Home  |  Açıklamalar   |  Kıbrıs’ın Uluslararası Alanda Yerden Yere Vurulmasına Daha Fazla Tahammül Edilemez

Kıbrıs’ın Uluslararası Alanda Yerden Yere Vurulmasına Daha Fazla Tahammül Edilemez

 

AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu gerçekleştirdiği basın toplantısında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin vatandaşlık programının 2007’de somut bir mantık temelinde oluşturulduğunu ve bu programa göre Kıbrıs’ta bulunan yatırımcıların ekonomiye milyonlarca yatırım yapmalarını ve aynı zamanda devletin bu yatırımcılar ve yatırımları hakkında gerekli araştırmaları yapmasının ardından duruma göre vatandaşlık verilmesini içerdiğini söyledi.

Daha önceki hükümetlerin bu konuda mevcut kriterler temelinde dikkatle ilerlediğini ve hedeflerinin ülkeye yeni teknolojilerin getirilmesi, araştırmacılığın ilerletilmesi, nitelikli istihdam alanlarının yaratılması ve gerçek ekonominin geliştirilmesi olduğunu ifade eden Kiprianu, 2013’e kadar daha önceki hükümetlerin vatandaşlık verdikleri yatırımcıların sayısının 200’den azken, Anastasiadis-DİSİ hükümetinin işbaşına geldiği 2013’ten bugüne 4000’den fazla vatandaşlık verildiğine işaret etti.  Bunun sebebinin Anastasiadis-DİSİ hükümeti tarafından kriterlerin ve işlemlerin gevşetilmesi olduğunu, hatta Kıbrıs’a hiçbir zaman ayak basmamış kişilere dahi uzaktan vatandaşlık verildiğini belirten Kiprianu, yapılan araştırmaların da söz konusu yatırımlardan gelen paraların ülkeye ve topluma yarar sağlamaksızın dar bir kesimin cebine, belirli avukatlık bürolarına ve çeşitli aracılara gittiğini gösterdiğini, programın kötü kullanımı sonucu bir yandan özellikle Limasol’da olmak üzere gayrimenkul fiyatlarının tavan yaptığını ve diğer yandan Kıbrıs ekonomisinin kırılgan ayaklar üzerinde şişirildiğini kaydetti.

Vatandaşlık programının kriterlerinin gevşetilmesinin ardından uluslararası alandan uyarıların 2016’dan itibaren gelmeye başladığını  hatırlatan Kiprianu, ilk uyarıların Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi’nin Moneyval Değerlendirme Komisyonu, Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi, Uluslararası Para Fonu, ABD Dışişleri Bakanlığı, Dünya Bankası’dan ve Kıbrıs kara listeye alan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nden geldiğini, ayrıca örgütlü suç ve yolsuzluklara karşı mücadele eden onlarca uluslararası sivil toplum örgütünün de raporlarının olduğunu, Financial Times, Bloomberg, Guardian, Le Monde, Die Welt, Mediacorp, Aljazeera gibi uluslararası medyada onlarca yayının yapıldığını, hatta bu konuda film, belgesel, TV dizilerinin çekildiğini herkesin gördüğünü söyledi.

Tüm bunlar yaşanırken Anastasiadis-DİSİ hükümetinin önce hiçbir şey olmamış gibi davrandığını, ardından her şeyi reddettiğini, denilenlerin abartma olduğunu ve Kıbrıs’ı hedef aldığını söylediğini hatırlatan Andros Kiprianu, AB’nin o zamanki Adalet Komiseri Vera Jourova’nın “suçlulara pasaport veren Truva atı devletler” demesinden, IMF’nin “pasaportlar aracılığıyla yatırımlara yüksek düzeyde bağımlılığın Kıbrıs ekonomisini tehlikeye soktuğu” uyarısında bulunmasından, AB Başkan Yardımcısı ve İstihdam, Kalkınma, Yatırımlar ve Rekabet Konularından Sorumlu Jyrki Katainen’in “net olmayan faaliyetlerde bulunan kişilere ‘altın’ pasaportlar verildiğini” söyleyip önlemler alınmasını istemesinden ve hatta DİSİ’nin de içinde yer aldığı Avrupa Halk Partisi’nin bile “altın” pasaportlar verilmesine derhal son verilmesini istemesinden dahi hükümettekilerin rahatsız olmadığını vurguladı.

Uluslararası toplumun, AKEL’in ve Kıbrıs’taki diğer partilerin baskısı altında Anastasiadis hükümetinin vatandaşlık verme kriterlerinde değişiklikler yapma zorunda kaldığını, somut güçlü kurallar içeren yasa tasarısı Meclis’e geldiğinde DİSİ’nin aleyhte oy kullandığını ve buna rağmen ardından çıkıp somut programda iyileştirmeler yapılmasında öncü olduğunu söylediğini hatırlatan AKEL Genel Sekreteri Kiprianu, Aljazeera’nın yayınlarının sadece buzdağının görünen kısmını teşkil ettiğini belirtti. Hükümetin önce çıkıp bu yayınların yalan ve yayınlayanın Türkiye dostu olduğunu ardından da “kabahat Hristofyas’ta” iddiasına sarıldığını ve bu şekilde AKEL’in susması için şantajlara girişme niyeti sergilediğini belirtten Kiprianu, hükümettekilerin bu tavırlarının kabul edilemez ve kınanması gereken tavırlar olduğunu ve ülkede demokrasiyi tehlikeye soktuğunu söyledi.

Dünya Bankası’nın verilerine göre 2013-2018 arasında AB içerisinde en yüksek düzeyde yolsuzluk artışının Kıbrıs’ta yaşandığı, Kıbrıs’taki kamuoyunun yüzde 95’inin yurdumuzda yolsuzluk olduğu görüşünü taşıdığı koşullarda Anastasiadis-DİSİ hükümetinin cevabının “kabahat Hristofyas’ta” lafından öteye gitmediğini ifade eden Andros Kiprianu, yabancı hükümetlerin bakanlarına, dünyanın dört bir yanında aranan bir sahtekâra ne Papadopulos hükümetinin, ne de Hristofyas hükümetinin pasaport vermediğini söyledi. Kiprianu, kendilerini Şeyşellere götürüp orada misafir eden “dost” yatırımcılara, milyonlarca Euro vergi bağışlayıp Sayıştay’ın değerlendirmesine göre kuralları çiğneyerek Suudi Arabistan’dan 36 kişiye pasaport verenin de ne Papadopulos, ne de Hristofyas olduğunu hatırlattı. Uluslararası kurum ve kuruluşlardan gelen uyarılara da kulaklarını tıkayıp tüm bunları yapanın Anastasiadis hükümeti olduğuna işaret eden Kiprianu, konunun sadece “altın pasaportlar”la sınırlı olmadığını, Cumhurbaşkanının akrabalarının ve bazı dostlarının dışında herkesin mevduat hesaplarında tıraşlamanın yapıldığı; atadığı seçkin dostu Başsavcı Yardımcısı’nı yetkisini kötüye kullanma, rüşvet ve yolsuzlukla suçlanıp yargılandığı mahkemede Cumhurbaşkanının savunma tanığı olduğu; Cumhurbaşkanının avukatlık bürosu çalışanlarının Kıbrıs Havayolları’nın satışı için Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda yapılan görüşmelerde yer alması için isimlerini değiştirdikleri; kooperatif bankalarını hükümetin peşkeş çektiği ülke olarak Kıbrıs’ın uluslararası alanda adının çıktığına işaret eden Andros Kiprianu, Kıbrıs’ın uluslararası alanda yerden yere vurulmasına daha fazla tahammül edilemeyeceğini vurguladı.

Kiprianu bu konularda halkın bilgilendirilmesinin, yolsuzluğa karşı direnmenin ve durumun düzeltilmesi için gerekli önlemlerin alınması yönünde çalışmanın bir yükümlülük olduğunu, AKEL’in Kıbrıs ve Kıbrıs halkının çıkarlarına hizmet etmeye devam edeceğini söyledi.

PREV

Militarizasyonun Kıbrıs'ın Mücadelesine Yardımcı Olacağına Dair İntibaların Gelişmesi Tehlikeli ve Çıkmaz Bir Politikadır

NEXT

Kiprianu: Rusya’nın Kıbrıs Sorunu Hakkındaki İlkeli Tezleri Yeniden Teyit Edildi