Home  |  Konuşmalar   |  Tefkros Athias – Thodosis Pieridis Kültür Ödülü Töreninde AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

Tefkros Athias – Thodosis Pieridis Kültür Ödülü Töreninde AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

Yıllarca gülerken de, ağlarken de beraber olduk… Vahşileştik. Bıçakladık, yüreklerimizi yaktık, boş yere… Bunca zehir, bunca acı ve aklım eski günlere dönmek istiyor! Geçirdiklerimizin tümü yalan olsaydı, şimdi toprağımıza, bahçelerimize, ormanlarımıza, bağlarımıza, panayırlarımıza dönseydik diyor… Selamımızı götür doğduğumuz topraklara… Kanla suladık diye bize garez gütmesin… Kahrolsun bunlara sebep olanlar!”

Dido Sotiriyu Türkçe “Benden Selam Söyle Anadolu’ya” adıyla basılan “Kanlı Topraklar” eserinde bahçelerden, ormanlardan, bağlardan Yunanlıların ve Türklerin ortak mirasları olarak söz ederek, onların ortak yaşamını anlatıyordu. Tamamen haklıydı. Benzer bir şekilde, Kıbrıs’ta da, Kıbrıslırumları ve Kıbrıslıtürkler olarak, aynı güzelliklerin ortak mirasına sahibiz. Omorfo’da portakal, Mağusa’da limon bahçelerinin, Lefkoşa’da yaseminlerin hoş kokuları yayılırdı her akşam vakti. Unutulmayan güzel kokular ve manzaralar; tel örgüleri yenen hatıralar… Ancak ne yazık ki zaman her geçen gün yurdumuzun topraklarına giderek daha derinlemesine kök salıyor. Zaman Kıbrıslıların her kuşağının çözüme ve yeniden birleşmeye olan inancını azar azar yok ediyor. Giderek daha fazla sayıda insan hiçbir şeyin değişemeyeceğini düşünmeye; ülkemizdeki koşullar yavaş, yavaş kalıcılaşmaya başlıyor. Kültürün yenilmez ideallerine de el atıyor zaman. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin, Kıbrıs halkının dev zenginliğini, kültürel mirasını solmaya mahkûm eden zaman. Kültürel Mirası kurtarılması için toplumlar arası görüşmeler çerçevesinde oluşturulan Teknik Komite işte bu yenilmesi zor düşmana karşı koyma görevini üstlendi. Zaman ve Toplumlar arası çatışmaların ardında bıraktıkları yıkıntılar. Savaş ve yurdumuzun bölünmesi. Yıllar boyunca halkımızın kültürel mirasının terk edilmişliğin ve zamanın merhametine bırakılmış olduğu dikkate alındığında, bu görevin, bu çabanın zorluğu daha iyi anlanır.

Savaşın barbarlığı hep oradadır. Öldürülenlerin bedenleri ve tahrip edilmiş kültürel anıtlar üzerinde savaşın barbarlığının iğrenç çehresi görülmektedir. 1974’te Kıbrıs’ta ne olduğuna bakalım. Son yıllarda Suriye’de ne olduğuna bakalım. Helenistik dönemden, Roma döneminden, Bizans döneminden anıtlar, Avrupalıların Haçlı seferlerinin Orta Çağ kaleleri, Müslümanların ibadet yerleri, camiler, Doğu kültürünün grafik kapalı çarşıları pazar yerleri tahrip oldular, yıkıma uğradılar. Palmira antik kenti yavaş, yavaş mahvediliyor. İç savaşta üç yüzü aşkın kültürel miras anıtı ya da alanı tahrip edildi. Bu arada, “Batı dünyasının temsilcileri” diye adlandırdığımız ve bize “medeniyet”ten ve “kültürel değerler”den söz edenlerin birçoğu bu kıyım bittiğinde, kendilerinin sebep olduğu yıkıntılar üzerinde timsah gözyaşları dökecekler. Hazinelerin yarısını savaş yok ettikten, diğer yarısını da tarihi eser kaçakçıları çalıp çırptıktan sonra… Suriye’de yapılan kültürel yıkıma AKEL olarak karşı çıktık, yapılanları protesto ettik. Dedelerimizin yaşadığı gibi, çocuklarımıza bırakmak istediğimiz gibi, bir halkın dününün, bugününün ve yarınının yavaş, yavaş yok edilmesinin ne demek olduğunu Kıbrıs halkı çok iyi bilmektedir.

Köklerinden sökülmenin, terk etmek zorunda kalmanın acısını, zamanı yenmek için ortaya koyulan bu önemli çabanın yükünü başkalarıyla birlikte üstlenen insanları onurlandırmak için bugün buradayız. Onlar koruma yükümlülüğümüz olan sadece anıtları değil, aynı zamanda yurdumuzun kimliğinin, güzelliğinin, görüntüsünün parçası olan halkımızın kültürel mirasının kurtarılması çabasının yükünü üstlendiler.

2008’de Hristofyas hükümeti tarafından atanmasının ardından Komite derhal anıtlar listesini hazırlayıp çalışmaya başladı. Sonuçlar yapılan önemli çalışmaları bariz bir biçimde göstermektedir. Apostolos Andreas manastırında bakım çalışmalarının birinci aşamasının sonuna yaklaşıldı. Othello Kalesi ve çevresindeki bakım çalışmaları tamamlandı. Komi Kebir’deki Ayos Afksendiyos kilisesinde başlatılan çalışmalar da sonuçlandırıldı. Hatta bakım çalışmaları sırasında 15. yüzyıldan kalma fevkalade bir fresk de ortaya çıkarıldı. Ayrıca gerek Mağusa’daki Mustafa Paşa Camisi’nde, gerekse Aşağı Baf’ta bulunan ve inşası Roma dönemine kadar uzanan büyük değerdeki arkeolojik bir anıt olan Hamam’da yapılan bakım çalışmaları da tamamlandı. Evretu’daki Caminin de bakım çalışmaları sonuçlandırıldı. Kalogriya’da bulunan 14. yüzyıldan kalma Panaya Mendrina kilisesi kesin çöküşten kurtarıldı. Aynı şekilde Kitrea’nın Trahoni köyündeki Panaya kilisesi, Filia’da çökmüş durumdaki Profitis İlias kilisesi, Sirianohori’deki Ayos Nikolaos kilisesi de kurtarıldı. Ayrıca Leymosun’daki Çerkez Camii’nin, Hrisohu’daki Su Kemeri’nin ve Su Değirmeni’nin, Girne gemisinin bulunduğu alanın bakım çalışmaları yapıldı. Ayos Yuannis ve Ayos Nikolaos’taki iki camide, Mirtu’daki Ayos Pandeleimonas, Lefkonikos’taki Arhangelos Mihail kilisesinde ve Mağusa içerisindeki anıtlarda çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca büyük arkeolojik önemi olan on yerde daha yapılacak çalışmaların planlanmasına başlanmış olup, sonbaharda incelemeleri yapılıp, 2017’de üzerinde çalışmaların başlatılacağı yerlere ilişkin yeni liste şimdiden hazırlanmaktadır. Gerek yaptıkları çalışmalardan dolayı, gerekse Teknik Komite’nin gerçekleştirdiği faaliyetlerin tümü için, izninizle, Ail Tuncay’ı ve Takis Hacidimitriu’yu yürekten tebrik etmek istiyorum. Ayrıca, izninizle, Komite’nin diğer üyelerini Ali Kanlı, Figen Caner, Naciye Doratlı, Mustafa Haşim Altan, Mehmet Kanan, Athina Papadopulu, Glafkos Konstantinidis, İoannis Karis ve Sotos Ktoris’i de tebrik etmek istiyorum.

Çalışmalarını çok zor koşullar altında yapan ve yapmaya devam eden Teknik Komite, Tefkros Anthias – Thodosis Pieridis Kültürel Katkı Ödülü’yle AKEL’in de mütevazı imzasıyla büyük bir teşekkürü hak etmektedir. Kültürel mirasımızın kurtarılması çabası, AKEL açısından dün ortaya çıkan bir dava değildir, bilakis yıllarca önce belirlediğimiz ve yaşama geçirebilmek için de katkılarımızı sunduğumuz bir hedeftir. Bu noktada, Kültürel Mirasın tahrip edilmesini kınama hedefiyle 1991’de gerçekleştirdiğimiz imza kampanyası, aynı amaçla 2002’de Venedik’te yapılan etkinlik, 1999’da partimizin UNESCO’yu ziyaret ederek, Kıbrıs’ın kültürel mirasının yok edilmesine karşı iki bin Kıbrıslı sanatçı ve aydının imzaladığı açıklamanın sunulması, Kıbrıs’ın kültürel miras arşivi hakkında arkeolog Sofoklis Sofokleus’un yaptığı araştırmayı içeren AKEL Merkez Komitesi’nin özel yayını gibi katkılarımızdan bazılarını kısaca hatırlatmak istiyorum.

Biz, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin kültürel mirasımız ortak. Acımız da ortak. Portakallar, limonlar ve yaseminler o zamanlar olduğu gibi hala çiçek açıyorlar. Ancak artık kokuları aynı değil. Zamanın gün be gün köklerini söktüğü, tel örgülerin acısıyla sulanan tam 42 yıl üzerlerinden geçti.

Limonlar çiçek açmaya devam edecek. Doğa yenilmez. Aynı şekilde geçip giden yıllar da yenilmez. Göçmen mahallelerinde, geriye dönmeyi bekleyenlerin yüreklerinde umut giderek azalıyor. AKEL olarak daima birinci ve değişmez hedefimiz, Birleşmiş Milletler belgelerinde belirtildiği şekilde siyasi eşitlikle iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümüyle Kıbrıs sorununun çözümü ve yurdumuzun yeniden birleşmesidir.

Dimitris Hristofyas’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde yeniden birleşme hedefinin siyasi içerikle, müzakere masasına sunulan önerilerle ete kemiğe bürünmüş olmasından elbette gurur duyuyoruz. Etnik zıtlaşmayı, aramıza koyulan engelleri ortadan kaldırıp, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin birlikte yaşayacakları yarının Kıbrıs’ına giden yolu gösteren önerilerle yeniden birleşme hedefinin ete kemiğe bürünmüş olmasından gurur duyuyoruz. Yeniden birleşmiş Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin ortak evi olduğu ve olmaya devam etmesi gerektiği inancını yüreklerinde taşıyan önerilerle yeniden birleşme hedefinin ete kemiğe bürünmüş olmasından gurur duyuyoruz. AKEL olarak, uğradığımız tüm saldırılara ve polemiğe rağmen, bütün siyasal yükü üstlendik, bütün siyasal bedellere dayandık; çünkü bu önerilerinin gerçekçi, işler ve birleştirici olduklarını biliyorduk.

Geçici olarak zarar görsek dahi gerçekleri söyleme gücünü gösterdiğimiz için de iki misli gurur duyuyoruz. Federasyon hakkında bilgilendirme broşürü, eğitim sisteminde değişiklikler ve daha pek çok konu gibi, kamuoyu önünde ilk kez dile getirilen, tartışmaya açılan konulardan söz ediyorum.

AKEL, Kıbrısrum milliyetçiliğinin Kıbrıslıtürkler aleyhine işlediği suçlar ve cinayetler hakkında AKEL’in konuşma cesaretini göstermiş olmasından söz ediyorum. Uğradığı tüm saldırılara, kendisine karşı açılan tüm savaşa rağmen, AKEL’in gerçekleri savunma gücünü göstermiş olmasından söz ediyorum. Yeniden birleşmiş Kıbrıs’ta arşı karşıya gelişlerin, zıtlaşmaların etnik temelde değil, siyasal ve sınıfsal temelde olacağını vurgulama cesaretini göstermiş olmasından söz ediyorum. Bu görüşlerimize o zamanlarda saldırılar geneldi. Bugün ise toplumun büyük kesimi bu görüşlerimizin değerini ve tarihi önemini kabul etmiştir.

Bununla birlikte bütün bu meselelerin bir çırpıda netleştirilemediğini de itiraf etmeliyiz. Bugün tanımamız gereken her gerçeğin dünün derin yaralarında kökleri vardır. Ancak cesaret göstermemizin zamanı geldi. Başkalarının bizi kurtarmasını beklemediğimizi Kıbrıs halkına net bir şekilde söylemeliyiz.

Arzuladığımızın, işgalle ya da büyük çıkar merkezleriyle değil, Kıbrıslıtürk yurttaşlarımızla onurlu bir uzlaşı olduğunu net bir şekilde söylemeliyiz. İki toplumun da aleyhine şovenizmin işlediği suçlar hakkında açık konuşmalıyız. Milliyetçilik ve fanatizm karşısında alenen tavrımızı ortaya koymalıyız. Bir ayağın bir kayıkta, öbür ayağınla başka kayıkta olmaya son verilmelidir. Hiç kimse bir yandan halkımıza yıkımı getirenleri onurlandırırken, diğer yandan yeniden birleşme kültürünü geliştirmek istediğini söyleyemez. Söylese de kimseyi kendisine inandıramaz. Neofaşizm canavarının okşanmasına, sırtının sıvazlanmasına son verilmelidir. Asla medenileşmeyecek olan bu canavarı en kritik anda karşımızda bulacağız. Tarihi gerçeklerden uzak mitlerle değil, tarihsel gerçekler hakkında konuşarak genç nesilleri yarınlara hazırlamalıyız. Kayıpların kimliklerinin tespitinin yapıldığı yerlerde yaşanan dramın son sözünün yazılması için mümkün olan her şeyi yapmalıyız.

Gelecek nesillerin barış içerisindeki bir Kıbrıs’ta yaşayabilmeleri için mücadele etmeye devam edeceğiz. Yitirdiği insanları için gözyaşlarını ve tel örgülerin, göçmen mahallelerinin acılarını bedeninden silmiş bir Kıbrıs’ta yaşayabilmeleri için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Dileğimiz, stratejik hedefimize yönelik olarak tutarlılık, kararlılık ve bağlılık göstermesi gereken Cumhurbaşkanı başta olmak üzere, hepimizin gerektiği gibi davranmasıdır.

Teknik Komite arzuladığımız Kıbrıs için bir örnektir, bir modeldir. Geçmişin yaralarını sarmak ve tarihten ders alarak geleceğin Kıbrıs’ını inşa etmek için Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin birlikte çalışacakları Kıbrıs için bir örnektir, bir modeldir. Bu çabada bizim en iyi müttefiklerimiz yurdumuzun haklılığı için, barış ve yeniden birleşme için mücadele eden yurttaşlarımızdır. Sadece ve sadece birlik içerisinde olduğumuz takdirde, geleceğimizin olabileceğini bildikleri için, tel örgüler üzerinden ellerini birleştiren Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslıtürklerdir. Umudumuz onlardır, onlarla birlikte mücadele ediyoruz ve Kıbrıs’ımızın haklı davası hedefine ulaşıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

 

PREV

Kavazoğlu ve Mişaulis’in anısına Dali’de gerçekleştirilen etkinlikte AKEL M.K. Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma

NEXT

EDON’un 29. Gençlik ve Öğrenci Festivali’nde AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Andros Kiprianu tarafından yapılan konuşma