Home  |  Açıklamalar   |  Atilla’ya karşı direnen Kıbrıs halkının yiğit evlatlarına şan ve şeref!

Atilla’ya karşı direnen Kıbrıs halkının yiğit evlatlarına şan ve şeref!

 

Türkiye’nin vatanımıza ve halkımıza karşı sürdürdüğü istila ve işgal suçu bu yıl neredeyse yarım asrı dolduruyor. Türkiye’nin 20 Temmuz 1974 istilası Atina Cuntası ve EOKA-B tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz faşist darbesinin önceden kararlaştırılan devamıydı. Atilla NATO’nun desteğiyle adamızı istila etti ve barbarlıklar, savaş suçları, tecavüzler, esaret ve kültürel yıkımla ölüm ve felaket saçtı. İki toplumun 1963’te şiddetle birbirinden ayrılmasını tamamlamak için on binlerce Kıbrıslıyı yerinden, yurdundan etti ve Kıbrıs topraklarının %37’sini işgal etmek için yurdumuzu kana buladı.

 

Türkiye’nin propagandasını yaptığı ve uluslararası alanda savunucularının istila için ileri sürdükleri gerekçelerin hiçbirinin geçerliliği yoktur. Türkiye’nin 1974 istilasının ne birinci ne de ikinci aşamasının uluslararası hukukta veya Garanti Antlaşması’nda herhangi bir dayanağı yoktur. Garantörlük Antlaşması’nda garantör devletlerin askeri müdahalede bulunma hakkı yoktu ve böylesi bir şey BM Tüzüğü’ne de doğrudan aykırıdır.

 

Atilla anayasal düzeni geri getirmedi çünkü hedefleri arasında asla bu yoktu. Zaten Darbe ile yıkılan anayasal düzen önce hain Samson’un uzaklaştırılmasıyla ve Makarios’un Kıbrıs’a dönüşünün ardından Aralık 1974’te Cumhurbaşkanlığı ile kesin olarak yeniden sağlandı, ancak Türkiye yaklaşık 50 yıldır adada işgalci güç olarak kalmaya devam ediyor. Türkiye’nin adada işgalini sürdürdüğü kesiminde yıllardır uyguladığı sömürgeleştirme, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde nüfus taşıyarak yerleştirme, militarizasyon ve ekonomik-siyasi kontrol ile Kıbrıslıtürklerin bir toplum olarak yok edilmesine yol açtığı gerçeği istilanın “Kıbrıslıtürkleri korumak” için yapıldığı bahanesinin de hiçbir zaman geçerli olmadığını apaçık göstermektedir.

 

İstilanın 49. yıldönümünde ve işgalci gücün sahada dayattığı yeni oldubittilerin yanı sıra Erdoğan-Tatar’ın taksimci çözüm ısrarı karşısında, AKEL, işgale karşı mücadelede halkın birlik ve mücadele mesajını vermektedir. AKEL, hem statükonun hem de taksimci-konfederal çözümlerin, halkımızı yeni ölümcül tehlikeler ve kalıcı gerilimler döngüsüne mahkûm edeceğine dair uyarıda bulunmaktan yorulmayacaktır. Kıbrıslıların tümü için barış ve güvenlik dolu bir geleceğin garantisi işgali, yabancı müdahale ve garantörlük haklarını sonlandırıp, siyasi eşitliğin olacağı iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümü çerçevesinde yurdumuzu ve halkımızı yeniden birleştirecek olan sadece Kıbrıs sorununun çözümü olabilir. Bu nedenle, müzakerelerin 2017’de kesintiye uğradığı noktadan, Guterres Çerçevesi ve tüm müzakere müktesebatı temelinde yeniden başlatılmasının gerektiğinde ısrar ediyoruz.

 

AKEL, 1974’ün adaletsiz ve ihanet dolu savaşında Atilla’nın orduları karşısında fedakârca direnen Kıbrıs halkının tüm evlatlarına ebedi saygı ve sevgiyle anarken, yurdumuzun yeniden birleşmesi ve özgürlüğü için mücadeleye devam edeceğini bir kez daha vurgulamaktadır. Cuntacı hain subayların aksine Kıbrıs’ın savunulması için mücadele eden Yunanistanlı askerleri de saygıyla anıyoruz. Aynı zamanda 1974 kurbanlarının, kayıp yakınlarının, savaş engellilerinin, tecavüz mağduru kadınların, yerinden yurdundan olanların, mahsur durumda yaşayanların yanında ve onlarla birlikte olmaya devam edeceğimizin teminatını veriyoruz.

 

PREV

AKEL: Halkımızın ve emekçilerin Avrupa’daki sesi

NEXT

Kıbrıs sorununun çözümü için mücadelemizi ve çabalarımızı tüm gücümüzle sürdüreceğiz