Doğuş Derya gösterdiği cesaret nedeniyle tebrik edilmeye layıktır
AKEL milletvekili, POGO Kadın Hareketi Genel Sekreteri Skevi Kukuma tarafından yapılan açıklama
Kıbrıslıtürk yurttaşımız, CTP kadrosu Doğuş Derya 1974’te bazı Türk askerleri tarafından kadınlara tecavüz edildiğini ve Kıbrıslırumların aleyhine işlenen suçları Kıbrıslıtürklerin unutmamaları çağrısında bulunma cesaretini gösterdiği için son günlerde işgal altındaki bölgede en gerici güçlerin –yerleşiklerin ve Kıbrıslıtürk aşırı sağcıların– adi seksist saldırılarına uğradı. Doğuş Derya gösterdiği cesaret nedeniyle tebrik edilmeye layıktır.
Ancak Doğuş Derya’nın cesur tutumunu olumlu bir hareket olarak görüp Kıbrısrum toplumundan selamlayanların benzer cesareti de göstermeleri gerekir. Bizim toplumumuzun işine gelmeyen gerçekleri de söyleme cesaretini göstermeleri gerekir. Kıbrıslıtürk sivillerin ve esirlerin aleyhine Kıbrıslırum faşistlerin cinayetler işlediklerini de kabul etmeleri gerekir. 1974’te kadınlara tecavüz edip, çocukları öldürüp, silahsız esirleri infaz ederek, Muratağa/Maratha’yı, Atlılar/Aloi’yi, Sandallar/Sandalaris’i ve Taşkent/Tohni’yi kana bulayanlar (üstelik de kendilerini herkesten daha vatanperver olarak niteleyenlerin kategorisinden olan) bazı Kıbrıslırumlar değil miydi? Bugün kuyularda kemiklerini bulduğumuz çocukları toplumlararası çalkantılar döneminde öldürenler bazı Kıbrıslırumlar değil miydi?
Gerçeği, ama tüm gerçeği ve sadece gerçeği söylemediğimiz takdirde iki toplum arasında güveni tekrar inşa edebilmemiz mümkün olamaz. Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin güveni ve yeniden yakınlaşması tek başına Kıbrıs sorununun çözümünü getirmeyebilir, – çünkü engel Ankara idi ve öyle olmaya devam etmektedir– ama iki toplumun birbirlerine güveni ve yeniden yakınlaşmaları federal çözüme ulaşabilmemiz ve çözümün pratikte işleyebilmesi için gerekli olan bir koşuldur.
Ayrıca –Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk– şovenizmin gökten inmediğini, bazı Kıbrıslıların da yardakçılık ettiği yabancı eller tarafından ekildiğini de söylemezsek, Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin aynı kentlerde, aynı mahallelerde ve aynı devlette –eskiden yaşadıkları gibi– barış ve kardeşlik içerisinde birlikte tekrar yaşayabilecekleri genç nesiller tarafından gerçekten anlaşılır olmayacaktır.
Tarihimizin bu kara sayfaları hakkında konuştuğumuzda, bazı Kıbrıslırumlar Türk işgalini gerekçelendirdiğimiz veya haklı çıkardığımız görüşünü sıkça dile getirmektedirler. Ancak bizim görüşümüze göre, devam eden Türk işgalini mahkûm etmek ve buna karşı mücadele etmek için tarihi gerçekler karşısında susmak gerekmez. Tam aksine, sadece ve sadece, insanlarımızın yaşadıkları bütün acıları hep birlikte gördüğümüz takdirde, Kıbrıs ve Kıbrıs halkı aleyhine işlenen emperyalist cinayetin tarihi görüntüsünün tümünü görebiliriz.