32. Gençlik ve Öğrenci Festivali’nde EDON Genel Sekreteri Hristos Hristofyas’ın Konuşması
Beklenen gün geldi, EDON 32. Gençlik ve Öğrenci Festivali’nde bu yıl da burada birlikteyiz. Burada hak ettiğimiz hayat hakkında konuşuyoruz. Burada kültür tekrar anlamını kazanıyor. Burada her yaştan EDON’cular yumruklarını sıkıp mücadeleye devam ediyorlar.
32.Festival, mücadeleci yaşamı festival hareketine damgasını vuran bir insana, Halk Hareketi içerisindeki faaliyetleri ve katkıları genç nesiller için örnek teşkil eden bir yoldaşa, Dimitris Hristofyas’a adanıyor.
32.Festival ile Kıbrıs’ın dört bir yanında faaliyetlerimizi güçlendirerek, örgütümüzün 75. yılını da onurlandırıyoruz. Festivalimizin üç gecesini de güzelleştirmek için bu yıl da davetimizi kabul eden herkesle birlikte.
Natasha Bofiliu, Themis Karamuratidis ve Yerasimos Evangelatos’a yürekten teşekkür ediyoruz. Adını festivallerimizle özdeşleştiren rock kralı Vasilis Papakonstantinu’ya ve unutulmaz Dimitris Mitropanos’u şarkılarıyla onurlandıracak Yannis Kotsiras’a, Yota Nega’ya, Miltos Pashalidis’e ve Hristos Mastoras’a yürekten teşekkür ediyoruz.
Özenli çalışmalarıyla küçük festival kentimizin her köşesini dolduracak olan yüzlerce profesyonel ve amatör kültür, sanat, geleneksel zanaat insanlarına içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Onlar buradaki mevcudiyetleriyle yaşamı değerli kılanın yaratıcılık olduğu mesajını EDON ile birlikte gönderiyorlar.
Mağusa Kapısı, örgütümüzün yüzlerce gönüllüsünün katkısıyla her yaz canlanıyor. Gönüllülerin katkısı olmaksızın ne festivallerimizi gerçekleştirebilirdik, ne de müzik sahneleri, tematik merkezleri, kitapçıları, çocuk alanı ve daha nicesiyle bu festival kentimizin kapılarını binlerce insana açabilirdik. Kıbrıslıtürk ortak mücadele arkadaşlarımız ve yurtdışından kardeş örgütlerimizden onlarca temsilcilik bu yıl da burada bizimle birlikte.
Krizin yaşandığı ve değerlerin yitirildiği bir dönemde faaliyetlerimizi takdir eden yüzlerce kadro, üye ve dostun çağrımıza olumlu yanıt vermesinden gurur duyuyoruz. Yüzlerce insanın yaratıcılıklarının ve çalışmalarının EDON festivalinde yerlerini bulmasından gurur duyuyoruz. Biz yolu açmak için, kültür insanlarını küçümseyenlere cevap olmak içinHri daima burada olacağız. Anastasiadis-DİSİ hükümeti kültür insanlarına yatırım yapmamayı ne yazık ki bilinçli olarak tercih ediyor. Devlet bütçesinin sadece %0.02’sinin kültüre ayrılması üzücüsü bir gerçekliktir. Aynı zamanda Kıbrıs’ta iki yabancı filmin çevrilmesi için sunulan kaynak 44 milyon avroya çıkarılıp, yabancı filmler için kaynak bulunurken, Kıbrıslı sanatçılar ve Kıbrıs’ın kültürel yaratıcılığına kaynak yok mu? Meşhur Menendez-Rubio yasa tasarısının da dikte ettiği gibi hükümet ABD’den ya da başka bir NATO’cu dostundan askeri teçhizat satın alma niyetindedir.
Onlar savaşlara para harcıyorlar ama kültüre değil.
Teçhizatlara para harcıyorlar ama insanlara değil.
Bugün insanlık emperyalizme savaşlarının kurbanlarıyla, milyonlarca mülteciyle, dökülen kanla büyük bedeller ödemektedir. Suriye ve Filistin hala daha kanda boğulmaya, Yemen’de çocuklar açlıktan ölmeye devam etmektedir.
Kıbrıs’a gelince, halkımız bugünkü kadar güvencesizliği ve tehdidi daha öncesinde yaşamadı. Bu, Anastasiadis-DİSİ hükümetinin izlediği politikanın sonucudur. Taksim kapımızı çalmakta, Türkiye Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde elini kolunu sallayarak dolaşmakta ve hükümettekiler başka bir dünyada yaşamaya devam etmektedirler. AKEL’in Avrupa Parlamentosu seçimlerinde iki toplumlu aday listesiyle attığı adım Anastasiadis ve DİSİ’nin gerçek yüzünü ortaya çıkarttı. Onlar ELAM’la bir oldular. Ucuz milliyetçi propaganda ve antikomünizm çamuruna saplandılar. Kıbrıs sorununu içine sürükledikleri çıkmaz hakkında onların sorumluluklarına işaret ettiğimiz her seferinde masum edalarla “Türkiye’nin uzlaşmazlığını görmüyor musunuz?” diye soruyorlar. Kıbrıs sorununun 45 yıldır çözümsüz kalmaya devam etmesinde Türkiye’nin yıllardır süregiden sorumluluğu var. Ancak Sayın Anastasiadis bunun karşısına dikilip uluslararası hukuku, BM kararlarını ve yıllardır var olan tezlerimizi dayanak alıp Kıbrıs için mücadele vermesi gerekirdi. O, bunun yerine “yeni fikirler düşünülmesi”, “doğal gaz araştırmaları onların kendi bölgesinde sınırlansın” gibi sözlerle Türkiye’nin istediklerini öne sürmeye başladı. İki devletli çözüm yanlılarıyla gizli güya “sosyal” yemek ve buluşmalar yapmaya başladı. Yani bize tel örgülerle uzlaşmamız, yurdumuzun yarısını teslim etmemiz gerektiğini söylemeye çabalıyor. Bunu unutsunlar! AKEL var olduğu sürece, EDON var olduğu sürece, bu ülkede Halk Hareketi yaşadığı ve soluduğu sürece özgürlük, yeniden birleşme ve barış için mücadele edeceğiz. BM kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı, iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümüyle yurdumuzun yeniden birleşmesi için mücadelede ısrar edeceğiz.
Onlar yarınımızı ipotek altına koyuyorlar. Bugünümüzü haczediyorlar. Sayın Averof Neofitu’nun “bankalar için yasalar onaylamaktan yoruldum” sözleri her şeyi açıkça ortaya koymaktadır. Onlar genç nesli ayda 500 avroya çalışmaya mahkûm ettiler. Yaşamını kuramamaya, kendi ayakları üzerinde duramamaya mahkûm ettiler. Tüm bunlar yaşanırken ekonomik oligarşi ve Cumhurbaşkanı’nın yakın çevresi pasaportlar ve gökdelenlerle servetlerine servet katıyor. Onlar bir avuç azınlığın kazancına kazanç eklerken, halka kırıntılar vaat ediyorlar. Sayın Anastasiadis’in 6 yıllık hükümetinin sonucu budur.
Onların en muhafazakâr, en çürümüş olanı temsil ettikleri artık apaçık kanıtlandı. Bunun en açık örneği eğitim alanında izledikleri politikadır. Onlar her tür reform çabasını durdurup eğitim alanındaki sorunların okullarda dört aylık dönemlerle dayatacakları sınavlar aracılığıyla çözüleceğini sanıyorlar. Onların bu kararına hem öğretmenler, hem öğrenciler karşı çıkıyor. Bu tepkileri dikkate almaksızın hükümettiler yaptıklarında ısrar ediyor. Özel eğitimin tek yol olması için kamusal eğitimi yavaş yavaş çökmeye terk ediyorlar. Harçların serbest bırakılmasına, özel üniversitelerin dizginsizliğine göz yumuyorlar. Okullarda yaşanan kabul edilemez olgulara kulaklarını kapatıyorlar.
Tüm bunların karşısında mücadelelerin en ön safında EDON’la, tek tutarlı, istikrarlı ve güçlü direniş sesi partimiz AKEL oldu ve olmaya devam ediyor. Bu ülkede durumun değişmesi için tek umut, farklı bir Kıbrıs hayal eden, farklı ve nitel olarak daha yüksek bir toplum beklentisi içerisinde olan insanları etrafında toplayan tek güç partimiz AKEL oldu ve olmaya devam ediyor.
32.Festival’in sloganı mücadele sloganıdır. Faşizmden uzak, hümanist ve demokratik toplum için mücadele. Yılmadan, yorulmadan tekrarlamaya devam edeceğiz: Faşizm ve aşırı sağ bir görüş değildir. Faşizm ve aşırı sağ demokrasi değildir.
Toplama kampları cehennemindeki milyonlarca cesettir.
Milyonlarca komünisti, milyonlarca demokratı hapseden dehşettir.
Halkları soyan kirli ellerdir.
Halkın güçsüz, dar gelirli kesimlerine saçılan kindir.
Halk hareketi her öne çıktığında sermayenin en azgın tepkisidir.
Onların karşısında hiçbir geri adım atmayacağız!
Onlarla hiçbir şekilde uzlaşmayacağız!
Biz onları silmek için varız. Onların akıttığı kanı, saçtıkları dehşet ve kini silmek için varız.
32.Festival’in sloganı umudumuzu çalanların, rüyalarımızı öldürenlerin tümüne karşı mücadele sloganıdır.
Yaşamlarımızı çalamayacaklar!
Rüyalarımızı öldüremeyecekler!
Biz daima burada olacağız!
Her seferinde daha çok!
Her seferinde daha kararlı!
Hak ettiğimiz gelecek için!
Barışın ve sosyalizmin geleceği için!
Yaşasın 32. Festival!