PREV

5. DEMOKRATİK PROGRAMLAMA

NEXT

7. SOSYALİZM VE EKOLOJİ