Kıbrıs Sorunu Müzakereleri Hakkında
AKEL Merkez Komitesi Basın Sözcüsü Stefanos Stefanu Tarafından Yapılan Açıklama
Müzakerelerin yeniden başlaması vesilesiyle, AKEL, müzakerelerin kesintiye uğradığı noktadan sürdürülmesi ve özlü müzakerelerin yapılmasına yardımcı olacak bir metodolojinin kullanılması yönündeki görüşünü tekrarlamaktadır.
Bunun olması için, iki liderin geri kalan önemli meseleleri toplu olarak görüşmeleri gerekmektedir. Bu konuların görüşülmesinde, çapraz müzakere yapılabilir ve yapılmalıdır.
Eğer bu müzakere aracılığıyla ilerleme sağlanılarak anlaşma menziline girilirse, o zaman Kıbrıs sorununun uluslararası yanına ilişkin konuların, yani güvenlik ve garantiler konularının görüşülmesi yönünde ilerlenebilecektir.
Eğer ilerleme olmazsa ve iki taraf arasında uçurum olduğu tesbit edilirse, o zaman müzakere masasına sunulmuş olan öneriler sanki hiç sunulmamış sayılmalıdır.
Kıbrısrum tarafı üzerinde anlaşmaya varılmış olan çerçeveye ve çözüm ilkelerine tutarlı bir biçimde bağlı kalarak, ilerleme sağlanması için her imkanı sonuna kadar değerlendirmelidir. Eğer müzakereler sonuç vermezse sürecin çökmesi ve tarafımıza da sorumluluklar yüklenmesi tehlikesi söz konusu olacaktır.
Sorumluluk yüklenilmesi ihtimalinden korunmamız için en iyi yol müzakerelerde iyi niyetimizi ve irademizi kanıtlamamızdır. Tarafımızın iyi niyetinin ve iradesinin tanınması güvenilirliliğimizi ve aynı zamanda politikamızın sonuç vericiliğini güçlendirir ve bu da Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki egemenlik haklarımız konusunda büyük öneme sahiptir. 2011’de Hristofyas hükümeti Türkiye’nin tehditlerine rağmen, bugüne kadar tesbit edilmiş tek doğalgaz yatağı sonucuna ulaşılan ilk araştırma sondajının yapılması yönünde ilerlediğinde yaşanan tecrübe bunu göstermiştir.
Türkiye’nin tahrik edici hareketleri hakkında
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi’ne yönelik olarak Türkiye’nin tahrik edici ve kabul edilmez hareketlerini ve uygulamalarını AKEL kınamaktadır. Üstelik de müzakerelerin sürdürüldüğü ve çözüme ulaşılmasına yardımcı olma yönünde Türkiye’nin iyi niyetini elle tutulur bir biçimde göstermesi gerektiği sırada böylesi hareketler ortamı dinamitlemekte, güven eksikliğini ve kuşku duyulmasını güçlendirmektedir.
AKEL Basın Bürosu, 21 Nisan 2017, Lefkoşa