Home  |  Açıklamalar   |  AKEL M.K. Plenumu’nun toplantısı ardından yapılan açıklama

AKEL M.K. Plenumu’nun toplantısı ardından yapılan açıklama

AKEL Merkez Komitesi Plenumu bugünkü toplantısında Polit Büro’nun hazırladığı ilgili belge temelinde Kıbrıs sorununu ele aldı.

M.K. Plenumu uluslararası ve bölgesel gelişmelerin ve bunların siyasal sorunumuzun gidişatına etkilerinin analizini yaptı. Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesinin siyasal boyutlarına özellikle önem verildi. Ayrıca “İslam Devleti” terör örgütüyle ilgili gelişmelerin ve Ukrayna’daki anormal durumun siyasal sorunumuzun gidişatını olumsuz yönde etkilemeleri konusu ele alındı. hükümetin çok yönlü dış politikayı terk edip, Batı’ya ve esas olarak ABD’ye yapışıp kalan tek boyutlu bir dış politikayı izleme yönünde yaptığı yanlış tercihler nedeniyle Rusya ile ilişkilerimizde yeni güçlüklerin baş gösterdiği ve Türkiye’nin bölgedeki rolünün güçlendiği temel sonucuna varıldı.

Ayrıca Plenum iç gelişmeleri ve işgal altındaki bölgedeki durumu da ele aldı. Görüşmelerin gidişatının değerlendirilmesi yapıldı ve müzakerelerin özlü aşamasına başlanmasının öncesinde ne yaptığımız üzerine düşünceler ortaya koyuldu. Şu ana kadar yaşanan gelişmeler, AKEL’in, sağlanmış olan görüş birliklerinin korunması ve askıda olan temel konularda müzakerenin devam etmesi gerektiği yönündeki görüşünü haklı çıkarmaktadır. Müzakerelere baştan başlanması özünde Sayın Eroğlu’ya varılmış olan görüş birliklerini yok etme, taksimci tezlerini tekrar öne sürme ve iki taraf arasındaki mesafenin genişlemesinin sorumluluğunu bizim üzerimize atma fırsatını verdi.

Müzakerelerin özlü aşamasının eşiğinde ne yaptığımıza dair düşünceler göstermektedir ki, şu ana kadar var olan olumsuz tecrübeler müzakere zemininin, görüşmelerin müktesebatının ve 2008-2010 arasında sağlanan önemli görüş birliklerinin her zaman olduğundan daha da fazla korunmasını dayatmaktadır. Bu, Kıbrıs sorununa çözüm bulunması çabasına büyük oranda yardımcı olacak ve aynı zamanda her hangi bir çözümün dayatılmasına yönelik istenmeyen tertiplere karşı bir savunma kalkanını teşkil edecektir. Ne yazık ki, görüş birliklerine ilişkin çıkmaz ilgili görüşmelerin ertelenmesine yol açtı ve böylece askıda olan temel konuların tartışılması konusunda anlaşmaya üçüncü aşamada varıldı. Müzakerenin özlü aşamasına başlanması yolunun bulunmasında uzun süre yaşanan yetersizlik nedeniyle görüşmelerde çıkmaz ilan edilmesi tehlikesi söz konusu olduğu için, çıkmazdan bu alışılmışın dışındaki prosedürsel çıkış yolunu AKEL olarak reddedemezdik. Bununla birlikte, AKEL tarafından müzakere sürecine verilen destek, üzerinde anlaşmaya varılan sürecin zaaflarını ve tehlikelerini görmezden geldiğimiz anlamına gelmez.

Aynı zamanda AKEL, ortaya koyulan tutumlar doğru istikametten uzaklaştığı takdirde sorumlu eleştirilerde bulunarak, yapıcı tutumunu sürdürecektir. Özlü müzakere, en iyi biçimde olmasa da, şimdi başlayacaktır ve müzakere sürecine olabildiğince yardımcı olmak için gerekli zaman süresini vereceğiz.

M.K. Plenumu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde Türkiye tarafından ortaya koyulan yeni tahammül edilemez tahriki de analiz etti. Söz konusu hareket, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarına zarar veren daha öncesinde görülmemiş bir harekettir ve üstelik müzakere sürecinin yeniden başlaması konusunda anlaşmaya varıldığı anda, bu, gerek siyasal açıdan, gerekse uluslararası hukuk açısından mantığa uymaz bir harekettir. Uluslararası Deniz Hukuku’nu apaçık bir şekilde ihlal eden bu harekete uluslararası toplum tahammül edemez ve etmemelidir. BM Genel Sekreteri’nin yeni özel temsilcisiyle gerçekleştirilecek görüşmede Cumhurbaşkanı’nın Sayın Eroğlu ile buluşmayı ve görüşmecilerin buluşmalarını iptal etme yönünde aldığı kararı doğru buluyoruz. Ancak aynı zamanda, müzakerelerin kesin olarak son verilmesi konusunda hem fikir olmadığımızı AKEL olarak net bir şekilde belirttik. Herkes ve özellikle ABD ile Britanya laftan işe geçmeli ve Türkiye’nin yabancı bir Münhasır Ekonomik Bölge’deki gemi ve denizcilere yönelik yasadışı talimatının geri çekilmesinde kararlı bir şekilde katkıda bulunmalıdır. Hidrokarbon rezervlerinin değerlendirilmesinden Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızın da yararlanabilmesi için sunulan tek yol olan Kıbrıs sorununun çözümü yönünde ortaya koyulan yeni çabaya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi’nin bir bölümünün taahhüt altına alınması yürürlükte kaldığı sürece darbe vuruluyor olacaktır.

AKEL, Kıbrıs sorununun ilkeler temelinde çözümü için mücadeleyi en yüksek yurtseverlik görevi olarak görmektedir ve bu hedefe ulaşmak için, siyasi görevlerini küçük partisel hesaplardan uzak bir şekilde ve sorumlulukla yerine getirmeye devam edecektir. Türkiye’nin apaçık bir şekilde tahrik ettiği ve Osmanlı İmparatorluğu zihniyetini sergilediği bu zor saatlerde, birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tek egemenliğini, tek uluslararası kimliğini ve tek vatandaşlığını ve aynı zamanda Kıbrıslıların tümünün insan haklarını ve temel özgürlüklerini güvence altına alacak iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü hedefine ulaşmak için tüm siyasal güçlere birlik ve tutarlılık çağrısında bulunuyoruz.

8.10.2014

PREV

Soma'da yaşanan tradeji hakkındaki açıklama

NEXT

Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’ne yönelik olarak Türkiye tarafından ortaya koyulan saldırgan tutum hakkında AKEL Basın Sözcüsü Yorgos Lukaidis tarafından yapılan açıklama