Home  |  Tarih   |  Yeni Bir Çağın Başlangıcı

Yeni Bir Çağın Başlangıcı

1941 yılından sonra AKEL’in devamcısı olduğu KKP, bu yıl 70. kuruluş yılını tamamladı. 15 Ağustos 1926 tarihinde Limasol’da, Vasiliu Makedonas sokağındaki mütevazi bir evde bir araya gelen 20 delege Kıbrıs Komünist Partisi’nin kuruluş kararını aldılar. KKP’nin kuruluş kongresi Kıbrıs’ta sosyalist ideoloji ile, ilk komünist nüvelerin ortaya çıktığı 1920’li yılların başlarında başlayan sürecin doruk noktasıdır. KKP’nin kuruluşu, günümüze kadar devam eden büyük bir yürüyüşün başlangıcını işaret eder. KKP’nin kuruluşu ile Kıbrıs işçi sınıfı, köylüler ve genel olarak çalışanlar, kendi özerk partilerine kavuştular ve tarih sahnesinde kendileri için siyasi ve sosyal bir güç olarak ortaya çıktılar.

KKP, ülkemizde 20. yüzyılın ilk çeyreğinde kapitalizmin gelişmesiyle biçimlenen yeni ekonomik ve sosyal koşulların sonucunda doğdu. İşçi sınıfının ortaya çıkıp gelişmesi bu yeni koşulların en önemli unsuruydu. İşçi sınıfı en vahşi sömürü koşullarında çalışıyordu. İngiliz sömürgeciliğinin tahakkümünü, yerli burjuvazinin, tefecilerin ve büyük toprak sahiplerinin baskısı tamamlıyordu. Bu koşullarda sınıfsal bilinç, örgüt ve çalışanların hakları için mücadele, tarihsel bir gereklilik olarak ortaya çıktı. Bu gerekliliğe cevap olarak Kıbrıs Komünist Partisi kuruldu.

NeosAnthropos

KKP’nin yayın organı “Neos Antropos”un bir nüshası

     Büyük Ekim Devrimi ve bu devrimin dünya işçi ve devrimci hareketine etkisi KKP’nin yaratılmasında rol oynayan ikinci önemli faktördü. Devrimin yankıları Kıbrıs’a da ulaştı. Her tür baskı ve sömürüden kurtulmuş, eşitliğe, demokrasiye ve sosyal adalete dayalı, insanın sosyal kurtuluşu yönündeki sosyalist düşünce, çağın öncü işçilerini heyecanlandırıp harekete geçirdi. Tohum doğurgan bir şekilde toprağa düştü. Derinlere kök saldı ve ürün vermekte gecikmedi. Kıbrıs’taki işçi hareketi daha ilk adımlarında Marksizm-Leninizm’in teori ve düşüncesi ile bağlandı.

     Kıbrıs, İngiliz sömürgesiydi. Sonuç olarak KKP, sadece çalışanların sosyal kurtuluşunu değil, vatanımızın İngiliz sömürge boyunduruğundan kurtulması hedefini de ortaya koydu. KKP’nin kuruluşu ile birlikte çalışanlar, ilk kez olarak anti-sömürgeci mücadeleye bağımsız ve yasal bir güç olarak katıldılar. İlk kez bir siyasi parti, ilkeleri ile, programı ile ve somut hedefi ile sömürgeciliğe karşı mücadele platformunda yer aldı. Aynı zamanda Kıbrıs siyasi yaşamında da bir ilki oluşturdu. KKP, sömürgeciliğe karşı mücadeleye iki yeni önemli unsur getirdi.

·     Sömürgeciliğe karşı mücadeleye geniş halk yığınlarını yani tüm ilgi duyanları çekmeye çalıştı.

·     Kıbrıslıtürkler de dahil, sömürge karşıtı tüm güçleri geniş bir birleşik mücadele cephesinde birleştirme düşüncesini ortaya koydu.

     Komünist Partisi ilk adımlarında, yerli yöneticilerle İngiliz sömürgecilerin öfkeli tepkisi ile karşılaştı. Dönemin burjuva sınıfı ve genel olarak tüm muhafazakar güçler, Komünist Partisi’ni daha doğuşunda boğmaya çalıştılar. Çünkü onun kişiliğinde kendilerini reddedecek ve sınıfsal imtiyazlarına ve başıbozukluğa karşı mücadele edecek, baskı altında olanları, küçümsenenleri uyandıracak, ideolojik ve politik tehditlerini reddedecek ve halkı özgürlüğe kavuşturacak olguyu gördüler.

     İngiliz sömürgeciler, KKP’nin Kıbrıs’taki egemenlikleri için en büyük tehdidi oluşturan en tutarlı anti-emperyalist güç olduğunu anladılar. Yerli gericilik ve sömürgeciler «mukaddes» anti-komünist cephede işbirliği yaptılar. Komünist işçi hareketini ortadan kaldırmak için her yolu -fiziki ve ruhsal- terörü, işten kovma, yasaklama, hapsetme, sürme ve yalnızlaştırma, insan haklarının ihlali, tahkir etmeyi denediler. Dönem dönem bunların hepsini kullandılar,  ama gericilik arzuladığı sonucu alamadı.

     Öncü Kıbrıslı komünist işçiler, çiftçiler, aydınlar yürekli insanlardı ve işçi sınıfı ile sınıfın haklarına, sosyalist ideolojiye sarsılmaz bir inanç duyuyorlardı. Onlar, omuzladıkları mücadeleye tamamıyla bağlı olarak, en çetin koşullarda dahi sabırlasavaşarak, KKP’nin bayrağını yükseklerde tutuyorlardı. Kıbrıslı emekçiler ve genel olarak Kıbrıs halkı, işçi ve özgürlük hareketinin bu öncülerine çok şey borçludur.

     KKP, mücadelenin başarı koşulunun çalışanların sadece siyasal partilerinde değil, sendika ve meslek örgütlerinde örgütlenmelerinden geçtiğini çok iyi biliyordu. Bu nedenle de, KKP’nin ilk temel hedeflerinden biri işçilerin, köylülerin ve zanaatkarların örgütlenmesiydi. 1920’li ve 30’lu yıllarda, komünistlerin girişimi ile sendikal örgütlenmelerde ve çalışmalarda ilk adımlar atıldı. İlk talepler öne sürüldü ve ilk grev mücadelesi gerçekleşti. Sendikal hareketin temelini atanlar, Kıbrıs Komünist Partisi kadroları ve üyeleriydi. O günden bugüne, işçi sınıfı partisi ve bilinçli sendikal hareketin paralel yürüyüşü gerçekleşti. Parti ve sendikal hareket, dönem dönem birbirleri arasındaki bağların zayıflatılması ve koparılmasını amaçlayan teşebbüslerle karşılaşmış olsalar da, ikisi de birbirlerine kopmaz bağlarla bağlıdırlar.

     1931 isyanında Kıbrıs Komünist Partisibirleşik, anti-sömürgeci cephe tezini yaşamaya geçirmeye çalıştı. İsyanın baskı ile ezilmesi sonrasında KKP, Kıbrıs’taki işçi hareketini yok etme saatinin geldiğine inanan sömürgecilerin cepheden saldırısına maruz kaldı. Kıbrıs Komünist Partisi yasadışı ilan edildi. Yayın organları yasaklandı. Parti liderleri Haralambos Vatiliotis (Vatis) ve Kostas Hristodulidis (Skeleas) Kıbrıs dışına sürgün edildiler. Yüzlerce parti kadro ve üyesi işkenceden geçirildi, hapse atıldı ve uzun yıllar tecrit edildi. Baskı büyüktü, fakat İngilizler KKP’yi dağıtmayı başaramadılar. Tersine parti yeniden örgütlendi. Palmer diktatörlüğü döneminde, burjuvazinin liderlerinin İngilizlerle gerek uzlaşıp, gerek işbirliği yaptıkları dönemde, KKP anti-sömürgeci mücadeleye devam eden tek örgütlü güç olarak kaldı.

     Kıbrıs Komünist Partisi döneminde, Kıbrıslı komünistlerin İspanya’daki iç savaşa katılmaları enternasyonalizmin parlak bir göstergelerinden birisidir. Özellikle, İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı komünistler uluslararası tabur saflarına katıldılar ve Franko faşizmine karşı demokrasiyi savunarak, İspanya halkının yanında savaştılar. Faşizme karşı enternasyonalist görevini yerine getiren Kıbrıslı komünist sayısı 60’tı. Bunlarına arasında daha sonra AKEL Genel Sekreteri olacak olan Ezekias Papayuannu da vardı. İspanya iç savaşında özgürlük ve demokrasi savaşçısı 14 Kıbrıslı komünist yaşamını yitirdi. Anıları çalışanlar, emekçi halkın ilerici partisi ve tüm Kıbrıs için onur kaynağıdır.

 

PREV

Geleceğe yönelik bakış

NEXT

AKEL'in Kuruluşu ve Faşizme Karşı Mücadele