“Çiçekler ve Kurşunlar” filminin gösterildiği etkinliğe AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu ana konuşmacı olarak katıldı
Kıbrıs’ta Ağustos 1974’te işlenen en ağır iki suçun şok edici bir kaydı olan Panikos Hrisanthu ve Niyazi Kızılyürek’in “Çiçekler ve Kurşunlar” filmi geçtiğimiz Salı günü Atina Belediyesi Kültür Merkezi’nde gösterildi.
Filmin gösterildiği etkinliğe ana konuşmacı olarak katılan AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu, filmde anlatılan iki büyük suça değinerek, bunlardan birinin Kıbrıslı Türk aşırı sağ milliyetçiler tarafından istila sırasında Palekithro’daki iki Kıbrıslı Rum aileye, Liasis ailesi ve Supuris ailelerine karşı işlendiğini, bu iki aileden hepsi sivil olan 17 kişinin öldürüldüğünü ve bu katliamdan sadece küçük bir çocuk olan Yorgos Liasis’in ve kız kardeşinin kurtulduğunu söyledi.
Stefanu diğer büyük suçun ise EOKA B’ tarafından Kıbrıs Türk köyleri Muratağa, Sandallar ve Atlılar’da gerçekleştirilen toplu katliamın bir parçası olduğunu, Akansoy ailesine karşı işlendiğini ve Hüseyin Akansoy’un ailesinden tümü sivil otuz kişinin Kıbrıslı Rum aşırı sağcı milliyetçiler tarafından katledildiğini söyledi.
Milliyetçiliğin ve aşırı sağın işlediği bu iki ağır suça resmi anlatılarda yer verilmediğine, iki tarafta da resmi anlatılarda sadece “öteki”nin, “düşmanın” suçlarına değinildiğine işaret eden Stefanu Kıbrıs Rum aşırı sağının Kıbrıslı Türklere karşı işlediği suçlardan Kıbrıslı Rum yönetici elitin, Kıbrıs Türk aşırı sağının suçlarından da Kıbrıslı Türk yönetici elitin hiçbir zaman bahsetmediğini belirterek, bu cinayetlerin aşırı sağın insan düşmanlığının ve fanatizminin boyutlarına dair şok edici gerçekler olduğunu kaydetti.
“Kendilerinin ve ailelerinin doğal olarak hissettikleri büyük acı ve ıstırap nedeniyle Yorgos Liasis ve Hüseyin Akansoy’un diğer topluma karşı nefret ederek, anlaşma ve çözüme ulaşma yönünde her türlü çabayı ret edebilirlerdi” diyerek sözlerine devam eden Stefanos Stefanu, Yorgos Liasis ve Hüseyin Akansoy’un bizzat kendilerinin ve ailelerinin yaşadıkları büyük trajedileri milliyetçiliğe ve aşırı sağa karşı mücadele haline getirdiklerinin altını çizerek “Yorgos ve Hüseyin acılarını ve ıstıraplarını etnik nefrete karşı bir eylem, iki toplumun uzlaşması için bir eylem haline getirdiler. Onlar acılarını ve ıstıraplarını silah zoruyla dayatılan bölünmeyi ortadan kaldıracak, iki toplumu yeniden bir araya getirecek ve yabancı ordular ve üsler olmaksızın ortak vatanda barış içinde bir arada yaşamanın yolunu açacak çözüme, siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli iki toplumlu bir federasyon çerçevesinde iki toplumun ortak devletlerini birlikte yönetmelerinin yolunu açacak bir çözüme ulaşma mücadelesine dönüştürdüler. Sergiledikleri eşsiz güç, cesaret ve yüce gönüllülük nedeniyle Yorgos ve Hüseyin’i yürekten tebrik etmek istiyorum. Kıbrıs’ımıza bu kadar kötülük getiren milliyetçilik ve hoşgörüsüzlüğe karşı onlar bu tavırlarıyla ortak mücadelenin yolunu gösteriyorlar” dedi.
Stefanu bu filmin tarihsel gerçeklerin öğrenilmesine önemli bir katkı sunduğunu, ama bununla sınırlı kalmayıp aynı zamanda acı dolu geçmişi nasıl geride bırakabileceğimizi ve huzurlu bir geleceğin yolunu nasıl açabileceğimizi gösterdiğini belirtti.
Yorgos Liasis’in filmde söylediği “çocuklarımıza gerçeği borçluyuz” sözlerini hatırlatan AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu bu ortak mücadeleye devam etmenin Kıbrıslı Rum-Kıbrıslı Türk, Kıbrıslılarının tümünün ortak vatanı olan Kıbrıs için mücadele eden, nice fedakarlıklar yapan herkese, gelecek nesillere borcumuz olduğunu vurguladı.