Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan’a yönelik olarak Türkiye tarafından sergilenen saldırgan tutumlar karşısında AB somut bir tepki göstermeli
AKEL Basın Sözcüsü Stefanos Stefanu yaptığı açıklamada, AB Dışişleri Bakanları Konseyi’nin 13 Temmuz’da AB’nin Türkiye ile diyaloğa başlaması olasılığı konusunu ele alması öncesinde hükümetin Avrupa düzeyinde yaşanan süreçleri değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
Stefanu Türkiye’yi Avrupa devletleriyle bağlayan derin ekonomik, ticari, siyasi ve askeri bağlarının tamamen farkında olarak ve AB hakkında kendini kendini kandırmaksızın, AB’nin Kıbrıs’la dayanışma beyanlarının nihayet elle tutulur bir karşılığının olmasının sağlanması için her türlü çabanın ortaya koyulması gerektiğini dile getirdi.
Kıbrıs Cumhuriyeti ve Yunanistan’a yönelik olarak Türkiye tarafından sergilenen saldırgan tutumlar karşısında AB’nin somut bir tepki göstermesinin ve aynı zamanda bütün taraflar açısından karşılıklı yarar sağlayabilecek tek yolun diyalog ve uluslararası hukuk olabileceğinin açıkça ortaya koyulmasının sağlanmasının önemine işaret eden Stefanu, AKEL’nin bu yöndeki çabalara katkıda bulunmaya hazır olduğunu kaydetti.
Tüm bu süreçlerde önceliğin, Kıbrıs’ta devam eden işgalin ve bölünmenin sona erdirilmesi çabası olması gerektiğini AKEL’in sürekli olarak vurguladığını söyleyen Stefanu, “Amacımız, üzerinde anlaşmaya varılmış olan temelde Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü hedefiyle, müzakerelerin kesintiye uğradığı noktadan yeniden başlaması olmalıdır” diye konuştu ve Kıbrıs sorununun çözümünün Doğu Akdeniz’deki deniz bölgelerinin sınırlandırılmasıyla ilgili diğer meselelerin çözülmesine olanak tanıyacağının altını çizdi.
Stefanu AB-Erdoğan anlaşmasıyla Türkiye’nin mültecileri bir araç olarak kullanmaya çalışması, Suriye ve Irak’a yönelik saldırganlığı, Avrupa devletleri ile yoğun silah ticareti, Kürt meselesi, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve demokrasinin durumu, insan hakları ihlalleri ve muhaliflere yapılan baskılar gibi, AB-Türkiye ilişkileri ile ilgili olan diğer konularda da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin aynı zamanda bir AB üyesi ülke olarak kayıtsız kalmaması gerektiğini dile getirdi.