Kuruluş ve ilk mücadeleler
Kıbrıs Komünist Partisi’nin (KKP) Kuruluş Kongresi 15 Ağustos 1926’da gerçekleştirildi. KKP’nin Kuruluş Kongresi, 1920’li yılların başında Kıbrıs’ta sosyalist ideolojinin ve ilk komünist grupların görülmesi ile başlayan sürecin ürünüdür. KKP’nin kuruluşu ile Kıbrıs’ta işçi sınıfı, köylülük, ilerici aydınlar ve genel olarak çalışanlar tarih sahnesine bağımsız siyasi ve sosyal bir güç olarak çıkan kendi bağımsız partilerine sahip oldular.
KKP, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde kapitalizmin gelişmesiyle Kıbrıs’ta biçimlenen yeni ekonomik ve sosyal koşulların ürünüdür. İşçi sınıfının doğuşu ve gelişmesi bu sürecin en önemli unsurudur. İşçi sınıfı en ağır sömürü altında, sefalet koşullarında yaşıyordu. Yoksul köylülerin imhası, işçi sınıfının saflarını sürekli sıklaştırıyordu. Sömürgeci Britanya’nın zorbalığı yerli sermaye sınıfının, tefecilerin ve çiftlik ağalarının baskısını tamamlıyordu. Kendi haklarını elde etmeleri amacıyla, çalışanların sınıfsal bilinçlenme, örgütlenme ve mücadelesi için tarihsel gereklilik doğdu. Bu gereksinim KKP yaratılarak karşılandı.
Rusya’daki Büyük Ekim Sosyalist Devrimi, bu devrimin dünya işçi ve devrim hareketine yansımaları ve etkileri KKP’nin yaratılışında ikinci büyük faktördü. Devrimin yankıları Kıbrıs’a da ulaştı. Her tür baskıdan ve sömürüden kurtulmuş, eşitliğe, demokrasiye ve sosyal adalete dayalı özgür insan toplumu ile ilgili sosyalizmin idealleri dönemin öncü işçilerini, memurlarını, tarım çalışanlarını, zanaatkarlarını ve ilerici aydınlarını heyecanlandırdı ve harekete geçirdi. Tohum bereketli toprağa düştü. Derin kök saldı ve ürün vermede gecikmedi.
KKP’nin öne koyduğu ilk görev, çalışanların sadece siyasal partilerinde değil, aynı zamanda sendikalarında ve meslek örgütlerinde örgütlenmesiydi. Bunun için KKP’nin ilk ve temel hedeflerinden biri işçilerin, köylülerin ve diğer meslek sahiplerinin örgütlenmesiydi. Komünistlerin girişimi ile 1920’li ve 30’lu yıllarda ilk sınıfsal bilince sahip sendikalar kuruldu, köylülerin ve meslek sahiplerinin kendi örgütlerinde örgütlenmeleri için ilk adımlar atıldı. Komünistlerin öncülüğünde ilk sosyal-ekonomik talepler ileri sürüldü ve ilk sınıfsal-sosyal mücadeleler verildi.
Kıbrıs Britanya sömürgesiydi. Bu nedenle, KKP sadece sömürüye karşı mücadeleyi değil, aynı zamanda vatanımızın Britanya sömürge boyunduruğundan kurtulması hedefini de ortaya koydu. KKP’nin kuruluşu ile, çalışanlar ilk kez özerk siyasi bir mevcudiyet olarak, sömürgeciliğe karşı mücadeleye girdiler. İlk kez örgütlü siyasi bir parti, ilkeleri, programı ve somut hedefleri ile, sömürge karşıtı mücadelenin ve Kıbrıs siyasi ortamının gündeminde yer aldı. KKP geniş halk kesimlerinin, yani doğrudan ilgili kesimlerin, sömürgeciliğe karşı mücadeleye katılımı için çalıştı. Kıbrıslıtürkler dahil, halkımızın tüm sömürge karşıtı güçlerinin kitlesel birleşik mücadele cephesinin oluşumu düşüncesini ileri sürdü ve bu cephenin yaratılması için mücadele etti.
KKP, burjuva siyasal ve sosyal sistemin en gerici kurumları içerisinde dahi komünistlerin tezlerini ileri götürmelerine ilişkin Leninci düşünceyi yaratıcı bir şekilde uygulayarak, sözde Kavanin Meclisi ve Belediye Meclisleri üyelikleri için o dönemde yapılan seçim mücadelelerinde yer aldı. Anti demokratik seçim yasalarının var olduğu bu koşullarda, KKP için seçim sonuçları önemsizdi. 1920’li yıllarda partinin etkisi henüz sınırlıydı.
Komünist Partisi daha kuruluşunun ilk yıllarından itibaren İngiliz sömürgeciliğinin ve yerli egemenlerin kudurmuş tepkisi ile karşılaştı. İngiliz sömürge yönetimi KKP’nin en tutarlı anti emperyalist güç olduğunu gördü ve sömürgecilerin Kıbrıs üzerindeki egemenliğine karşı en ciddi tehdidi oluşturacağını anladı. O dönemin sermaye kesimi ve genel olarak Kıbrıs toplumunun tutucu güçleri, kendi açılarından haklı olarak, KKP’ni, kendilerinin sınıfsal çıkarları hakkında şüphe yaratacak ve bunlara karşı mücadele edecek, baskı altındaki güçleri uyandıracak ve halkın istediğini yapması için mücadele ederek egemen güçlerin ideolojik ve siyasi tekellerine karşı çıkacak bir güç olarak gördüler.
Yerli gericiler ve sömürgeciler, tüm araçları kullanarak komünist hareketi yok etmek ve ülkenin işçi hareketi üzerindeki etkinliğini ortadan kaldırmak için, “kutsal” bir anti-komünist cephede bir araya geldiler. Baskılar, kovuşturmalar, yasaklamalar, hapisler ve sürgünlerle manevi ve maddi terör uyguladılar. Komünistler ve partileri horgörüldüler, iftiraların kurbanı oldular. Çalışanları korkutmak ve komünistlerin etkisinden uzak tutmak için, komünist işçileri işlerinden kovdular. Her yola başvurdular, ama öncü komünistlerin inancını yıkamadılar.
1931 Ekim ayında Kıbrıs halkının İngilizlere karşı kendiliğinden ayaklanması başladı. Kıbrıs’ta ayaklanma oldu. Ayaklanma sırasında KKP, sömürgecilik karşıtı birleşik cephe politikasını hayata geçirmeye çalıştı. Faaliyetlerini sağ, milliyetçi akım ile koordine etme girişiminde bulundu, ama aynı zamanda Kıbrıstürk toplumu ile ortak eylemi ileri götürmeye çalıştı. Ayaklanmanın şiddetle bastırılması sırasında, Komünist Gençlik üyesi Yorgos Filis öldürüldü. Bu dönemde KKP, Kıbrıs’ta komünist ve işçi hareketini mutlak olarak yok etme zamanının geldiğine inanan sömürgecilerin yoğun saldırılarına maruz kaldı. KKP ve örgütleri yasadışı ilan edildiler. Parti liderleri Haralambus Vatilyotis (Vatis) ve Kostas Hristodulidis (Skeleas) Kıbrıs dışına sürüldüler. Yüzlerce parti kadrosu ve üyesi hapishanelere atıldılar, vahşi bir şekilde işkence gördüler, uzak köylere sürüldüler. Mücadeleci şair Tefkros Antias da onların arasındaydı. Aynı dönemde partinin yayın organları ve ilerici içerikli tüm kitaplar yasaklandı.
Saldırı ve vurulan darbe büyüktü. Ancak Britanyalılar KKP’ni dağıtmayı başaramadılar. İngiliz sömürgecilerle işbirliği yapan ve uzlaşan Sağın “milliyetçi” pek çok liderlerinin aksine, Palmer döneminde sömürgeciliğe karşı mücadeleye devam eden tek örgütlü siyasi güç KKP oldu. 1930’lu yılların ikinci yarısında KKP yeniden örgütlendi ve zalim Palmer diktatörlüğüne rağmen sendikal hareketi yeniden yapılandırma insiyatifini üstlendi. Komünistler o dönem işçi hareketinin ve grevlerin öncülüğünü yaptılar.
KKP bu döneminde, enternasyonalizmin parlak bir sayfası Kıbrıslı komünistlerin İspanya iç savaşına katılmalarıydı. Brityanya ve başka ülkelerdeki göçmen Kıbrıslı komünistler gönüllü olarak Uluslarası Tugay’a katıldılar ve faşist saldırılara karşı demokrasiyi savunarak İspanyol halkının özgürlüğü için savaştılar. Faşizme karşı enternasyonal göreve pratik olarak katılan Kıbrıslıların sayısı 60’tan fazlaydı. İlerki yıllarda AKEL Genel Sekreteri olan Ezekiaz Papayuannu da onların arasındaydı. İspanya iç savaşı sırasında, yaklaşık 20 Kıbrıslı anti-faşist özgürlük ve demokrasi mücadelesinde son nefeslerini verdiler.
Kıbrıslı öncü komünistler kararlılık ve moral değer taşıyan yürekli insanlardı. İşçi sınıfına ve sosyalist ideolojiye derin ve sarsılmaz bağlılıkları onların ayırt edici özellikleriydi. Üstlendikleri mücadeleye yürekten bağlıydılar. Karşılaştıkları zorluklar ve ağır koşullar karşısında mücadele etme cesaretine sahiptiler. Yerli ve yabancı gericiliğin en karanlık koşullarında dahi, partinin onurlu bayrağını yukarda tuttular.
KKP yaklaşık iki on yıllık yaşamı ve faaliyetinde, çalışanlara ve genelde Kıbrıs halkına paha biçilmez hizmetler sundu:
- Kıbrıs’a sosyalist düşünceleri ve idealleri getirdi.
- Başından itibaren Marksist-Leninist teori ile bağlayarak sınıfsal işçi hareketinin temellerini koydu.
- İşçi köylü ittifakı politikasını ve bunun çalışan memurlarla, zanaatkarlarla, küçük ve orta boyutlu mağaza sahipleri ile sermayeye karşı ortak çıkarlar temelinde ittifakını ileri sürdü.
- Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin tüm sömürgecilik karşıtı güçlerini kucaklayan geniş anti-sömürgeci, anti-emperyalist cephe politikasını ileri sürdü. KKP’nin sosyal ve siyasal ittifaklar anlayışı, bugün de izleyicisi AKEL’in ittifaklar politikasının temelinde bulunmaktadır.
- Milliyetçilik, gerici ve karanlık düşüncelerinden bilincin kurtulması için mücadele etti.
- Daha sonra üzerinde AKEL’in ve genel olarak Kıbrıs Sol hareketinin inşa edildiği sağlam temelleri kurdu.