Home  |  Tarih   |  Zor Υıllar

Zor Υıllar

Sağ liderlik, 1955’te sonuç alıcı bir hareketle mücadelenin tüm girişimlerini elinde toplamayı hedefledi. Kıbrıs koşullarında yanlış bir mücadele biçimi olarak silahlı mücadeleyi seçti. Bu yanlışa bir ek daha yapılarak koyu bir anti-komünist ve şovenist olan Yeorgios Grivas silahlı mücadelenin başına getirildi. Grivas politik yetenek ve namustan da yoksundu. EOKA üyeleri ve kadrolarının gösterdiği kahramanlık ve fedakarlığa rağmen, silahlı mücadele başarılı olamadı ve Kıbrıs sorununun tehlikeli bir çıkmaza girmesinin nedeni oldu. İngiliz emperyalizmi bu çıkmazı kendi çıkarlarına hizmet eden çözümü dayatmada kullandı. Taksim veya Kıbrıs’ın tümünün Türkiye tarafından alınacağı tehdidi altında İngilizler Zürih-Londra antlaşmalarını dayattı.

   AKEL, silahlı mücadele taktiğini benimsemedi ve bunun «Kıbrıs’ın mücadelesine zarar vereceği» öngörüsünde bulundu. AKEL ısrarla ve devamlı olarak halkın tüm güçlerinin birlikte katılacağı kitlesel politik mücadeleyi destekledi. AKEL ve AKEL’liler bu tavırları nedeniyle hakaretlere , iftiralara uğradılar ve ihanetle suçlandılar. Fakat ne doğru yoldan ayrıldılar, ne de boyun eğdiler. En elverişsiz şartlarda self-determinasyon için birlik bayrağını yukarda tutarak, özgürlük mücadelesine devam ettiler.

     Olayların gelişimi ve vardığı sonuç, AKEL’i haklı çıkardı. Bugün sol dışındaki birçok araştırmacı, tarihçi ve politikacı da silahlı mücadelenin yanlış olduğu değerlendirmesini yapıyor. Bu değerlendirmeler doğal olarak geç kalmış değerlendirmelerdir. AKEL bu konudaki uyarısını daha baştan yapmıştı.

     AKEL silahlı mücadeleyi seçen sağa eleştiri yöneltirken, kendi tezinin anlaşılmasına yardımcı olmayacak ve halk arasında kamplaşma isteyenler tarafından kullanılabilecek nitelemeler kullandı. AKEL, 1957’de bu nitelemelerin yanlış olduğunu belirtip özeleştiri yaptı. Fakat özünde silahlı mücadele taktiğinin, Kıbrıs koşullarında yanlış olduğunu ve doğru olanın kitlesel mücadele olduğunu da tekrarladı.

     EOKA liderliği ile onun izlediği taktikten bağımsız olarak,  AKEL hangi, ideolojik ve siyasi alana bağlı olursa olsun Kıbrıs’ın özgürlüğü için yaşamlarını verenleri onurlandırmaya devam eder.

     14 Aralık 1955’te İngilizler yaratılan olağanüstü durumu kullanarak AKEL’e darbe vurmak için yıllardır istedikleri fırsatı bulurlar. AKEL’i ve bir dizi sol örgütü yasadışı ilan ederler. Parti gazetesini ve diğer yayınları yasaklarlar. AKEL ve sol örgütlerin 140 civarında kadrosunu toplama kampları ve hapishaneye doldururlar. İngiliz sömürgeciler bu davranışları ile tutarlılığı ile, kendileri karşısında en tehlikeli anti-emperyalist güç olarak gördükleri AKEL’i dağıtmak isterler.

     Alınan yara ağırdı. Fakat AKEL Kıbrıs halkının kalbinde ve bilincinde derin kök saldığı için, İngilizler amaçlarına ulaşamadılar. Yakalanmayan AKEL’liler, daha sonra hapisten kaçmayı başaranlarla -aralarında Ezekias Papayuannu da vardı- partiyi illegal koşullarda yeniden örgütlemeyi başardılar ve daha büyük bir inanç ve kararlılıkla anti-sömürgeci mücadeleye devam ettiler. Bu mücadelede AKEL üyeleri Andreas Yorgiu ve Argiros Nikola yaşamlarını yitirdiler.

papaioa12

Ezekias Papayuannu

1948-1989 AKEL Genel Sekreteri

 

     AKEL, 1 Aralık 1959 tarihine kadar, yani Zürih-Londra antlaşmalarının imzalanmasından sonraki 10 aylık süreye kadar, sömürgeciler tarafından yasa dışı olarak tutuldu. Onlar, Partimizi kara listede tutmaya devam etmek istiyorlardı. Fakat halkın baskısı ve AKEL’in yasallaşması için düzenlenen yığınsal mitingler, onları geri adım atmak zorunda bıraktı.

     1955-1959 arasındaki dört yıl boyunca, Grivas’ın anti-komünist öfkesi ve sağın hakimiyetini dayatma planı, Kıbrıs’ı bir iç savaşın eşiğine getirdi. Sol kadrolar, insanlık dışı bir şekilde ihanetle suçlanarak Grivas’ın direktifleriyle katlediliyordu. Öldürme olayları halkın heyecanlanmasına yol açtı. Kıbrıs tarihinin bu çok kritik anında iç savaştan AKEL’in yurtsever tavrı nedeniyle kurtuldu. Partimiz tahriklere aynı biçimde yanıt vermedi. Cinayetleri ve bölücü politikaları mahkum eden yığınsal eylemler düzenlendi. Solcuların öldürülmesine karşı Makarios’un takındığı tavır da, bunda olumlu bir rol oynadı.

     Ne İngilizlerin acil önlemleri ve baskılar, ne de Grivas’ın terörü AKEL’i yıldırmadı. Dört yıllık illegalite ve zulüm sonrası partimiz bu zor sınavdan, emekçiler ve halkla daha sağlam bağlar kurarak çok daha güçlü olarak çıktı.

     AKEL, temsilcileri aracılığıyla Makarios’a Zürih anlaşmalarını kabul etmemesini salık verdi. Zürih’in kabul edilmemesinin yanı sıra, AKEL silahlı mücadelenin sona erdirilmesini ve halkın birleşik gücü ile tüm alanlarda siyasal mücadele verilmesi önerisinde bulundu. Ne yazık ki, AKEL’in önerileri kabul edilmedi ve Zürih-Londra antlaşmaları imzalandı. Antlaşmaların imzalanması nesnel olarak yeni bir durum yarattı.

     AKEL antlaşmaların olumsuz noktalarını şöyle saptadı:

  • Self-determinasyon hakkı olanak dışı kaldı.
  • Kıbrıs, kendi istemi dışında İngiltere, Yunanistan ve Türkiye ile bir bağlaşıklık içerisine girdi.
  • Garantiler sistemi kuruldu.
  • Yunanistan ve Türkiye’den gelen askeri birliklerin varlığı öngörüldü.
  • İngiliz üsleri hem de egemen olarak varlıklarını korudular.
  • Halkın, temel maddelerini değiştirme hakkına sahip olmadığı, anti-demokratik ayrılıkçı bir anayasa dayatıldı.

     AKEL, aynı zamanda bu sözleşmelerin olumlu yanlarını da dile getirdi:

  • İngiliz egemenliğinin sona ermesi ve Kıbrıs’ın bağımsızlığının ilan edilmesi.
  • Anormal durumun sona erdirilmesi.
  • Erkin, halkın kendisi tarafından ele alınması.
  • İki toplumun barışması ve Kıbrıs halkının ilerlemesi için koşulların yaratılması.

     AKEL, bu değerlendirmeyi yaparak temel görev olarak Kıbrıs’ın bağımsızlığının tamamlanması ve Zürih antlaşmasının olumsuzluklarından aşamalı olarak kurtulunması gerektiğini ortaya koydu. Bu görev 1962’de AKEL’in 10. Kongresi’nde yeni parti programına ilave edildi. Yeni program, aynı zamanda siyasal ve sosyal yaşamın demokratikleştirilmesini, ülke ekonomisinin geliştirilmesini, çalışanların yaşam düzeyi ile politik düzeyinin yükseltilmesini de hedef olarak belirledi. Bu amaçların gerçekleştirilmesi için, AKEL mücadele etti ve 35 yıl içerisinde bunlardan birçoğunu başardı.

 

PREV

Siyasal Mücadele ve Sınıf Savaşımı

NEXT

Kıbrıs'ın Bağımsızlığını Savunurken