2024 Avrupa Parlamentosu Seçimleri İçin Ortak Çağrı
Daha iyi bir hayat için! Eşitlik için!
Barış için, iş birliği için, toplumsal ilerleme için!
Avrupa Parlamentosu seçimleri daha iyi bir yaşam, eşitlik, barış, iş birliği ve toplumsal ilerleme mücadelesinin güçlendirilmesi açısından önemlidir.
Emekçilerin haklarını, sosyal hakları, kamu hizmetlerini, çevreyi, Filistin halkıyla ve diğer halklarla dayanışmayı ve barışı savunmak için; emekçilere ve halklara hizmet edecek, onların ihtiyaç ve beklentilerini karşılayacak bir Avrupa için çok yönlü önemli mücadeleler verilmektedir. Sendikalarla, diğer toplumsal örgütler ve hareketlerle yakın ilişkiler içerisinde olan ve bu Çağrı’yı imzalayan siyasi güçler bu mücadelelere derinden bağlıdırlar.
Emekçiler, gençler, kadınlar ve genel olarak halklar Avrupa Birliği’nin empoze etmek istediği zorlukları, sorunlarına çözüm bulunamamasını, geriye gidişleri kabul etmeye mahkûm değildirler.
Hepinizi yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oyunuzla ilerleme, barış ve sosyal adalete yönelik talep ve beklentilerinizi güçlendirmeye, bu Çağrı’yı imzalayan güçlere güç katmaya davet ediyoruz. Böylece halklarımızın, ülkelerimizin ve kıtamızın daha iyi bir bugüne ve geleceğe ulaşması yönünde umut ve güven güçlenecektir.
Son yıllarda pandeminin, enflasyonun, savaşın ve yaptırımların kullanılma şekli daha büyük eşitsizliklere ve sosyal adaletsizliklere, daha fazla sömürüye, çevresel bozulmaya, özgürlüklere, haklara, egemenliğe ve demokrasiye yönelik saldırılara ve -özellikle finans, ilaç, silah, enerji, tarım ve büyük dağıtım şirketlerinin elinde- servetin daha fazla birikmesine ve yoğunlaşmasına yol açtı.
Kapitalist bir bütünleşme süreci olan Avrupa Birliği ücretlerin gerçek değerini düşürme, çalışma saatlerini kuralsızlaştırma ve emeklilik yaşını yükseltme yönündeki politikaları öne çıkarmaya devam ediyor. AB kuralları kamu yatırımlarını sınırlıyor, kamu hizmetlerinin ve devletin sosyal işlevlerinin (sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, barınma, kültür veya bilim gibi) finansmanını azaltıyor, liberalleşmeyi ve özelleştirmeleri teşvik ediyor. Avrupa Merkez Bankası’nın faiz oranlarını yükseltme ve yüksek düzeyde tutma politikası ailelerin, işletmelerin, en bağımlı ve aşırı borçlu devletlerin aleyhine işleyerek, bankalara muhteşem kârlar sağlıyor AB’nin İstikrar Paktı’nı yeniden etkinleştirmesi daha fazla kemer sıkma politikası, emekçilerin sosyal ve ekonomik haklarına daha fazla saldırı anlamına gelmektedir. Tüm bu politikalar ekonomik ve sosyal kalkınma olanaklarını sınırlıyor ve geleceklerinin tehlikede olduğunu gören emekçilerin ve halkların, özellikle de gençlerin yaşamları üzerinde son derece olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.
Avrupa Birliği “Yeşil Müktesebat” ile ilan edilenin aksine iklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin kaybı, çevre ve ekosistemlerin bozulması sorunlarına gerçek yanıtlar veren politikaları teşvik etmiyor; bunun yerine doğanın ve doğal kaynakların metalaştırılmasını ve şirketlerin kârlarını her şeyin üstünde tutarak kapitalizmin yeşil olmadığını kanıtlıyor. Avrupa Birliği’nin ilan ettiği değerler özgürlüklerin ve demokratik hakların, yani sendikal hakları da dahil olmak üzere emekçilerin haklarının ve sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel ve çevresel hakların endişe verici ve artan bir şekilde kısıtlanmakta olmasını gizleyemez. Birleşik tek bir düşünceyi empoze etmek, gerici ve faşist algıları yaygınlaştırmak amacıyla manipülasyona, yalana ve sansüre başvurarak tarihi çarpıtma, revize etme operasyonları yürütüyor. Antikomünizmi öne çıkarıyor ve demokrasiye saldırıyor; aşırı sağcı güçler çeşitli ülkelerde hükümete geliyor, hükümetlerde yer alıyor veya destekliyor. Irkçı, yabancı düşmanı, şovenist kavramlar, ayrımcılığı teşvik eden ve eşitlik fikrine aykırı politikalarla öne çıkarılıyor.
Ukrayna’daki savaşın da gösterdiği gibi, Avrupa Birliği barışı ve diplomasiyi, kolektif güvenliği ve iş birliğini teşvik etmek yerine ABD ve NATO’ya olan bağlılığını ve bağımlılığını arttırdı. AB dünyanın dört bir yanında ülkelerin büyük çoğunluğu tarafından reddedilen, gerilimi artırma politikasıyla aynı çizgide yer alıyor.
Filistin’deki dramatik durum, AB’nin devasa ikiyüzlülüğünü ve İsrail’in Filistin halkına karşı işlediği suçlara göz yumarak bu suçlarda iş birliği yapma yönündeki kabul edilemez tavrını ortaya koyuyor. Bu suçlar o kadar ciddi ki, Güney Afrika İsrail’i Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme’yi ihlal etmekle suçladı ve İsrail’i Lahey Uluslararası Adalet Divanı’na şikâyet etmeye karar verdi. AB militarizasyonunu yoğunlaştırarak, sosyal sorunların acil çözümü, ekonomik ve sosyal bütünlüğün desteklenmesi için gerekli olandan daha fazla kaynağı silahlanma ve savaş operasyonlarına kanalize ediyor. Aynı zamanda göçün nedenlerini göz ardı eden, göçmenleri kriminalize eden ve mültecileri korumasız bırakan hatta cezalandıran göçmen politikalarının seçici, baskıcı ve insanlık dışı yönlerini de güçlendiriyor.
İçinden geçmekte olduğumuz dönem Avrupa için alternatif bir yol için, emekçilerin ve halkların daha iyi bir yaşam düzeyine sahip olabilmeleri için mücadele eden güçlerin bir araya gelmesini gerektiriyor.
Bu Ortak Çağrı’yı imzalayan güçler halklarımızın, ülkelerimizin ve kıtamızın bugünü ve geleceği için daha iyi bir yaşam, eşitlik, barış, iş birliği ve toplumsal ilerleme mücadelesinde güçlerini birleştirme yönündeki iradelerini teyit etmektedirler. Gençliğin, emekçilerin, kadınların, tüm halkların mücadelesinde güçlerimizi bir araya getirerek, bu mücadelenin önümüzdeki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sandıklara taşınması çağrısında bulunuyoruz.
Emekçilerin çalışma yaşamında haklarına ve sosyal haklara sahip olacakları bir Avrupa için
- Servetin daha adil dağılımı için şart olan yol ücretlerin, emekli maaşlarının ve sosyal ödeneklerin arttırılmasıdır. Kemer sıkma diye adlandırılan politikaları reddediyoruz.
- İş güvencesizliğinin ortadan kaldırılmasını, gelir kaybı olmadan çalışma saatlerinin azaltılmasını ve emeklilik yaşının düşürülmesini talep ediyoruz.
- Emekçilerin çalışma yaşamındaki haklarını ve sendikal haklarını yani dijital ekonomide çalışanların hakları da dahil olmak üzere aşamalı olarak %100 kapsamı sağlayan grev hakkı ve toplu sözleşme hakkını savunuyoruz ve bu hakların geliştirilmesini istiyoruz.
- Tam istihdamın öne çıkarılmasını, yoksulluğun ve sosyal dışlanmanın ortadan kaldırılmasını talep ediyoruz.
- En iyi çalışma koşullarına ve sosyal standartlara yakınlaşma sağlanarak, sosyal gelişme ilkesinin geriye gidiş olmaksızın kurumsallaştırılmasını istiyoruz.
- Kamu hizmetlerinin savunulmasını ve geliştirilmesini; sağlık, eğitim, sosyal güvenlik, barınma veya kültür alanındaki hakların rekabet kurallarından bağımsız olarak uygulanmasını talep ediyoruz.
- İlaç patentlerinin lağvedilmesiyle ilaç sanayisindeki büyük şirketlerine olan bağımlılığın sona erdirilmesini ve ilaçların kamuya açık bir şekilde araştırılmasının, üretiminin ve dağıtımının teşvik edilmesini talpe ediyoruz.
- Çocukların, gençlerin, yaşlıların, engelli bireylerin ve diğer kırılgan sosyal katmanların haklarının güvence altına alınmasını istiyoruz.
Bütün ülkelerin halklarının ekonomik kalkınma hakkı için
- Tüm halkların kalkınma hakkının güvence altına alınmasını, -tüm ülkelerin reel ekonomik ve sosyal yakınlaşmasının yukarıya doğru teşvik edilmesi için- her ülkenin potansiyelinin tümünü sürdürülebilir şekilde değerlendirmesini, AB’nin Avrupa Ekonomik Yönetişimi’nin ve İstikrar Paktı’nın lağvedilmesini,
- Ekonominin stratejik sektörlerindeki kamu kontrolünün savunulmasını, bu talebe karşı olan önlemlere ve AB’nin neoliberal politikasına karşı çıkılmasını, neoliberal enerji piyasasına ve diğer sektörlerdeki tüm kuralsızlaştırma, liberalleştirme ve özelleştirme süreçlerine son verilmesini,
- Avrupa Merkez Bankası’nın finans sermayesinin çıkarlarına bağımlılığının reddedilmesini, faiz artışlarının tersine çevrilmesini ve olumsuz sonuçlarına karşı acilen önlemler alınmasını,
- Küçük ve orta ölçekli işletmelerin ve kooperatifçilik sektörünün desteklenmesini,
- Yerel yönetimlerin ve yerel kalkınmanın desteklenmesini,
- Yasadışı faaliyetlerden ve dolandırıcılıktan elde edilen kara paranın aklanmasının, vergi kaçakçılığının ve vergiden kaçınmanın önlenmesini ve bunlara karşı mücadele edilmesi için iş birliğinin teşvik edilmesini,
- Büyük sermayenin elde ettiği gelirlerin vergilendirilmesinin güçlendirilmesine yönelik cesur önlemlerin alınmasını,
- Kredi finans işlemlerine veya dijital sektördeki çokuluslu şirketlere yönelik vergiler gibi sermayenin vergilendirmesi konusunda iş birliğinin teşvik edilmesini talep ediyoruz.
Tüm ülke halklarının ekolojik olarak sürdürülebilir kalkınma hakkı için
Gıda güvenliğinin ve egemenliğinin, yerel üretimin ve tüketimin, doğal kaynakların tüm halkların yararına sürdürülebilir ve adil kullanımının teşvik edilmesini, yenilenebilir kaynakların kullanımının artırılmasını ve her ülkenin kendi enerji karışımını savunma hakkına saygı gösterilmesini,
Su ve kanalizasyon hizmetlerinin kamusal mülkiyetinin ve yönetiminin savunulmasını ve sağlanmasını,
Çevrenin korunması ve bunun öne çıkarılmasını, doğaya erişimin ve doğanın değerlendirilmesinin demokratikleştirilmesinin güvence altına alınmasını,
İklim değişikliğine karşı mücadele edilmesini,
piyasa mekanizmalarından vazgeçilmesini, önemli bir büyük kamu yatırımları programının başlatılmasını, sera gazı emisyonlarının etkin bir şekilde azaltılmasının sağlanmasını, toplu taşımacılığın teşvik edilmesini, enerji verimliliğinin ve yenilenebilir enerji kaynaklarının öne çıkarılmasını,
Yaşamın patentlenmesinin ve çevrenin, yani karbon piyasasının, emisyon ticareti sistemleriyle metalaştırılmasının önüne geçilmesini,
Atık oluşumunun azaltılmasını ve geri dönüşümün teşvik edilmesini, biyolojik çeşitliliğin ve hayvanların refahının savunulmasını ve desteklenmesini, ihtiyatlılık ilkesine saygı gösterilmesini talep ediyoruz.
Eşitliğin, özgürlüğün, demokrasinin Avrupası için
Her halkın kendi rotası hakkında karar verme hakkına, halkların ve devletlerin egemenliklerine ve eşit haklarına, demokrasiye, demokratik katılıma saygı duyulmasını ve derinleştirilmesini,
AB Antlaşmalarına ve bunların neoliberal ve anti-demokratik temellerine karşı mücadele edilmesini, barış ve sosyal ilerleme için egemen devletler ve halklar arasında dayanışma içinde farklı tipte bir işbirliğinin savunulmasını,
Siyasi ve ekonomik güçler arasındaki kombinasyona ve “döner kapılar”a karşı mücadele edilmesini, yolsuzluklara ve lobby faaliyetlerine karşı mücadele edilmesini ve bunların önlenmesini,
Kültürel farklılıklara, çok dilliliğe ve tüm halkların kimliklerine saygı gösterilmesini ve bunların öne çıkarılmasını,
Birleşmiş Milletler Tüzük Şartı’ndaki ilkelere ve uluslararası hukuk ilkelerine saygı gösterilmesini, uluslararası anlaşmazlıkların ve çatışmaların barışçıl çözümünün öne çıkarılmasını, barışın savunulmasını ve teşvik edilmesini,
Ukrayna’daki savaşın kışkırtılmasına ve körüklenmesine son verilmesini, ilgili tüm taraflarla ciddi müzakerelere başlanmasını, on yıldır devam eden çatışmaya acilen siyasi çözüm bulunmasını, Helsinki Konferansı Nihai Senedi ilkeleri temelinde Avrupa’da kolektif güvenlik ve işbirliği sisteminin öne çıkarılmasını,
Silahlanma yarışına, uluslararası ilişkilerin militarizasyonuna, AB’nin militarizasyonuna, başta NATO olmak üzere sivil ve askeri blokların genişletilmesine ve mantığına son verilmesini,
Çifte standart politikasına son verilmesini, halkları yoğun bir şekilde etkileyen müdahalelerin, saldırganlığın, yaptırımların ve ablukaların, ticari ilişkilerin genişletilmesine son verilmesini,
Genel, paralel, kontrollü silahsızlanmanın ve askeri harcamaların azaltılmasının öne çıkarılmasını,
Nükleer silahların ve diğer kitle imha silahlarının dünya çapında ortadan kaldırılmasının öne çıkarılmasını ve Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nın imzalanmasını ve onaylanmasını,
Dünya çapında halklar arasında dostluğun ve karşılıklı yarar sağlayan iş birliğinin öne çıkarılmasını,
Diğer hususların yanı sıra, Filistin halkının ulusal haklarına saygı gösterilmesini, Filistin devletinin kurulmasını, Kıbrıs’ın siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu bir federasyon temelinde yeniden birleşmesini, Sahra halkının kendi kaderini tayin hakkının yerine getirilmesini, ABD’nin Küba’ya uyguladığı ambargonun BM kararlarında da belirtildiği gibi sona erdirilmesini hedefleyen etkin girişimlerin ve eylemlerin geliştirilmesini,
Göçmenlerin ve mültecilerin haklarının ve entegrasyonlarının güvence altına alınmasını ve göçe yol açan nedenleri ele alıp bu nedenlere karşı mücadele eden politikaların öne çıkarılmasını,
Afrika halklarının kalkınmalarına ve egemenliklerine saygı gösteren ve güvence altına alan; yaşam koşullarının iyileştirilmesine katkıda bulunan; açlıkla, hastalıkla, yoksullukla mücadele eden; yeni sömürgeciliğin, adaletsiz ilişkilerin ve hammadde talanının her biçimini reddeden; yeterli kaynaklarla ve etkin dayanışma temelinde, kalkınma için yardım sağlama ve gerçek bir siyasi iş birliği politikasının öne çıkarılmasını istiyoruz.
Daha iyi bir yaşam için güçlerinizi birleştirin!
İçerisinden geçmekte olduğumuzu bu zor dönemde, Sol’un daha geniş güçlerinin Avrupa halkları ve emekçileri için güçlerini birleştirmelerinin önemli olduğu görüşündeyiz. Daha iyi bir yaşam, daha iyi bir Avrupa ve daha iyi bir dünya için verdiğimiz mücadelede bizi bir araya getirenlere, birleştirenlere değer vererek ve bizi tanımlayan yolların ve deneyimlerin çeşitliliğine saygı duyarak otuz yıldır bir işbirliği alanı olan Avrupa Parlamentosu’ndaki “Avrupa Birleşik Solu/İskandinav Yeşil Sol (GUE/NGL)-Sol” Konfederal Grubu’nu sürdürme taahhüdünü üstleniyoruz ve bu konuda kararlıyız.
Emekçilerin ve halkların mücadelelerinin Avrupa Parlamentosu’ndaki sesi olarak, Avrupa’nın farklı bir rota izlemesi mücadelesine somut bir ifade ve içerik vererek, -eşitlik ve düşünce birliği ilkelerine sahip- konfederal bir iş birliği alanı olan bu Avrupa Parlamentosu Grubu’nun kendine özgü karakterini ve kimliğini bir kez daha teyit ediyoruz.
Bu Ortak Çağrı’nın hedeflerini ve istikametlerini destekleme taahhüdünü üstleniyoruz ve bu konuda kararlıyız. Biz ne kadar güçlü olursak, daha iyi bir yaşam için, eşitlik için; barışın, iş birliğinin ve sosyal ilerlemenin Avrupa’sı için; emekçilerin ve halkların Avrupa’sı için verebileceğimiz mücadeleler de o kadar güçlü olacaktır.
2024 Haziran’ında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine ilişkin bu Ortak Çağrı’yı imzalayan Partiler:
- Avusturya Komünist Partisi
- Belçika İşçi Partisi
- AKEL, Kıbrıs
- Bohemya Moravya Komünist Partisi, Çek Cumhuriyeti
- Finlandiya Komünist Partisi
- Fransız Komünist Partisi
- Alman Komünist Partisi
- Macaristan İşçi Partisi
- İtalyan Komünist Partisi
- Komünist Yeniden Kuruluş Partisi-Avrupa Solu, İtalya
- Lüksemburg Komünist Partisi
- Portekiz Komünist Partisi
- İspanya Komünist Partisi
- Birleşik Sol, İspanya
- Britanya Komünist Partisi