AKEL’in kuruluşu ve faşizme karşı mücadele
İkinci Dünya Savaşı patladığında, KKP illegalitede koşullarında faaliyet gösteriyordu. Hakların faşizme karşı verdikleri büyük mücadele yeni koşullar yarattı. Kıbrıs’ta Palmer döneminin diktatörce önlemleri gevşedi. Yeni durumda yasal faaliyet için koşulların oluştuğunu doğru olarak gören KKP, bu durumu değerlendirmeye karar verdi. Sermayenin ilerici unsurlarıyla birlikte yeni bir parti kurma girişimini üstlendi. 14 Nisan 1941 tarihinde Skarinu’da yapılan toplantıda Emekçi Halkın İlerici Partisi’nin (AKEL) kuruluş kararı alındı. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, yeni parti “Demokratik, anti-faşist ve Hitler karşıtı” olarak nitelendirildi. AKEL kuruluşunun daha ilk gününden itibaren net olarak, Hitler faşizmine karşı mücadele eden güçlerle aynı safta yer alarak, politik ve ideolojik tutumunu ortaya koydu. Üç yıllık bir süre KKP illegal ve AKEL legal koşullarda paralel bir şekilde faaliyet sürdürdüler. 1944 yılında çalışanların iki partisinin varlığına gerek olmadığı kararı alındı ve KKP ile AKEL birleştiler.
AKEL kuruluşundan itibaren ve İkinci Dünya Savaşı süresince Kıbrıs halkının faşizme karşı mücadelesinin öncülüğünü yaptı. 16 Haziran 1943’te aldığı ve partinin kadroları ile üyelerini “Hitler faşizmine karşı savaşmak ve bu savaş aracılığı ile Yunanistan’ın ve boyunduruk altındaki ülkelerin Hitler tiranlığından kurtuluş mücadelesini güçlendirmek ve Ada’nın ulusal, siyasi ve sosyal geleceğini güvence altına almak için” gönüllü olarak orduya katılmaya çağıran kararı AKEL’in anti faşist mücadelesinin doruk noktası oldu. AKEL’in, Hitler faşizmine karşı mücadeleye sömürge boyunduruğundan kurtuluş mücadelesinin bir parçası olarak da yaklaştı. 16 Haziran çağrısına yoğun ve heyecanlı yanıt geldi. 17 M. K. üyesinden onbiri ve yaklaşık 800 parti üyesi orduya katıldılar. Daha sonra pek çokları da onları örnek alarak, onların yolunda yürüdüler. AKEL yanlıları Avrupa’da ve Orta-Doğu’da çeşitli cephelerde savaştılar.
Savaş sonrası sömürgecilerin, sömürge savaşlarında kullanmak amacıyla, Kıbrıslı gönüllüleri terhis etmeyi reddetmeleri yeni bir mücadeleyi getirdi ve bu mücadelenin öncülüğünü de yine AKEL’liler yaptı. Bu mücadelede yüzlerce AKEL’li Kıbrıs ve Mısır’da toplama kamplarına kapatılırken AKEL’li Takis Kitreotis yaşamını verdi. Sonuçta Britanyalı sömürgeciler Kıbrıslı askerleri terhis etmek zorunda kaldılar.
İkinci Dünya Savaşı, Sovyet ordusunun zaferi ve terhis için mücadele AKEL kadroları için büyük bir okul oldu. Kıbrıs’a dönerek, faaliyetleri ile savaş yıllarında yığınsal bir etkinlik kazanan ve büyük siyasi ve sosyal bir güce dönüşen partiyi güçlendirdiler. AKEL’in etkinliğini hızlı bir şekilde arttırması, Kıbrıs toplumunun AKEL gibi bir partiye duyduğunu ihtiyacı göstermektedir.
Savaş sonrası Britanyalı sömürgeciler daha önce verdikleri sözleri yerine getirmediler ve Kıbrıs halkının kendi kaderini tayin hakkını reddettiler. Britanyalıların niyetleri somut olarak yaptıklarıyla açık bir şekilde ortaya çıktı. 25 Mart 1945 tarihinde sömürgeci polisler Lefkonuk’ta halk hareketinden göstericilerin üzerine ateş açtılar ve bunun sonucu Andreas Eksindari ve Andronikos Kiprianu ile 8 yaşındaki bir öğrenci yaşamlarını yitirdiler. 13 Temmuz 1945 tarihinde Tüm Kıbrıs Sendikal Komitesi (PSE) yasadışı ilan edildi ve liderliğinin 18 üyesi 12 ila 18 ay hapse mahkûm edildi. Kıbrıs halkı için sömürge karşıtı mücadeleye devam etme seçeneğinden başka bir seçenek yoktu.
Faşizme karşı zafer, sosyalist ülkeler topluluğun yaratılması, emperyalizmin sömürge sisteminde görülen kriz ve sömürgeciliğe karşı halkların mücadelesinin yükselmesi bizim halkımızın da kurtuluş mücadelesinin yükselmesi için uygun uluslararası koşulları yarattı. 1945-1955 dönemi, kendi kaderini tayin hakkı ve halkımızın siyasi özgürlüklerini kazanma talebi ile, ısrarlı ve yoğun mücadelelerin verildiği yıllardır. AKEL ve diğer sol örgütler bu mücadelenin ön saflarında yer aldı.