Home  |  Açıklamalar   |  AB’nin rolüne evet, ama asılsız beklentilere hayır

AB’nin rolüne evet, ama asılsız beklentilere hayır

 

Avrupa Konseyi yayınladığı Sonuçlar Belgesi’nde Kıbrıs sorununun çözümü için bir kez daha BM himayesinde yürütülen müzakereler yolunu gösterdi ve müzakerelerin derhal yeniden başlatılması çağrısında bulundu. AKEL, Sonuçlar Belgesi ile ilgili olarak üç noktayı vurgulamaktadır:

 

  1. Avrupa Konseyi’nin önceki sonuçlar belgelerinde yer alan, siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümüne ilişkin açık bir atıf bu kez Sonuçlar Belgesi’nde yoktur. Açık referans, özellikle Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk liderliğinin Kıbrıs sorununun çözüm zeminini iki devletli çözümle alt üst etme yönünde sergiledikleri kabul edilemez ısrarı sürdürdükleri koşullarda bu atfın net bir şekilde metinde yer alması gerekirdi.

 

  1. AB Temsilcisi atanmadığı gibi, Sonuçlar Belgesi’nde de bu konuda herhangi bir atıf yoktur. Ekim 2020’deki Sonuçlar Belgesi’nde bir AB Temsilcisi atanması olasılığına atıfta bulunulurken, hükümet tarafından bu kadar diplomatik çaba ortaya koyulmasına rağmen henüz böyle bir şey yoktur.

 

  1. Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde AB’nin aktif rolüne atıf, Haziran 2021 tarihli Sonuçlar Belgesi’nde vardı. Avrupa Konseyi’nin şimdi işaret ettiği şey ise, daha fazla ayrıntıya girmeden bu rolün “BM sürecinin tüm aşamalarını” destekleme hedefiyle “tüm uygun araçları” sunmakla sınırlı kaldığıdır. Dolayısıyla, böylesi bir rol, süreci yeniden başlatmayı başardığımız takdirde var olacaktır. Kıbrıs sorununun üzerinde anlaşmaya varılmış olan zemin ve çerçevede çözümünü desteklemesi için AB’nin böyle bir role sahip olmasına kimsenin karşı çıkmadığını yineliyoruz. Elbette bu, Kıbrıs sorunu konusunda AB’nin neler yapabileceği veya neleri yapmak istediği konusunda asılsız beklentilere yol açmamalıdır.

 

AKEL, tek gerçekçi yolun, müzakerelerin 2017’de kesintiye uğradığı yerden, Guterres Çerçevesi ve tüm müzakere müktesebatı temelinde yeniden başlatılması çabasına odaklanmak olduğunu bir kez daha vurgulamaktadır. Bu nedenle, Kıbrıs Rum tarafının hazır olduğuna, samimiyetine ve tutarlılığına BM’nin ikna edilmesi çok önemlidir. Ancak Cumhurbaşkanı Hristodulidis bir yandan Guterres Çerçevesi temelinde görüşmelerin yeniden başlamasını istediğini beyan ederken, diğer yandan aynı beyanında Guterres Çerçevesi’nde yer alanları sorgularsa, Kıbrıs Rum tarafının hazır olduğu konusunda ikna etmesi zor olacaktır. Doğal gazın -Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kırmızı çizgilerini aşmadan- çözüm için motive edici unsur olarak değerlendirilmesine yönelik öneriler sunmasını -Hükümetinin ilk 100 günü hakkındaki sunumunda yaptığı gibi- reddetmesi durumunda, selefinin bıraktığı imajı değiştirememiş ve ilerleme sağlanmasını başaramamış olacaktır.

 

PREV

Tüm toplum Thanasis Nikolau ailesinin yanındadır ve adaletin tecelli etmesini istemektedir

NEXT

Devletin kasalarında ve bankalarda beklenmedik derecede gelir ve daha fazla kâr birikirken halktan kemerleri sıkmasını istiyorlar