
ABD-AB arasındaki dengesiz ticaret anlaşmasının bedelini halklar ödeyecek
Ursula von der Leyen’in Donald Trump ile yaptığı ve bariz şekilde bir tarafın lehine olan ABD-AB ticaret anlaşması, ABD’nin küresel hegemonyasını güçlendirmek için ticaret ve gümrük politikasını bir silah olarak kullanan ABD hükümetinin tehditleri karşısında AB liderliğinin dağınık bir biçimde geri adım atması demektir. Bu anlaşma, ABD ile AB arasındaki ekonomik ve politik ilişkilerindeki eşitsizliği ciddi biçimde derinleştirecek ve bunun bedelini üye ülkelerin ekonomileri ve nihayetinde halklar ödeyecektir. Avrupa’nın, Amerikan savaş sanayilerinden on milyarlarca avro değerinde askeri teçhizat almayı taahhüt etmesi AB’nin giderek artan militarizasyonunun ve Rusya ile doğrudan bir askeri çatışmaya hazırlık sürecinin bir parçasıdır.
Komisyon Başkanı, Trump’ın tehditlerine karşı hiçbir tepki aracını kullanmadığı gibi, şimdi de anlaşmayı “istikrarın sağlanması” olarak sunmaya çalışmaktadır. Bu durum, Ursula von der Leyen’in ve temsil ettiği politikaların Avrupa’nın ve halklarının çıkarlarını baltaladığını ve zarar verdiğini teyit etmektedir. Ayrıca AB’nin temel kurumlarını kontrol eden Avrupa Sağı, Avrupa Halk Partisi başta olmak üzere, ABD ile ilişkiler konusunda Avrupa Birliği’nde hâkim olan anlayışın boyun eğmeye ve teslimiyete dayalı bir anlayış olduğu bir kez daha teyit edilmektedir; üstelik bu, ABD’nin açıkça otoriterliğe kaydığı bir dönemde yaşanmaktadır.
Nihayetinde, “Von der Leyen’in II. Komisyonu’nun” seçilmesine ve siyasi yönelimlerine Avrupa Parlamentosu’nda karşı çıkan AKEL’in değerlendirmelerinde ve uyarılarında ne kadar haklı olduğu da doğrulanmaktadır.