Home  |  Açıklamalar   |  Kıbrıs sorununun çözümü tüm Kıbrıslıların, Türkiye’nin, Yunanistan’ın, Avrupa Birliği’nin ve tüm bölgemizin yararına olacaktır

Kıbrıs sorununun çözümü tüm Kıbrıslıların, Türkiye’nin, Yunanistan’ın, Avrupa Birliği’nin ve tüm bölgemizin yararına olacaktır

 

 

AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu Avrupa Parlamentosu’nun Sol-GUE/NGL Grubu’nun “Kıbrıs sorunu: Quo Vadis” konulu panelinde yaptığı konuşmasına, pandemi nedeniyle yaşanan koşullar sonucu yaklaşık iki yıllık bir aradan sonra Avrupa Parlamentosu’nu tekrar ziyaret ederek, Kıbrıs sorununda yaşananlar, sorunun çözüme döndürülmesi yollarına ilişkin AKEL’in tutumları ve yaklaşımı hakkında konuşma fırsatına sahip olmaktan duyduğu memnuniyeti belirterek başladı.

 

İnsanlığın ne yazık ki COVID-19 pandemisinin yol açtığı pek çok sorun ve ıstırabı yaşamaya ve acı çekmeye devam ettiği bir zamanda, uluslararası düzeyde karmaşık sürtüşmelerin ve çatışmaların hala daha yoğun bir şekilde sürdüğüne işaret eden Stefanu, bu durumda kimilerinin uluslararası toplum açısından Kıbrıs sorununun bir öncelik olmaktan çıktığı sonucuna varılabileceğini, ancak daha kapsamlı bir yaklaşımla ele alındığında, Kıbrıs sorununun çözümünün bölgede ve Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde genel normalleşmeye yardımcı olacağının herkes tarafından kabul gördüğünü belirtti.

 

Günümüz konjonktüründe, Kıbrıs sorununun çözümü belki de her zamankinden daha uzak ve ilk bakışta zor gibi görünse de, doğru koşullar altında, potansiyel olarak uluslararası toplumun karşı karşıya olduğu diğer zorluklardan daha erken ve daha kolay bir şekilde başarılabileceğinin altını çizen Stefanos Stefanu, bunu, BM Genel Sekreteri’nin de kabul ettiği gibi, Kıbrıs sorununun kapsamlı bir çözümü için tarihi bir fırsat olarak kabul edilen 2017’de Crans Montana’daki son müzakere deneyimiyle de kanıtlandığını belirtti.

 

Crans Montana’da Kıbrıs sorununun temel boyutlarının çözümüne çok yaklaştığımızı istisnasız herkesin kabul ettiğini hatırlatan Stefanu, dolayısıyla kalınan yerden devam edildiği takdirde, çözüme kısa sürede varılacağının bir gerçek olduğunu da sözlerine ekledi. Son dört yıl boyunca BM Genel Sekreteri Sayın Guterres’in, Güvenlik Konseyi’nin ve Avrupa Parlamentosu’nun ilgili kararlarında da bunun belirtildiğini hatırlatan Stefanos Stefanu, son Raporda ve Güvenlik Konseyi’nin son kararında buna atıfta bulunulmamış olmasını da kötü bir eksiklik olarak niteledi.

 

Uluslararası toplumun önemli siyasi sorunların çözümüne ilişkin birikmiş deneyiminin de gösterdiği gibi, onlarca yıllık zorlu müzakerelerden sonra elde edilen yakınlaşmaların yok edilmemesi gerektiğinin altını çizen Stefanu, bir dizi temel konuda varılan görüş birliklerinin, öncelikle iki tarafın karşılıklı olarak kabul ettikleri bir sonuç olduğu için korunması gerektiğini belirterek, çok önemli ve hassas konular yeniden müzakereye açılırsa, sonu gelmeyen tartışmalara yol açılacağına ve böylesi bir durumun da Kıbrıs sorunuyla ilgili hiçbir tarafa hizmet etmeyeceğine işaret etti.

 

Son dört yılda Kıbrıs sorununun tehlikeli bir sürece girdiğinin bariz olduğunu BM’nin Özel Görevli atanmasında dahi yaşanan zorlukları bunun açık bir göstergesi olduğunu kaydeden Stefanos Stefanu, Türkiye’nin sergilediği saldırgan tutumlara ve Erdoğan-Tatar ikilisinin öne çıkardıkları taksimci oldubittilere yol açılmasına son vermenin bir yolu varsa, bunun da müzakerelerin yeniden başlaması olduğunu dile getirirken, ancak bu müzakerelerin, BM Genel Sekreteri’nin de doğru bir şekilde tespit ettiği gibi, anlamlı, mantıklı ve sonuç odaklı müzakereler olması, yani mevcut müzakere müktesebatı korunarak, her iki toplumun da çözüm bekleyen sorunları yapıcı bir şekilde görüşmeleri gerektiğini söyledi. Son dört yılda bunun ne yazık ki mümkün olmadığını kaydeden Stefanu, müzakerelerin 2017 yılında kalınan yerden nasıl devam ettirilebileceğine ilişkin AKEL’in önerilerini sunduğunu, bu önerilerin Sayın Guterres’in görüşmelere kaldığı yerden devam edilmesi ve Kıbrıs sorununa çözüm için doğal gazın motive edici bir katalizatör olarak değerlendirilmesi yönündeki tekrarlanan çağrılarıyla da tamamen uyumlu olduğunun altını çizdi.

 

Kıbrıs sorununun çoğu zaman bazılarının anlayamadığı bir başka boyutundan bahsetmemenin önemli bir eksiklik olacağını söyleyen Stefanu, bunun iki toplum arasında hem siyasi düzeyde hem de halk arasında var olması ve geliştirilmesi gereken güven olduğunu dile getirdi. Bu ilişki son yıllardaki düşüş seyrine bırakılırsa, Kıbrıs’ın yeniden birleşme olasılığını olumsuz etkileyeceğini de belirterek, tarihsel olarak da AKEL’in Kıbrıstürk toplumuyla dostluk, kardeşlik ve işbirliğinin önemini Kıbrısrum toplumunda pekiştirmek için çalışan ve iki toplumun yeniden yakınlaşmasında öncü olan bir parti olduğunu, en zor yıllarda bile AKEL’in Kıbrıslıtürklere yönelik kışkırtıcı veya suç teşkil eden hareketlere asla katılmadığını hatırlattı. Bu nedenle, iki toplumun çözüm için ortak mücadelesinin önemini bilincinde olarak, pandemi döneminde yaşanan tüm nesnel zorluklara rağmen, Kıbrıslıtürk ilerici güçlerle AKEL’in temaslarını ve ortak faaliyetlerini sürdürme çabası içerisinde olduğunu da dile getirdi.

 

Kıbrıs sorununun çözümü Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin, Kıbrıslıların tümünün ortak vatanımızda hayatta kalabilmeleriyle doğrudan bağlantılı olduğundan, çözümün gerçekleşmesinin yıllardır AKEL’in politikasının ana eksenini oluşturduğunu kaydeden Stefanos Stefanu, Kıbrıs’ın önündeki ikilemin federal çözüm ya da taksim olduğu koşullarda, Avrupa Birliği’nin de Türkiye karşısında net bir duruş sergilemesi gerektiğini belirtti. Stefanu Ankara’nın Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yönelik provokatif ve yasadışı eylemlerini sürdürdüğü ve müzakere sürecinin yeniden başlaması için iki devletli çözümün kabul edilmesini ön koşul öne sürdüğü bir dönemde AB üyesi bazı devletlerin Sayın Erdoğan’ın kulaklarını okşamasının kabul edilebilir olmadığını da sözlerine ekledi.

 

Türkiye’nin tavrında gerçekten bir değişiklik olması arzulanıyorsa, bu sonuca götürecek yol ve araçların bir an önce aranması gerektiğini belirten AKEL Genel Sekreteri, uluslararası toplumu rahatsız eden çok sayıda ve önemli sorundan birinin, Kıbrıs sorununun çözümü için herkesin elinden geldiğince yardımcı olmasının önemini vurguladı. Stefanu Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulmasının tüm Kıbrıslıların, Türkiye’nin, Yunanistan’ın, Avrupa Birliği’nin ve tüm bölgemizin yararına olacağının altını çizdi.

 

PREV

Cinsel eğitim her çocuğun hakkıdır ve çocukların cinsel şiddet ve istismardan kendilerini korumaları açısından da çok önemlidir

NEXT

Anastasiadis Garantilerin Olmasını Gerçekten İstemiyorsa, Bunları Ortadan Kaldıracak Mekanizmayı Neden Reddetti?