Kıbrıs ABD ve NATO’nun Savaş Planlarında Yer Almamalıdır
ABD ve müttefiklerinin Suriye’ye askeri saldırı tehditleri, ABD savaş gemilerinin Doğu Akdeniz’deki yoğun hareketliliğiyle bağlantılı olarak Suriye’nin yaşadığı dramda yeni ve tehlikeli bir hareketi teşkil etmektedir. Aynı zamanda son günlerde yaşanan gelişmeler tek kaybedenin bölge halkları olacağı genel bir çatışmanın fitilini tutuşturma tehlikesine yol açmaktadır.
ABD’nin –bir kez daha- öne sürdüğü bahane Doğu Guta’da kimyasal silahların kullanıldığına ilişkin doğrulanmamış bilgilerdir. Elbette insanlık Saddam Hüseyin’in sahip olduğu varsayılan ve o zaman Irak’a saldırı için gerekçe olarak kullanılan kitle imha silahları hakkında ABD-NATO güçlerinin “bilgilerini” de hatırlamaktadır.
Gerçek, Batılıların Suriye hükümetini devirme ve bölgede enerji rekabetleri çerçevesinde kendi jeopolitik planlarını öne çıkarma operasyonunu 7 yıldır bunca acıları çeken Suriye halkının kanıyla ödediğidir. Bu çerçevede, başlangıçta Batılılar Suriye’nin meşru hükümetine karşı faaliyetini sürdüren cani “İslami Devlet” de dâhil olmak üzere ekstremist terör örgütlerini silahlandırmakta ve finansman sunmakta tereddüt etmediler.
AKEL, ABD-NATO güçlerinin Suriye’ye karşı planlarında Kıbrıs’ın herhangi bir biçimde yer alması ülkemizi ne “istikrar unsuru” kılacağı, ne de ülkemizin “jeopolitik rolünü güçlendireceği” görüşündedir. Tam aksine Kıbrıs’ı komşu bir halka ve egemen bir devletin toprak bütünlüğüne karşı savaş planlarına dâhil edecek ve aynı zamanda ülkemiz ve halkımız açısından ciddi tehlikeler yaratacaktır.
İngiliz üslerinin ya da adadaki başka tesislerin askeri saldırılar için kullanılması Kıbrıs’ı saldırının sıçrama tahtası ve dolayısıyla Suriye’ye ve Suriye halkına karşı savaşın tarafı kılacaktır. Yurdumuzun bu savaşın ve bu planların dışında olacağını net bir biçimde ortaya koymanın önemli sorumluluğu hükümetin omuzlarındadır.
Komşumuz Suriye’nin dramına tek politik yanıt Suriye halkıyla dayanışma, çatışmaların derhal durdurulması ve barış talebi, Suriye’ye yabancı müdahalelere son verilmesi, ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı ve Suriye’nin bölünmesine yönelik planların reddedilmesidir.