
AKEL Merkez Komitesi’nin 16 Haziran 1943 tarihli kararı faşizme karşı mücadelenin ve enternasyonalizmin sembolüdür
AKEL, 16 Haziran 1943’ün yıldönümünü onurla anıyor. Bu tarihte AKEL Merkez Komitesi aldığı kararla, parti üyelerini ve yandaşlarını II. Dünya Savaşı’nda müttefik kuvvetlere kitlesel olarak katılmaya ve Hitler faşizminin yenilgisi ve Nazi işgali altındaki tüm Avrupa halklarının özgürlüğü için savaşmaya çağırmıştı. Merkez Komitesi’nin 17 üyesinden 11’i de dahil olmak üzere, yüzlerce AKEL üyesi ve kadrosu bu çağrıya yanıt verdi ve insanlığın faşizme karşı verdiği tarihsel mücadeleye katıldı.
16 Haziran 1943’te alınan karar ve yapılan çağrı faşizme karşı mücadelenin, enternasyonalizmin ve yurtseverliğin bir sembolüdür. Bu karar, AKEL’in karakterinin doğrudan bir ifadesidir. Nitekim AKEL Nisan 1941’de kurulduğunda kendisini “demokratik, antifaşist ve anti-Hitlerci” çizgide bir parti olarak tanımlamış ve bu tanımlamanın otoriterliğe ve zorbalığa karşı mücadeleyle tamamen uyumlu olduğunu ilan etmişti. Bu karardan önce de AKEL antifaşist komitelerin oluşturulması, çalışanların Kıbrıs savunması için bir günlük ücretsiz çalışması, savunma projelerinde grev yapılmaması gibi çeşitli inisiyatifleri gündeme gelmişti.
AKEL üyeleriyle birlikte daha binlerce Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk genç orduya katıldı ve birçoğu savaş meydanlarında canlarını feda etti. Onlar Hitler faşizmine karşı verilen küresel mücadelede Kıbrıs’ın nüfusuna oranla yaptığı büyük katkıyı kanlarıyla yazdılar. AKEL, bu mücadelede savaşan ve hayatını feda eden Kıbrıs’ın tüm evlatlarını saygı ve şükranla anmaktadır.
- Dünya Savaşı’nda verilen küresel antifaşist mücadelenin tarihsel hafızasının ve hakikatinin korunması ve yaygınlaştırılması günümüz genç nesline yönelik olarak devletin bir sorumluluğudur. Savaşın ve faşizmin insanlığın tepesinde yeniden tehdit olarak belirdiği bu çağda, barış ve antifaşizm idealleri, 16 Haziran 1943’ün yıldönümünde somutlaşan bu değerler Kıbrıs’ta, bölgemizde ve tüm dünyada barış için, dünya halklarının bir daha faşizmin karanlığını ve savaşın kâbusunu yaşamaması için her zamankinden daha güncel ve hayati önemdedir.