Nükleer Enerji Kesinlikle Güvenli Bir Enerji Türü Değildir
Fukuşimo’daki büyük deprem ve tsunamiden sonra nükleer santralde yaşanan felaketin ardından radyasyon yayılması 160.000 kişinin bölgeyi terk etmesine yol açarken, bölgede yönelik olarak ortaya koyulan tüm restorasyon çabalarına rağmen, bazı yöreler hala daha yerleşime açılamaz durumda olmaya devam etmektedir.
Çernobil’de olduğu gibi Japonya’nın Fukuşimo kentinde 11 Mart 2011’de meydana gelen nükleer kazanın gerçekleşme olasılığı teorik olarak milyonda bir görülüyordu. Ancak 25 yıl içerisinde iki büyük nükleer felaketin yaşandığını ve yapılan teorik öngörüleri çürüttüğünü hayatın kendisi göstermiştir. Sonuç olarak, nükleer kazalarda teorik olasılıkların geçerli olmadığı anlaşılmıştır çünkü bu kazaların ne kapsamı ne de şiddeti tahmin edilebilir durum olmadığı gibi olumsuz etkileri yüzlerce yıl boyunca sürmektedir.
Günümüzde Ukrayna’da tehlikeli bir kazanın yaşanması olasılığıyla karşı karşıyayız. Nitekim insanlığın bir nükleer kaza veya sızıntı ile yaşanacak sonuçların tehdidini bir kez daha yaşamaması için Ukrayna’nın nükleer tesislerinin güvenliğinin sağlanması konusu Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Direktörü Rafael Mariano Grossi tarafından da gündeme getirildi.
Rusya’nın Ukrayna’yı istilasının ardından yaşanan dramatik durum, yeni bir nükleer felaket tehlikesini tekrardan gündeme getirdi. AKEL, istilanın ve savaşın sonlandırılmasını, dünyanın nükleerlerden arındırılmasını ve nükleer silahsızlanmayı talep eden tüm güçlerle sesini birleştirmektedir.
Nükleer enerji kesinlikle güvenli bir enerji türü değildir.
Türkiye’de nükleer santraller yapılması hepimizi endişelendirmektedir çünkü bu, başta doğu Akdeniz olmak üzere tüm bölgenin geleceği açısından tehlike teşkil etmektedir.