Home  |  Konuşmalar   |  21 Mart Dünya Irkçılığa Karşı Eylem Günü Vesilesiyle Gerçekleştirilen Irkçılığa ve Faşizme Karşı Yürüyüşte AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Konuşması

21 Mart Dünya Irkçılığa Karşı Eylem Günü Vesilesiyle Gerçekleştirilen Irkçılığa ve Faşizme Karşı Yürüyüşte AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Konuşması

 

AKEL Merkez Komitesi adına Kıbrıs’ta yaşayan bütün göçmen ve mültecilere en içten dayanışmamızı ifade ediyoruz. Yaşam mücadelesini, ırkçılığa ve neofaşizme karşı mücadeleyi birlikte veren Kıbrıslı ve yabancı emekçilere en içten selamlarımızı sunuyoruz.

Irkçılığa ve ayrımcılıklara karşı tutumumuzu daima açık bir biçimde ortaya koyuyoruz ve her gün çok net mesajlar veriyoruz. Bu mesajları bugün de tekrarlıyoruz. Hiçbir göçmen, hiçbir “yabancı” düşmanımız değildir. Onlar da bizim insanımızdır. Mültecilerle ilgili olarak sosyal medyada çok basit ama aynı zamanda acı verici ve gerçek bir paylaşım dolaştı. Bu paylaşımda şu kaydediliyordu: “yabancı değilsin, fakirsin; eğer zengin olsaydın hiçbir yerde yabancı olmayacaktın”. 2019’un Kıbrıs’ı bu acı gerçeği en trajik biçimde teyit etmektedir. Eğer birisinin parası varsa ve lüks bir ev satın alabiliyorsa, Kıbrıs’ta ona sadece kucak açılmakla kalmayıp, pasaport da veriliyor. Ancak yoksul bir mülteciyse o zaman kendisinin ve ailesinin kalitesi tartışılır tesislerde kalıp ya da kendisine verilen yaklaşık 250 Avro ile kiralık ev bulup aldığı kuponlarla yaşamak zorunda kalıyor. Eğer birisinin parası varsa o zaman ona bütün kapılar açılıyor ve “yatırımcı” olarak niteleniyor. Eğer parası yoksa o zaman sadece “yabancı” olarak adlandırılıyor ve neofaşizmin ilk, en büyük ve en kolay kurbanı oluyor.

1974’te bizim de kendi yurdumuzda göçmen ve mülteci olduğumuzu, çadırlarda kalıp, bir battaniye, bir tabak yemek için kuyruklarda beklediğimizi ne yazık ki kimileri unuttu ya da unutmamızı istiyorlar. Ne yazık ki bugün “ırkın ve milletin ariliği”nden söz edip süper vatansever kesilen kimileri en büyük cinayeti, Kıbrıs’ın geleceğinin yok pahasına satılması ve taksimi adım adım yaşama geçirmeye çalışıyorlar. Halkın karşısına halkın hamileri olarak çıkan bu kesimler her kritik anda büyük sermayeyle aynı safta yer alıp, onun hesabına kirli işleri yapıyorlar.

Yurdumuzda da bu yaşandı.

ELAM başlangıçta kendini düzene karşı bir güç olarak sundu. Ancak her kritik anda Sayın Anastasiadis ve DİSİ için değerli bir koltuk değneği olduğu kanıtlandı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ibreyi onların lehine çevirdi. Kooperatifçiliği dağıtıp, milyarlarca borcu yurttaşların sırtına yükleyen bütün yasa önerilerine büyük bir istekle destek verdi.

Kısa bir süre önce askere gitmeyenler hakkında ifşaatlar yayınlandı. Süper vatanperverleri oynayıp, neredeyse bir saldırı yapıp İstanbul’un geri alınmasını önerenler askerliklerini bile yapmayı istemediler. Kurtaracaklarını söyledikleri vatan için yarım nöbet bile tutmadılar.

Avrupa’da kendileriyle aynı ideolojiyi paylaşanlarla onlar da Kıbrıs’ta aynı rolü oynuyorlar. Yabancı düşmanlığı, ırkçılık, popülizm, nefret ve şiddet. Onların gerçek yüzü budur. Onların gerçekten kim olduklarının bir kısmı daha geçen hafta ortaya çıktı. ELAM başkanı kendisinin askerliğini yapmamış olduğuna ilişkin ifşaların ortaya çıkmasının baskısı altında soğukkanlılığını kaybedip “askeri terimlerle cevap verme” ve “alışılmışın dışında siyasal savaş” başlatma tehditleri savurdu. Maskeler yavaş yavaş düşüyor ve Yunanistan’da yargılanmakta olan Altın Şafak örgütünün Kıbrıs şubesinin gerçek yüzü ortaya çıkıyor.

Onlar kimi tehdit ediyorlar? Bu ülkenin tarihi kendilerini hedef alan namlular karşısında boyun eğmeyen, canlı canlı çukurlara atılırken, ağaçlara bağlanıp yakılırken faşizm karşısında diz çökmeyen yüzlerce demokrasi şehidinin kanıyla yazıldı. Bu ülkenin tarihi bizim kanımızla yazıldı. Bu ülkenin tarihinin utancı onların ihanetiyle yazıldı. Biz onların kimler olduklarını unutmuyoruz, görmezden gelmiyoruz. Tam aksine yıllardır onlara karşı duruyoruz ve onları teşhir ediyoruz.

Irkçılığın insanlık düşmanı içeriğine biz doğamız gereği karşı duruyoruz. Neofaşizmi tecrit ediyoruz ve ona karşı mücadele ediyoruz. Her insana ve her kültüre saygının geliştirilmesi için mücadele ediyoruz. Mülteci dalgalarının tek sorumlusunun emperyalizm olduğunu sürekli vurguluyoruz. Yasadışı göçün sorumlusu yerli ve yabancı bütün emekçilerin haklarına ve kazanımlarına darbe vurmayı isteyen sermayedir. Tüm bunlara verilecek tek cevabın emekçilerin örgütlenmesinin güçlendirilmesi olduğunda ısrar ediyoruz. Hiçbir göçmen düşmanız değildir. Hiçbir mülteci tehdit değildir. Bu nedenle biz ırkçılığa ve neofaşizme karşı bütün dünya halklarıyla dayanışma içerisinde her insanın onurlu yaşam hakkı için mücadele etmeye devam edeceğiz!

Yaşasın Halkların Kardeşliği!

PREV

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Vesilesiyle Gerçekleştirilen Çalışma Kahvaltısında AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Konuşması

NEXT

Kavazoğlu ve Mişaulis’in Anısına Dali’de Gerçekleştirilen Etkinlikte AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Konuşması