Home  |  Konuşmalar   |  1 Mayıs mitinginde AKEL M.K. Genel Sekreteri A. Kiprianu tarafından yapılan konuşma

1 Mayıs mitinginde AKEL M.K. Genel Sekreteri A. Kiprianu tarafından yapılan konuşma

 

Bugün sadece bir yıldönümünü kutlamıyoruz. Emekçilerin kanla yazılan mücadelelerine sadece tarihi atıfta bulunmuyoruz. Bugün 2013 1 Mayıs’ında sınıfımızın mücadele bayraklarını yükseltiyoruz ve bu onurlu yıldönümünü yeni mücadeleler için bir dayanağa ve bir deneyime dönüştürüyoruz. Çünkü sistemin ve onun savunucularının reçetelerinin bedelini ödemenin ne anlama geldiğini bugün artık her birimiz derinden hissediyoruz.

DİSİ’nin ve onunla birlikte hareket edenlerin krizin tüm sorumluluğunu sürekli olarak Hristofyas Hükümeti ile AKEL’e yükleyen eleştirilerinin dayanaksız oldukları görülmektedir. Krizin sistemin krizi olduğu kanıtlanmıştır. Son aylarda Avrupalı yetkililerin yaptıkları açıklamalar da Kıbrıs ekonomisinin sorununun bankacılık sektörünün boyutu, bu sektördeki denetim eksikliği ve alınan yanlış kararlar olduğu yönündeki tezimizi doğrulamaktadır.

Sayın Anastasiadis, DİSİ ve onlarla aynı yolu yürüyenler ekonomimizin sorunlarının ne kadar büyük olduğunu bilmedikleri oyununu oynamasınlar. Neler olduğunu çok iyi biliyorlardı ve onlar her gün sadece ve sadece Dimitris Hristofyas Hükümeti ile AKEL’e saldırmak için bilinçli bir biçimde hem Merkez Bankası eski Başkanı’na, hem de büyük bankacılara arka çıkıp onları siyasi olarak destekliyorlardı. Sayın Anastasiadis’in Cumhurbaşkanı adayı olarak kendisine bankacıların sorumlulukları gösterildiğinde, bunun hükümetin propagandası olduğu yanıtını verdiğini hatırlatmak yeterlidir. Şimdi çıkıp “Hepimiz sorumluyuz” ve bunun için de “bedeli hep birlikte ödemeliyiz” oyununu oynamasınlar. Çünkü Yunan tahvillerini ikinci piyasalardan satın alınmasına karar verenler, yaşam boyu emekleriyle yaptıkları tüm birikimleri yok edilen çalışanlar değildi. Bu kararı verenler Sayın Averof Neofitu’ya göre “en iyi bankacılardı”. Kıbrıs’a 4 milyar avroluk borç yükleyerek Marfin Egnatiu’nun bir gecede yan şirketten Marfin Laiki’nin bir şubesine dönüştürülmesini onaylayanlar kendilerini aniden işsizlik ve belirsizlik içerisinde bulan çalışanlar değildi. Bu kararı veren Sayın Averof Neofitu’ya göre “Avro sisteminde çalkantı yaratmamak” için yeniden atanması gereken Merkez Bankası eski başkanıydı.

Kreditörlerin sert tavrından şoka uğradıkları oyununu oynamasınlar. “Ortaklara” tapanlar ve vatanımızın kobaya dönüştürülmesini kabul edenler kendileridir. “Bunları AKEL’den ve D. Hristofyas’tan böyle bulduk” iddiasıyla bu kadar kabul edilemez ve halk karşıtı olguları kabul etmek zorunda kaldıkları oyununu oynamasınlar. Troyka’nın önlemlerinin çoğu kendilerinin de tezleridir. Onların yıllardır dile getirdikleri tezleridir. Tıraşlama gibi bazı diğer önlemler de onların bilinçli boyun eğişlerinin bir sonucuydu. Sayın Anastasiadis 15 Mart’ta en basitinden yapması gerekenleri dahi yapmadı: kreditörlerin ne talep ettiği konusunda ülke siyasi liderliğini dahi bilgilendirmedi. Herhangi bir bilgilendirme ve siyasi güçlerle herhangi bir görüşme yapılmaksızın Eurogrup’la anlaşmaya vardı. 25 Mart’ta da yine tek başına hareket ederek, başka seçeneği olmadığı bahanesiyle Kıbrıs ekonomisini yıkıma sürükledi.

Ancak gelecek için umut ve perspektif sunan, bizi yurdumuzun gerçek efendileri kılacak bir seçenek var diyoruz. Ama onlar bunu tartışmıyorlar. Avro’dan çıkış alternatif siyasal seçenek olabilir. Yerli para biriminin tekrar getirilmesi yeni bir ekonomik kalkınma modeli temelinde ekonomik canlanmanın sağlanması perspektifini ve olanağını sunabilir. Hem bunu hem de başka önerileri tartışmaya ve kolektif olarak başka bir seçeneği oluşturmaya hazırız. Kıbrıs ve halkımız açısından en iyisini başarmamız için hep birlikte çalışma çağrısında bulunuyoruz.

Hükümet muhalefetle görüşmeksizin ekonomiyi sözde yeniden hareketlendirecek ve kalkınmayı sağlayacak bazı önlemler sundu. Bu önlemler ya daha önceden yürürlüğe konmuş ya Memorandum’un maddeleri arasında yer alan önlemlerden ya da çalışanlara saldırının reçetesini oluşturan basit sloganlardan ibarettir. Örneğin çalışma saatlerinin esnekleştirilmesi çalışanlara yönelik bir saldırı değil de nedir? Anastasiadis Hükümeti’nin çalışanları ve orta katmanları bazı önlemlerle rahatlatmak istediği konusunda iyi niyet taşıdığını varsaysak bile, birkaç gün sonra İçişleri Bakanı’nın taşınmaz malların vergilendirilmesinde neden varlıklıların yükünün daha az olması için herkese saldıran bir öneride bulunduğu sorusuna yanıt vermeleri gerekmektedir.

Hükümetin tüm taahhütlerine rağmen, çalışanların İhtiyat Sandıklarının sonuçta neden belirsizlik içerisinde olduğu konusunda bize yanıt vermeleri gerekmektedir.

AKEL olarak ısrar ediyoruz ve öneriyoruz: her defasında ülkemizin ve halkımızın zenginliklerinden ayakta kalanları biçecek olan tekrarlanan önlemlerin getireceği yeni şokların ve şantaj içeren ikilemlerin acısını halkımızın yaşamaması için yön değiştirmeliyiz. Kolay çözümlerin olmadığını kabul ediyoruz. Her çözümün ağır bedeli olacaktır. Bazı fedakârlıklarda bulunmak gerekecektir. Ancak mesele bu fedakârlıkların halkımızı sürekli ve acı verici sonuçları olacak kısır bir döngü içerisine sokması değil, bunun bir karşılığının olmasıdır.

Kıbrıs’ın geleceği üzerinde planlar yapanların ellerinden yurdumuzun kurtulması sadece Kıbrıslırumların ekonomik yaşamda kalması meselesi değil; Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin, tüm halkımızın doğduğu toprakların gerçek efendisi ve bu topraklarda egemen olarak yaşamasının sağlanması meselesidir. İster Almanca, ister Türkçe konuşan Troykalar tarafından kanı emilen, ekonomik açıdan diz çökmüş bir halk Türkiye’nin ve güçlü müttefiklerinin taksimci politikalarının daha kolay kurbanı olacaktır. AKEL ve Halk Hareketi olarak bu peşkeşe karşı direnişte öncü olmalıyız. Adil, işler ve kalıcı bir çözüm için mücadelede öncü olmalıyız.

AKEL olarak bunu defalarca söyledik ve şimdi de tekrarlıyoruz: Ekonomik krizin arka planında doğal gaz ve Kıbrıs sorunu bulunmaktadır. Bunun için de halkımızın geleceğinin ipotek altına alınmasına ve satışa çıkarılmasına izin vermemeliyiz. Bunun için de bugün, her zamankinden daha da fazla birlik olmalı ve yurdumuzun tekrar kendi ayakları üzerinde durabilmesi ve ilerleyebilmesi için mücadele bayraklarımızı yükseltmeliyiz. Halkımızın askeri işgalin zincirlerinden, ekonomik köleliğin ağırlığından kurtularak nefes alması, özgür ve bağımsız bir şekilde yaşaması için mücadele bayraklarımızı yükseltmeliyiz. Örgütlenmek, direnmek ve mücadele etmekten başka yol yoktur.

1.5.2013

PREV

Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’in anısına BΚP’nin gerçekleştirdiği etkinlikte AKEL M.K. Polit Bürosu Üyesi Yannakis Kolokasidis tarafından yapılan selamlama konuşması

NEXT

POGO Kadın Hareketi ve BKP Kadın Meclisi tarafından gerçekleştirilen “Ekonomik krizin Kıbrıslı kadınlara etkileri” konulu etkinlikte Sotirulla Haralambus tarafından yapılan konuşma