Home  |  Açıklamalar   |  Tumazos Çelebis Crans Montana’da Yaşananlar Hakkında Konuştu

Tumazos Çelebis Crans Montana’da Yaşananlar Hakkında Konuştu

AKEL Politbüro Üyesi ve Kıbrıs Sorunu Bürosu Sorumlusu Tumazos Çelebis “Politis 107.6 FM” radyosuna Crans Montana Konferansı’nda yaşananlar hakkında konuştu. Çelebis BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından Crans Montana’da sunulan ve son günlerde Kıbrıslırum toplumunda yoğun bir biçimde tartışılan gayri resmi belgenin Kıbrısrum tarafı açısından olumlu unsurlar içerdiğini dile getirdi.

Türkiye’nin tıpkı toprak başlığında yaptığı gibi güvenlik ve garantiler konusunu görüşmekten yıllardır kaçındığına işaret eden Çelebis, Türkiye’nin bunları sürecin sonuna bıraktığına ve Crans Montana’da bu konuları görüşmeyi kabul etmesine rağmen sadece oraya kadar ilerlenebildiğini söyledi.

“Neden ilerlenemedi? Bunun sorumlusu kim?” sorusuna yanıtında Tumazos Çelebis “bu sorulara tek kelimeyle yanıt verilemez. Toprak, güvenlik ve garantiler başlıkları bizim büyük endişelerimizin olduğu başlıklardı. Çünkü diğer tarafın ne derecede işbirliği içerisinde olacağını bilmiyorduk. Doğal olarak, önemli toprak düzenlemeleri yapılmaksızın ve Garanti Antlaşması ile müdahale hakları kaldırılmaksızın çözüme ulaşılamaz” dedi.

“Orada, Cransa Montana’da açıkça tespit ettik ki, BM Genel Sekreteri’nin, AB’nin, Yunanistan’ın, bizim hatta Britanya’nın pozisyonu netti: Çözümün ilk gününden itibaren garantilere ve müdahale haklarına son verilip onların yerine Çözümün Uygulanması Mekanizması’nın yaratılması” diyen Tumazos Çelebis önerilen bu Mekanizma’nın Kıbrısrum tarafında bazılarının korktuğu gibi farklılaştırılmış bir Garanti Antlaşması olmadığının, Garanti Antlaşması’yla hiçbir ilişkisi olmadığının görüldüğünü belirtti.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocyas’ın BM Genel Sekreteri’nin gayri resmi belgesiyle ilgili açıklamasına ilişkin soruya verdiği cevapta, Tumazos Çelebis bu Mekanizma’nın bir kazanım olduğunu ve bunun korunması gerektiğini Sn. Kocyas’ın da söylediğini hatırlattı ve garantör güçlere verilmesinden korkulan rolün bu Mekanizma’da verilmediğini ifade etti. Çelebis bu Mekanizma’da garantör güçlere çözümün uygulanmasıyla ilgili yürütme ya da rapor yazma rolünün değil, sadece tavsiyede bulunma rolünün verildiğini belirtti. Tumazos Çelebis “yani garantör güçler çözümün uygulanmasının gidişatıyla ilgili raporlar yazamayacaklar, BM Genel Sekreteri’ne sadece öneri ve tavsiyelerde bulunabileceklerdi. Mekanizma buydu” diye ekledi.

“Uygulanma Mekanizması’nın görüşülmesine başlanmasından önce çözüm hakkında anlaşmaya varılması gerekmez miydi?” sorusuna yanıtında AKEL Politbüro Üyesi Çelebis, elbette önce çözüm hakkında anlaşmaya varılması gerektiğini ve Guterres Çerçevesi’nin de zaten Mekanizma öncesinde sunulduğunu hatırlattı. Uygulama Mekanizması’nın güvenlik ve garantiler başlığında yapılması gerekenlerle doğrudan bağlantısı olduğunu belirten Çelebis bunun için de Çerçeve’nin güvenlik ve garantiler başlığında çok net olduğunu söyledi.

BM Genel Sekreteri’nin gayri resmi belgesi garantileri ve müdahale haklarını kaldırıyor muydu? Yerine mi geçiyordu?” sorusuna Çelebis “elbette” cevabını verdi.

“Guterres Çerçevesi içinde –bunu hepimiz biliyoruz, bu dışarıya sızdı- Garanti Antlaşması’nın ve müdahale haklarının lağvedilip bunların yerini bir mekanizmanın, Çözümün Uygulanması Mekanizması’nın alacağı yazıyordu. Bize Mekanizma’yı da getirdiler ve bu yeni bir Garanti Antlaşması değil. Bu Çözümün Uygulanması Mekanizması” diyen Tumazos Çelebis uluslararası toplumun tezinin bu olduğunu belirterek bu tezin “dolayısıyla güvenlik başlığında hem Çerçeve, hem Mekanizma, hem de toprak başlığında bir biçimiyle bizim tezlerimize çok yakındı. Ve bu nedenle bu kazanım korunmalıydı” diye ekledi.

Müzakerenin çökmeyip devam etmiş olması için pek çok neden olduğunu belirten Çelebis müzakerelerin devamında “eğer Türkiye gerçekten müdahale ve garanti haklarının kalması gerektiğini söyleyip, üs, 2 bin asker ve bunun gibi şeyler deseydi büyük problem Türkiye’nin olacaktı” dedi.

“Bu kazanım nasıl korunabilirdi?” sorusuna da “müzakerelere devam ederek, Başbakanların da katılımıyla. Bu şekilde 650 askerle ilgili konu da, yani onların varlığı yeniden gözden mi geçirileceği yoksa onların varlığına son mu verileceği konusu da netliğe kavuşturulabilirdi” yanıtını verdi.

“Guterres Çerçevesi şunları diyordu: garantilere son, müdahale haklarına son, çözümün ilk gününden itibaren adadaki askerlerin sayısının hızla azaltılması ve kısa bir zaman süresi içerisinde –akıllarındaki sürenin 2 yıl olduğunu hepimiz biliyoruz– bunun tamamlanması. Ve gerçekten bize Türkiye’nin 650 ve Yunanistan’ın 950 askeri kalıyordu. İşte bu noktada anlaşmazlık vardı. Türkiye onların varlığının yeniden gözden geçirilmesinden, biz onların varlığına son verilmesinden söz ediyorduk” diye konuşan AKEL Politbüro Üyesi Tumazos Çelebis uluslararası toplumun gerek garantiler ve güvenlik, gerekse toprak başlığına ilişkin tezi bizim lehimizeydi” diye ekledi.

Toprak düzenlemelerine ilişkin oranlarda tarafların zaten anlaşma menzilinde olduğunu hatırlatan Çelebis toprak başlığında da uluslararası toplumun tezinin çözümle Omorfo’nun verilmesi gerektiği yönünde olduğunu dile getirdi. Tumazos Çelebis “şimdiki durumun nasıl olduğunu görüyorsunuz. Anlayacağınız üzere ilerlenmiş olsaydı şimdiki durumdan çok daha iyi olacaktı” diye konuşmasını tamamladı.

AKEL Basın Bürosu

PREV

Kıbrıs Sorunu Hakkında

NEXT

İspanya’daki Gelişmeler Hakkında