ABD’ye biat etmek ülkemizi daha güvenli kılmaz, tam tersine yol açar
Hristodulidis hükümeti ABD-Kıbrıs askeri iş birliğinin derinleştirilmesi aracılığıyla Kıbrıs’ı ABD’nin bölgemize yönelik stratejik planlarına boyun eğme konusunda Anastasiadis hükümetinin yolunda ilerlemeye devam ediyor. Kamuoyuna yapılan açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, bu apaçık Kıbrıs-ABD Stratejik Diyaloğu’nun özünü teşkil etmektedir ve AKEL bu konuyla ilgili olarak Ulusal Konsey ve Meclis Dışişleri Komitesi düzeyinde resmi bilgilendirme talep edecektir. Ayrıca Türkiye’nin yurdumuzda sürdürdüğü işgali vatanımızın güvenliği açısından başka bir büyük tehlikeyi teşkil ettiği koşullarda, Kıbrıs hükümeti ile Washington arasında yapılan görüşmelerde Kıbrıs sorununun görüşmelerin dışında bırakıldığı da açıkça görülmektedir.
Fileleftheros, HellasJournal ve ANT1live tarafından yapılan yayınlarında, «ABD’nin son sekiz ay içinde askeri ve insani operasyonlar açısından adanın stratejik değerini öğrendiğini» ABD Dışişleri Bakanı belirttiği kaydedilmektedir. Bu durum AKEL’in aylardır gündeme getirdiği ve hiçbir zaman yanıt alamadığı sorularla Hristodulidis hükümetini bir kez daha karşı karşıya getirmektedir. Kıbrıs’ın «son sekiz ayda» dahil olduğu, yani İsrail’in Filistinlilere yönelik soykırımının şiddetlendiği dönemde gerçekleştirilen askeri operasyonlar nelerdir? Gazze’de yürüttüğü barbar savaşta İsrail’i desteklemek için ABD’nin İngiliz üslerini kullanması hakkından AKEL’in sorularını Hristodulidis hükümeti nihayet ne zaman yanıtlayacak? Yanıt bekleyen bir soru da şudur: Ukrayna’da yaşananlarla ilgili olarak Sayın Hristodulidis kendisini uluslararası hukukun sadık bir savunucusu olarak ilan ederken, aynı esnada yanı başımızda bütün bir halkın kanını döken Netanyahu hükümetinin yanında olduğunu beyan etmesi nasıl mümkün olabilir?
Kıbrıs’ın ABD’ye biat etmesi ne ülkenin jeopolitik konumunda bir gelişme teşkil eder, ne de ülkemizi daha güvenli kılar, bilakis tam tersine yol açar.Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ABD’ye ve bölgedeki müttefiklerine hizmet etmek amacıyla Doğu Akdeniz’in daha fazla militarize edilmesine dahil olması halkımız açısından büyük tehlikelerle adamızı bir savaş üssüne dönüşmesine yol açar. Ve aynı zamanda, uluslararası hukuka saygı duyulmasını talep ettiğinde Kıbrıs’ın güvenilirliğine gölge düşürür.