BM Genel Sekreteri’nin Güvenlik Konseyi’ne İki Raporu Hakkında AKEL’in Açıklaması
BM Genel Sekreteri’nin biri Kıbrıs’taki Barış Gücü UNFICYP, diğeri İyi Niyet Miasyonu konusunda olmak üzere, Güvenlik Konseyi’ne sunduğu iki raporla ilgili olarak, söz konusu resmi metinler olduğundan, kapsamlı tutumumuzu ortaya koyma hakkımızı saklı tutarak, şu anda sadece basına yansıyanlar hakkında yorum yapıyoruz.
Raporlarda, beklendiği gibi, işgal altındaki bölgede yaşanacak seçim sürecinden sonra ortaya koyulacak yeni çabanın öncesinde tansiyonun nispeten düşük tutulduğu gözlemlenmektedir. Bununla birlikte Genel Sekreter aynı zamanda bazı güçlü mesajları da göndermeye ihtimam gösterdi.
Genel Sekreter tarafından UNFICYP’nin görev süresinin yenilenmesinin talep edilmesi hiç şüphesiz olumludur. Ama aynı zaman Genel Sekreter “Temmuz 2017’den itibaren müzakerelerin yokluğu adadaki durumun ister siyasi düzeyde, ister ara bölgede değişmeden kaldığı anlamına gelmemektedir” diye vurgulamaktadır. Somut örnekler olarak Varoşa’ya, hidrokarbonlara, MEB’in belirlenmesine, mülteci meselesine ve hatta pandemiye atıfta bulunmaktadır. “Barikatlardan geçişin sınırlandırılmasına dair iki tarafın kararı birbirleriyle istişarede bulunmadan alındı” diye de eklemektedir. Aynı zamanda “yurtdışından yolculuklarla birlikte ada içinde dolaşıma izin verilmesi önemlidir” diyerek iki lideri bütün barikatların açılması için birlikte çalışmaya teşvik etmektedir.
Varoşa’ya ilişkin olarak BM Genel Sekreteri Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarına atıfta bulunurken doğalgaz hakkında bunun her iki toplumun da yararlanması ve çözüm için motivasyon olarak kullanılması gerektiğini demekle yetinmektedir. Ne yazık ki Türkiye’nin provokasyonları hakkında mahkûm edici ifadelerden bir kez daha kaçınmaktadır.
Genel Sekreter Güven Arttırıcı Önlemleri önemli görmekte ama aynı zamanda bunların Kıbrıs sorununun çözümünü teşkil etmediğini vurgulamaktadır. Sn. Guterres bu konuda da BM’nin Kıbrıs’a ilişkin politikasının ve Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarının geçerli olduğunu belirtmesine rağmen “kuzeydeki statükoyla ve ‘tanınma’ ile bağlantılı” olarak GAÖ’lere ilişkin olarak öne sürülen engeller hakkındaki pozisyonun tekrarlanması düşündürücüdür.
Geçen Kasım ayında Berlin’de anlaşmaya varıldığı şekilde görev tanımında sonuca ulaşma çabasına devam edeceğine dair Genel Sekreter’in taahhüdü raporun en önemli unsuru olmaya devam etmektedir. İlk aşamada resmi olmayan 5+ buluşmayı hedefleyeceğini tekrarlamakta ve bu kez farklı olması gerektiğini anlamlı bir biçimde vurgulamaktadır. Askeri temas mekanizması konusuyla ilgili olarak, Genel Sekreter tarafların buna ilişkin beyan ettikleri taahhüde atıfta bulunmaktadır ve bu konuda Cumhurbaşkanından ilgili bilgilendirmeyi bekliyoruz.
Sonuç olarak, işgal altındaki bölgedeki seçim sürecinden sonra yeni bir çabanın ortaya koyulacağı açıkça belirtilmektedir. AKEL, iki lidere Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulmuş olmamasının giderek daha da sürdürülebilir olmadığı uyarısını doğru değerlendirmeleri, uygun ortamın yaratılmasına katkıda bulunmaları ve müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden devamı için elle tutulur hazırlık yaptıklarını göstermeleri için çağrıda bulunmaktadır.
11.7.2020