Home  |  Kongreler   |  Siyasi Karar

Siyasi Karar

20o Synedrio

AKEL’in 20. Kongresi 24-27 Kasım tarihleri arasında Lefkoşa’da gerçekleştirildi. Kongre, uzun süre önce başlayan ve kongre sırasında da devam eden kongre öncesi çalışmaların, parti içi ve kamuoyuna açık yoldaşça diyaloğun, derin düşünce üretiminin bir ürünü oldu.

Kongre üretken, özgür ve demokratik tartışmalar sonrası, AKEL M.K. Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas’ın açış konuşmasını, Merkez Komitesi Kontrol Komitesi’nin raporunu ve Parti M.K. Ekonomik Durum Raporu’nu onayladı. Kongre yeni Merkez Komitesi ve Kontrol Komitesi yeni üyelerini seçti.

20. Kongre çalışmalarını tamamlarken, partinin önümüzdeki olağan kongresine dek geçecek sürede izleyeceği politikanın parametrelerini belirleyen aşağıdaki siyasi kararı da onayladı.

KKP-AKEL’İN 80. YILI

1.   20. Kongre KKP-AKEL’in 80. yılı vesilesiyle gerçekleştirilen Olağanüstü Kongre’nin bildirgesini bütünüyle benimsemektedir. KKP-AKEL’in kuruluşunun 80. yılı vesilesiyle, başta parti ve halk örgütleri veteranları olmak üzere, üyelerine ve dostlarına, Kıbrıslı çalışanlara ve genel olarak Kıbrıs halkına içten tebriklerini sunmaktadır. KKP-AKEL’in 80. yılı partimiz, ülkemiz işçi hareketi ve Kıbrıs için önemli bir yıldönümüdür. KKP-AKEL, halkımıza sunduğu hizmetler ve katkılarla, yaptığı fedakârlıklar, verdiği kurbanlar ve mücadelelerle, emekçilerin haklarını öne çıkaran ve savunan siyasal güç olarak, ilerlemenin gücü olarak; Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk-Ermeni-Maronit-Latin, bütün Kıbrıslıların beklentilerini, vizyonlarını ve çıkarlarını dile getiren parti olarak, Kıbrıs ve Kıbrıs davası için mücadele eden parti olarak, Kıbrıs halkının bilincinde layık olduğu değerli yeri kazanmıştır. Parti barış, demokrasi, sosyal ilerleme ve sosyalizm için mücadele etmeye devam etmektedir.

2.   20. Kongre, KKK-AKEL’in 80. yıldönümü onuruna gerçekleştirilen ve 2006 yılı içinde doruğa çıkacak etkinliklerden duyduğu memnuniyeti ifade etmektedir. Bütün parti örgütlerini, partimizin ve genel olarak sol hareketin tarihini, katkılarını ve kazanımlarını ortaya koyma olanağını veren bu etkinliklerin mümkün olan en büyük başarıyla gerçekleştirilmesi için çalışmaya çağırmaktadır. Her zaman gündemde olan devrimci ideolojimizi, partimizin bugünkü yenilenmiş ve çağdaş çehresini, yurtsever, sorumlu, mücadeleci ve hakları talep eden niteliğini, gelecek için vizyonlarını gösterelim.

3.  20. Kongre, AKEL’i daha da güçlendirerek, partinin 80. yıldönümüne, tüm tarihine, Kıbrıs ve çalışanlar için yeni mücadelelerle sunduğu hizmete layık bir şekilde onurlandıracağını beyan etmektedir. 20. Kongre, parti üyelerini, partimizin kuruluşunun 80. yıldönümünü onurlandırarak; azim, coşku ve fedakârlıkla siyasal, örgütsel ve diğer görevlerimize tam olarak yanıt verecek şekilde çalışmaya çağırmaktadır.

4.   AKEL 20. Kongresi, 1955-62 döneminde haksız bir yere katledilen parti ve daha genelde Halk Hareketi kadro ve üyelerinin Kıbrıs’ın özgürlüğünün kahramanları olduğunu özel olarak vurgular. AKEL bu kişilerin itibarlarının iade edilmesi mücadelesine devam etme yükümlülüğü alır.

Uluslararası Gelişmeler ve Uluslararası İlerici Hareket

  1. Küçük ülkemizi de büyük derecede etkileyen dünyadaki genel durum göz önüne alınmadan, Kıbrıs’taki gelişmeler tam olarak anlaşılamaz. 20. Kongre, kapitalizmin emperyalist aşamasının saldırganlığının, gericiliğinin ve yasadışılığının doruğunu teşkil eden, uluslararası hukukun ihlal edilmesi ve uluslararası ilişkilerde güçlü olanın dayatması ile ifade edilen, ülkelerin içerisinde de halka karşı neo-liberal biçimiyle ifade edilen emperyalist “Yeni Dünya Düzeni”nin devam ettiği ve güçlendiği tespitini yapmaktadır. Kongre, “Yeni Dünya Düzeni”ni, bu “Düzen”in ifade ve temsil ettiklerini mahkum etmektedir.
  2. Teröre karşı mücadele gerekçesiyle, bir yandan işgalci savaşlar yaygınlaştırılmakta, diğer yandan ülkelerin içinde insan haklarını ve siyasal özgürlükleri sınırlayan yasalar öne çıkarılarak dayatılmaktadır. AKEL Kongresi, ulusal ve sınıfsal mücadelelerde silahlı mücadele biçimi de dahil olmak üzere, her halkın çeşitli mücadele biçimlerini kullanma hakkını tanımaktadır. Aynı zamanda da ulusal hakların talep edilmesinde, ulusal kurtuluş ve toplumsal mücadelelerde terörün araç olarak kullanılmasını mahkum etmektedir. Ayrıca çeşitli lider emperyalist ülkenin uyguladığı devlet terörünü de mahkum etmekteyiz. Teröre karşı koymak, BM çatısı altında ele alınması gereken kolektif bir meseledir. Öncelikle teröre yol açan sebeplere, yani yoksulluğa, toplumsal adaletsizliğe, ırkçılığa, dinsel fanatizme, ulusal baskıya ve uluslararası hukukun ihlal edilmesinin her biçimine karşı konulması gerekmektedir.
  3. Kongre, uluslararası hukuka, devletlerin bağımsızlıklarına, egemenliklerine ve toprak bütünlüklerine saygıya partinin desteğini ifade etmektedir. Kültürel ve dinsel özelliklere saygıya desteğini ifade etmektedir. BM’nin Amerikan hegemonyasından ya da genel olarak her hangi bir hegemonya altında olmasından kurtulmasından yana tutumunu ortaya koymaktadır. Kongre, uluslararası sorunlara karşı koymada BM’nin rolünün güçlendirilmesinden yanadır.
  4. Ekonomik küreselleşme süreci bugün gerçekleştirildiği biçimiyle büyük sermayenin ve özellikle de gelişmiş ülkelerin çok uluslu şirketlerinin çıkarlarına hizmet etmektedir. Kapitalist sistemin doğuşundan itibaren sahip olduğu özellikleri olan adaletsizlik ve eşitsizlik, küreselleşmeyle bugün daha da belirgin olmakta, milyonlarca insanın yoksulluk ve sefalet yaşamasına neden olmaktadır.
  5. Avrupa Birliği, Batı Avrupa büyük sermayesinin, giderek daha büyük faaliyet alanını kapsamına almak için, iç olanaklarını genişletme gereksiniminden ve ABD ve Japonya gibi kapitalist dünyanın diğer güçlü kutupları karşısında Batı Avrupalıların siyasi ve ekonomik çıkarlarını olabildiğince en fazla biçimde güçlendirme gereksiniminden yola çıkan, kapitalist siyasi-ekonomik bütünleşmenin öne çıkarılan bir biçimi olmaya devam etmektedir. Avrupa Birliği’nde neo-liberalizm egemendir. Avrupa halklarının neo-liberalizme tepkisi AB Anayasası için yapılan referandumlarda açık bir şekilde ifade edilmiştir.
  6. Küreselleşme karşıtı hareket ve savaş karşıtı hareket, neo-liberalizm ve “Yeni Dünya Düzeni” karşısında şüpheleri dile getirip umut veren perspektifler sunmaktadırlar. Ancak henüz gelişmelerinin ilk adımlarında bulunmaktadırlar. Sol ve ilerici toplumsal güçlerin görevi dünya çapında, Avrupa düzeyinde, ulusal düzeyde sosyal forumlarla işbirliklerini daha da geliştirmek için, doğru sınıfsal yönelimi almaları için, halkların ve yurttaşların onayı olmaksızın birleşik bir dünya ekonomik modelinin dayatılmasına karşı direnişte önemli rol oynamaları için çaba göstermektir.
  7. Bütün dünyada Sol “Yeni Dünya Düzeni”nin ve küreselleşmenin tahrikleriyle karşı karşıya bulunmaktadır. Sadece Sol güçler, alternatif bir süre üzerinde çalışarak, bu alternatif süreci dünya ve halklara sunabilirler. Halka ve emekçilere karşı bugün egemen olan soygun düzeni insanlığın kaderi olamaz. Demokrasi, sosyal adalet ve insanı esas alan sosyalizm ilkelerinin uygulanmasına götürecek olan değişimi çalışanlar mücadeleleriyle sağlayacaklardır. Sol ve ilerici partilerin Avrupa ve dünya çapında koordinasyon ve işbirliklerini güçlendirmek gerekmektedir ve böylece Halk hareketi değişim mücadelesinde tekrar harekete geçirici güç olabilecektir. AKEL, gücü oranında, bu yönde çalışmaya ve insiyatifler üslenmeye devam edecektir.
  8. Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne girmesinden sonra, AKEL Avrupa Parlamentosu’nun Birleşik Sol-Kuzey Yeşil Sol Gurubu’nda tam üye olarak yer almaktadır. Ayrıca Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Birleşik Sol Gurubu’nda da yer almaya devam etmektedir. AKEL bu gruplar içerisindeki faaliyeti ile daha demokratik ve toplumsal olarak daha adil bir Avrupa’nın yaratılması için katkılarını sunmayı ve Kıbrıs sorunun adil çözümü için tezlerimizi öne çıkarmayı hedeflemektedir.
  9. Avrupa Sol Partisi’nin yaratılması konusunda da, AB ülkelerindeki Sol partiler arasında daha iyi koordinasyon ve birlik gereksinimine yanıt verebilecek bu partinin oluşturulması çabalarını AKEL daha başlangıcından itibaren destekledi ve bu çabalarda yer aldı. Bu konuda, Avrupa Sol Partisi’nin oluşturulması çabaları sürecinde gerçekten koşullar oluşmadan bazı aceleci hareketlerin olduğu değerlendirilmesini yapmaktayız. AKEL, Avrupa’da solun birliğinin sağlanmasının gerçek bir gereksinim olduğu görüşündedir ve bu yönde her faaliyetin istikrarlı ve emin adımlarla gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Parti ve birliği

  1. Partinin mücadelelerinin, başarılarının ve gücünün sonucu Kıbrıs’ta çalışanların kazanımları, demokrasinin işleyişi ve yaşamın pek çok alanıyla ilgili olarak var olan durum örnek alınacak değerdedir. 19. Kongre’den sonra geçen süre içerisinde partinin gönüllü ve profesyonel mekanizması pek çok siyasal ve örgütsel görevi başarı ile yerine getirmeye çağrıldı. Gözlemlenen tüm zorluklara ve sorunlara rağmen; parti mekanizmasının üzerine düşen görevleri başarılı bir biçimde yerine getirdiğini 20. Kongre saptamaktadır. Özellikle çeşitli seçimlerde yapılan çalışmaların, 2001 Milletvekilliği Seçimleri’nde ve 2003 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde zaferle sonuçlandığı kaydedildi. Ayrıca yıllık örgütsel planın hedefleri, parti ve halk hareketinin üyelerinin ve sempatizanlarının etkinliği ile ana ve yardımcı büroların faaliyetlerinde olumlu adımlar kaydedildi.
  2. Ancak parti mekanizmasının işleyişinde bazı ciddi zaaflar ve eksiklikler de yaşandı. Rehavet, kariyer düşkünlüğü, gönüllü çalışmalara katkılardaki azalma şeklindeki olgular partinin saflarında görülmeye devam etmektedir ve bu olumsuz olgular faaliyetimizi nicel ve nitel olarak yükseltme çabasının önünde engelleyici unsurlardır. Kapitalist toplumun türettiği ve beslediği bu tür olgularla AKEL uzlaşmaz. Bunlara karşı koyma için çabalar ortaya konulduysa da önemli başarıların kaydedildiği söylenemez.
  3. Çoğu zaman zor, çetin ve stresli olan örgütsel çalışmanın siyasi ve ideolojik öneminin kavranılması için daha fazla çaba ortaya konulmalıdır. Gönüllü ve profesyonel mekanizmanın güçlendirilmesi için gecikmeden harekete geçmeliyiz. Yeni üyeler, onların doğru uyumunun sağlanması, bütün alanlardaki kadro ve üyelerin siyasal ve ideolojik düzeylerinin güçlendirilmesi gibi, partinin diğer faaliyetleri ile aynı zamanda bu önemli konuda ilerleme gerçekleştirilmelidir.
  4. Partinin, çalışanlarla ve genel olarak halkla bağlantı halkası, önemli kararların alınması sürecinde özlü bir araç , partinin kararlarını yaşama geçirme aracı olan Parti Taban Örgütü’ne, sadece yönlendirici organlar tarafından değil, ister parti mekanizması içerisinde, ister kamu makamlarında görev yapan bütün düzeylerdeki parti kadroları tarafından daha fazla dikkat gösterilmesi gerekmektedir.
  5. Olumsuz olgularla mücadele çabası, bu olguların yol açtıkları sorunların çözümü gereksinimi partinin işleyiş ve verimliliğinin aşamalı ve çok yönlü bir biçimde nitel olarak iyileştirilmesiyle bağlantılıdır. 20. Kongre bu tespitleri yaparak, 20. Kongre ile 21. Kongre arasındaki sürede, partinin örgütsel durumunun ve olası tüzüksel değişikliklerin ele alınacağı Olağanüstü Kongre’nin gerçekleştirilmesine karar vermektedir. Bu nedenle de, partimizin 21. Kongresi öncesinde olumlu ve önemli bir rol oynayabilecek olan Tüm Kıbrıs Örgüt Konferansı’nın iki kongre arasında gerçekleştirilmesi yararlı olacaktır.
  6. AKEL’in 1990 yılındaki 17. Kongresi’nden itibaren partinin faaliyeti ülkenin neredeyse bütün siyasal, sosyal ve kültürel alanlarına yayıldı. Bütün bu alanları kapsayan kitlesel örgütlenmelerdeki çalışmalarımız daha da arttı ve yoğunlaştı. Kongre, çeşitli kitlesel örgütlenmelerdeki faaliyetlerimizin olumlu sonuçlarını takdirle kaydetti. Partimizin mesleki-sendikal alanlardaki örgütlenmeleri kayda değer başarılar elde etmektedirler. Ancak aynı zamanda, Kıbrıs toplumunun AKEL’den beklediği derecede katkıda bulunmamıza izin vermeyen bazı eksikliklerin ve zaafların olduğunu da Kongre tespit etmektedir. Faaliyetimizi geliştirme olanağı ve ayrıca daha pek çok yeni alanlarda örgütlenme gereksinimi de vardır. Merkez Komitesi yardımcı bürolarının daha örgütlü ve daha sistemli çalışma için düzeylerinin yükseltilmesi de bir gerekliliktir. Partinin kurumsal organlardaki temsilcilerinin olumlu katkılarının gözlemlenmesinin yanı sıra daha iyi anlaşma ve koordinasyon sağlama gereksinimi kendini hissettirmektedir.
  7. Partinin birliği en büyük kazanımız ve sahip olduğumuz en güçlü silahtır. 19. Kongreden bugüne kadar geçen beş yılda partinin kolektif kararlarının ihlal edilmeleri olguları maalesef yoğunlaşmıştır. Bu tür olgularla seçimlerde ve özellikle de 2004 Nisan referandumunda karşılaştık. Kolektif kararların ihlal edilmesi ideolojik eğitim alanında bir boşluğu göstermektedir ve bunun aşılması gerekir. Önemli konularda kararlar almaya çağrıldığımız zor anlarda, partinin birliğinin daha da gerekli olduğu sıralarda, üzerine düşenleri yerine getirmekte herkes başarılı olamadı. Kimileri şahsi bilinçlerini, partinin kolektif bilincinin üzerine koydu ve bu şekilde partinin politikasının ve mücadelesinin birlik ve sonuç vericiliğinde sorun doğmasına yol açtılar.
  8. Kongre çalışma, mücadele ve davranışlarımız alanlarındaki olumsuz olgulara karşı olduğu gibi, bu olumsuz olguya karşı mücadele etmeye partiyi çağırmaktadır. Sadece bu şekilde partinin kararlarının öne çıkarılması, güçlüklere karşı koyup birlik içerisinde ilerlemesi sürekli kılınacaktır. Hepimizin partimizin örgütsel ilkelerine, komünist ahlakın faziletlerine sadakat göstermesi gereklidir.
  9. Partimizin organları olumsuz olgular karşısında tolerans göstermemelidirler. Yoldaşça ikna ederek ve bunun yanı sıra gerektiğinde gerekli önlemleri alarak, tüzüğümüzde de belirtildiği ve kolektif organlarımızın yorumladığı gibi partinin birliği, politikası ve ilkeleri korunmalıdır.
  10. Parti kadro ve üyelerinin ideolojik eğitimi temel görevlerimizden biri olmaya devam etmektedir. Burjuva ideolojisi, emperyalist “Yeni Dünya Düzeni” ve çok uluslu şirketlerin küreselleşmesi ideolojiden uzaklaşmayı, sağ ve sol arasında sınırların kaybolduğuna dair düşünceleri, apolitikleşmeyi, kozmopolitizmi, örgütlü mücadelenin değerini kavramayan anlayışları öne çıkarmaktadırlar. Bu durum olumsuz olgulara yol açarak, partisel yaşantımızı da etkilemektedir. Bu tür olumsuz olgulara karşı başarı ile mücadele için temel bir unsur ideolojik çalışmaları yoğunlaştırmaktır.
  11. Marksist-Leninist dünya görüşünün temel ilkeleri, sosyalizm anlayışımız, enternasyonalizm, dünya ilerici hareketi içerisindeki çağdaş düşünceler, milliyetçiliğe ve şovenizme karşı mücadele, partimizin işleyişini düzenleyen örgütsel ilkeler ideolojik çalışmalarımızın merkezinde olmalıdır. İdeolojimizi mücadeleci bir şekilde savunmak; burjuva ideolojisinin geliştirdiği açmazları, tezatları ve yanılgıları ortaya koymak; neo-liberalizmin halk karşıtı niteliğini argümanlarla sergilemek; milliyetçiliğe ve şovenizme karşı, kültürün yozlaştırılmasına ve kozmopolitizme karşı mücadele etmek Kıbrıs’ın özel koşullarında sadece ideolojik değil, dev siyasal öneme de sahiptir.
  12. Kongre, teknolojinin sunduğu olanaklar da değerlendirilerek, ideolojik çalışmalarımızı yoğunlaştırmak ve geliştirmek için ortaya konulan çabaları takdir etmektedir. Tüm bunlara rağmen, ideolojik faaliyetlerimizi arzu ettiğimiz ve koşulların gerektirdiği düzeye çıkaramamış olduğumuz bir gerçekliktir. Daha örgütlü ve programlı bir şekilde, sürekli olarak çaba içerisinde olmak gerekmektedir. Ayrıca uluslararası ilişkilerimizi de daha iyi değerlendirmemiz gerekmektedir. İdeolojik alandaki faaliyetimiz daha dışa açık bir şekilde gerçekleştirilmeli, mesajlarımızın daha geniş halk katmanlarına ulaşmasını hedeflenmelidir.
  13. KKP-AKEL’in 80. yıldönümünün ideolojik alanda da değerlendirilmesi gerekir. Partimizin yıllar boyu verdiği mücadeleler, büyük fedakarlıkları ve değerli katkıları her AKEL’cinin ve Kıbrıs’ta yaşayan her ilerici insanın edinmesi gereken ve zamanın yıpratamadığı önemdeki dersleri içermektedirler.
  14. Merkez Komitesi’nin periyodik teorik siyasi yayın organı olan “Neos Dimokratis” (Yeni Demokrat) dergisinin gerekliliğine ilişkin tüm tespitlere rağmen, dergi özünde faal bir durumda bulunmamaktadır. Teorik ve siyasi yayın organımızın rolü, düzenli olarak yayınlanması ve içeriğinin geliştirilmesi konusu birincil önemdeki görevimiz olarak önümüzde durmaktadır ve bu konu yeni Merkez Komitesi’ni çok ciddi ve somut olarak ilgilendirmelidir.
  15. İhtiyat günlük parti çalışmamızın bir parçasıdır. Büyük bir siyasal parti olarak AKEL’in politikasını ve taktiklerini doğru bir şekilde oluşturması için çeşitli gelişmeler hakkında sürekli olarak bilgi sahibi olması gerekir. Diğer yandan kendisine ve kadrolarına karşı ortaya çıkabilecek olası faaliyetlerin önüne geçebilecek konumda da olması gerekir. Aynı zamanda yarı işgal ve tehlike tehditleri altındaki bir ülkede faaliyet gösteren bir parti olarak, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin güvenliğini ilgilendiren konularda da ihtiyatlı olmayı borç biliyoruz. Kongre, hepimizin görevi olan partisel ve siyasal ihtiyatın yoğunlaştırılması ve geliştirilmesinin gerekli olduğunu vurgulamaktadır.
  16. Ciddiyet, sorumluluk, tezlerin argümanlarla ortaya konulması, diğer siyasal güçlere saygı ve kolektiflik AKEL Sol Yeni Güçler Meclis Gurubu’nun Meclis içerisindeki mevcudiyetini karakterize eden unsurlardır. Kongre, Meclis Gurubu’muzun mevcudiyetini ve faaliyetini yekünen olumlu olarak değerlendirdiğini ifade etmektedir ve aynı zamanda daha da geliştirme olanaklarının var olduğu tespitini yapmaktadır.
  17. Yüzlerce sorunun özellikle ele alınarak çözülmesiyle bağlantılı olarak, AKEL-Sol-Yeni Güçler Meclis Gurubu’nun üyeleri bütün hizmet süreleri boyunca Meclis dışında da faaliyetlerini özlü ve çok yönlü bir biçimde geliştirdiler. Kongre, Meclis Gurubu’muzun üyelerinin kentlerle, köylerle, örgütlü toplumsal kesimlerle, ama birey olarak yurttaşla da temaslarını genel hatlarıyla tatmin edici düzeyde bularak, milletvekillerimizi halkla temaslarını daha da arttırmaya ve halkımızın sorunları üzerine daha fazla yoğunlaşmaya çağırmaktadır. Kongre, Meclis çalışma gurubunun faaliyetlerinin sonucunu olumlu olarak değerlendirmekte ve aynı zamanda bu kurumun faaliyetinin geliştirilmesinin olanaklarına işaret ederek, bu olanakların değerlendirilmesi gerektiğini kaydetmektedir.
  18.  Kongre, AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Cumhuriyeti Meclis Başkanlığı’na seçilmesinin Kıbrıs siyasal yaşamı açısından tarihi bir olay olduğu tespitini yapmaktadır. Bu gelişmeyle, Cumhuriyet’in yüksek makamlarına seçilmelerinde başka alanlardan şahsiyetleri işbirlikleri çerçevesinde AKEL’in sadece desteklediği değil, kendisi için de haklı olarak talepte bulunduğu yeni bir dönem başlamıştır. AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri’nin Meclis Başkanı olması, partimizin ve uzun yıllar süren mücadelelerinin haklılığını göstermektedir.
  19. Meclis Başkanlığı son beş yıl boyunca uyumlu bir şekilde faaliyet gösterdi ve ortak anlayışları öne çıkardı. Yabancı parlamentolarla mükemmel ilişkiler geliştirdi. Ülkemiz için zor bir dönemde Parlamenter diplomasinin hizmetlerini Kıbrıs’ın davasına sunarak, Parlamenter diplomasiyi daha da geliştirdi. Meclis Başkanlığı’nın inisiyatifleriyle Meclis yurttaşla iletişim istikrarlı hale geldi ve kültür gibi çeşitli alanlarda çok yönlü etkinlikler geliştirildi. Meclis’teki çalışma koşulları iyileştirildi. Bilimsel Yardımcı’nın kurumsallaşması gündeme getirildi. Yaşlılar Meclisi, Gençler Meclisi, Çocuklar Meclisi gibi bir dizi yeni tanınmaya başlanan kurumlar desteklendi. Partimiz, hem Kıbrıs devletinin yüksek kurumlarında başarıyla yer alma yeteneğini gösterdi, hem de önemli çalışmalarıyla bu kurumları yükseltti.
  20. AKEL, 2004 Haziran ayından itibaren, Avrupa Parlamentosu’nda ve Avrupa Birleşik Sol – Kuzey Yeşil Sol Siyasal Gurubu’nda yer almaktadır. AKEL için Avrupa Parlamentosu’nda yer almak Kıbrıs sorununun öne çıkarılması için mücadelenin, neo-liberal politikalara ve AB’nin demokrasiyi sınırlayıcı bazı kararlarına karşı koyma mücadelesinin bir parçasıdır. Geniş emekçi kitlelerin lehine, halktan yana tezlerin öne çıkarılması mücadelesinin bir parçasını teşkil etmektedir. 20. Kongre, hem Avrupa Parlamentosu, hem de Avrupa Birleşik Sol – Kuzey Yeşil Sol siyasi gurubu içerisinde faaliyetin bir yıllık tecrübelerini değerlendirerek; gücümüzün ve güçlüklerin bilincinde olarak, partimizin bu düzeydeki faaliyetlerini ve sonuç alıcılığını daha da geliştirme olanaklarına sahip olduğu tespitini yapmaktadır.
  21. Kongre, partinin günlük ifade organı olarak “Haravgi”nin önemini vurgulayarak, son beş yıl içerisinde gazetenin hem içeriğinde, hem de biçiminde ciddi ve özlü değişiklikler yapıldığını ve gazetenin yeni, modern bir çehre kazanmasına yeni biçiminin de yardımcı olduğunu tespit etmektedir. Ancak gazetenin içerik ve görünümündeki iyileşmeye okunmasında artış maalesef refakat etmedi. Daha geneldeki olumsuz gevşeme olgusu, gazete dağıtımcılarının kaybıyla ortaya çıkan sorunlar ve medya araçlarının ve özellikle de elektronik medya araçlarının çokluğu “Haravgi”nin tirajının arttırılması konusunu olumsuz yönde etkilemektedir.
  22. “Haravgi”yi her gün satın alıp okuma, inceleme gereksiniminin kavranması daimi bir ideolojik-politik görevdir. İfade organımızın yayılmasını ve okunmasının artmasını sağlamak, önemli siyasal ve ideolojik içeriğe sahip olan örgütsel bir görevdir. “Haravgi”nin okunmasını arttırmak merkezi, bölgesel ve yerel, bütün parti organlarının ve parti üyelerinin tümünün sürekli olarak dikkatlerinin merkezinde bulunmalıdır.
  23. Toplumsal gelişmeye ve siyasetin analizinin, partinin tezlerinin ve önerilerinin, bilgilendirmenin çağdaş gereklerine yanıt verebilmesi için “Haravgi”nin içeriğinin ve görünümünün sürekli olarak geliştirilmesi şarttır. Kongre, “Haravgi”nin içeriğinin, kalitesinin ve görünümünün sürekli olarak daha da iyileşmesi için gazete idaresini ve bütün emekçilerini bu yönde çalışmaya çağırmaktadır.

Kıbrıs Sorunu

  1. Kongre, Kıbrıs sorununun istila, işgal, yabancı müdahaleler ve Kıbrıs halkının tümünün insan haklarının çiğnenmesi sorunu olduğuna dair partinin kesin tezini teyit etmektedir. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ve toprak bütünlüğünün ihlal edilmesi konusudur. Silahların şiddeti ile dayatılan “etnik temizlik” konusudur. Kıbrıs sorunu aynı zamanda iki toplum arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi sorunudur.
  2. 1974’ten sonra Kıbrıs sorunun çözümü için ortaya konulan bütün çabalar Türkiye’nin uzlaşmaz tutumuyla, iki ayrı devlet varlığı çözümünde ısrar etmesiyle ve Kıbrıs üzerinde egemenlik hakları talep etmesiyle karşı karşıya kaldılar. Bu yıllarda Kıbrısrum tarafınca yapılmış olan hatalar, Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğünün sürmesinde hiç bir biçimde Türkiye’yi ve şoven Kıbrıstürk liderliğini suçsuz kılmamaktadır.
  3. Türk tezleri her zaman Ankara’nın NATO’daki müttefikleri içerisinde yankı bulmuştur ve gerek Kıbrıs sorunun ortaya çıkmasında, gerekse sorunun sürmesinde bu müttefiklerin sorumlulukları büyüktür. 1990 yılından sonra Kıbrıs sorununda durum daha da zor hale gelmiştir. Bir yandan Kıbrıs, Sovyetler Birliği, sosyalist ülkeler topluluğu ve Bağlantısızlar Hareketi gibi geleneksel dostlarından ve destekleyicilerinden mahrum kalmıştır. Diğer yandan da “Yeni Dünya Düzeni” diye adlandırılan koşulların çerçevesinde Birleşmiş Milletler’in Kıbrıs’la ilgili kararlarının öz ve biçiminden aşamalı bir şekilde sapma kaydedilmiştir. Annan planı da bunun ürünüdür. Bu sapma konusunda ve Kıbrıs sorunu ile ilgili yaratılan durum hakkında, DİSİ hükümetinin de -hataları, eksiklikleri, çelişkileri, attığı geri adımlar ve üstlendiği taahhütlerle- sorumluluğu yok değildir.
  4. Annan Planı temelinde Kıbrıs sorunun çözümü girişimi, çözüm için ortaya konulan en derli toplu çözüm girişimi oldu. Annan Planı bugüne kadar ortaya konulmuş olan en anlamlı ve detaylı plandır. Ancak Plan’ı yapanların iddia ettikleri gibi, adil ya da dengeli değildir. AKEL, Annan Planı’nın olumlu ama olumsuz da unsurlar içerdiği değerlendirmesini yaparak, neredeyse bütün siyasal güçlerin kabul ettiği biçimde, bu planı müzakereler için zemin olarak kabul etti. Planın iki toplum tarafından da kabul edilmesine izin verecek ve Kıbrıs sorununa kalıcı ve işlerliği olacak bir çözümü sağlayacak şekilde gerekli değişikliklerin yapılması için bütün gücüyle mücadele etti. Sıkışık takvimler ve BM Genel Sekreteri’nin hakemliğini öngören işlem, iki tarafın plan üzerinde özlü müzakere yapmasına ve üzerinde anlaşmaya varılacak bir çözüme ulaşılmasına izin vermedi. BM Genel Sekreteri’nin hakemliği adaletsizdi ve dengesiz bir şekilde Türk tezlerinden yana oldu. AKEL Cumhurbaşkanı’nın Annan Planı ile ilgili konuşmasında dile getirdiği bazı değerlendirmeleri, özellikle de “de facto taksimi ortadan kaldırmayacağı, aksine bunu meşrulaştırıp derinleştireceği” değerlendirmesini paylaşmadı. Böylesi bir değerlendirme olsaydı, o zaman Plan’ın müzakere zemini olarak dahi kabul edilmemesi gerekirdi.
  5. Partimizin 14 Nisan 2004 tarihinde gerçekleştirilen Konferansı, Kıbrısrum toplumu içerisinde endişelere neden olan hususlar üzerinde müzakere yapılması ve planın boşluklarının giderilmesi için zaman verilmesi için referandumların ertelenmesini istedi. AKEL’in önerisi ne yazık ki Türk tarafınca kabul edilmedi. Bu nedenle de AKEL halkı, referanduma sunulduğu şekliyle Annan Planı aleyhine oy kullanmaya çağırmak zorunda kaldı. AKEL, referandumun sonucunu tamamen saygıyla karşıladı. Referandumdan sonra, partimizin politikası ve faaliyetleri açısından göz önüne alınması gereken farklı koşullar ortaya çıktı. 20. Kongre, partimizin aldığı tutumun Kıbrıs’ı çok zor bir durumdan çıkardığı, müzakere sürecinin yeniden başlaması ve Kıbrıs sorununun mümkün olan en kısa süre içerisinde çözümü perspektifini açık bıraktığı değerlendirmesini yaparak; referandum öncesinde, referandum sırasında ve sonrasında Merkez Komitesi’nin aldığı kararları ve tutumları onaylamaktadır.
  6. Referandumlardan sonraki sürede, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı saldırıların savuşturulması ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasallığının savunulması için, Cumhurbaşkanı ve diğer güçlerle işbirliği içerisinde partimiz sıkı bir biçimde çalıştı. İşgalci oluşumun konumunun yükseltilmesi teşebbüslerinin savuşturulması ve Kıbrısrum tarafının tezlerinin anlaşılması için çalışmaktadır. Bunun yanı sıra, partimiz, Kıbrısrum tarafının üzerinde değişiklikler yapılmasını arzu ettiği Annan Planı’nın bölümlerinin kodlanması ve bu kodlamanın Ulusal Konsey’de en geniş kabulü görmesi için yaratıcı bir şekilde çalıştı. Arzu edilen değişikliklerin kodlanması ve bunların BM Genel Sekreteri’ne bildirilmesi olumsuz havanın değişmesine katkıda bulundu. Bu aşamada Kıbrısrum tarafının tezlerinin hiyerarşik bir sıralamaya konulması yönünde Amerikalılar ve başkaları tarafından öne sürülen talep kabul edilemez. Kıbrısrum tarafının tezlerinin olası bir hiyerarşik sıralamaya konulması, yeni müzakerenin toplu gelişimi göz önüne alınarak, müzakereler çerçevesinde yapılabilir.
  7. AKEL, iç cephede ortaya çıkan iki uç akıma karşı konulması için çok doğru bir şekilde çalıştı. Bu akımlardan biri, Plan’ın reddedilmesinin yol açacağı olası etkiler hakkında felaket tellallığı yaparak, Kıbrıs sorununda var olan durumun sürmesinin yaratacağı tehlikeleri de gerekçe olarak gösterip, halkın yargısını göz ardı edip, özünde Plan’ın referanduma sunulduğu şekliyle tekrar gündeme getirilmesinden yana bir tutum ortaya koymaktadır. Diğer akım ise, referandumdaki % 76’lık oranı gerekçe göstererek, net olmayan sözde bir “Avrupa çözümü” adına Plan’ın ve iki toplumlu, iki bölgeli federasyon çözümünün reddedilmesini talep etmektedir. Kongre, bu iki akımın da yıkıcı oldukları değerlendirmesini yapmakta ve yeni Merkez Komitesi’ni bu akımların gizledikleri tehlikelere işaret etmeye ve bu akımlara karşı koymayı sürdürmeye çağırmaktadır.
  8. Başlıca Amerikalılar ve İngilizler tarafından ortaya konulmaya devam eden tepkilere rağmen,

a)       Annan Planı’nın olduğu haliyle yeniden getirilmesinde ısrar etmenin hiç bir yere götürmediği,

b)       Kıbrısrum toplumunu da tatmin edecek değişikliklerin yapılması gerektiği,

c)       Yeni insiyatifin iyi hazırlanması gerektiği,

d)       Boğucu takvimlerin ve hakemliklerin olmaması gerektiği

genel olarak kabul edilmektedir. Kıbrıs sorununda bundan sonraki adımların neler olacağı ve ne zaman ortaya konulacağına karar vermesi BM Genel Sekreteri’ne kalmıştır.

  1. AKEL 20. Kongresi, Kıbrıs sorununun içinde bulunduğu aşamada, partimizin, Cumhurbaşkanı ve Ulusal Konsey ile işbirliği içinde müzakerelerin Birleşmiş Milletler çerçevesinde yeniden başlamasının koşullarını yaratmak için çalışmaya devam edeceğini vurgular. Doğru önkoşulların yaratılmasının çok büyük önem taşımaktadır çünkü yeni bir başarısızlığın Kıbrıs sorununda güçlü yara açacak olması bir veridir. Boğucu takvimler olmaksızın, ama aynı zamanda Kıbrıs sorunun çözümünü zamanın derinliklerine götüren sonu gelmez görüşmeler de olmaksızın, özlü müzakerelerin en kısa süre içerisinde yeniden başlamasını arzulamaktayız. İşgalin “oldu-bitti”lerini zamanın kalıcı kıldığının bilincindeyiz. Hem çözümün kısa süre içerisinde sağlanması, hem de çözümün içeriği bizi ilgilendirmektedir. Hakemliklerden uzak bir şekilde, üzerinde anlaşmaya varılacak çözüme götürecek müzakerelerin yeniden başlamasını hedefliyoruz. BM Genel Sekreteri’nin planında, Kıbrıslırumların da planı kabul etmesine izin verecek, koşulların elverdiği oranda adil, kalıcı ve işlerliği olan bir çözüme götürecek özlü değişikliklerin yapılması gerektiği konusunda ikna etmek için çalışıyoruz. Arzu ettiğimiz değişiklikler, parametreleri üzerinde çözümün aranacağı planın ne felsefesini değiştiriyor, ne de Kıbrıstürk toplumunun haklarını ortadan kaldırıyorlar. Biz, yabancılara değil, Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk, tüm Kıbrıslılara hizmet edecek bir çözümü hedefliyoruz.
  2. Çözümün anahtarı Ankara’da olmaya devam etmektedir. Hem Türk hükümeti, hem de Kıbrıstürk liderliğinin en azından bu aşamada önceliklerinin, referandumda takındıkları tavırdan kazanç sağlama ve işgal altındaki bölgedeki rejiminin konumunu uluslararası düzeyde yükseltme olduğu görünümünü vermektedir. Türkiye, Annan Planı’nın oluşturulması ve daha sonra geçen yılki hakemliğin aracılığıyla Kıbrıs ve Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk, bütün Kıbrıs halkı aleyhine avantajlarını korumayı, ve hatta avantajlar elde etmeyi başardı. Bu hususlarda ısrar, soruna doğru ve karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüm bulunmasına götüremez. Türkiye’nin Kıbrıs sorununa ilişkin felsefesini değiştirmesi Türkiye’nin de çıkarınadır.
  3.  Türkiye’nin felsefesini değiştirmekle yükümlü olması ve müteakiben Kıbrıs sorunun çözüm yolunun açılması için, uluslararası faktör ve özellikle Amerikan-İngiliz unsuru Ankara’nın yatıştırılması politikasına son vermelidir. İşgalci rejimin konumunun yükseltilmesi yönünde Ankara’nın ve Kıbrıstürk liderliğinin beklentilerini ve bölücü akımları beslemeyi durdurmaları ve Kıbrıs sorunun çözümü için işbirliği içinde çalışmaları yükümlülüğünü onlara sürekli olarak göstermeleri gerekmektedir.
  4. Kıbrıs sorunu uluslararası bir sorun olarak BM çerçevesi içerisinde kalmalıdır. AKEL, Kıbrıs sorununa çözüm aranacak yerin, Kıbrıs’ın davasına mümkün en geniş desteği arayabileceği ve bulabileceği Birleşmiş Milletler Organizasyonu olduğu tezinde ısrar etmektedir. Aynı zamanda, Kıbrıs’ın tam üyesi olduğu ve Türkiye’nin içinde yer almayı istediği Avrupa Birliği’nin Kıbrıs sorunun çözüm çabalarında önemli rol oynayabileceğini ve oynaması gerektiğini AKEL vurgulamaktadır. Konuya doğru yaklaşım zemini budur. Birleşmiş Milletler’in yerine Avrupa Birliği’nin geçmesini hedefleyen olası tartışmalar ve tutumlar, sadece zarara yol açabilir.
  5.  1 Mayıs 2004 tarihinden itibaren Kıbrıs Cumhuriyeti bütün topraklarıyla Avrupa Birliği’nin eşit üye devletidir. Diğer yandan Türkiye de, AB’ye girmek için resmi tam üyelik müzakerelerine 3 Ekim tarihinden itibaren başlamıştır. Kıbrıs’ın AB’ye girmesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme arzusu ile bağlantılı olarak olumlu bir konjonktür yaratmaktadır. Kıbrıs sorunun çözümü için bu konjonktürü değerlendirmeye devam etmeliyiz. Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımadığı ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de kapsayacak şekilde Ankara Protokolü’nü uygulama yükümlülüğünün olmadığı yönündeki beyanına yanıt veren AB açıklaması ile Türkiye’nin müzakere çerçevesi, somut koşullar içersinde AKEL tarafından Kıbrıs için tatmin edici olarak değerlendirilmektedir. Bu tatmin edici sonuca ulaşabilmek için Kıbrıs çetin mücadeleler verdi ve bu gelişme sürecinde partimizin katkısı önemliydi. Türkiye, AB ve dolayısıyla Kıbrıs Cumhuriyeti karşısında belirli yükümlülükleri üstlendi. Bu yükümlülükler doğru değerlendirildiği takdirde, Ankara’yı Kıbrıs sorunun çözümü için teşvik edecek işleyişe sahip olacaklardır.
  6. AKEL Kıbrıs sorununa, iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu öngören BM kararları ile 1977 ve 1979 Doruk Anlaşmaları temelinde barışçıl bir çözüm bulunması için bütün gücüyle mücadele etmeye devam edecektir. İki bölgeli, iki toplumlu federasyon Kıbrıslırumların, Kıbrıslıtürklerin buluştuğu noktadır ve uluslararası destek de görmektedir. Bunun olası terki daha iyi çözüme değil, yeni maceralara götürür.

         Çözüm, uluslararası hukukla, insan haklarına ilişkin uluslararası anlaşmalarla ve Topluluk müktesebatıyla uyumlu olmalıdır.

         İki bölgeli, iki toplumu Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir tek egemenliği, uluslararası kimliği ve vatandaşlığı olmalıdır.

         Çözüm Türk işgal ordularının ve yerleşiklerin adadan ayrılmasını öngörmelidir. Hiç bir yabancı ülkeye tek yanlı müdahale hakkı vermeksizin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin askersizleşmesini öngörmelidir. Kıbrıs’ın askersizleştirilmesi son hedef olarak varlığını koruyor.

         Çözüm, herhangi bir yabancı ülkeye tek yanlı müdahale hakkı vermeksizin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, birliğine, toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı göstermelidir.

         Göçmenlerin evlerine ve mal varlıklarına dönüş hakkı da dâhil olmak üzere, bütün Kıbrıslıların insan haklarını ve temel özgürlüklerini sağlamalı ve güvence altına almalıdır. Kıbrıs sorununun çözümü tartışmaları çerçevesinde siyasi avantaj elde etmeyi hedefleyen yeni bir oldu-bitti olarak Kıbrısrum malları üzerine yasadışı inşa çalışmalarını mahkum ediyoruz.

         AKEL, Birleşmiş Milletler kararlarında belirtildiği gibi federasyon çerçevesinde iki toplumun siyasal eşitliğini tutarlı bir şekilde desteklemektedir.

Yeniden Yakınlaşma ve Kıbrıstürk Toplumu

  1. İşbirliği, barış içinde bir arada yaşama, tüm çocuklarına mutlu bir yaşam sağlayacak olan ortak vatan için mücadele, AKEL için hiç bir zaman partisel çıkar ya da dışa gösteri amacıyla bağlantılı olarak değişen siyasi bir trend olmadı. Bu politika, AKEL için 80 yıllık yaşam ve faaliyetinde yol gösterici pusulası olan ve olmaya devam eden Marksizm-Leninizm ve bilimsel sosyalizm ideolojisinden kaynaklanıyor. AKEL’in Kıbrıstürk toplumu ile ilişkileri yoldaşlarımız Kavazoğlu ile Mişaulis’in yaşamlarını feda etmeleri ile doruk noktasına ulaşan özverileri ile gerçekleştirilen ortak sınıf ve siyasi mücadelelerde inşa edildi. Bu nedenden dolayı yeniden yakınlaşma, Kıbrıs sorunun çözümü ve Kıbrıslırumlar ile Kıbrıslıtürkler’in ortak vatanı inşaalarında partimizin politikasında önemli bir yere sahiptir. Partimiz, yeniden yakınlaşmayı halkımızın işgale karşı mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak görür ve bunun sonucu olarak yeniden yakınlaşmaya siyasi ve sosyal bir içerik verir. Yeniden yakınlaşmayı, bazı çalışmalarla önyargılara karşı mücadele ve bir toplumun diğer topluma karşı psikolojisini değiştirme olarak gören ve onu işgale karşı mücadeleden ayrılmasını öngören yeniden yakınlaşma anlayışlarını ret ediyoruz. Yeniden yakınlaşmayı yabancı merkezlerin güdümüne sokma yönünde her tür uğraşı reddediyoruz. Yeniden yakınlaşma Kıbrıslıların, Kıbnrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ve onları ifade eden örgütlerin davasıdır. Kongre, partinin yeniden yakınlaşma politikasını terk ettiği yönündeki iddialara kararlı bir şekilde karşı çıkar.
  2. İster milliyetçi-şoven sloganlarla, ister federasyon çözümünün reddi yoluyla, ister Kıbrıstürk toplumunun bazı ilerici güçlerinin yasa dışı devletin yapılarına düşkünlüğü ve hatta savunması yoluyla, ister memleketimiz için bir felaket olan “etnik temizliği” kabul etme yoluyla ifade edilen milliyetçiliğin ve şovenizmin karşısında, yeniden yakınlaşma karşı hareket olarak sürdürülmelidir. AKEL ve Halk Hareketi verdikleri mücadele ile yeniden yakınlaşma politikasını öne sürdüler ve bu politikanın kabul edilip yerleşmesine büyük katkı sağladılar. AKEL ve Halk Hareketi yeniden yakınlaşmanın öncüsü olamaya devam edecektir.
  3. AKEL, Türkiye’nin işgal bölgesindeki belirleyici rolünü göz ardı etmeksizin Kıbrıs sorununun çözümünde Kıbrıstürk toplumuna ve onun rolüne büyük önem veriyor. Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürkler, vatanımızın yeniden birleşmesi mücadelesinde nesnel olarak müttefiktirler.
  4. 20. Kongre, taksimin ve şovenizmin en başta gelen sözcüsü olan Denktaş’ın Kıbrıslıtürklerin liderliği konumundan uzaklaştırılmasını selamlar. Bu değişim, en azından bugüne dek Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk, Kıbrıs halkının beklentilerini haklı çıkarmadı. Cumhuriyetçi Türk Partisi liderliğinin zaman içerisinde geçmişte üzerinde birlikte çalıştığımız Kıbrıs sorununda ortak tezlerden uzaklaştığı görülüyor. Bugünkü Kıbrıstürk liderliği, işgalin oluşumları ile aşırı bir şekilde çakışıyor ve onları aşırı bir şevkle savunuyor. Yasadışı devletin uluslararası alanda statüsünün yükseltilmesi uğraşısı, Kıbrıstürk toplumunun ekonomik kalkınması için yapılan faaliyetlerle Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı siyasi kazançlar elde edilmesi girişimleri, pratikte daha da artan bir hızla yeni oldubittiler yaratılmaya devam edilmesi –özellikle de mülkiyet konusunda- ve Cumhurbaşkanı Papadopulos’a, AKEL liderliğine ve genelde siyasi liderliğe yönelik sık sık yapılan yakışıksız saldırılar Kıbrıs sorununu çözüm uğraşılarını kolaylaştırmaz.
  5. Uluslararası ve AB hukuku temelinde olması ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin göz ardı edilmemesi kaydıyla, AKEL başından itibaren Kıbrıslıtürklerin ekonomik durumlarının, yaşam düzeylerinin geliştirilmesinden yana tavır aldı. Bu çerçeve çerçevede AKEL, Kıbrıslıtürklerin desteklenmesi ve iki toplum arasında -ekonomik ilişkiler de dahil olmak üzere- ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla Cumhuriyet hükümeti tarafından alınan önlemleri selamlamaktadır. AKEL, daha başka önlemler için de zemin olduğu düşüncesiyle, bu önlemlerin daha iyi uygulanması için çalışmaya devam edecektir. AKEL, sendikal hareketle işbirliği içinde özgür bölgede çalışan Kıbrıslıtürklerin Kıbrıslırum meslektaşları ile aynı koşullarda istihdam edilmesi ve sömürüye kurban edilmemeleri için mücadeleye devam edecektir.
  6. Ankara ile tamamen aynı yönde bir hatta gelen Kıbrıstürk liderliğinin, en azından bu aşamada, Kıbrıs sorunun çözümünü değil, Kıbrıslıtürklerin sözde tecridinin kaldırılmasını ve bunun aracılığıyla sözde devletin uluslararası düzeyde konumunun yükseltilmesini birincil öncelik olarak ortaya koyduğu görünümünü vermektedir. Görüşmelerin yeniden başlamasının önkoşullarının yaratılması için Kıbrıstürk liderliği Kıbrıs sorunun çözüm önceliğini sözde değil pratikte göstermelidir. Aynı zamanda Kıbrıstürk liderliği tarafından Kıbrısrum toplumunun endişeleri ve tartışmaya sunduğu konular hakkında anlayış gösterilmelidir.
  7. Kongre, AKEL’in CTP dahil Kıbrıslıtürk siyasi partilerle gerçekleştirdiği diyaloğu, karşılıklı olarak tezlerin ve endişelerin anlaşılması uğraşısı içinde, müzakerelerin yeniden başlaması için daha iyi koşulların yaratılmasında önemli bir katkı olarak görmektedir.

Kongre, Kıbrıslırum, Kıbrıslıtürk sıradan insanlar arasındaki temasları ve örgütlü grup ve toplulukların ortak etkinliklerinin, ortak unsurların ve iki toplumun özelliklerinin anlaşılmasına katkı sağladığı değerlendirmesi yapar. Bu temaslar aynı zamanda aralarındaki var olan ön yargıların terk edilmesine de katkı sağlar.

Barış ve Dayanışma Hareketi

  1. Sözde “Yeni Dünya Düzeni” koşullarında Barış ve Dayanışma Hareketi’nin rolü daha da önem kazanmıştır. Dünyada savaş karşıtı hareket yükseliş içindedir. Neo-liberal küreselleşmeye karşı hareket ile paralel faaliyet göstermektedir. AKEL, dünyada ve Kıbrıs’ta barışın hâkim olması, adanın yabancı askeri üslerden arındırılması ve tam askersizleşme için verilen mücadelede, ulusal bağımsızlık, özgürlük, ve sosyal ilerleme için mücadele eden halklarla dayanışmanın gelişmesi için ortak uzun mücadelelerde sınanan ilişkiler kurduğu Dünya Barış Konseyi’nin (DSF) eylemlerine her zaman olduğu gibi katılmakta ve desteklemektedir. 20. Kongre, DSF’yi, girişimlerini ve yeni koşullar altında yeniden yapılanma çalışmalarını destekleme kararlılığını ifade eder. AKEL, emperyalist dayatmalara karşı mücadele eden halkların aynı biçimde Dayanışma Komitesi’nin çalışmalarını da desteklemeye devam edecektir.

Çalışanlar ve Sendikal Hareket

  1. Kongre, ülkede hükümet değişiminin, DİSİ’nin ve hükümetinin on yıllık hükümet süresince çalışanlara yönelik neo-liberal saldırılarını geriletmeyi başardığı tespiti yapar. Çalışanlar ve sendikal hareket için daha uygun koşullar yaratıldı. Taraflar arasındaki uzlaşmazlıkların giderilmesi yöntemlerinde, toplu sözleşmelerin yenilenmesinde, sosyal diyaloğa saygıda ve toplu sözleşme müzakereleri ile üç taraflı işbirliğinin ele alınışında da gözle görülür bir iyileşme sağlanmıştır
  2. Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne tam üyeliği AKEL’in daha önceden öngörmüş ve uyarmış olduğu gibi çalışanları ve onların kazanımlarını etkileyen sosyal ve ekonomik alanda yeni koşullar yarattı. Avrupa Birliği’nin politikaları ne yazık ki Avrupa alanında egemen olan neo-liberal felsefeleri yansıtır. Bu olgu işverenleri çalışanlara ve onların haklarına karşı saldırıda cesaretlendirmektedir.
  3. Bu koşular altında AKEL 20. Kongresi, ekonomik, sosyal ve sendikal kazanımlarını ve ekonomik gelişme çerçevesinde haklarını adil ve mantıki oranda talep etmek için sınıfsal sendikal hareketin rolünün her geçen gün daha da gerekli, özlü olduğu değerlendirmesi yapmaktadır. Kıbrıslı çalışanların partisi sınıfsal sendikal hareketin yanında emekçi insanlar için mücadelede mücadele arkadaşı olmaya devam edecektir. Kongre, kazanımların korunması ve daha da geliştirilmesinin sendikal mücadelelerinde birlikten ve özellikle de öncü sınıfsal sendikal örgüt PEO’da örgütlenmekten ve örgütlü mücadeleden geçtiğini vurgulayarak onları selamlar. Kongre, AKEL’lileri çalışmaları ve örnek davranışları ile çalışanlara ilham verip onları yönlendirmeye davet eder.
  4. AKEL 20. Kongresi kamu açıklarının önemli oranda azaldığını ve ekonominin yükselmeye başladığını memnuniyetle tespit eder. Durumun iyileşmesi hükümetin nüfusun dar gelirli kesimlerinin yükünü azaltmayı ve çalışanların konumunu iyileştirmeyi hedefleyen daha etkin sosyal bir politika izlemesinin koşularını yaratıyor. Hükümetin geçen Ekim ayındaki açıklaması, bu politikanın ifadesiydi. .
  5. AKEL, sınıfsal sendikal hareketle birlikte aşağıdaki hedeflerin başarılması için mücadeleye devam edecektir.

–          Hükümetin programının tam olarak uygulanması

–          İşverenlerin saldırılarına sonuç alıcı direniş gösterilmesi

–          Çalışanların örgütlenme hakkını güçlendirecek kurumsal ve yasal önlemlerin ileri götürülmesi

–          Devletin sosyal karakterinin ve sosyal sigorta sisteminin savunulması

–          Ekonomik kalkınmanın sonuçlarının daha adil dağılımı

–          İşçi karşıtlığının ve çalışanların yaşam ve çalışma koşullarının onlarca yıl geriye götürülmesinin ifadesi olan neo-liberalimze karşı mücadeleyi güçlendirmek için Avrupa’daki diğer sol ilerici partilerle koordine bir şekilde çalışmaya gidilmesi

–          Hayat Pahalılığı Ödeneği hesaplamalarının DİSİ hükümetinin buna kuşa çevirmesi öncesi haline getirilmesi amacı varlığını korumaya devam ediyor.

Kıbrıs Ekonomisi

  1. Kıbrıs ekonomisi artık kendi özellikleri ile Avrupa Birliği ve küreselleşme çerçevesinde gelişmektedir. Küreselleşme, sosyo-ekonomik kalkınma için prototip örnek olarak kapitalist yeni muhafazakar model “neo-liberalizm”i dayatıyor. Bu model ne yazık ki bugün Avrupa Birliği’nde egemendir. AKEL birlikte var olacak, birbirini tamamlayacak ve kamu sektörünün özel sektörle işbirliği yapacağı çağdaş bir ekonomi için mücadele etmektedir. İnsan merkezli ve geniş halk yığınlarının gereksinimleriyle uyumlaştırılmış bir ekonomi istemektedir.
  2. Kliridis’in on yıllık hükümet dönemi neo-liberal muhafazakar yaklaşımlarla karakterize edilebilir ve ekonomi politikasında genel hatları ile büyük sermayenin hedefleri ve öncelikleri ile çakıştı. Avrupa Birliği müktesabatına uyum amacıyla müzakereler, normal ve kontrol altında bir uyum çerçevesinde halk yığınlarının ve ekonominin yaşamsal öneme sahip alanlarının çıkarlarının korunabilmesi için daha kararlı ve sonuç alıcı bir müzakereyi zayıflatarak bu politikanın gölgesi altında yapıldı.
  3. Ülkedeki hükümet değişikliği, farklı bir politika, sosyal felsefe ve hükümetin programı aracılığı ile izlenen politikanın önemli yanlarında ifadesini bulan koşullar yarattı.
  4. Yeni hükümet Kıbrıs ekonomisinde savaş sonrası Kıbrıs ekonomisinin gelişim evresinde ilk kez görülen büyük kamu açıkları, kamu borçlarında artış ve 1974 sonrası üretim artışının en düşük noktada olduğu yaklaşık sıfır kalkınma hızında durgun bir ekonomi devraldı. Tüm bunlara karşı Kongre, bugün ekonominin gözle görülür daha yüksek bir kalkınma hızı yakaladığını ve kamu açıklarının önemli oranda düşürülmesi ve kamu borçlarında iyileşme ile kamu ekonomisinde ciddi disiplin sağlandığı tespiti yapar. Bu başarıların özellikle halk kesimlerine zarar verecek ve kalkınma uğraşılarını olumsuz etkileyecek önlemler alınmaksızın sağlanması önemlidir.
  5. Fakat bu koşullar altında hükümetin programında yer alan ve değişimi destekleyen halk kesimlerinin arzularına tam olarak yanıt verecek olan ve AKEL’in de istediği ve talep ettiği ekonomik ve sosyal önlemler o kadar görülür olmadı. Bugün var olan ekonomik koşulların iyileşmesi, AKEL’ in hükümetin programının lafzına ve ruhuna uygun olarak hayata geçirilmesi için, uğruna sistemli olarak çalışmaya devam edeceği önemli sosyal politikalar için önlemlerin alınmasını dayatmaktadır.

Ekonomik ve Sosyal Sorunlar

  1. AKEL 20. Kongresi, büyük oranda solun mücadeleleri sonucu başarılan ekonomik kalkınma ve ilerlemeye rağmen Kıbrıs’ın önemli ekonomik ve sosyal sorunla karşı karşıya olduğu tespiti yapar Bunlardan bazıları özellikle de DİSİ hükümetinin büyük sermayeye hizmet etmek çabası ile aynı zamanda kapitalist bütünleşme ve Avrupa Birliği’nde egemen olan büyük sermayenin başı bozukluğu koşullarında müzakere yeteneği göstermemesi nedeniyle Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne tam üyeliği sonrası daha da artmıştır. En temel sorunlardan bazıları şunlardır:

–          Ekonominin özellikle turizm başta olmak üzere hizmet sektöründe tek yönlü olarak gelişmesi.

–          Üretken alanın sürekli yıkıma uğraması ve fason sanayinin maddi temelinin çağdaşlaştırılması gereksinimi

–          Kamu açıkları ve kamu borçları.

–          Sosyal tecridi getiren yoksulluk görüntüsü

–          Arazi fiyatlarının sürekli artışı ve konut sorununu daha da artıran konut birim fiyatlarının yükselişi.

–          Düşük düzeyde seyretmeye devam etse de işsizlik. Bu alan özel bir dikkat gerektirmektedir.

–          Tarım ekonomisinde sorunların artması.

Tüm bu sorunlara ve bu sorunların ele alınışına yönelik olarak parti ve daha genelde Halk Hareketi tezler üzerinde çalışmış, bunlara çözüm bulma mücadelesi vermiş ve bu sorunlara karşı durmak için politikalar oluşturmak için hükümetle sürekli temas halinde olmuştur.

  1. Yabancı işçi istihdamı, özellikle el emeği gerektiren mesleklere talep ve AB’ye yeni üye olan ülkelerden çalışanların serbest dolaşımı hakkı nedeniyle yığınsal bir hal almıştır. Ucuz iş gücü olarak kullanılan yabancı uyrukluların ağır ve çoğu kez insanlık dışı sömürüsü etik açıdan kabul edilemez ve mahkum edilmelidir. Bu aynı zamanda toplu sözleşmelerde elde edilen çalışma koşulların altının oyulması yönünde de bir işlev görmektedir. AKEL, ülkede yasal olarak çalışan emekçilerin (AB üyesi olanların ve olmayanların) istihdam koşullarının toplu sözleşmelerde öngörüldüğü gibi olması için sendikal hareketle birlikte çalışmaya devam edecektir. AKEL enternasyonalist bir parti olarak bu insanların sömürülmeleri çabalarına ve her tür yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa engel olma mücadelesi verecektir.
  2. Kaçak istihdam devletin meselesidir. Yasaların sert bir şekilde uygulanması ve yasaları çiğneyen işverenlere ceza uygulanması devletin bir yükümlülüğüdür. Yerli işgücünün var olduğu alanlarda yabancı çalışanlar için izin verme ertelenmeli ve buna paralel olarak yabancı çalışanlara izin kriterleri yenilenmelidir.
  3. AKEl 20. Kongresi, toplumun da söz hakkı olması ve açıklık içinde işlemleri için kilise mallarının kullanımı ve kontrolü için bağımsız bir komitenin oluşturulmasını acil bir gereklilik olarak görür. Kilisenin iş yaşamındaki faaliyetlerine vergi konmalıdır.

Eğitim – Öğretim

  1. DİSİ hükümetinin Kıbrıs sorununda izlediği politikanın sonucu olarak eğitim sistemi de tehlikeli bir çıkmaza girdi. AKEL, Kıbrıs eğitiminin çıkmazdan ve içinde bulunduğu krizden kurtulması, çağdaş gereksinimlere yanıt verebilmesi için hem yapısal hem de içerik olarak köklü değişikliklerle reformların; tutuculuğa ve gericiliğe karşı cephe açacak, yeniyi ve değişimi getirecek bir reformun gerekli olduğunu yıllardır savunmaktadır. Değişim hükümeti, seçim öncesi ilan ettiği taahhütleri yaşama geçirerek, strateji ve vizyonla eğitimin bütün düzeylerini kapsayacak olan bütünsel bir Eğitim Reformu’nu öne çıkarmaktadır. AKEL 20. Kongresi, Eğitim Reformu’nun yaşama geçirilmesi ve başarılı olması için çalışmamızı eğitim alanındaki başlıca görevimiz olarak görür.
  2. Eğitimdeki reformlarının ötesinde, programında üstlendiği taahhütleri yerine getirmede Değişim hükümeti tarafından önemli adımlar atıldı. Neler yapıldığını değerlendiren AKEL 20. Kongresi, hükümetin eğitim alanındaki programının daha kararlı ve daha hızlı bir şekilde yaşama geçirilmesi gerektiği görüşünü taşımaktadır. Ağırlık ve öncelik bugün vatanımıızn bölünmesine yol açan gerçek olaylara dayalı , çağdaş Kıbrıs tarihinin doğru, bütünsel ve nesnel olarak öğretimine verilmelidir.
  3. Devlet tarafından sunulan çağdaş demokratik bir eğitimin sağlanması vizyonu temelinde eğitim sisteminde bütünsel ilerici reform ve eğitim sisteminin bütün düzeylerinde herkesin serbestçe ulaşabileceği eğitim AKEL için toplumun çağdaşlaşmasının, yaşam düzeyinin yükseltilmesinin, kültürel ve sosyal marjinalleşmeden kaçınılmasının, sosyal ve eğitsel eşitsizliklerin giderilmesinin önkoşullarını teşkil etmektedir.

(…)

AKEL 20. Kongresi yeni Merkez Komitesi’ne, partinin tüm kadro ve üyelerine hitap ederek, onları bütün güçleriyle ve AKEL’ci şevkiyle, coşku ve fedakârlıkla, kararlı ve sistematik bir şekilde yukarıdaki kararın yaşama geçirilmesi için mücadele etmeye çağırmaktadır. Partinin birliğinin daha da güçlendirilmesi için partinin programı, tüzüksel ilkeleri ve kararları temelinde çalışmaya çağırmaktadır.

Kongre partimizin dostlarına da hitap ederek, onları daha iyi bir gelecek mücadelesinde yer alıp partiyi desteklemeye devam etmeye çağırmaktadır.

Kongremizin kararları etrafında birliğimiz ve bu kararların pratikte yaşama geçirilmesi KKP-AKEL’in 80. yılını onurlandıran en önemli ifade olacaktır. Kıbrıs’la ilgili olarak yaşananlarda her zaman Kıbrıs’ın, halkımızın ve çalışanların çıkarlarını temel alarak belirleyici rol oynamaya devam etmesi için AKEL ve Halk Hareketi’ni daha da güçlendirecektir.

 

NOT: AKEL Merkez Komitesi’nin 20. Kongre siyasi kararı yukarıda yer alan başlıkların dışında İç İdare, Köylüler ve Köylü Hareketi, Kadınlar ve Kadın Hareketi, Gençlik ve Gençlik Hareketi , Kooperatif Hareketi, Emekliler, Orta Katmanlar, Çok çocuklu Aileler, Göçmenler, Kayıplar, Englavlarda yaşayanlar, Mağdur durumda olanlar, Kültür, Sağlık, Uyuşturucu maddelere karşı mücadele, Atletizm, Yerel Yönetimler, Ekoloji ve Çevre, Yurt Dışındaki ve Yurda dönen Kıbrıslılar gibi başka başlıklarını da içermektedir.

PREV

20. Kongre Tezleri

NEXT

Kararlar