Home  |  Açıklamalar   |  Üçüncü ülke vatandaşlarının Kıbrıs’ta taşınmaz mülk edinmelerinin sınırlandırılmasına ilişkin AKEL’in önerileri

Üçüncü ülke vatandaşlarının Kıbrıs’ta taşınmaz mülk edinmelerinin sınırlandırılmasına ilişkin AKEL’in önerileri

 

 

AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu başkanlığındaki AKEL heyeti üçüncü ülke vatandaşlarının Kıbrıs’ta taşınmaz mülk edinmelerinin sınırlandırılmasına ilişkin AKEL tarafından Temsilciler Meclisi’ne sunulan yasa önerilerini bugün gerçekleştirilen basın toplantısında kamuoyu ile paylaştı.

 

Stefanu basın toplantısının başlangıcında geçtiğimiz Haziran ayında gerçekleştirilen AKEL’in 24. Kongresi’ndeki sözlerini hatırlattı:

“…Ülkemiz için altıncı büyük tehlike, üçüncü ülkelerin vatandaşlarına taşınmaz malların kontrolsüz şekilde satılmasıdır. Eğer şimdi etkili önlemler almazsak, bir gün ülkemizin artık bize ait olmadığını fark edeceğiz. Bu, bir felaket tellallığı değildir. Kıbrıs’tan çok daha büyük yüzölçümüne ve nüfusa sahip diğer Avrupa ülkeleri yabancılara emlak satışlarını sınırlayarak hem mülkiyet kontrolünü sağlamak hem de fiyatları dengelemek için önlemler alıyor. Biz ise Kıbrıs’ta sorunu görmezden gelmekle kalmıyor, ‘altın vize’ gibi programlarla bu satışları kolaylaştırıyoruz. Ayrıca, kritik altyapılardaki mülkiyet durumuna ilişkin güvenlik mekanizmaları bulunmadığından ulusal güvenlik açısından da ciddi riskler ortaya çıkmaktadır”

 

Stefanu konuşmasına “Topraklarımızı korumak hükümetin görevidir. Kıbrıs’ın sonsuza kadar Kıbrıslılara ait olmasını ve onlar tarafından yönetilmesini sağlamak hükümetin görevidir. Ancak ne yazık ki bunun yapıldığını görmüyoruz “diyerek devam etti.

 

“AKEL bu konuyu kamuoyunda ve Meclis’te tartışmaya açmaya cesaret eden tek siyasal güçtür ve şu anda bu duruma bir son verilmesi için bir dizi hukuki girişimde bulunmaktadır. Herkes bu konuda takındığı tutuma göre değerlendirilecektir” diyen Stefanu toprakların toplu satışına ilişkin AKEL’in bu tespitinin Sayıştay ve Tapu Dairesi gibi kurumlar ve devlet dairelerinden elde edilen verilerle de doğrulanmış olduğunu ifade etti.

 

“Verdiğimiz sözleri tutarak bu önemli konuda da ön saflarda yer alma kararlılığımızı sürdürüyoruz ve bugün, AKEL’in yeni yasal girişimlerini açıklamak üzere buradayız” diye konuşan Stefanos Stefanu bu girişimlerin iki yönlü bir amacı olduğuna işaret ederek “Birincisi, Kıbrıs topraklarının üçüncü ülke vatandaşlarına —yani AB dışı ülke vatandaşlarına veya yabancı şirketlere— kontrolsüz ve toplu satışına sınırlamalar ve denetim süreçleri getirmektir. İkincisi de taşınmaz mülk edinimi için objektif ve ölçülebilir kriterler belirleyerek, her hükümete tanınan keyfi takdir yetkisine son vermektir. Bu keyfi uygulama, başlangıçta yatırım çekme politikası olarak benimsenmiş ancak sonrasında Kıbrıs vatandaşlığının ticaretine, yani Anastasiadis-DİSİ hükümetinin yol açtığı “altın pasaportlar” skandalına dönüşmüştür” dedi.

 

Ayrıca AKEL’in son üç yıl boyunca yürüttüğü uygun konut ve barınma politikası kampanyaları çerçevesinde, vatandaşlarla ve örgütlü gruplarla yapılan görüşmelerde üçüncü ülke vatandaşlarının taşınmaz mülk edinimine ilişkin yasaların düzensizliklerinin giderilmesi ve şeffaflık temelinde yeniden düzenlenmesi için radikal önlemler alınmasının zorunluluğunun açıkça görüldüğünü belirten Stefanu mevcut durumda yetersiz kalan devletin konut politikasının genişletilmesi, zenginleştirilmesi, uyarlanması ve tamamlanması gerektiğine de işaret etti.

 

AKEL’in önerilerinin onaylanmasının ve uygulanmasının, yıllardır özellikle kentlerde taşınmaz mülklerin fiyatlarının balon gibi şiştiğinin görüldüğü konut piyasasında kademeli bir dengelenmeye yol açabileceğini kaydeden Stefanu aynı zamanda ülkenin güvenliği açısından hayati öneme sahip bölgelerin ve kritik altyapıların çevresinde büyük arazilerin yabancılar tarafından satın alınmasının devamını da engelleyeceğini belirterek, bunun hem önceki hem de şimdiki hükümetler tarafından göz ardı edilen bir tehlike olduğunu da sözlerine ekledi.

 

Stefanos Stefanu AKEL’in yeni yasa önerilerinin şunları içerdiğini belirtti:

 

  • Üçüncü ülke vatandaşlarının ve onların çıkarlarına hizmet eden şirketlerin geniş arazi satın alma imkânının sona erdirilmesi.

 

  • Üçüncü ülke vatandaşlarının yalnızca (200 metrekareye kadar) bir konut, (300 metrekareye kadar) bir ofis ve (200 metrekareye kadar) bir dükkân satın alabilmelerine olanak tanıyan ölçülebilir kriterlerin getirilmesi ve yabancı şirketlerin konut ediniminin tamamen yasaklanması.

 

  • Yabancıların kontrolündeki Avrupa veya Kıbrıs şirketleri aracılığıyla dolaylı mülk ediniminin önlenmesi amacıyla, nihai gerçek hak sahibinin kontrolü ve kimliğinin açıklanması zorunluluğunun getirilmesi.

 

  • Limanlar, havaalanları, sahil şeritleri ve ateşkes hattı vb. gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin güvenliği açısından kritik bölgelerle bitişik alanlarda –satış sözleşmesi veya devir yoluyla– gayrimenkul satın alınmasının tamamen yasaklanması.

 

  • Orman veya tarım arazilerinin devredilmesinin veya satın alınmasının tamamen yasaklanması.

 

  • Mevcut yasalar içinde yer alan ve kasıtlı yanlış yorumlamaya açık veya Kıbrıs pasaportu ya da “altın vize”nin gayrimenkul satın alımıyla ilişkilendirilmesine izin veren hükümlerin kaldırılması.

 

  • Önerildiğimiz kriterlere uymayan satış veya devir belgelerini kabul etmeme yetkisinin Tapu Dairesi Müdürü’ne verilmesi ve böylece bu tür işlemlerin geçersiz sayılması.

 

Keyfilik, şeffaflık eksikliği ve yolsuzluk unsurları taşıyan meşhur vatandaşlık programını hakkında AKEL’in defalarca yaptığı uyarılar göz ardı edildikten sonra, Kıbrıs’ın uluslararası alanda itibar kaybına uğramasının ardından, iş işten geçtikten sonra, Hristodulidis hükümetinin yasaklar getirilmesi konusunu Meclis’e getirdiğini belirten Stefanu çünkü Kıbrıs’ın artık AB tarafından yaptırıma uğrama riskiyle karşı karşıya olduğuna da dikkat çekti.

 

“Kıbrıs toplumunun bir parçası olarak bizzat yaşayıp gözlemlediğimiz gerçeği Parlamenter denetim aracılığıyla kanıtladık ve bunu kongremizde de vurguladık: Kıbrıs’taki her iki gayrimenkul satış sözleşmesinden biri üçüncü ülke vatandaşlarıyla ilgili. Yarı işgal altındaki bir ülkede, üçüncü ülke vatandaşlarına kontrolsüz ve toplu arazi satışı elbette bir tehlikedir” diyen AKEL Genel Sekreteri bu durumun emlak fiyatlarının fırlamasına da yol açtığına işaret etti ve sözlerini “Bu nedenle bu yasal girişimi üstlendik ve artık tüm siyasi güçler Meclis’te ortaya koyacakları tutuma göre değerlendirilecektir. Aynı şey, benzer öneriler sunma vaadinde bulunup sadece vaat etmekle kalan Nikos Hristodulidis hükümeti için de geçerlidir” diyerek konuşmasını tamamladı.

 

PREV

BM İklim Konferansı’nda kararları çokuluslu şirketlerin çıkarları belirlerse adil bir yeşil dönüşüm gerçekleşemez

NEXT

İş birliği ve diyalog olduğu takdirde sonuç üreteceğimize inanıyoruz