Home  |  Konuşmalar   |  1 Mayıs İşçi Bayramı’nda AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

1 Mayıs İşçi Bayramı’nda AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

 

Bugün dünya emekçilerinin, Kıbrıs’ın emekçilerinin mücadelelerini onurlandırıyoruz. Halkımızın tüm işçi mücadelelerini AKEL ile birlikte yönlendiren sınıf sendikacılığı hareketi PEO’yu onurlandırıyoruz. Çalışanların daha iyi bir yaşama sahip olmaları için hayatlarını dahi feda eden tüm öncü mücadelecileri ve 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı onurlandırıyoruz.

Bugünkü etkinliğe kitlesel olarak katılan Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızı özellikle selamlıyoruz. Onların buradaki mevcudiyeti ortak mücadelelerimizin devamının göstergesidir. Yurdumuzun yeniden birleşmesi için ortak mücadelemizi güçlendiren mayadır.

Kıbrıs sorunu kritik bir aşamadan geçmektedir. Bu aşama belki de ülkemizin ve halkımızın geleceğini belirleyecektir. BM belgelerinde belirtildiği şekilde siyasi eşitlikli iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümüne ulaşmamız için Cumhurbaşkanı Hristofyas tüm gücüyle çalışmaktadır. Bizi işgalden kurtaracak, yasa dışı bir şekilde nüfus taşınmasını sona erdirecek, Kıbrıs halkının tümünün hak ve özgürlüklerini sağlayacak bir çözüm için çalışmaktadır. Tek egemenliği, tek vatandaşlığı ve tek uluslararası kimliği olacak birleşik bir devlete götürecek bir çözüm için çalışmaktadır. Kıbrıs sorununun bu kritik anlarında, Kıbrıstürk toplumuyla ve uluslararası toplumla üzerinde anlaştıklarımız etrafında, kolektif hedeflerimize yönelik olarak mümkün olan en büyük birliğin başarılması şarttır. Kolektif olarak belirlediğimiz ve görüşme masasında Cumhurbaşkanı Hristofyas’ın savunduğu ilke ve hedefler etrafında halkı ve siyasi liderliği AKEL olarak birliğe çağırıyoruz. Bu ilke ve hedeflerin terk edilmesi yönünde tutum ortaya koyanlara, bu tür tavırların iç cephede birliği sarstığını anlamaları çağrısında bulunuyoruz. Böylesi tutumlar her seferinde birlikte çatlak yaratır ve bizi zayıflatır. Kıbrıs halkının mücadelesini sabote eder ve Türk argümanlarını güçlendirir.

1 Mayıs tatil günü değildir. Emekçilerin mücadelelerini anma ve onurlandırma günüdür. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da 1944’te binlerce emekçinin Lefkoşa’nın yollarını doldurduğu günü hatırlıyoruz. 1948’de madenlerde direnen maden işçilerini, Baf’tan Girne’ye kadar her yerde mücadele eden Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk işçileri hatırlıyoruz. Pankartlarına “İş”, “Hayat”, “Saygınlık” yazan işçileri hatırlıyoruz. 8 saatlik iş günü, sosyal sigorta hakkı, saygın bir ücret ve daha nice taleple örgütlü bir şekilde mücadele ederek kazanan emekçileri hatırlıyoruz.

1 Mayıs İşçi Bayramı gerilerde kalmış, unutulmuş sıradan bir olayın yıldönümü değildir. Daha iyi bir gelecek için mücadeleyi güçlendirme çağrısıdır. Yaşayabilmek için gece gündüz çalışan emekçilerin sorunlarının çözümü için Hristofyas hükümetiyle birlikte çalışmaya devam edeceğimizin güvencesini veriyoruz. Esnek çalışma koşullarının, güvencesiz ve yasa dışı çalışmanın baskısını yaşayanların, haksızlıkların ve sömürülerin kurbanı olan Kıbrıslı ve yabancı çalışanların, kapitalist krizle işsizliğe mahkûm edilen emekçilerin sorunlarının çözümü için Hristofyas hükümetiyle birlikte çalışmaya devam edeceğimizin güvencesini veriyoruz.

Şikago’nun 1 Mayıs’ından 125 yıl sonra hiçbir şeyin değişmediği ve hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı açıkça görünüyor. Patlak veren küresel ekonomik kriz kapitalizmin krizlere yol açan ve tekrar, tekrar krizlere götüren bir sistem olduğunu bir kez daha doğruladı. Çoğunluğun çalışıp ürettiği ve küçük bir azınlığın kazandığı bir sistemde krizlerin yaşanması kaçınılmazdır. Üretimin boyutlarının ve sınırlarının toplumun ihtiyaçları tarafından değil, daha fazla kâr elde etme arzusundaki tekeller tarafından belirlendiği, zenginler ile yoksullar arasındaki uçurumun daha da büyüdüğü ve çelişkilerin yoğunlaştığı bir sistemde krizlerin yaşanılması kaçınılmazdır.

AKEL olarak, daha ilk andan itibaren, bu krizin sistemin krizi olduğunu açık bir şekilde ortaya koyduk. Uluslararası düzeyde izlenen neoliberal ve muhafazakâr politikaların bu krize yol açtığını vurguladık. Kıbrıs’ta, neoliberalizmin savunucuları olan Demokratik Seferberlik Partisi ve liderliği krizin patlak vermesiyle birlikte geri çekilmeye başladılar. Dizginsiz rekabetin, çalışma ilişkilerinin düzensizleştirilmesinin ve sosyal devletin geriletilmesinin refah toplumuna götüreceğini yıllardır dile getirenler bu krizin kendilerini yalanladığını görünce biçim değiştirmeye başladılar. Yarı kamusal iktisadi teşekküllerin satılması ve özelleştirilmesi için, emekçilerin sosyal sigorta yatırımlarının kumarbazca borsada oynanması için düne kadar bizi ikna etmeye çalışanlar, şimdi çalışanların savunucusuymuş gibi sahneye çıkıyorlar. Onlar ne kadar kulakları okşayan laflar etseler de, gerçek tezlerinden ayrılmadılar. Bunun için de birikmiş servet ve büyük kazanç sahiplerinin krizin aşılması yönünde katkıda bulunmaları için karar vermeye çağrıldıkları kritik anda, onlar sermayeyi korumayı seçtiler. Büyük gayrimenkuller ve şirketler vergisi için hükümet iki yasa tasarısını Meclis’e sunduğunda onlar başka siyasal güçleri de peşlerinde sürükleyerek, bu yasa tasarılarının aleyhinde oy kullandılar. Aynı esnada emekçilerin mücadeleleri ve özverileriyle elde ettikleri haklara ve kazanımlara göz diktiler.

Saldırılarını daha kolay bir şekilde hedeflerine ulaşacaklarını sandıkları kamu sektöründe başlattılar. Ancak biz onların tek hedefinin bu olmadığını çok iyi biliyoruz. Onların bu saldırılarını asıl hedefleri olan özel sektörde çalışanlara karşı saldırıları izleyecektir.

Kıbrıs ekonomisinin bazı yapısal sorunlarının olduğu bir gerçektir. Bu sorunlara onların siyasal partisi yol açtı. Dimitris Hristofyas ve AKEL bu sorunların çözümü için uğraşmaktadır. Ancak onların istediği gibi otoriter bir biçimde dayatmalarla değil, çalışanlarla diyalog ve anlaşma ile. Hükümet kamuda çalışan memur sayısını azalttı, bazı kadrolu mevkileri kaldırdı, işleyiş giderlerini 300 milyon avro azalttı. Krize karşı koyma ve emeklilik ile ilgili olarak kamuda çalışan memurlarla diyaloğa başladı. Hükümeti bu çabalarında desteklemek yerine onlar, bir çelişkiden diğerine sürüklenerek, hükümetin bu girişimlerine karşı suçlamalara başladılar. Partilerinin bir kesimi hükümeti sosyal yardımlar konusunda müsriflikle suçlarken, başka bir kesimi hükümetin sosyal yardımlar yapmadığı suçlamasında bulunuyor.

Ancak hükümetin sosyal politika yapmasını engellemek için hepsi birlikte devletin gelirlerinin sınırlandırılması için çalışıyorlar. Onların tüm çabalarına rağmen, Hristofyas hükümeti sosyal devlete önem verdi. Üç yıl içinde sosyal yardımlar arttırılarak 1 milyar 200 milyon avroya ulaştı. Küresel ekonomik krizin yarattığı tüm olumsuz koşullara ve güçlüklere rağmen, emekli maaşları ve asgari ücret art arda arttırıldı. Göçmenleri destekleme politikası ve konut politikası güçlendirildi. Öğrenciler, çok çocuklu aileler, devletten kamu yardımı alanlar ve ihtiyacı olan diğer kesimler desteklendi.

Diğer Avrupa ülkelerinde hükümetlerin maaşlarda, emekli aylıklarında ve sosyal yardımlarda büyük kesintilere gittiği bir dönemde burada bunlar yapıldı. Bunun için bu kritik dönemde iktidarda Hristofyas hükümetinin bulunmasından dolayı Kıbrıslı emekçilerin şanslı oldukları konusunda ısrar ediyoruz.

Kıbrıs halkı tüm bunları biliyor ve takdir ediyor. Bunun için de AKEL’i zayıflatacaklarını sananların beklentilerini halkımız boşa çıkaracaktır. Kıbrıs halkı, özellikle de çalışanlar en değerli kazanımları olarak AKEL’i koruyacak ve güçlendirecektir. 22 Mayıs’ta sandıktan bir kez daha öncü güç, lider güç olarak AKEL’i çıkaracaktır. Doğduğu günden bugüne işçilerin, çiftçilerin, aydınların, gençlerin, çalışanların, kadınların yaşam ve saygınlık hakkı için tarihi sorumluluğu omuzlarında taşıyan parti olarak AKEL’i destekleyecektir. Kurtuluş ve yeniden birleşme için halkımızın mücadelesini yılmadan, yorulmadan sürdüren partiyi destekleyecektir.

Önümüzdeki yol zorlu ve çetin olabilir, ancak biz dik durup mücadele ettikçe bu yol zaferlerle dolu olacaktır. Sosyal adaletin, barışın ve sosyalizmin dünyasını bir adım daha yakına getiren zaferlerle dolu olacaktır. Bugün kimileri bize diz çökerteceklerini sanabilirler. Biz ayakta oldukça ve mücadele ettikçe zafer halkın olacaktır.

Haydi halkımızın bir zaferi için daha ileri!

Kıbrıs’ın geleceği, geleceğin Kıbrıs’ı için bir zafer için daha ileri!

 

1.5.2011

PREV

Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’in anısına Dali’de gerçekleştirilen etkinlikte Cumhurbaşkanı Sayın Dimitris Hristofyas tarafından yapılan konuşma

NEXT

Özker Özgür’ü anma etkinliğinde PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis tarafından yapılan konuşma