Home  |  Faşizme ve Türkiye’nin işgaline karşı mücadele

Faşizme ve Türkiye’nin işgaline karşı mücadele

Kıbrıs’ın düşmanları Kıbrıs Cumhuriyeti’ni çeşitli emperyalist planlarla dağıtmada başarısız kalınca, yabancı karar merkezleri Kıbrıs’ı içten çökertme politikasına yöneldiler. Bu yeni sinsi planlarında Atina Cuntası ve yerli aşırı sağı işbirliğine hazır olarak buldular. Darbe yapılması ve Makarios’un öldürülmesi için, AKEL ve diğer demokratik güçlerin itibarının yok edilmesi, aşağılanması için planlar, komplolar hazırladılar. “Milli Cephe” gibi yasa dışı örgütler ortaya çıktılar. Grivas Kıbrıs’a gelip EOKA-B’yi örgütledi, demokrat yurttaşlar kaçırılıp rehin alınarak, katledilerek, polis karakolları havaya uçurularak, bir terör fırtınası estirmeye başladı. Makarios’u devirmek için Kilise Hiyerarşisi bile harekete geçirildi. Anti-komünizm, şovenizm ve vatanperverlik duygularının sömürülmesi daha önce görülmemiş boyutlara ulaştı. Tüm bunlar sözde enosis mücadelesi bahanesi ile yapıldı. Özünde Türk işgali için zemin hazırlıyorlardı.

Cunta’nın ve EOKA-B’nin faşizmine ve ihanetine karşı mücadele yıllarında, AKEL yine mücadelenin en ön saflarında yer aldı. Tutarlı bir şekilde Makarios’u ve politikasını destekledi. Darbe planlarını defalarca engelleyen halk eylemlerinin öncüsü oldu. Bu planları ortaya çıkardı, uyardı ve devletin sabote edilmesine karşı önlemler alınmasını istedi. Ulusal Muhafızlar Birliği’nde, Polis örgütünde ve devlet mekanizmalarında temizleme ve tasfiye yapılmasını talep etti. Halkın sivil savunma kuvvetlerinin, milis güçlerinin oluşturulması gereksinimini ortaya koydu ve bu amaca yönelik olarak partinin bin üye ve kadrosunun devletin meşru güçleri tarafından değerlendirilmesini önerdi. Muhtemel darbe girişiminin önüne geçilmesi için, bütünsel bir plan hazırlanmasını istedi.

Ne yazık ki darbe tehlikesi küçümsendi ve AKEL’in önerileri benimsenmedi. Cuntanın ve Atlantik ötesi karar merkezlerinin direktifi ile ihanet tankları harekete geçtiğinde, demokratik güçlerin kahramanca direnişi kötülüğü önlemeye yetmedi.

15 Temmuz’da demokrasiyi savunmak için ilk harekete geçenler AKEL’liler oldu. AKEL, tüm halka başlayan faşist darbeye karşı birlik olma ve mücadele etme çağrısında bulundu. AKEL, EDON ve diğer Halk Hareketi’nin diğer örgütlerinin kadroları ve üyeleri demokrasi için savaşarak yaralandılar, hayatlarını verdiler. Darbeciler ve EOKA-B’ciler tarafından binlerce AKEL’li ve diğer sol görüşlü tutuklandılar, hapse atıldılar, işkenceden geçirildiler ve adları öldürülecekler listesine yazıldı.

Partimizin daha önce defalarca uyardığı gibi Cunta’nın ve EOKA-B’nin faşist darbesi, Türkiye’nin istilası için Kıbrıs’ın kapılarını açtı. 20 Temmuz 1974 günü AKEL yurdun savunulması çağrısı yaptı ve işgal ile uzlaşmayacağını duyurdu. AKEL’liler Kıbrıs’ın bağımsızlığını korumak için harekete geçti ve darbeciler tarafından kapatıldıkları bodrumlardan çıkan pek çok AKEL’li doğrudan cepheye gitti. Eşit olmayan koşullar altına, üstelik de ihanete uğramış olarak mücadele ettiler. Halkımızın kahramanca direnişine rağmen, Kıbrıs topraklarının %37’sini Türkiye işgal etti ve Kıbrıs nüfusunun üçte birini göçmen durumuna getirdi. AKEL’in ve Halk Hareketi’nin birçok üyesi yabancı işgalciye karşı savaşta yaralandı, yaşamını yitirdi, kayboldu.

Bağımsızlıktan 1974’e kadar yaşanan zor ve maceralı dönemde Kıbrıs’ta sosyal ve ekonomik alanda büyük ilerlemeler sağlandı. Siyasi, sosyoekonomik ve kültürel yaşamın bütün düzeylerinde kazanımlar elde edildi. Bu yıllardaki mücadeleler ve kazanımlar yine AKEL’in ve daha genelde Sol hareketin silinmeyen damgasını taşır.