Suriye’de yaşanan savaş ve bölgedeki gerilim konusunda Avrupa Birliği’nin büyük sorumlulukları var. AB’nin gösterdiği toleransla Almanya ve Fransa Cihatçıları silahlandırdı. AB üyesi bazı ülkeler ve ABD Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da istikrarsızlığa yol açtılar, savaşları öne çıkarıp, “Arap Baharı”nı finanse ettiler. Avrupa Birliği çok uluslu şirketlerin ve büyük sermayenin çıkarına bu ülkelerin yeni sömürgecilik uygulamalarını sürdürerek, emperyalist savaşları destekledi. AB bir yandan sosyal kalkınma politikalarına yönelik kaynaklarda kesintiler yaparken, diğer yandan da mülteciler krizine karşı koyma yolu olarak sınırlarını askerileştirmeyi seçti. Sosyal politikalara yönelik kaynaklar AB’nin bu yılki bütçesinde tekrar azaltılırken, AB sınırlarının denetimi (FRONTEX) için askeri harcamalar arttırılıyor.

Sol olarak net bir biçimde vurguluyoruz: AB jeostratejik, emperyalist savaşların ve ABD’nin çıkarlarının kuyruğunda koşma yerine, Orta Doğu’da barış ve refahın haikm olması için bölge ülkelerini desteklemelidir. Avrupa’yı bir kaleye dönüştüren sınır duvarlarını ve baskı güçlerini güçlendirme yerine, Asya ve Afrika ülkelerinin halklarını elle tutulur bir biçimde destekleyen politikaları derhal öne çıkarmalıdır. İnsani yardımın güçlendirilmesi AB’nin boynunun borcudur. Aynı zamanda AB göçmenlerin ülkelerine ve bu ülkelerle komşu ülkelere yönelik olarak kalkınma politikalarının öne çıkarılmasına katkıda bulunmalıdır. Ancak bunların olabilmesi için Brüksel’de ve Kuzey ülkelerinde hâkim olan anlayışın değişmesi gerekmektedir.

Sol olarak Avrupa Parlamentosu’nda, yaşamın bütün alanlarında mücadele etmeye çalışıyoruz. Çünkü dayanışma sadece ideolojik bir mesele değildir, her şeyden önce tamamen insani bir meseledir.