Home  |  Açıklamalar   |  EDON’un 21. Kıbrıs Kongresi’nde AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun yaptığı konuşma

EDON’un 21. Kıbrıs Kongresi’nde AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun yaptığı konuşma

 

 

EDON’un kongrelerine her katıldığımda yoğun heyecan ve nostalji duyguları hissettiğimi gizlemiyorum. Kaçınılmaz olarak hafızam yıllar öncesine, EDON’da eylemlerle dolu güzel yıllarımıza gidiyor.

 

Ama en önemlisi EDON Kongrelerinin sonunda umut ve iyimserlik dolu bir gülümsemeyle yeni mücadelelere başladığımızdır. Ve bunun nedeni Kıbrıs Solu’nun tarihsel olarak yarattığı ve ülke yaşamında mevcudiyeti ve mücadeleleriyle geliştirdiği başarılı siyasi mirası EDON’un zenginleştirmeye devam ettiğini görmemdir.

 

EDON faaliyetleriyle, eylemleriyle ve mücadeleleriyle gençliğin kitlesel ve öncü örgütü haline gelmiştir. Bunu başarmasının sebebi her şeyden önce genç nesillerle interaktif ve yakın bir ilişkiyi geliştirmesinin temel koşulu olan kulakları açık, ufku ve kapıları açık bir örgüt olarak kitleleri kucaklayan eylemlerle büyümesidir.

 

Gençlikle açık ve interaktif ilişkisi sayesinde, gençliği ilgilendiren konularda, gençliğin eğitim ve çalışma yaşamında, sosyal ve kültürel faaliyetlerinde karşılaştığı sorunları ve engelleri görüp, talepleri formüle ederek ihtiyaçları tespit etmekte ve eylemleriyle sorunların merkezine ve çözümüne odaklanmaktadır. Bu şekilde gençlerin güvenini kazanmakta ve örgüt büyüyüp ülkenin genç nesliyle ilişkilerini güçlendirmektedir.

 

EDON’un tarihi gençlik ve ülkemiz için verilen mücadelelerle, sunulan katkılar ve elde edilen kazanımlarla doludur.

 

Bu konuda birçok örnek verebilirim. Kıbrıs öğrenci hareketinin cuntacı ve faşist unsurlardan arındırılarak demokratikleşmesinde EDON öncü oldu. Sağ’ın Kıbrıs’ta Üniversite kurulmasına şiddetle karşı çıktığı ve Kıbrıs gençliğini milli bedenden koparacağını iddia ettiği bir dönemde, EDON Kıbrıs Üniversitesi’nin kurulması yönündeki devasa çabanın öncüsü oldu. Başkaları öğrencilerin siyasetten uzak durmaları konusunda ısrar ederken, öğrencilerin örgütlenmeleri ve hakları için mücadele etmeleri konusunda ısrar eden EDON oldu. Kimileri Kıbrıs Türk gençliğiyle herhangi bir teması milli ihanet olarak nitelerken ve hatta bugün bile böyle görmeye devam ederken, EDON Kıbrıs Türk gençliğiyle ilişkilerini geliştirdi.

 

Kuruluşundan itibaren EDON sömürgeciliğe karşı ülkenin özgürlüğünün kazanılması için, Kıbrıs’ın bağımsızlığının desteklenmesi ve tamamlanması için, ülkemiz aleyhine emperyalist komploların önlenmesi ve ardından vatanımızın bütünlüğünün savunulması için verilen mücadelelerde öncü oldu. Bu mücadelelerde EDON’un birçok kadrosu ve üyesi canlarını feda etti. Örgüt, 1974 trajedisinden sonra da aynı kararlılıkla topluma, gençlere, kendi yurtlarında mülteci olanlara destek oldu.

 

EDON faaliyetlerini bu siyasi ve tarihi miras üzerine inşa etmeye devam etmektedir. İdeolojik yaklaşımlardan uzaklaşmanın ve apolitikleşmenin hâkim olduğu zor ve karmaşık bir dönemde EDON, demokrasinin ve ilerlemenin sesi olmaya devam etmektedir. Ufuklarının daraltılmasıyla uzlaşmayıp, vizyonuyla her şeyin özüne odaklanarak unutmamayı ve hayalleri için mücadele etmeyi seçen gençlerin güçlü sesi olmaya devam etmektedir.

 

Günümüzde genç nesiller çok zor yaşam koşullarıyla karşı karşıya bulunuyorlar. O kadar zor ki, ilk kez gençler, sizin nesliniz, bir önceki nesle göre daha kötü koşullarda yaşıyor ve daha kötü bir gelecek perspektifiyle karşı karşıya bulunuyor. Bu durum, özünde normal gidişatın tersine dönmesidir. Şimdiye kadar her nesil bir öncekinden daha iyi yaşadı. Ancak bu olumsuz yönde değişti ve bu olumsuz değişim tesadüfen olmadı. Bu durum ülkemizde son yıllarda Sağ iktidarların izlediği halk karşıtı, emek ve gençlik karşıtı politikaların sonucudur. Bu nedenle pek çok genç aile kurmakta zorlanıyor, konut edinemiyor, düşük ücretlerle ve pek çok hakkından yoksun bir şeklide çalışıyor, geçinebilmek için ebeveynleriyle birlikte yaşamak zorunda kalıyor.

 

Gençlerin hayallerini ve beklentilerini öldüren bu durumda EDON, somut önerilerle, mücadeleler ve eylemlerle gençliğin haklarının savunulmasında en ön safta olmaya devam etmelidir.

 

Ortak mücadele arkadaşlarım,

Marx’ın bize bıraktığı çok önemli bir mirasın da hatırlattığı gibi, Sol’un vizyonları, idealleri ve değerleri kitlelere ilham verip onları harekete geçirdiğinde ve onların mülkü haline geldiğinde, gerçek güç kazandığını EDON’un tarihi, tıpkı AKEL’in ve tüm Halk Hareketi’nin tarihinde de görüldüğü gibi güçlü bir şekilde kanıtlamaktadır.

 

Sol, halkın duyarlılığını ilerici hedeflere ulaşmayı mümkün kılacak yönde kanalize ederek ifade etmeyi başardığı zaman güçlenir ve kitleselleşir. İlerici akımları siyasi bir programa dönüştürerek, ileri hedefi olarak sosyalizm vizyonunu terk etmeksizin, kapitalizm koşullarında bile kendisini ilerlemenin ana gücüne dönüştürdüğü zaman güçlenir ve kitlesel hale gelir.

 

Sol bu şekilde emekçilerin büyük bir kısmının bilincinde yer eder. Bugünün mücadelelerinde en önde yer alıp, yarının perspektifini açmaya çalışıyoruz. Çalışanların ve gençlerin talepleri için mücadele ederek, daima kitlelerin ve özellikle emekçilerin duygularını, anlayışlarını ve önceliklerini dikkate alarak. Sol kitleler tarafından anlaşılmadan kendi anlayış ve taleplerini tekrarlama döngüsüne hapsolup, kitleleri harekete geçiremediğinde marjinalleşir ve kitleler nezdinde itibarını kaybeder. Sol toplumun içerisinde olmadan var olamaz. Halk kitlelerinin olduğu yerden başka bir yerde bulunamaz.

 

Sol ilerlemenin temel gücü olabilmesi için mücadelenin bu özel aşamasında kendisiyle aynı kaygıları paylaşan, aynı beklentilere sahip diğer güçler ve şahsiyetlerle işbirlikleri ve ittifaklar kurması gerekiyor. Sol, kendini tecrit ederek ve yalnız kalarak değil, geniş kesimleri kucaklayan politikaları ve işbirliklerini geliştirerek üzerine düşen rolü oynayabilir. Sadece resmini duvarlarımızda değil, öncelikle öğretisini aklımızda bulundurmamız gereken Lenin’in de dediği gibi, Parti “bazı asgari önkoşullar temelinde -geçici, istikrarsız, belirsiz bile olsa- bir müttefik kazanmak için her türlü olanağı” değerlendirmelidir.

 

AKEL yüz yıla yaklaşan tarihi süreci boyunca böyle ilerlemiş ve bu sayede büyümüş, kitleselleşmiş ve güçlenmiştir. Düzenin kendisini tecrit etme çabalarına karşı ve her tarihsel dönemin ilerici hedeflerinin gerçekleştirilmesi için güçleri bir araya getirip birleştirerek. Mesela sömürgecilik döneminde, Grivas’ın maskeli katillerinin solculara saldırıp öldürdükleri zamanlarda bile sömürgeciliğe karşı mücadelede yaptığı gibi. Bağımsızlığın ilanından hemen sonra, Sağ’ın devlet ve paramiliter düzeninin solculara karşı uyguladığı ayrımcılığa rağmen, yeni kurulan devleti desteklemek için güçleri birleştirmeye çalışarak yaptığı gibi. AKEL, faşizme, milliyetçiliğe ve NATO emperyalizmine karşı demokrasiyi savunmak için güçleri bir araya getirmeye, birleştirmeye çalışıyordu. Emekçilerin insan onuruna yakışır çalışma ve yaşam koşullarına kavuşması için, sosyal devletin inşası ve hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi için güçleri birleştirmeye çalışıyordu. Ve 1974 yıkımından sonra da ülkenin yeniden inşası için.

 

AKEL gelişmeleri etkileyebilecek ve ülkeyi, emekçileri ve halkı koruyan bir kalkan haline gelip değişimin direği ve kaldıracı olabilecek siyasi güce böyle kavuştu. AKEL, yaşamının ilk yüz yılında yaptığı gibi, en azından önümüzdeki yüz yılda da birliğin, ilerlemenin ve değişimin gücü olarak yoluna devam edecek.

 

Toplumsal İttifak: Yeni bir sayfa

 

Bu hedefi gerçekleştirmek ve Partimizin toplumdaki rolünü güçlendirmek amacıyla yakın zamanda yeni bir sayfa açtık. Sol’daki yoldaşlarımız, ortak mücadele arkadaşlarımızla ve aynı zamanda daha geniş ilerici kesimlerden dostlarımızla birlikte Toplumsal İttifak’ı kurduk. Ülkenin ve toplumun ilerlemesi için bizi birleştiren -ve oldukça çok sayıdaki- hususları, ortak eylemimizin pusulasını teşkil eden ortak bir Siyasi Deklarasyon’a dahil ettik.

 

Toplumsal İttifak, çeşitli ideolojik kökenlerden gelen Sol, merkez Sol ve ilerici yurttaşların bir çatı altında bir araya gelebilecekleri ve toplum içerisinde faaliyetlerini geliştirebilecekleri siyasi bir platformdur. Yolsuzlukların ve karmaşık çıkar ilişkilerinin yol açtığı iğrenç kokudan bunalan yurttaşlarımızın; milliyetçilik, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı karşısında isyan edenlerin; hanedanların, büyük çıkar çevrelerinin ve mevcut düzenin egemenliğine son vermek isteyenlerin; Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulması, ülkemizin ve halkımızın yeniden birleşmesi ile ülkemizde daha güzel günlerin doğmasını, açgözlülerin vurgunculuklarına son verilerek, yeni bir kalkınma modeliyle ülkemizin ilerlemesini isteyenlerin, sosyal devletin ve hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesini arzu edenlerin Toplumsal İttifak’ta yeri var ve bu güzel mücadeleye hep birlikte devam edelim.

 

Toplumsal İttifak, AKEL’in seksen yılı aşkın bir süre önce daha 1940’larda Limasol İşçiler ve Emekçiler Birleşik Cephesi EMEKEL’i, Ulusal Kurtuluş Koalisyonu EAS’ı ve daha sonraları 1980’lerin sonunda Yeni Güçler’i oluşturarak yarattığı tarihi işbirliklerinin bir devamını ve aynı zamanda zenginleştirilmesini teşkil etmektedir. AKEL ve Sol bu tür işbirlikleriyle emekçiler, halk ve ülkemiz için önemli siyasi ve sosyal mücadeleleri kazandı. Pek çok hak böyle kazanıldı. Böylece ülkeyi ve toplumu ileriye götüren yeni yollar, yeni ufuklar açtık. Tarihsel olarak böyle ilerledik! Böyle ilerlemeye devam edeceğiz!

 

Öncelik Kıbrıs sorununun çözümü

 

Ortak mücadele arkadaşlarım,

Her zaman birinci önceliğimiz Kıbrıs sorununun çözümüdür. Çünkü Türkiye’nin işgali sona ermeden ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi gerçekleşmeden halkımız yurdunda kendini güvende hissedemez, geleceğini güvence altına alamaz. Vizyonumuz Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin ortak vatanı, barış ve refah içerisindeki özgür bir Kıbrıs’tır. Zorluklar ne kadar çok olsa da, özellikle de şimdiye kadarki en uzun çıkmazın devam ettiği şu dönemde, biz çözüm yönündeki çabalarımızdan vazgeçmiyoruz. Nasıl ilerlememiz gerektiğine dair somut öneriler sunarak çabalarımızı sürdürüyoruz. Çözüm yönündeki çabaları hem siyasi liderler düzeyinde hem de toplum düzeyinde öne çıkarmak için faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Aynı zamanda çıkmazın aşılması yönünde gerekli dinamizmin yaratılması için girişimlerde bulunması ve müzakerelerin yeniden başlatılması için Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulması konusunda yetkili olan Cumhurbaşkanı’na baskı yapıyoruz.

 

Son dönemde Kıbrıs sorununda bir hareketlenme kaydedildi ama henüz somut sonuç ortaya çıkmadı. Bu hareketliliğin sonuç vermesi için Kıbrıs Rum tarafının çaba ortaya koymaya odaklanması önem taşımaktadır. Ancak bunun yerine Kıbrıs’ın NATO’ya katılımı gibi tehlikeli fikirler öne sürerek durumu daha da karmaşık hale getiren Sayın Hristodulidis siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu federasyon için üzerinde mutabakata varılan çözüm zeminine bağlılık ve ısrarla, müzakere müktesebatının tamamı korunarak, müzakerelerin kesintiye uğradığı yerden Guterres çerçevesi temelinde yeniden başlatılması tezinin teyit edilmesiyle, merkezinde enerji konularının yer alacağı pozitif bir gündem oluşturarak ve somut öneriler sunarak inisiyatif üstlenmeye odaklanmalıdır. Ve Türkiye iki devletli çözüme yönelik kabul edilemez taleplerinden vazgeçtiği ve müzakerelere geri döndüğü takdirde, çıkmazın sona ermesini ve bir çözüme varılmasını umut edebiliriz.

 

Ortak mücadele arkadaşlarım,

Sağ’ın halk karşıtı ve muhafazakâr politikaları son yıllarda genç nesli gelecek umudu ve perspektifinden mahrum bıraktı. Birçok genç güzel günlerin geleceğine inanmıyor, ummuyor. Bunun nedeni gençlerin çoğunluğunun ebeveynlerinden daha kötü koşullarda yaşamak zorunda kalmasıdır. Öğrencilerin aileleri büyük geçim sıkıntılarıyla karşı karşıyalar. Üniversite öğrencileri maddi nedenlerden dolayı ya aynı zamanda çalışmak ya da öğrenimlerine ara vermek zorunda kalıyorlar. Genç emekçiler çok düşük ücretlerle ve haklarından mahrum bir şekilde çalışıyorlar. Genç ebeveynler tek başlarına ailelerini geçindiremiyorlar. Genç insanlar kendi hayatlarını kuramıyorlar.

 

AKEL, EDON, Halk Hareketi ne zaman duruma işaret ederek, sorunlara çözüm önerileri sunsa, hükümettekiler aynı donuk cevabı veriyorlar: “Ekonomik göstergeler iyileşiyor, ekonomi iyiye gidiyor”.

 

Aslında ekonomik göstergeler iyileşiyor. Peki toplumun çoğunluğunun hayatı iyileşiyor mu? Hayır, iyileşmiyor. Nitekim toplumun büyük bir bölümünün büyük sıkıntılar çektiğini, mutsuz olduğunu ve artan pahalılığın, eşitsizliklerin ve yoksulluğun altında ezilmekte olduğunu sosyal göstergeler de ortaya koyuyor. Sonuç veren ve etkin destek sağlayan önlemlerin ve politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Elektrik ve yakıt bedellerinin ve faiz oranlarının düşürülmesine yönelik tedbirlerin alınması gerekiyor. Konutları uygun fiyatlı hale getirecek ve devletin sosyal politikasını iyileştirecek politikalara ihtiyaç var. Emekçilerin gelirlerini ve çalışma koşullarını iyileştirecek önlemlere ihtiyaç var. Hayat Pahalılığı Ödeneği’nden daha geniş kesimlerin yararlanabilmesini, asgari ücretin arttırılmasını, toplu sözleşmelerin uygulanma çerçevesinin genişletilmesini, emekçilerin haklarının güçlendirilmesini sağlayacak kararların alınması gerekiyor.

 

Pahalılığa karşı kapsamlı bir stratejinin temel direkleri bunlardır. Artan pahalılığa hükümetin sınırlı yarım yamalak önlemleriyle karşı koyulamaz. Maalesef çözüm üretmek yerine sadece duyurular yapan bir hükümetle karşı karşıyayız.

 

Bu nedenle siyasi tutumlarımızda ve önerilerimizde iki kat kararlı, iki kat iddialı, iki kat tutarlı olmamız gerekiyor.

 

Bankaların elde ettikleri aşırı kârların vergilendirilmesi konusunu geçtiğimiz günlerde Meclis’te gündeme getirdik. Banka lobilerinden, Meclis içindeki ve dışındaki büyük çıkar çevrelerinden uğradığımız saldırılara rağmen, sonuna kadar gidip yasa önerimizi Meclis Genel Kurulu’na sunduk. Önerimiz kıl payı kabul edilmedi ama aşırı korunan bankacılık sektörünün durgun sularını dalgalandırdı. Önerimizin Meclis’te tartışılması bile, hükümet ve bankalar üzerinde baskı yarattı ve alelacele bazı adımlar atmak zorunda kaldılar. Pahalılıktan ve vurgunculuktan toplumu korumaya ve emekçileri, genç nesilleri desteklemeye yönelik girişimler ve önerilerle aynı yolda ilerlemeye devam edeceğiz.

 

Bu nedenle önümüzde vereceğimiz çok ve çetin mücadeleler var. EDON’un canlılığına, gücüne ve kararlılığına ihtiyaç duyulacak mücadeleler.

 

Ülkemizin genç nesilleri yararına yeni kazanımlar ve yeni zaferler elde etmek için EDON’un 21. Kongresi’nden daha da güçlenerek çıkacağından eminim.

 

AKEL Halk Hareketi’nin umudu, Kıbrıs’ımızın umudu olan EDON’un daima yanında oldu ve öyle olmaya da devam ediyor!

 

Henüz en güzel günlerimizi yaşamadık. Daha güzel günler gelene kadar mücadelelerimizi sürdüreceğiz.

 

Genç nesiller için!

Emekçiler ve halk için!

Kıbrıs’ımız için!

Yaşasın EDON!

Yaşasın Kıbrıs’ın genç nesli!

 

PREV

AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Stefanos Stefanu’nun Yeni Yıl Mesajı

NEXT

İsrail Devlet Başkanı’nın provokatif ziyaretine karşı protesto eylemi